Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/74 E. 2023/465 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/74 Esas – 2023/465
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/74 Esas
KARAR NO : 2023/465

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 07/09/2023
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı müvekkil firma ile davalı arasında 2016 – 2021 yılları arasında davacı müvekkilin projesini yürüttüğü inşaatlarda elektrik altyapı işlerinin yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, Bu işlerle ilgili olarak davacı müvekkil firma bu anlaşmanın kendisine yüklediği, işin bedelini ödeme edimini yerine getirdiğini, davalı kendisine yüklenen işi tamamlama edimini yerine getirmediğini, davalının söz konusu elektrik altyapı işlerini tamamlamasını müteaddit defalar istemesine rağmen işler yapılmadığını, bu sebeple Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu sebeple itirazının iptali ile takibin devamını, kötüniyetle takibe itiraz eden davalının İİK 67. Maddesi gereğince takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın davasını ispatlayamadığını , davacı tarafa borçlarının bulunmadığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sakarya … İcra Müdürlüğünün 2021/… sayılı dosyası ile arabuluculuk (2021/…) anlaşamama tutanağı celp edilmiştir.
Uyuşmazlığı ilişkin davacıya ait elektrik altyapı işlemlerine ait projelere ilişkin davalı tarafın yapmış olduğu başvuruları … ve … Belediyesinden istenmiş, … tan ilgili belgeler getirtilmiş davacı ve davalı firmanın ilgili bankalardan hesap hareketleri celp edilmiştir.
SMMM Bilirkişinden davacı ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış 23/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda;”… Davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan 28.230,80 TL alacaklı olduğu, Davalının işletme hesabı esasına göre defter tutuyor olması nedeni ile borç ya da alacak bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılamadığı, Davacı ile davalı arasında cari hesap hesap şeklinde bir ilişki bulunmadığı, bu nedenle değerlendirmelerin sadece dava konusu olan inşaatlarla ilgili olarak yapılmasının yerinde olacağı, raporumuzun dördüncü maddesinde açıklandığı üzere bu durumda da davacının ticari defterlerinde göre defterlerinde 28.230,80 TL alacaklı, kayıtlara alınmayan adına düzenlenen 25.008,92 TL fatura dikkate alındığında ise 3.221,88 TL alacaklı durumda bulunduğu, ancak ticari defterler üzerinden bir sonuca varılmasının imkanı bulunmadığı…” yönünde raporunu ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) veya hukuksal durumun varlığı ya da yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen inandırma eylemine “ispat” denir. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ‘”İspat yükü” başlıklı 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrasında, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatlamakla mükelleftir.
Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan “Eser sözleşmesi’’, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte olan ve uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. TBK’nın 12/1. maddesine göre sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Bu düzenleme gereğince kural olarak sözleşmeler ve bu arada eser sözleşmeleri yasada aksi düzenlenmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmayıp, sözlü veya yazılı yahut resmî biçimde yapılabilir. Yalnız, sözlü olarak yapılan sözleşmelerin, ileride bir uyuşmazlık çıkması ve taraflardan birinin bu sözlü sözleşmeyi veya bazı hükümlerini yadsıması (inkâr etmesi) hâlinde, diğer taraf bu sözleşmeyi ispat zorluğu ile karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle hiçbir şekle bağlı olmayan eser sözleşmelerinin yazılı yapılması, kanıtlama kolaylığı sağlar. HMK’nın 200/1. maddesinde de; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gereğine işaret edilmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanmalıdır. Senetle ispat zorunluluğuna ilişkin HMK’nın 200 vd. maddelerindeki düzenlemelerin sonucu olarak sözleşme ilişkisinin kurulması hukukî işlem niteliğinde olduğundan, eser sözleşmesine dayalı bir davada; davalının akdi ilişkiyi inkâr etmesi hâlinde, ispat yükü davacının üzerinde olup, sözleşmenin kurulduğunu davacının kural olarak yazılı delille veya ikrar, yemin, ticari defterler gibi diğer kesin delillerle ispatlaması gerekir. Yazılı delille (senetle) ispat zorunluluğu bulunan bu durumda tanık dinlenebilmesi için HMK 200/2. maddesine göre karşı tarafın tanık dinlenmesine açıkça muvafakat etmesi, HMK 202. maddesinde düzenlenen delil başlangıcının olması ya da HMK 203. maddesinde sayılan istisnalardan birinin bulunması gerekir. Bunlar yoksa ve somut olayda olduğu gibi dava, HMK’nın yürürlükte olduğu dönemde açıldıysa; dava dilekçesinde, HMK 136/2. maddesinde yapılan atıf gereğince cevaba cevap dilekçesinde veya süresi içinde dosyaya sunduğu delil listesinde açıkça yemin deliline dayanıldıysa, davacı akdi ilişkinin varlığını kanıtlamak için davalıya yemin teklif eder ya da mahkeme davacı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğunu hatırlatır.

Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine “Yapılmayan elektrik işleri ile ilgili ödenen bedellerin iadesi” açıklaması ile Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı takip dosyası ile 71.001,00 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 30.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 01.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62. maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 12.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle 2016-2021 yılları arasında davacı müvekkilin projesini yürüttüğü inşaatlarda elektrik altyapı işlerinin yapılması konusunda davalı ile anlaşma sağlandığını, davacı müvekkilin anlaşmanın kendisine yüklediği işin bedelini ödeme edimini yerine getirdiğini, ancak davalının kendisine yüklenen işi tamamlama edimini yerine getirmediğini, davalıdan söz konusu elektrik altyapı işlerinin tamamlanması istenmiş ise de işlerin yapılmadığını, ödemelerin çek ve banka kanalıyla gerçekleştirildiğini, yapılan ödemelerin ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, Adapazarı ve Serdivan ilçesinde bulunan inşaatlardaki elektrik altyapı işlerine ait proje başvurularının belediyelerde mevcut olduğunu belirterek Sakarya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptalini istemiştir.
Davalı vekili davacının iddialarını hiçbir delile dayandırmadığını, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının söz konusu bir anlaşma varsa öncelikle buna dayanması, ardından da yüklenilen edimin yerine getirilmediği iddiasının ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı ile Adapazarı ve Serdivan ilçesinde bulunan inşaatlardaki elektrik altyapı işlerinin yapılması konusunda sözleşme yapıldığını iddia etmiştir. Davacı tarafından sözleşmeye ilişkin dosyaya yazılı bir delil sunulmamıştır. Ayrıca davacı tarafından talep edilen alacağın hangi inşaatlardaki elektrik alt yapı yapım işlerine ilişkin olduğu tam olarak açıklanmamıştır. İnşaat adresleri açık bir şekilde dava dilekçesinde belirtilmemiştir. Bu hususta davacı vekiline 01.12.2022 tarihli celsede ihtarat yapılmış davacı vekili tarafından 07.12.2022 tarihli beyan dilekçesi ile taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının mülkiyeti … … ait olan Sakarya ili Serdivan ilçesi … Mahallesi … Parsel, mülkiyeti … … ait olan Sakarya ili Serdivan ilçesi Arabacıalanı Mahallesi … Parsel, mülkiyeti … … ait olan Sakarya ili Serdivan ilçesi Arabacıalanı Mahallesi … Parsel ve mülkiyeti … … ait olan Sakarya ili Serdivan ilçesi Arabacıalanı Mahallesi ……Parsel’deki inşaat işlerini gerçekleştiridiği, davalının bu dört parselde yapılan inşaatlardaki elektrik yapım işlerini eksik bıraktığı, bu dört inşaata ilişkin olarak davacının alacağının 52.455,00-TL olduğunu, davacının Sakarya ili Adapazarı ilçesindeki inşaatları dolayısı ile davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı davalı ile aralarında eser sözleşmesi bulunduğunu iddia etmektedir. Davalı davacı tarafından ileri sürelen elektrik altyapı işlerine ilişkin eser sözleşmesinin varlığını kabul etmemiş sözleşmenin varlığının davacı tarafından yazılı delillerle ispat edilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Bu hususta davacının ve davalının ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş ve tarafların ticari defterleri incelenmesi neticesinde dosyamıza sunulan 23.01.2023 tarihli bilirkişi raporunda, davalının işletme hesabı esasına göre defter tutuyor olması nedeni ile borç yada alacak bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılamadığı, davacı ve davalı arasında cari hesap şeklinde bir ilişki bulunmadığı, değerlendirmelerin sadece dava konusu olan inşaatlarla ilgili olarak yapılmasının yerinde olacağı, davacının ticari defterlerinde göre 28.230,80 TL alacaklı, kayıtlara alınmayan adına düzenlenen 25.008,92 TL fatura dikkate alındığında ise 3.221,88 TL alacaklı durumda bulunduğu, ancak ticari defterler üzerinden bir sonuca varılmasının imkanı bulunmadığı, ancak defter kayıtları dışında davacı tarafından yeni inşaatlar için yapılan ödemelere ilişkin sayın mahkemenin dikkatine sunacağı ve yukarıda tabloda yer almayan ödemelerin alacak tutarını belirleme de sayın mahkemeye yardımcı olabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda dava dilekçesinde süregelen bir durumu anlatmak için 2016-2021 yılları arasında tarafların elektrik tesisat işi konusunda çalıştıkları belirtilmiş olup burada bahsi geçen, işe ilişkin belirli yazılı bir sözleşme şeklinde olmamakla birlikte belirtilen yıllarda kesilen faturalar dikkate alındığıında davacının elektrik tesisat işlerinin davalı tarafından yapıldığı görülmektedir şeklinde bir tespitte bulunulmuş ise de davacı ve davalının ticari defterlerine kayıtlı faturaların bir kısmının davalı vekili tarafından 21.04.2022 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğu, faturalar incelendiğinde faturaların elektrik malzemelerinin alım satımına ilişkin düzenlendiği, faturalar üzerinde eser sözleşmesi kapsamında yapıldığı belirtilen işlere yer verilmediği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dekontlar ve banka hesap hareketleri incelendiğinde, havale işlemlerinde davalı ile yapıldığı belirtilen eser sözleşmesine ilişkin herhangi bir açıklamanın yer almadığı anlaşılmıştır.
12.01.2023 tarihli Sedaş cevabi yazısında 8374, 8381,9946 ve 9947 parsellere ilişkin proje başvurularının gönderildiği, evrakların incelenmesinde davalı tarafından yapılan bir başvurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı ile yapıldığı iddia edilen eser sözleşmesi; dosyaya sunulan banka hesap hareketleri, 12.01.2023 tarihli Sedaş cevabi yazısı ve ticari defterler kapsamı ile ispatlanamamıştır. İspat yükü üzerinde olan davacı davalı ile aralarındaki eser sözleşmesinin varlığını ispat edemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından davacı vekiline yemin delili hatırlatılmamıştır.
Kaldı ki davacı ve davalı arasında eser sözleşmesinin bulunduğu kabul edilse dahi davacı vekili 07.03.2023 tarihli dilekçe ile eksik bırakıldığı iddia edilen işlerin dava dışı üçüncü bir şahsa yaptırıldığını beyan etmiştir. Gerçekten de … 31.07.2023 tarihli cevabi yazısından davaya konu parsellere ilişkin proje onay başvurularının tamamlandığı, abonelik sürecinin ve abonelik işlemlerinin tamamlandığı mahkememize bildirilmiştir. Davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi elektrik işlerinin eksik bırakılmadığı, elektrik işlerine ilişkin proje onay başvurularının ve abonelik işlemlerinin tamamlandığı anlaşılmıştır. İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar. (6100 sayılı HMK m.319) Dava açılmasıyla iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının başladığı, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ileri sürülmeyen eksik işlerin üçüncü bir kişiye tamamlatıldığı iddiasının iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi olduğu, davalının davacı tarafından sonradan sunulan delillere muvafakatinin olmadığını bildirdiği anlaşılmış, dava dilekçesinde iddia edildiği üzere eksik işlerin bulunmadığı da anlaşılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının dava açmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 540,80-TL’den mahsubu ile artan 270,95-TL peşin harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
4-Arabuluculuk dosyasında yapılan ve hazineden ödenen 1.320,00 TL masrafın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünde verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek karar verildi. 07/09/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza