Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/686 E. 2023/370 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/686 Esas – 2023/370
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/686 Esas
KARAR NO : 2023/370

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI :….
VEKİLİ : Av. ….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine, davacı şirket ile ticari ilişkisinden kaynaklanan borca yönelik faturaların ödenmemesi sonucunda bu faturaların bedellerinin tahsili amacıyla Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibinin başlatılmış olduğu, başlatılan icra takibi ödeme emri ile usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinin, davalı tarafından yapılan itiraz sonucunda icra takibinin durdurulmuş olduğunu, bu durumun üzerine zorunlu ticari dava şartı olarak arabulucuya başvurulmuş ve Sakarya Arabuluculuk Bürosu’nun …./…. Büro ve …./…. arabuluculuk numaralı dosyasında taraflar arasında bir anlaşma sağlanamaması sebebi ile iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğu, davalı şirketin icra takibine karşı yaptığı haksız, kötü niyetli ve mesnetsiz itirazın iptalinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile davalı şirketin Sakarya ….. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı doyasına yaptığı itirazın iptalini, tüm alacak yönünden takibin kaldığı yerden devamını, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 10/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, uyuşmazlıkta ispat yükünün de davacı tarata olup davacı tarafın öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini, bu kapsamda edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini ve söz konusu alacak iddialarını da hukuken ispatla mükellef olduğu, ancak kabul anlamına gelmemek kaydıyla; bu hususların usulünce ispata elverişli herhangi bir delil yahut belge, dava dilekçesi ile birlikte davalıya tebliğ edilmediğinin, aynı şekilde davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan ve huzurdaki davaya konu Sakarya ….. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı icra takibinde de ödeme emri ile birlikte takibe dayanak mahiyette hiçbir belgenin davalıya tebliğ edilmemiş olup iş bu hukuka aykırılığın borca itiraz dilekçesinde ayrıca belirtildiğinin, ödeme emri ile birlikte davalıya takibe dayanak mahiyetinde herhangi bir belgenin ve faturanın gönderilmemiş olduğu da gözetildiğinde bu hususun davacı tarafça iddia edilen alacağın likit bir alacak olmadığını ve anılan icra takibinin haksız olduğunu göstermekle; her halde davacının icra – inkar tazminatı talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunun kabulünün gerektiği, davacının iş bu takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğinden davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm bu nedenlerle; davanın öncelikle usulden; aksi kanaatin hasıl olması halinde ise esastan reddini, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce …. Vergi Daire Müdürlüğü’ne davacının 2020 ve 2021 yıllarına ait BS (Beyanname Satış) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce …. Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne davalının 2020 ve 2021 yıllarına ait BA (Beyanname Alış) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekili 03/08/2022 Tarihli beyan dilekçesi ile; Ticari defter ve kayıtların davacı şirketin merkezi olan …. …. …. Mahallesi, …. Caddesi, No:…., …. Plaza K…., Ümraniye / İstanbul adresinde incelenmeye hazır bulunmakta olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce muhasebeci bilirkişisi …. ….; davacı tarafından tutulması zorunlu 2019, 2020 ve 2021 yılına ait ticari defterlerin incelenerek icra takibine konu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, icra takibi kapsamında davacının davalıdan faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, faturaların üzerinde vade tarihleri yer aldığı anlaşıldığından temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının ne kadar olduğu hususlarında rapor düzenlenmek üzere 14/12/2022 tarihinde görevlendirilmiştir.
Mahkememizce davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu adres olan “…. Sultan …. Mahallesi, …. Caddesi, No:…., Casper Plaza …………e / ….” adresinde yerinde inceleme yapmak üzere muhasebeci bilirkişisi …. …. yetki ve izin verilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişi …. …. 10/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacının, davalı …. Yapı ve Yatırım A.Ş.’den, rapor muhvetiyatındaki açıklamalar ışığında (tamamıyla davacı yanın sunduğu açık cari ilişkisinden hareketle) açık cari hesap bakiyesi tutarı olan 103.052,79-TL kadar alacaklı gözüktüğü, konu alacak için davacı tarafından asıl alacağa 26.578,73-TL tutarında işlemiş faiz talebinde bulunulduğu, dosya muhteviyatı belgeler incelendiğinde davalının temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belgenin bulunmadığının görüldüğünün, hal böyle olunca davacının ancak takip tarihinden itibaren faiz talep edileceği görüş ve kanaatindeyim, ” şeklinde rapor düzenlemiştir.
Davalı vekili 10/08/2022 Tarihli cevap dilekçesinde; davalı şirketin ticari defterlerinin bulunduğu adresin, “…. Mahallesi, 16. Cadde, …. Student Residence Sitesi, …. Blok No: …., İç Kapı No…. Serdivan / Sakarya” adresinde olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı tarafın ticari defterlerinin bulunduğu yer olan “…. Mahallesi, 16. Cadde, …. …. …. Sitesi, A Blok No: …., İç Kapı No….serdivan / Sakarya” adresinde yerinde inceleme yapmak üzere muhasebeci bilirkişisi …. …. yetki ve izin verilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi …. ….; davalı tarafından tutulması zorunlu 2019, 2020 ve 2021 yılına ait ticari defterlerin incelenerek dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, icra takipleri kapsamında davacının davalıdan faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarında rapor hususlarında rapor düzenlenmek üzere 24/11/2022 Tarihinde görevlendirilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi …. …. 07/12/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; “Sonuç ve Kanaat: Davalının 2019, 2020 ve 2021 yılları ticari defterlerin HMK’nın 222. Maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşıdığı, davalının ticari defterlerinin genel kabul görmüş muhasebe standartları, uygun olarak kaydedilmiş olduğu, davalının davacı …. Bileşim Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketinden satın almış olduğu hizmet bedellerine dair faturaların, davalı …. Yapı ve Yatırım Anonim Şirketine ulaştığı 29 adet faturaya tekabül eden 178.052,79-TL tutarlarını 2019, 2020 ve 2021 ticari defterlerine kayıt etmiş olduğu, davalının bahse konu olan faturalar karşılığında davacıya 75.000,00-TL ödemeye yaptığına dair ticari defterlerinde kayıtlar olduğu, davalı …. Yapı Ve …. Anonim Şirketi’nin ticari defter kayıtlarının tetkikinde 178.052,79-TL fatura tutarına karşılık 75.000,00-TL ödeme yapmış olduğu, ticari defter kayıtlarına ve cari hesap ekstresine göre 103.052,79-TL …. Bileşim Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’ne borçlu gözüktüğü, sonuç olarak dava konusu firmalar arasında ticari münasebetin olduğu, …. Bileşim Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin davalı …. Yapı Ve Yatırım Anonim Şirketinden 103,052,79-TL dava tarihine kadar (19/07/2022) hesaplanmış olduğunun 26.578,73-TL faiz toplamda 173.554,52-TL alacağının olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlemiştir.
Bilirkişi raporlarına karşı davacı ve davalı vekilinin itiraz ve beyanlarını içerir dilekçe sundukları görülmüştür.
Mahkememizce 23/02/2023 Celse tarihli duruşma zaptı (1) nolu ara kararı uyarınca; “Dosyanın ek rapora gönderilerek takibe konu faturalar üzerinde vade tarihlerinin yer aldığı anlaşılmakla her bir fatura yönünden ayrı ayrı fatura üzerinde yer alan vade tarihinden icra takibinin başlatıldığı 02/03/2022 tarihine kadar işlemiş olan reeskont avans faizinin hesaplanmasına” şeklinde karar verilmiş olup, bu hususta ek rapor düzenlenmek üzere dosya aslı Muhasebeci Bilirkişisi …. …. 23/02/2023 Tarihinde tevdi edilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi …. …. 16/03/2023 Tarihli Bilirkişi ek raporunda özetle; ” Takibe konu faturalar üzerinden her bir fatura yönünden ayrı ayrı fatura üzerinde yer alan vade tarihinden icra takibinin başlatıldığı 02/03/2023 tarihine kadar işlemiş olan reeskont faizinin 26.348,35-TL olduğu, takibe konu faturalar üzerinden her bir fatura yönünden ayrı ayrı fatura üzerinde yer alan vade tarihinden icra takibinin başlatıldığı 02/03/2022 tarihine kadar işlemiş olan faizinin 26.419,16-TL olduğu görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde ek rapor düzenlemiştir.
Davalı vekili 16/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı sunmuş olduğu 04/04/2023 tarihli itiraz ve beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi ek raporundaki davalı aleyhine olan hususların kabulünün hukuken mümkün olmadığının, dosyada yeni bir rapor alınmasını, aksi halde ek rapor tanzimi ile nihayetinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun bir şeklide davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine davaya konu faturalardan kaynaklı alacak istemi ile Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı takip dosyası ile 103.052,79 TL asıl alacak, 22.041,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 125.094,09 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 27.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 29.04.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62. maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 19.07.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalardan kalan bakiye alacağa dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 07.12.2022 tarihli bilirkişi raporuna ve 10.01.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan 103.052,79 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde icra takibine konu davacının düzenlediği faturaların kayıt edildiği, davalının ticari defter kayıtlarında 178.052,79 TL fatura tutarına karşılık 75.000,00 TL ödeme yapmış olduğu, davalının ticari defter kayıtlarına ve cari hesap ekstresine göre 103.052,79 TL davacıya borçlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 10.01.2023 tarihli ve 07.12.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması, davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davalının TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; davalının defterlerine kayıtlı olan 29 adet 178.052,79 TL bedelli faturalar kapsamında davalının 75.000,00 TL tutarında ödemede bulunduğu, taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 103.052,79 TL alacaklı olduğu, tarafların incelenen ticari defterleri doğrultusunda takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 103.052,79 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 103.052,79 asıl alacak yönünden haksız olduğu, tarafların defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu faturalar üzerinde vade tarihlerinin yer aldığı, davacının her bir fatura yönünden ayrı ayrı fatura üzerinde yer alan vade tarihinden icra takibinin başlatıldığı 02/03/2022 tarihine kadar faiz talep edebileceği anlaşılmış, 16.03.2023 tarihli ek bilirkişi raporu ile davacının talep edebileceği reeskont faizinin 26.348,35 TL, avans faizinin ise 26.419,16 TL olduğu belirtilmiş, davacının icra takibinde faiz talebinin 22.041,30 TL ile sınırlı olduğu anlaşılmakla talep ile bağlı kalınarak 103.052,79 TL asıl alacak, 22.041,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 125.094,09 TL üzerinden takibin aynen devamına karar verilmiştir. Davalının likit olan asıl alacak bedeli yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan asıl alacak miktarı yönünden icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun Sakarya ….. İcra Müdürlüğünün …./…. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 103.052,79-TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre; dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 8.545,18-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.510,83-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 7.034,35-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 19.764,11-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 1.510,83-TL Peşin/nisbi Harcı, 2.750,00-TL Bilirkişi ücreti, 219,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 4.560,78-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
Dair, davacı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) ve davalı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı