Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/727 E. 2022/1335 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/727 Esas – 2022/1335
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/727 Esas
KARAR NO : 2022/1335

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : ….

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 05/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …….. …. restoran işletmek amacıyla davalı …. …. yaklaşık olarak 35.000 TL’lik mal aldığını ve karşılığında senet düzenlediğini, …. …. söz konusu borcun 12.000 TL’lik kısmını ödemişse de zamanla işlerinin yolunda gitmemesi nedeniyle borcunun kalan kısmını ödeyemediğini ve bu sebeple davalı …. …. tarafından …. …. aleyhine …. İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu bonoların malen ahzolunduğunu, fakat davalı taraf hem malları aldığını hem de senetlerin konu olduğu icra dosyasına devam ettiğini, ancak bir süre sonra …. …. işleri bozulduğunu, borcunu ödeyemez hale geldiğini, restoranını içerisindeki tüm malzemeleri ile birlikte kapatmak zorunda kaldığını, fakat restoranın kapalı olduğu bu süreçte davalı …. …. alacağını icra dosyası üzerinden tahsil etmek yerine yani hukuki yolları tüketmek yerine davacı müvekkiline ait yaklaşık değeri 50.000 TL olan icra dosya konusu olan ve icra dosya konusu dışındaki bir çok malzemeyi alıp, götürdüğünü, bu yaşanan elim hadise üzerine müvekkilinin şikayetçi olduğunu ve soruşturma başladığını, yaşanan bu hırsızlık olayı ile ilgili olarak …. Asliye Ceza Mahkemesi …./…. Esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, …. …. iş bu ceza davasında sanık olarak yer aldığını ve yargılama sırasında …. …. kırık olduğunu iddia ettiği restoran duvarından içeriye girerek yine kendisine ait olduğunu iddia ettiği malzemeleri restorandan aldığını ikrar ettiğini, yapılan bu yargılama sonucunda …. Asliye Ceza Mahkemesi …./…. Esas, …./…. Karar sayılı kararı ile sanık …. …. hakkında Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Hırsızlık suçunu işlediği sabit görülerek bu suçtan mahkumiyet kararı verildiğini, sanık tarafından verilen zarar hiçbir şekilde giderilmediği için sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı da verilmediğini, verilen mahkumiyet kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi 2020/1378 Esas 2020/1688 Karar sayılı kararı ile 22.10.2020 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili …. …. hırsızlık suçunun mağduru olduğunu ve bu durum kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla da sabit olduğu halde alacağına fazlasıyla kavuşmuş olan davalı …. .. tarafından halen aynı alacakla ilgili olarak icra takibine devam edildiğini, …. …. ceza dosyasına ve icra dosyasına konu malzemelerin bir çoğu ortak olduğunu, davalı tarafın restorandan izinsiz ve rızasız hatta hırsızlık marifetiyle almış olduğu malzemelerin değeri icra takibine konu borç miktarından çok daha fazla olduğunu, davaya konu icra dosyasındaki senetler bu ürünler karşılığı düzenlenmiş olduğunu, davalı …’in malzemeleri kendi uhdesine almasıyla senetler konusuz kaldığını, …. …. …. …. herhangi bir borcu kalmadığını, hal böyleyken icra takibine devam edilmesi kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalı taraf ceza dosyasında defalarca katılan Müvekkili …. …. zararını karşılamak için kendisine süre verilmesine rağmen Müvekkiline ait malzemeleri ya da malzemelerin değeri olan parayı iade etmediğini aksine hem malzemeleri aldığını hem de bir yandan kötüniyetli olarak …. İcra Müdürlüğü …./…. Esas sayılı icra dosyasında aynı malzemelere konu senetlerle icra takibine devam ettiğini, ………… Asliye Ceza Mahkemesi …./…. Esas, …./…. Karar sayılı dosya kesinleşmesine ve aradan geçen bunca zamana rağmen huzurdaki dosya davalısı müvekkilinin ticaretini engellediğini ve hak kaybı yaşattığını, tüm bu sebeplerle dava dilekçesinin ve delillerinin kabulüne, öncelikle teminatsız veyahut teminat mukabili olarak tedbiren …. İcra Müdürlüğü …./…. Esas sayılı icra dosyasında vezneye giren paranın alacaklıya ödenmemesine ve icra takibinin durdurulmasına, haklı davanın kabulüne ve …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı takibin iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Olaya İlişkin Yasal Düzenlemeler ve Yargı İçtihatları Değerlendirilecek Olursa;
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır. (Yargıtay HGK 2017/11-40 esas 2021/542 karar )
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645;14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Somut olayda; Davacı …’ın restoran işletmek amacıyla …’den yaklaşık olarak 35.000,00-TL’lik mal satın aldığı, karşılığında da senet düzenlediği, davacının borcun 12.000,00-TL’lik kısmını ödediğini kalan kısmını ödeyemediğini beyan ettiği, davalı tarafından Sapanca İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davacının restorandaki birçok malzemeyi davalının alıp götürdüğünü, davalı tarafın restorandan izinsiz ve rızasız hatta hırsızlık amacıyla almış olduğu malzemelerin değerinin icra takibine konu borç miktarından çok daha fazla olduğunu, davaya konu icra dosyasında ki senetlerin bu ürünler karşılığı düzenlenmiş olup davalı …’in malzemeleri kendi uhdesine almasıyla senetlerin konusuz kaldığını ve davalıya herhangi bir borcu kalmadığını, davaya konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığına, çeklerin bedelsiz olduğunu iddia ederek bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açtığı anlaşılmıştır.
Az yukarıda detayları verilen Yargıtay HGK 2017/11-40 esas 2021/542 karar sayılı ilamı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645;14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında belirtildiği üzere; Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı bulunmaktadır.
Bu bağlamda davacının temel ilişki olan satım ilişkisine dayandığı, dolayısıyla anılan olaya 6098 sayılı yasanın 207 vd.maddelerinin uygulanmasının gerektiği, bu nedenlerle eldeki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesindeki mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
Yine dosyaya gelen davalıya ve davacıya ait vergi kayıtlarına göre; davalı ve davacının işletme usulünde defter tuttukları, yürütülen faaliyetlerin VUK’nun 177/1 maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerin yarısını veya 2. Bentteki limitin tamamını aşmadığı , dolayısıyla davacı ve davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda eldeki davada, davacı ve davalı’nın tacir sıfatına haiz olmadığı, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, eldeki davanın bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olduğu, buna göre davacının salt kambiyo senedine dayanmadığı, dolayısıyla az yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre davacı temel ilişkiye dayandığından mevcut olaya temel ilişkiye dayanan hukuk kurallarının uygulanmasının gerektiği, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davalının tacir olmaması nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Mahkememiz ile Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olduğundan kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. maddesi gereği görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine resen gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi 05/09/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı