Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/612 E. 2023/196 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/612 Esas – 2023/196
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/612 Esas
KARAR NO : 2023/196

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : …
DAVALI :..
VEKİLİ :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf davalı ile aralarındaki faturalar nedeniyle Sakarya…. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğunu, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davacının ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 09/06/2022 tarihinde ve davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 13/06/2022 tarihinde ara karar oluşturulmuştur.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
Davacı vekili süresi içerisinde arabuluculuk son tutanağı aslını sunmuştur.
…Dairesi davaya konu faturaların davalının elektronik ortamda göndermiş olduğu 2022/Şubat ve 2022/Mart ba formalarının tetkikinde belirtilen tutarlar ile mükellefin ba formalarında bildirilen tutarların uyumlu olduğunu bildirmiş, formların bir suretini göndermiştir.
.
… Dairesi davacının bs formlarının tetkikinde söz konusu faturaları ihtiva eden miktarın 2022/Şubat ve 2022/Mart dönemi bs formlarında beyan edildiğini bildirmiş, formların bir suretini göndermiştir.
Mali Müşavir bilirkişisi …özetle; davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan 83.187,28-TL alacaklı , davalının kendi ticari defterlerinde davacıya 83.196,20-TL borçlu olduğu, davacı defterlerinde yer alan alacak tutarının fatura bazında faiz hesaplanması sonucunda 2.319,35-TL faiz hesaplandığı şeklinde rapor düzenlemiştir..
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 3 adet fatura ile ilgili olarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile 83.187,20 TL asıl alacak, 2.798,85 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 85.986,05 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 30.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 26.05.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 08.06.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda anlatıldığı üzere faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 18.01.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş olduğu nazara alındığında; taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturalarının davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davacının incelenen ticari defterlerinde davalıdan alacağının 83.187,28 TL olarak tespit edildiği, davalının incelenen ticari defterlerinde davacıya borcunun 83.196,20 TL olduğunun tespit edildiği, davacının açılan takip dosyasında toplam 83.187,20 TL fatura alacağı üzerinden takibi başlattığı anlaşılmış davacının talebi doğrultusunda davacının davalıdan 83.187,20 TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 83.187,20 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 83.187,20 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından talep edilen bedeller için bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, hizmet ilişkisinin kurulması ve hizmetin teslimiyle borcun muaccel hale geldiği, muaccel bu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmış davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanı KISMEN KABULÜNE,
2-Davalının Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 83.187,20-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalı itirazında 83.187,20-TL asıl alacak yönünden haksız çıktığından, asıl alacak miktarı olan 83.187,20-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatı davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Alınması gerekli 5.682,52-TL ilam harcından peşin olarak alınan 1.038,50-TL harç düşüldükten sonra bakiye 4.644,02-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 1.038,50-TL peşin harç ve 11,50-TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.056,00-TL yargılama giderinden kabul oranına göre (%96,74 kabul); 1.021,57-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Arabuluculuğa ilişkin sarf kararı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 13.309,95-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 2.798,85-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim…
e-imzalıdır