Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/594 E. 2023/229 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/594 Esas – 2023/229
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/594 Esas
KARAR NO : 2023/229

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : Av. ….

DAVALI :….
VEKİLLERİ : AV. ….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05.05.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı taraf davalı ile aralarındaki faturalar nedeniyle Sakarya ….. İcra Dairesinin …./…. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğunu, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 24/11/2022 ara karar oluşturulmuştur.
Sakarya ….. İcra Müdürlüğünün …./…. sayılı takip dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
Davacı vekili süresi içerisinde arabuluculuk son tutanağı aslını sunmuştur.
Akyazı Vergi Dairesi davaya konu faturaların davalının elektronik ortamda göndermiş olduğu 2022/Şubat ve 2022/Mart ba formalarının tetkikinde belirtilen tutarlar ile mükellefin ba formalarında bildirilen tutarların uyumlu olduğunu bildirmiş, formların bir suretini göndermiştir.
.
Gümrük Önü Vergi Dairesi davacının bs formlarının tetkikinde söz konusu faturaları ihtiva eden miktarın 2021/Şubat ve 2021/Aralık dönemi bs formlarında beyan edildiğini bildirmiş, formların bir suretini göndermiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından 31/03/2021 tarihli fatura kapsamında davacı tarafından hizmetin yerine getirilip getirilmediği sorulmuştur,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetmen bilirkişisi …. …. özetle; Davalı şirketin defterleri üzerinde yapmış olduğum tespitler sonucunda “…. 3. nolu maddesinde belirtildiği gibi 2021 yılı başında …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Ltd. Şti, …. Hazır Beton Madencilik San ve Tic Ltd.Şti” den Hesapların Açılışından ( 2020 yılından devirden) 10 956,20 TL alacaklıdır. …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Ltd. Şti, …. Hazır Beton Madencilik San ve Tic Ltd.Şti’ne 2021 yılı içinde On iki adet e Fatura düzenlemiştir. Düzenlenen oniki adet e faturanın toplam tutarı 20 205,60 TL dir. Buna göre …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Ltd. Şti” nin dönem başından itibaren alacak toplamı (10956,20 TL * 20 205,60 TL ) 31 161,80 TL olmaktadır. …. Hazır Beton Madencilik San ve Tic Ltd. Şti, …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Ltd. Şti”ne 2021 yılı içinde Toplam olarak Dört seferde 14 000,00 TL ödeme yaptığından kalan borç tutarı (31 161,80 TL – 14 000,000 TL ) 17 161,80 TL dir. …. Hazır Beton Madencilik San ve Tic Ltd. Şti” nin, …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Ltd.Şt ne 17 161,80 TL borcu bulunduğu …..” şeklinde raporunu mahkememize ibraz etmiştir.
Mali Müşavir Bağımsız Denetmen bilirkişisi …. …. Mahkememize ibraz etmiş olduğu rapor ve ek raporunda özetle; Davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapıldığı inceleme sonunda “…. Davacının 2021-Yılları Ticari defterlerin H.M.K. 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşıdığı, Davacının dosyaya sunduğu faturalar ile davalının Ticari defterlerine kaydetmiş olduğu faturalar arasında herhangi bir fark bulunmadığı, fatura tufarı borç bakiyesi 18.717,60 TL olduğu, Davalının bahse konu olan faturalar karşılığında davacıya her hangi bir ödeme yapmadığı, fatura tarihi üzerinde yer alan ödeme tarihinden icra fakibinin başladığı tarihe (06.05.2022) kadar hesaplanan faiz tutarının 2.564,15 TL olduğu Sonuç olarak dava konusu firmalar arasında Ticari münasebetin olduğu, Davacı …. …. İş Sağlığı ve Güvenliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2021 Defter kayıtlarında Davalı …. Hazır Beton Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden 18.717,60 TL anapara alacağına karşılık 2.564,15 TL faiz alacağı tarafımdan hesaplanarak 21.281,75 TL faiz borcu bulunduğu …. ” yönündeki raporunu mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen cari hesap ekstresinden kaynaklı faturalar ile ilgili olarak Sakarya ….. İcra Müdürlüğü’nün …./…. esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin 11.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 09.05.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 03.06.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davalı vekili başlatılan icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de HMK’nın 6. Maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğundan davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de HMK’nın 6. Maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğundan davalının yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de takibin fatura alacağına dayandığı, alacağın 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu zaman aşımı süresinin geçmediği anlaşılmakla davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi başlıklı belge olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/hizmet veren tarafından gönderilen faturanın alıcı/hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının ve davalının ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacı tarafın 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyamıza sunulan 31.10.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre taraflar arasında takibe konu faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan 18.717,60-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafın 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyamıza sunulan 07.11.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davalının defterlerinin mevzuat hükümlerine uygun olarak tutulduğunun, davalının kendi ticari defterlernide davacıya 17.161,80 TL borçlu olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafından cari hesap ekstresinde takibe konu edilen 31.03.2022 tarih …. …. numaralı 1.552,00-TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmış, davacı tarafından davaya konu hizmetin davalıya verilip verilmediği hususunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına müzekkere yazılmış, müzekkere cevabında ilgili tarihi kapsayan İSG-KATİP sözleşme kayıtları mahkememize gönderilmiş, incelenen kayıtlarda davacı şirket tarafından 31.03.2022 tarih …. …. numaralı 1.552,00-TL bedelli fatura kapsamında davalıya hizmet verildiği 31.03.2022 tarih ART 2021000000282 numaralı 1.552,00-TL bedelli fatura kapsamında davacının davalıdan alacaklı olduğu, sonuç olarak davalının kendi ticari defterlerinde tespit edilen 17.161,80-TL ve 31.03.2022 tarih …. …. numaralı fatura bedeli 1.552,00-TL olmak üzere toplam 18.713,80-TL davacıya borcu bulunduğu anlaşılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan 07.11.2022 ve 31.10.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre, davacının ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması, 31.03.2022 tarih …. numaralı 1.552,00-TL bedelli fatura dışındaki faturaların davalının ticari defterlerine kayıtlı olması, 31.03.2022 tarih …. …. numaralı 1.552,00-TL bedelli fatura kapsamında davalıya hizmet verildiğinin davacı tarafından ispatlanması, davalının TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının faturaların içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davacının cari hesap ekstresine konu faturalar gereği davalıdan 18.713,80 TL takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Davacı takip talebinde icra takibi öncesi için de faiz talep ettiği, takibe konu faturalar üzerinde ödeme tarihlerinin yer aldığı anlaşılmış, faiz hesaplaması için dosya bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 29.11.2022 tarihli raporda faiz miktarı 2.564,15 TL hesaplanmış ise de davacının takip öncesi faiz talebinin 2.547,45 TL ile sınırlı olduğundan taleple bağlı kalınarak takibe konu faturalar yönünden davacının takip öncesine ilişkin 2.547,45 TL avans faizi talep edebileceği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Sakarya ….. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 18.713,80 TL asıl alacak, 2.547,45 TL takip öncesi işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 18.713,80 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.452,36 TL nispi harçtan peşin alınan 256,83 TL nin mahsubu ile bakiye 1.195,53 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Sakarya Arabuluculuk Bürosunun …./…. büro no (………….. Arabuluculuk no) sayılı dosyasından yapılan ve hazineden karşılanan 1560 TL giderin kabul-ret oranına göre; 1.559,69-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 0,31-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım sebebiyle AAÜT 13.md uyarınca belirlenen 3,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 256.83 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 80.70TL başvurma harcı, 2250 TL bilirkişi ücreti ve 166,00 TL posta giderinden ibaret toplam 2.496,70 TL yargılama giderinin kabul oranına (%99,98) göre hesaplanan 2.496,20 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı (e-duruşma vasıtasıyla), davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı