Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/597 E. 2023/31 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/597 Esas – 2023/31
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/597 Esas
KARAR NO : 2023/31

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : …
DAVALI : 2- …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili…Ltd.Şti ve…Ltd.Şti arasında 15/11/2021 tarihinde alım-satım ve araç sipariş sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin satıcının talebi üzerine peşinat olarak davalı olan …’a ait olan hesaba ilk seferinde 35.000,00 TL, ikinci seferde 265.000,00 TL gönderilen paraların açıklama kısmına …. …. ödemesi olarak yazıldığını, …’a gönderilmiş olan ücretler için kendilerine proforma faturası düzenlendiğini, açıklama kısmına araç modeli, model, koltuk sayısı, şase numarası ve motor numarası belirten faturayı kesip müvekkili şirkete gönderdiğini, anlaşma sözleşmesinde görüleceği üzere müvekkilinin üzerine düşeni yaptığını, satıcı konumda bulunan şirketin çalışanı vasfında olan …adına verilmiş olduğu hesap numarasına iki parça olacak şekilde ödeme olarak 300.000,00 TL miktarı gönderdiğini, sözleşme gereği aracın hazır olması durumunda noter huzurunda satış gerçekleştiği zaman kalan ücret olan 110.000,00 TL’yi de satıcıya verilmek üzere anlaşma yapıldığını, akabinde şirket yetkilisinin farklı tarihlerde davalı şirketin iş yerine giderek aracın teslimini istediğini ancak muhatap bulamadığını, sürekli oyalandığını, müvekkili şirketin turizm işiyle uğraştığını, aracın teslim edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi şekilde zarara uğradığını, müvekkili şirketin temerrüte düşen davalı şirkete ve hesap sahibine 12/01/2022 tarihinde …. ….Noterliğinden ihtar çekildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini, izah edilen nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin alacağının tahsilini sağlamak amacıyla davalı…’ın menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, araç bedeli olarak yollanmış olan 300.000,00 TL ve 10.000 TL sözleşme ceza bedeli ile gecikme tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, müvekkili tarafından gönderilmiş olan ihtarname ücreti olan 506,31 TL’nin faiziyle beraber tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 22/06/2022 tarihli tensip ara kararı gereği dava dilekçesindeki 3 nolu istem yönünden tefriki ile yeni esasa kaydına, diğer talepler yönünden bu esas üzerinden yargılamanın devamına karar verilmiştir.
Davalılar vekili 05/12/2022 tarihli beyan dilekçesinde haksız ve yasal dayanaklardan yoksun davanın reddini istemiştir.
Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirkete ait kayıtlar getirtilmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-Fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanıdır. Fesih beyanı karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur.
2-Bilindiği üzere, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birinin fesih iradesi karşı tarafa ulaştıktan sonra, karşı taraf, artık sözleşmeye dayalı olarak aynen ifayı talep edemeyeceği gibi doğrudan sözleşme ile kendisine tanınmış bulunan bir hakkı, sözleşme halen yürürlükte imişcesine kullanma olanağına sahip değildir. ( YARGITAY 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/12426 Esas- 2017/843 Karar sayılı ilamı)Bu anlamda, sözleşmenin feshinin ileriye etkili yahut geriye etkili (dönme) olup olmadığı veya haklı nedenlere dayalı bulunup bulunmadığının tartışılmasının, somut davada ve bu davadaki talep sonucunu oluşturan muarazanın giderilmesi istemi açısından bir önemi yoktur. Taraflar arasındaki sözleşme fesihle birlikte sona ermiş olup feshin haklı nedenlere dayalı olup olmadığı hususunun, ancak bu yoldaki iddia ile karşı taraftan tazminat isteminde bulunulması halinde, bu cihette açılacak bir tazminat davasında tartışılması ve sonuca bağlanması gerekir. (YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2016/9219 esas- 2018/5071 karar)
3-Cezai şart, TBK’nın 179–182. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi:
“…Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır…” hükmünü içermektedir.
4- Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir. Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlâl etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlâli koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır. Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, s. 145-154).
5- Cezai şarta ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlâl durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler. Örneğin satıcının ayıplı mal teslim etmesi hâlinde, alacaklıya hem ayıpsız bir mal teslim edileceği hem de ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılabilir. Ayrıca tarafların, ceza koşulu anlaşmasında, seçimlik ceza koşulu ile ifaya eklenen ceza koşuluna birlikte yer vermeleri de mümkündür (Kocaağa, s. 138-139). İstisnası cezanın tenkisiyle (indirilmesiyle) ilgili TBK’nın 182. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci bendinde ceza miktarını tarafların serbestçe belirleyebilecekleri belirtildikten sonra, üçüncü bendinde bu ceza miktarının hâkim kararı ile azaltılabileceği öngörülmüştür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/3-551 esas- 2022/1147 karar)
6- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. (6098 sayılı TBK m.97)
7-Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. (6102 sayılı TTK’nın 18/2-3.maddeleri)
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilirse;
8-Davacı taraf 15.11.2021 tarihli sözleşmeye dayanarak alacak ve cezai şart istemiyle eldeki davayı açmıştır. Dosyaya sunulan 15.11.2021 tarihli sözleşmenin davacı ve davalılardan …. Ltd. Şti ile imzalandığı, diğer davalı …’ın sözleş-mede imzasının olmadığı görülmüş, ancak anılan sözleşme tarihi olan 15.11.2021 tarihinde satın alınan araç için gönderilen 300.000 TL’nin…’ın hesabına gönderilmesi, dosyaya gelen SGK kayıtlarına göre anılan tarihte davalı …’ın …. …Ltd. Şti’nin çalışanı olması, satın alınan araca ait proforma faturanın… tarafından düzenlenmesi, yine davacının dava dilekçesi içeriği ve davalılar vekilinin 05.12.2022 tarihli yazılı beyanlarında “…Ayrıca davacı ile müvekkiller arasında 2 Adet …. …. Marka 2021 model transit araç alımı için “Panelvan Araç Alım- Satım ve Araç Sipariş Sözleşmesi” imzalanmıştır. İlgili sözleşmelere ilişkin olarak müvekkiller adet aracı davacıya teslim etmiştir. Ancak davacı ikinci araç için ödemesi gereken bakiye bedeli ödememiştir…” şeklinde beyanı nazara alındığında, sözleşmenin davacı ile davalılar arasında yapıldığını ikrar ettiği, ikrar edilen vakıanın 6100 sayılı HMK’nın 188.maddesi uyarınca çekişmeli olmaktan çıkacağı ve ispatının gerekmeyeceği anlaşılarak, davalı…’ın da sözleşmenin tarafı olduğu anlaşılmıştır.
9-Yukarıda 1 numaralı paragrafta açıklandığı üzere; Fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanıdır. Fesih beyanı karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğuracağından, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından davalılara gönderilen …. …Noterliği’nin 02.01.2022 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarı ile fesih edilerek sona erdiği, anılan feshin 6102 sayılı yasanın 18.maddesine uygun olarak yapıldığı, fesih ile sona eren sözleşme gereği tarafların aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesinin gerektiği, bu şekilde davacı tarafından davalılara ödenen 300.000 TL’nin davacıya iadesinin gerektiği anlaşılmış ve bu bedel yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davalıların temerrüt tarihi olan 25.01.2022 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmiştir.
10-Davacı taraf sözleşmenin 5.maddesine dayanarak cezai şart talep etmiş ise de, taraflar arasında imzalanan 15.11.2021 tarihli sözleşmenin 6.maddesine göre, davacının sözleşme bedelinin tamamını ödemesinden sonra araç tesliminin yapılacağının kararlaştırıldığı, anılan sözleşmede araç bedelinin 410.000 TL olduğunun yazılı olduğu, davacının yaptığı toplam ödemenin 300.000 TL olduğu, 6098 sayılı yasanın 97.maddesine göre; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Sözleşmenin 6.maddesine göre öncelikli ifa yükümlülüğü olan davacının araç bedelini ödemeden karşı taraftan ifa talep edemeyeceği, dolayısıyla sözleşmenin feshinde davalıların bir kusurlarının bulunmadığı gibi aracın teslim edilmemesinde de bir kusurlarının olmadığı, aksine davacının öncelikli ifa yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılarak, davacının cezai şart talebinin yerine olmadığı yine aynı nedenlerle fesih için gönderilen ihtarname masraflarından davalıların sorumlu tutulamayacağı anlaşılarak, bu taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
300.000,00-TL alacağın temerrüt tarihi olan 25/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 20.493,00-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 5.815,01-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 14.677,99-TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 45.000,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 5.302,68-TL Peşin/nisbi Harcı, 512,33-TL tamamlama harcı, olmak üzere toplam 5.895,71TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Davacı tarafından yapılan; 290,75-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 290,75-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 280,91-TL lik kısmanın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Fazla yatan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin e-duruşma vasıtasıyla yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı