Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/633 E. 2023/517 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/633 Esas – 2023/517
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/633 Esas
KARAR NO : 2023/517

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av….
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket davalının 26.02.2020 tarihli ve 11.816,58-TL bedelli fatura keşide ettiğini, Davalı yanca faturanın bakiye borcu 2.018,18-TL davacıya ödenmediğini, bu sebeple Sakarya… İcra Dairesinin 2021/… E. Dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, bu sebeple takibin devamı ile itirazın iptaline ve davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı hükmedilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi vermediği ve ileri sürelen vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı icra takip dosyası Uyap’tan eklenerek incelenmiştir.
Davacı vekili arabuluculuk son oturum tutanağı dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizce Sakarya Gümrük Önü Vergi Dairesi Müdürlüğünden ve Ankara Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğünden davacı ve davalıya a ait BA (Beyyaname Alış) ve BS (Beyyanname Satış) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Takibe konu fatura nedeniyle taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı varsa faturanın bakiye bedelinin ödenip ödenmediği hususlarında olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce Yeminli Mali Müşavir … … bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi mahkememize biraz etmiş olduğu 21/06/2023 tarihli raporlarında “…. davacı şirket … İlgi Konfeksiyon İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından ibraz edilen yasal defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde tespit edilen hususlar, Davacı şirket yasal defterlerinde Takip/dava tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 2.018,18 TL Alacaklı olduğu kayıtlıdır. Davacı şirketin 2.018,18 TL alacağına temerrüt tarihi 26/03/2020 ile icra takip tarihi 11.10.2021 tarihi arasında 6102 sayılı yasanın 1530. Maddesi uyarınca 475,74 TL faiz hesaplanmış olup, Asıl alacak ile birlikte davacı şirketin toplam alacağının 2.493,92 TL olduğu… ” yönünde raporlarını Mahkememize ibraz etmişlerdir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine davaya konu faturalardan kaynaklı alacak istemi ile Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı takip dosyası ile 2.018,18 TL asıl alacak, 475,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.493,92 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 15.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 21.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62. maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, takibin 22.10.2021 tarihinde durduğu, eldeki bu davanın 17/06/2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturadan kalan bakiye alacağa dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiştir. İhtaratlı süre içerisinde davacının ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı tarafın ticari defterleri ibraz etmediği görülmüştür. Davacının ticari defterlerini inceleyen 21.06.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan 2.018,18 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 21.06.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defterinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davalının TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre davacının ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 2.018,18 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 2.018,18 TL asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu fatura dikkate alınarak davalının temerrüt tarihi olan 26.03.2020 tarihinden itibaren icra takip tarihi olan 11.10.2021 tarihleri arasındaki işlemiş faiz miktarının hesaplanması yönündeki 21.06.2023 tarihli rapor yerinde görülmüştür. Açıklanan gerekçelerle takibin aynen devamına karar verilmiştir. Davalının likit olan asıl alacak bedeli yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan asıl alacak miktarı yönünden icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Sakarya …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı olan 2.493,92-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 269,85TL harçtan daha önceden ödenen toplam 80,70-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 189,15-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplanan 2.493,92-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 80,70-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.726,25-TL Tebligat, bilirkişi , posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 1.887,65TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Ara buluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
7-HMK 321/2. Maddesi gereğince gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğine,
8-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup , usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza