Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2023/253 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/710 Esas – 2023/253
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/710 Esas
KARAR NO : 2023/253

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …

DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket olan …. Anonim Şirketi’ nin karşı taraf … (…- … İnşaat) ile ticari ilişkisinden kaynaklanan 27.01.2020 tarihinden gelen, 3.540,00 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, davalı tarafla cari hesap alacağının ödenmesi için yapılan görüşmeler sonuç vermediğini , davalı taraf söz konusu borcu ödemekten kaçındığı için, Sakarya…. İcra Müdürlüğü’ nün …/… E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiğini, arabuluculuk başvurusu yapılmış olup Sakarya Arabuluculuk Bürosunun …/… Büro dosya numaralı …/… Arabuluculuk numaralı dosyası üzerinden davalı taraf ile yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonuçsuz kaldığını, Mevcut tüm delillere ve olayların oluş şekline rağmen aleyhine ilamsız takip başlatılan davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı şekilde borcuna itiraz etmesi nedeniyle davalının itirazının iptali ve takibin devamını dava ve talep etmiştir.
Davalı taraf süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemiş davacının ileri sürmüş olduğu bütün hususları inkar etmiş sayılmıştır.
Bilirkişi…. raporunda özetle; ”Davacı ….A.Ş.’nin yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süreleri
içerisinde yapıldığı ve yasal defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı şirketin defter kayıtlarında yer alan
bilgilerden, davacı …. A.Ş.’nin davalı… firmasından 3.540 TL alacaklı
olduğu görülmüştür.” demiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen cari hesap alacağı istemine dayanarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 3.540,00 TL asıl alacak ve 714,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.254,01 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 20.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 24.05.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 27.07.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
12-Davacının takibe dayanak alacağının cari hesap alacağı olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve 10.paragraftaki ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
13-Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacınnı tüzel kişi tacir, davalının gerçek kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi gerekmiştir. Davacı tarafından ticari defterler incelemeye hazır hale getirilmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 07.03.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 07.03.2023 tarihli rapora göre, davacı tarafın ticari defterlerinin açık hesap ilişkisine konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve davalıya tutulması zorunlu, uyuşmazlığın niteliğine göre 2021 yıllarına ait ticari defterleri sunması veya bulundukları yeri bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi, bu hususta davalıya 10.11.2022 tarihli muhtıra gönderilmesi, muhtıranın davalıya 19.11.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen verilen yasal sürede ticari defterlerin sunulmadığı gibi yerlerinin de bildirilmemesi nazara alındığında 6100 sayılı HMK’nın 222/3.maddesi gereği davacının usulüne uygun defter kayıtlarına itibar etmek gerekmiş, bu şekilde taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde davalının fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre davacının ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı 13.03.2020 tarih … nolu fatura nedeniyle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 3.540,00 TL alacaklı olduğu, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, davacı tarafından takip başlatılırken takip öncesi işlemiş faiz de talep edilmiş ise de dava açılırken 3.540,00 TL üzerinden davanın açıldığı, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre davacının talebi ile bağlı kalınarak anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen alacağa davalının yapmış olduğu vaki itirazın iptali ile takibin 3.540,00-TL Asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davalı itirazında 3.540,00-TL Asıl alacak yönünden haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 3.540,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 241,82-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 80,70-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 161,12-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T’nin 13/2. maddesine göre hesaplanan 3.540,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 80,70-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.499,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.660,65-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-HMK 321/2. Maddesi gereğince gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğine,
8-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda miktar itibari ile KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip…
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı