Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/536 E. 2022/1561 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/536 Esas – 2022/1561
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/536 Esas
KARAR NO : 2022/1561

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR :1-…
2-…
3-…
VEKİLİ : …

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı banka ile davalı/ borçlu … Ltd. Şti. arasında 12/11/2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedilmiş, diğer davalı …ve …’in de bu sözleşme kapsamında davalı şirkete müteselsil kefil olduğunu, davalı borçluların sözleşmeden doğan borçlarını ödememesi üzerine davacı banka tarafından 22/02/2022 tarihli ihtarnamenin gönderilmiş olduğunu, ihtarnameye rağmen borçlarını ödemeyen davalılara karşı Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatılmış ve ödeme emrinin gönderilmiş olduğunu, ancak davalıların 30/03/2022 tarihinde takibe, borca ve borcun tüm ferilerine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz etmeleri üzerine icra takibinin durdurulmuş olduğunu, daha sonrasında ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk yoluna gidilmiş ancak davalılar ile anlaşmanın sağlanamamış olduğunu, davalıların borca itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları belgeleri ve bankadan celp edilecek diğer belgeler incelendiğinde; davalının, davacı bankaya borçlu olduğunun açıkça anlaşılacağının, tüm bu nedenlerle; davalı tarafın itirazının iptalini sağlamak için mahkemeye başvurma zorunluluğunun doğduğunun, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, davalının / borçlunun icra takibene yaptığı itirazının iptali ile takibin takip talebindeki koşullarla devamını, kötü niyetle takibe itiraz eden davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere itiraz tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili 15/06/2022 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının ileri sürmüş olduğu sebeplerin hukuki mesnetten yoksun olup, iş bu davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafından davalılar aleyhine Sakarya … İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını ancak iş bu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan yasal süresi içerisinde taraflarınca borca itiraz edilmiş ve takip durdurulduğunun, davacının, bu kez de itirazın iptali ve takibin devamı için huzurdaki haksız davayı ikame ettiğini, her ne kadar …adına yetkilisi…’in genel kredi sözleşmelerinde asıl borçlu olarak imzası bulunsa da davacı banka ve davalılar arasında alacak hususu ihtilaflı olup sözleşmelerin incelenmesi ve ödeme belgelerinin ibrazı halinde iş bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, davacı tarafından sunulan genel kredi sözleşmesine bakıldığında “kefalet tarihi”nin açıkça belirtilmediği, davalıların imzasının alındığı kısımda tarih olarak belirtilen kısmın sözleşme tarihi olduğu, sadece “tarih” olarak belirtilen kısmın kefalet tarihi olarak anlaşılmadığı, diğer banka sözleşmelerinde bu kısmın “kefalet tarihi” olarak ayrıca belirtildiği, kefalet tarihinin davalıların el yazısıyla alınmadığı ve söz konusu tarihin kefalet tarihi olarak davalılar tarafından bilinmediğinin açıkça görüleceği, ayrıca davalıların o tarihte evli oldukları, ancak davacı bankaca eş rızası alınmadan kefalet sözleşmesi imzalatıldığı hususunun da açıkça görüleceği, dolayısıyla iş bu sözleşmenin kanun maddelerinde belirtilen geçerlilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle geçerli olmadığı, bu nedenlerle davalıların davacı bankaya karşı herhangi bir borcu veya sorumluluğunun bulunmamakta olduğunu, tüm bu nedenlerle; davalılar hakkında açılmış bulunan iş bu itirazın iptali davasının esastan reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 05/07/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Davalı tarafın cevap dilekçesinde davalı/müteselsil kefillerin evli olduklarını ve müvekkil bankanın eşlerinin rızasını almadığını iddia etmişse de işbu iddiaya itibar edilmemesi gerektiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde kefaletin hangi borç sebebi için verildiğinin belirtilmesi gerektiğini, dava konusu kefalette belirlenebilirlik bulunmadığından kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde yalnızca kefilliğe ve kefalet sözleşmesine ilişkin cevaplarda bulunmuş olup asıl borca herhangi bir itirazda bulunmamış olduğunu, Bu nedenle davalı/borçlu …. Ltd. Şti.’nin borcun tamamından sorumlu olduğunun açıkça kabul etmiş olduğunu, bu hususun da sayın mahkemenin dikkatine sunarak dava dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla; davalının/borçluların icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin takip talebindeki koşullarla devamını, kötü niyetle takibe itiraz eden davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere itiraz tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasının bir sureti Uyap Sistemi Üzerinden mahkememiz dosyası arasında celp edilmiştir.
Davalılar …ve …’in Nüfus Kayıt Örneğinin Uyap Sistemi Üzerinden bir sureti dosyamız arasına alınmıştır.
Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne Davalılar… ve …’in 18/11/2018’de davalı şirkette ortak ya da yetkili olup olmadıkları hususunda mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Kuveyt Türk … Anonim Şirketi’ne 18/11/2018 tarihli, davalılar ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine ait, hesap özetinin, varsa yapılan ödemelere ait belgelerin, kredi için Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirilen faiz oranlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememiz dosyası taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, alacağa uygulanan faiz oranlarının sözleşmeye ve TCMB’ye bildirilen faiz oranları ile uyumlu olup olmadığı, takipte gayrinakli depo talebi de bulunduğundan taraflar arasında imzalanan sözleşmede gayrinakli depo talebinin kefilleride kapsadığına ilişkin bir düzenleme olup olmadığı, kefillerin ve davalı asıl borçlunun sorumlu oldukları toplam miktarın tespiti hususları da değerlendirilerek taraflarında iddia ve savunmalarını da karşılayacak şekilde bir rapor tanzim edilmek üzere bankacı bilirkişisi…’na tevdii edilmiştir.
Bankacı Bilirkişisi …30/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “GEREKÇELİ SONUÇ: Davacı Bankanın davalı …. Ltd. Şti. Firmasından 28.03.2022 icra takip tarihi itibariyle dava konusu kredilerden kaynaklanan toplam alacağının 98.576,67-TL olduğu, (Asıl Alacak/Anapara 93.951,87 TL + Depo Edilmesi İstenen 1.600,00-TL) 28.03.2022 tarihli icra takibinde 1.600,00 TL çek sorumluluk tutarı için 24,00 % faiz oranının talep edilmiş olduğunu, banka kaynağından ödenen bir tutar olmadığı, depo edilmesi istendiği için söz konusu tutara faiz gecikme cezası talep edilmemesi gerektiğinin düşünülmekle olduğunu, davalılar … ve … in davacı… ile…Ltd. Şti. arasında imzalanan 12.11.2018 tarihli 2.000.000,00 TL’lik genel kredi sözleşmesine attıkları 2.000.000,00 TL tutarındaki kefalet imzaları nedeniyle 98.576,67-TL borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları, dava konumuz taksitli krediye uygulanan ve 28.03.2022 tarihli icra takibinde talep edilen faiz oranlarının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve TCMB’ye bildirilen azam kredi faiz oranları sınırları içinde kaldığı, faiz oranlarında bir problem bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlemiştir.
Davacı vekili 30/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporuna karşı13/10/2022 Havale Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “Bilirkişi raporu ile alacaklarının her ne kadar 98.576,67-TL olarak belirlenmişse de davacı bankanın 28/03/2022 takip tarihi itibariyle davalı/borçlulardan toplam alacağı 98.734,51-TL olduğunu, bu nedenle 30/09/2022 tarihli bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise yeni bir bilirkişi raporu tanzim edilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; 30/09/2022 tarihli bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise yeni bir bilirkişi raporu tanzim edilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili 30/09/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporuna karşı 10/10/2022 Havale Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; ” Bilirkişi raporunda özetle “davacı bankanın davalı müvekkil şirketten 28/03/2022 icra takip tarihi itibarı ile kredilerden kaynaklanan toplam 98.576,67 TL alacaklı olduğu, 1600 TL çek sorumluluk tutarı için %24 faiz oranı talep edildiği, banka kaynağından ödenen bir tutar olmadığı için bu tutara faiz/gecikme cezası talep edilmemesi gerektiği, diğer müvekkillerim … ve ..’in müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları, faiz oranlarında bir problem bulunmadığını” beyan ettiğini, bilirkişi raporuna genel anlamıyla katılmadıklarını belirtmekle çek depo bedeline faiz uygulanamayacağı yönündeki görüşüne katıldıklarını belirttiklerini, bilirkişi raporunun çelişkili beyanlarla dolu olduğunu, şöyle ki; çek depo bedelinin banka kaynağından çıkmayan bir tutar olduğunu beyan etmekle devamında bunun bir alacak olduğunu belirtmiş olduğunu, daha öncesinde de açıkladıkları üzere “… henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı anlaşılmış olup bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiği, Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmadığı…” Kredi sözleşmesinde de bu yönde açıkça bir hükmün bulunmadığını, dolayısıyla davalıların depo talebi alacağı yönünden de borcu ve sorumluluğu bulunmamaktayken bilirkişi raporunda bu hususa değinilmemesinin hatalı olduğu, tüm bu nedenlerle; yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep ederiz,” şeklinde itiraz dilekçesi sunmuştur.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin tüm yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1- İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Bankalar tarafından kredi kartlarına uygulanacak azami faiz oranları 5464 sayılı kanun kapsamında TCMB tarafından belirlenmekte ve basın duyurusu yoluyla kamu oyuna duyurulmaktadır.
4-6098 sayılı TBK.’nın 583. Maddesine göre kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
5-6098 sayılı TBK.’nın eşin rızası başlıklı 584. maddesinde; “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” hükümleri düzenlenmiştir.
6-Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. 6098 saylı Türk Borçlar Kanunundaki düzenleme uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulması için hangi hallerde eşin rızasının gerektiği ayrıntılı bir şekilde hükme bağlanmıştır. Emredici olan bu düzenlemeden, eşlerin feragat etmesi mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir. Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için de) rıza verilemez.
7-Türk Borçlar Kanunu 584-(1) maddesine göre; rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur. Yani kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eşin rızası mutlaka gereklidir. Aksi halde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. Zira; rıza, eşin kefil olma ehliyetini sınırlar ve rızanın yokluğunun yaptırımı kesin hükümsüzlüktür. Bu geçersizlik hakim tarafından resen dikkate alınır (Gümüş, M.A. Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2014, s.348). (Yargıtay HGK. 24/05/2017 tarihli 2017/12-1135 Esas – 2017/1012 sayılı kararı).Hakim, Türk Hukukunu re’sen uygular (HMK. 33. madde). Mahkeme emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorundadır (Yargıtay HGK. 13/03/2013 tarihli 2013/802 Esas – 2013/347 sayılı Kararı).
8-5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).
9-Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. (HGK 2018/19-689 E-2018/1624 K)
Somut olayda;
10- Davacı tarafından davalılar aleyhine dava konusu kredi sözleşmesi ve çek yaprağı bedelinin depo edilmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle Sakarya … . İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile 93.951,87 TL asıl alacak, 1.600,00TL Depo talebi alacağı, 3.182,64TL Gecikme Cezası olmak üzere 98.734,51TL Toplam Alacak üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete 30.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalılara henüz tebliğ edilmeden, tüm borçlular tarafından 30.03.2022 tarihinde, 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede borca ve ferilerine itiraz edildiği, eldeki davanın 15.07.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılarak esasa geçilmiştir.
11-Davaya konu edilen 12.11.2018 tarihli kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı ve tebligatı, hesap özeti ve sözleşme için TCMB’ye bildirilen faiz oranları dosyamız arasında alınmış, davacının genel kredi sözleşmesi ve gayri nakdi depo talebi yönünden alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ve takip öncesi uygulanan faiz oranının yerinde olup olmadığı hususlarında inceleme yapılması için dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bankacı bilirkişi … tarafından mahkememizce istenilen tüm unsurları içeren, usulüne ve yargı denetimine uygun 30.09.2022 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
12- Dosyaya sunulan 30.09.2022 tarihli rapora göre; davacı banka ile davalı şirket arasında 12.11.2018 tarihli 2.000.000 TL tutarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar … ve … in kefil olarak anılan sözleşmeyi imzaladıkları, yine12.11.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin 14.1.maddesi gereği davalı şirkete çek defteri verildiği, anılan sözleşme kapsamında 21.03.2019 tarihinde davalı şirketin 500.000,00 TL kredi kullandığı, kredinin 30 taksitte ödeneceğinin kararlaştırıldığı, kredinin 26 taksitinin ödendiği, kalan 4 taksitinin ödenmediği, bunun üzerine davacı bankanın Gebze 2 … . Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı hesap kat ihtarını davalılara gönderdiği, hesap kat ihtarının davalılar … ve … ’e 24.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, asıl borçlu şirketin bankaya bildirdiği adresine gönderilen ihtarın 24.02.2022 tarihinde bila ikmal iade edildiği, ancak adresin bankaya bildirilen adres olduğundan 2004 sayılı yasanın 68/b maddesi uyarınca tebliğ edilmiş sayıldığı, bu nedenle tüm davalılar hakkında temerrütün 25.02.20222 tarihinde gerçekleştiği, temerrüt tarihi itibariyle 89.682,46 TL ana para, son ödenmeyen taksit tarihi olan 21.11.2021 tarihinden temerrüt tarihi olan 25.02.2022 tarihine kadar akdi kar payı (akdi faiz) oranının aylık 1,54 ten yıllık %18,48 olduğu ve temerrüt tarihine kadar işleyen kar payının 4.419,55 TL olduğu, BSMV’nin ise 220,98 TL olduğu bu şekilde toplam alacağın temerrüt tarihi itibariyle 94.322,99 TL olduğu, takip tarihi itibariyle ise, toplam ana para borcunun 93.951,87 TL, temerrüt faizi/gecikme cezasının aylık %2, yıllık ,%24 olduğu, buna göre işlemiş temerrüt faizi/gecikme cezasının 2.880,76 TL, BSMV’nin 144,04 TL olmak üzere toplam 96.976,67 olduğu, uygulanan faiz oranlarının TCMB’ye bildirilen faiz oranları ve sözleşme ile belirlenen oranlar ile uyumlu olduğu, çek sorumluluk bedelinin ise bir yaprak için 1.600,00 TL olduğu görülmüş, raporun bu haliyle hükme esas alınabileceği anlaşılmıştır.
13-Her ne kadar 30.09.2022 tarihli raporda toplam alacak miktarının 93.951,87 TL asıl alacak, 2.880,76 TL takip öncesi işlemiş temerrüt faizi/gecikme cezası ve 144,04 TL olmak üzere toplam 96.976,67 olduğu belirtilmiş ise de, davacının takip talebinde ve ödeme emrinde BSMV yönünden bir talep olmadığı anlaşılmış ve 6100 sayılı yasanın 26.maddesi gereği davacının talebiyle bağlı kalınarak, 144,04 TL BSMV’nin talep dışı olduğu anlaşılmış ve bakiye kısım için talebi kısmen kabul edilmiş, davalılar asıl alacak yönünden haksız çıktıklarından, 2004 sayılı yasanın 67.maddesi gereği asıl alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına davacı yararına hükmetmek gerekmiştir.
14-Her ne kadar davalılar … ve … , gayri nakdi krediden sorumlu olmadıklarını iddia etmişler ise de, yukarıda 8 ve 9 numaralı paragraflarda detaylandırıldığı üzere; kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiği, bilirkişi raporunda bu yönde bir değerlendirme bulunmasa da ilgili değerlendirmenin mahkememizce de yapılabileceği anlaşılarak bu hususta ek rapor alınmamış, dosyaya sunulan kredi sözleşmesinin 20.1.1 maddesinde gayrinakdi krediler nedeniyle depo edilmemeden sorumlu olduklarının açıkça düzenlenmesi karşısında, anılan gayri nakdi çek bedelinden de sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
15-Davalılar … ve … ’in kefil oldukları nazara alındığında kefalet şartının el yazıları ile yazıldığı, kefalet limitlerinin açıkça yazıldığı, kefalet tarihinin yazıldığı nazara alındığında ve sözleşme tarihleri itibariyle davalıların şirketin ortağı oldukları nazara alındığında 6098 sayılı yasanın 584/3.maddesi gereği eş rızasına da gerek olmadığı anlaşılmış ve kefaletin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
a)Sakarya … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 93.951,87-TL asıl alacak 2.880,76-TL takip öncesi işlemiş gecikme cezası / temerrüt faizi olmak üzere toplam 96.832,63-TL üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren %2 oranında temerrüt faizi / gecikme cezası işletilmesine, fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
b)Bir adet çekin yasal garanti tutarı olan 1.600,00-TL nin davalılar tarafından davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, davacı tarafından çekin karşılıksız asgari bedelinin ödenmesi halinde bu bedelin aylık %2 oranında temerrüt faizi / gecikme cezası ile birlikte adı geçen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, (çekin baskı tarihine göre bankanın yasal garanti tutarının ödemekle sorumlu bulunduğu beş yıllık zamanaşımı süresince geçerli olmak kaydıyla)
2-Davalılar asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 93.951,87-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 6.614,64-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.192,99-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 5.421,65-TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 15.493,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 1.931,88-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 1.192,99-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 1.273,69TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.200,00-TL Bilirkişi ücreti, 142,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.342,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.316,24-TL lik kısmanın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Artan gider avansının karar tebliğ giderleri karşılandıktan sonra ve kararın kesinleşmesi halinde talep edene iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı