Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/560 E. 2022/1340 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/560 Esas – 2022/1340
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/560 Esas
KARAR NO : 2022/1340 Karar

BAŞKAN :….
KATİP : ….

DAVACI :….
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/05/2022
KARAR TARİHİ : 07/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı …. …… dava dilekçesinde özetle; davalı ….Kooperatif üyesi olduğu dönemde aidat ödemelerinden kaynaklı faiz alacaklarının fazla tahsil edildiğini belirterek 13/12/2021 tarihinde yapmış olduğu ödemenin fazla olan 23.262,49-TL’nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …. …. hisselerini 13/02/2021 günü Yönetim Kurulunun …./…. sayılı kararı ile …. …. …. …./…. sayılı kararı ile …. …. satmış olduğunu, bu sebeple davacının davalı kooperatifte üyeliği kalmadığını, bu sebeple husumet yönünden itirazları bulunduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen %3 lük oranın yönetim kurulunca alınan bir karar olmadığını, bu oranın 18/04/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan bir karar olduğunu ve davacının da bu genel kurul toplantısında bu karara evet oyu kullandığını, yasal itiraz süresi olan bir aylık sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan ….2021 tarihli …. ve …. sayılı kooperatif yönetim kurulu kararlarından davacının kooperatifteki ortaklık paylarını eşi …. …. ile kızı …. …. …. devrettiği ve bu devrin yönetim kurulunca onaylanması ile kooperatifteki ortaklığının sona erdiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesine ekli dekontta aynı tarihte yeni ortak …. …. …… kendi banka hesabından davalı kooperatifin hesabına “…. …. aidat ve faiz borcu ” açıklaması ile 139.000,00 TL ödeme yapıldığı görülmektedir. Davacı taraf yeni ortak hesabından yapılmış olan bu ödemenin 23.262,49 TL sinin fazla ödeme olduğunu belirterek iadesini istemektedir. Talep sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayanmaktadır.
Kooperatif ortaklığı devredilebilir, ancak ortaklık sıfatı payın devralınması ile otomatik kazanılamaz, devralanın KK’nın 8. maddesi uyarınca giriş isteminde bulunması, yönetim kurulunun da aynı maddenin 2. fıkrasına göre gerekli incelemeyi yapması ve bu kişinin ortak olabilmek için gerekli şartlara sahip bulunması hâlinde, anılan kişiyi kooperatife kabul etmesi, aksi hâlde talebin reddedilmesi gerekir. Kanun “devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması hâlinde” o kişiyi kabul etmesi zorunluluğunu yüklemiştir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması hâlinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder (KK m. 14). Devralanın kooperatif tarafından ortaklığa kabulü ile devir eden kooperatiften çıkmış olur. Ortaklığın devri için alacağın temliki hükümleri uygulanır, ancak devrin kooperatifçe kabulü şarttır. Kooperatif kabul etmemiş ise yapılan devir geçersizdir (Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal/ Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2005, s. 966, 972).
Kooperatifler Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; ortakları şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur.
Kural olarak, payın devralınması suretiyle ortak olunması hâlinde kooperatife yeni giren ortak tüm hak ve borçları ile ortaklık sıfatını kazandığından devreden ortağın önceden kabul ve taahhüt etmiş olduğu şahsi sorumluluk veya ek ödeme yükümlülükleri ortaklık sıfatını sonradan kazanan ortak için de geçerlidir. Hâliyle bu kişilerin ayrıca bir kabul ve taahhütte bulunmalarına lüzum yoktur (Örnek, Özge: Yargıtay Kararları Işığında Kooperatif Ortaklarının Hakları, Yükümlülükleri ve Sorumlulukları, Ankara 2020, s. 135). (Emsal Hukuk Genel Kurulunun15.03.2022 tarihli 2017/(23)6-2621 Esas 2022/306 Karar sayılı ilamı)
Taraf sıfatı, dava konusu hak ile kişiler arasındaki hukuki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise o hakkın yükümlüsünü anlatır. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti, davalı sıfatı pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin, kime karşı bu hukuki korunma isteniyor ise o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Taraf sıfatı maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bir def’i değil itiraz olduğundan taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi ileri sürülmemiş olsa dahi mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay’ca kendiliğinden gözetilir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2016 gün 2016/4130 Esas, 2016/4227 Karar sayılı ilamı ve benzer içtihatları).
Öte yandan, hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir. Davacının kooperatif ortaklığına bağlı alacak isteminin dinlenebilmesi için, davalı kooperatifin üyesi olması ve bunun açılan dava boyunca ve kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir. Ortaklığını devreden davacının devirden önceki ortaklık haklarına dayanarak dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira, üyeliğini davadan önce devreden davacıya ait dava açma hakkı dahi dava dışı devir alana geçmiştir.
Somut olayda davacı davalı kooperatifteki ortaklık paylarının tamamını dava öncesinde dava dışı eşine ve kızına devretmiş ve bu devir yönetim kurulunca onaylanarak ortaklığı sona ermiştir. Yapılan ödeme de davacı tarafından değil yeni ortak …. …. …. tarafından yapılmış görünmektedir. Bu haliyle davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamakla öncelikle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerekmektedir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 316,57-TL’nin yatıran tarafa karar kesinleştiğinde talep üzerine iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın HMK nun 321/2 maddesinin son cümlesi gereğince talep aranmaksızın tebliğine,
6-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı asilin ve davalı vekilinin yüzünde, HMK 321/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 (iki) hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.07/09/2022

Katip ….
e-imzalı

Başkan ….
e-imzalı