Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/523 E. 2022/1451 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/523 Esas – 2022/1451
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/523 Esas
KARAR NO : 2022/1451

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı ile borçlu davalı arasında 10/11/2021 tarihinde 37.093,89.-TL, 18/11/2021 tarihinde 7.987,42.-TL, 26/11/2021 tarihinde 13.463,80.-TL ve 09/12/2021 tarihinde 19.753,20.-TL’lik alışveriş olduğunu, alışverişlere dair davacı tarafından davalıya kesilmiş olan e-faturalar olduğunu, faturalar kesildikleri gün davalıya gönderildiğini, tedarik borcunu gerçekleştirdiğini, davalı üzerine düşen ücret ödeme borcunu yerine getirmediğini, bu sebeple ….. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını, 26/04/2022 tarihinde anlaşamama son tutanağı düzenlendiğini, davalının yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, Bu sebepten dolayı itirazın iptalini takibin devamına icra inkar tazminatına karar verilmesini taleple dava etmiştir.
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odasından, Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliğinden yazı cevapları dosya arasına alınmış, Sakarya Vergi Dairesinden , Ankara Vergi Dairesinden davacı ve Davalıya ait BS ve BA kayıtları celp edilmiştir.
…..İcra Müdürlüğünün …/… takip dosyası sistem üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde davacı … … tarafından davalı hakkında icra takibi başlatıldığı davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
… Arabuluculuk Bürosunun …/… sayılı dosyası dosya arasına alınmış, incelenmesinde görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlandığı görülmüştür.
SMMM Bilirkişi 10/08/2022 tarihli raporunda; “:..Davalının 2021-2022 Yılları Ticari defterlerin H.M.K. 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşıdığı, Davacı …. … BS Formlarında Satışı ihtiva eden faturaları BS Formuyla süresi içerisinde Gümrükönü Vergi Dairesine beyan ettiği, Davalı … Mühendişlik Elektrik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Sirketi, … Mühendislik Hizmetleri Ticaret Ve Sanayi Limited Şirketi’nin Ba Formlarında Alışları ihtiva eden faturaları BS Formuyla süresi içerisinde Cumhuriyet Vergi Dairesine beyan ettiği, Davacı … … davalı…Mühendislik Elektrik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne düzenlediği dört adet faturanın (Emtia bedeli 66.354,50 TL, KDV 11 ,943,8) genel toplam tutarının 78.298,31 TL (KDV dahil ) olduğu, Davacı dosyada mevcut emtia içeriğini ihtiva eden dört adet fatura davacının yasal defter kayıtlarında mevcut olduğu, 220-611001352 … Mühendislik Elektrik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketl 31.12.2021 muavin hesap borç bakiyesi tutarı 104.857,39TL’nın (KDVdahil) tamamının yılsonu kapanış kaydı ile kapatıldığı, dava tarihi olan 12/05/2022 itibayle …-… … Mühendislik Elektrik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi 2022 muavin hesap Borç bakiyesi tutarı 71.857339 TL olduğu, Sonuç olarak davacı şirketin ticari defter kayıtlarında da …-… … Mühendişlik Elektrik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Sirketi …… sonuç hesap bakiyesinde davacının davalı şirketten 71.857,39 TL alacağı olduğu…” yönünde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2-İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
3-Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
4-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
5- Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
7- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
8-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
11- Türk Borçlar Kanunu’nun kısmen yapılan ödemede mahsup hakkının düzenlendiği 100. maddesinde;
“Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.
Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir” düzenlemesine yer verilmiştir.
12- Aynı Kanun’un 101. maddesinde;
“Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır” denilmiş; devamındaki 102. maddede ise;
“Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
13- Bu düzenlemeler ile; kanun koyucu, TBK’nın 100 ila 102. maddelerinde para borçlarında kısmen ödeme ve mahsupla ilgili bazı özel hükümler koymuştur. TBK’nın 100/I. maddesine göre borçlu her şeyden önce, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Ancak, bunun için borçlunun faiz ve gider borcunu ödemede gecikmemiş olması gerekir. Borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmiş ise, yapmış olduğu kısmî ödeme ana paraya değil, ödemekte geciktiği faiz ve gider borcuna mahsup edilir. TBK’nın 101. ve 102. maddelerinde de birden çok para borcunda, borçlunun yaptığı ödemenin bunlardan hangisine mahsup edileceği düzenlenmiştir. TBK’nın 102/I. maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı takdirde ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/15-2332 esas 2021/665 karar )
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
14- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen faturalar ile ilgili olarak …..İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 78.298,31 TL asıl alacak, 3.400,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 81.698,36 TL’den ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 06.04.2022 tarihinde tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 07.04.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 12.05.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı anlaşılmış, davacının dosyaya gelen vergi kayıtlarına göre tacir olduğu görülmüş, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği de anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
15-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 4 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-… Esas. …/… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hizmet veren tarafından gönderilen faturanın hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiştir. Davalı tarafa kesin süre ihtarlı olarak defterlerini sunması veya yerini bildirmesi için gönderilen muhtıra 24.07.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, süresinde defterler sunulmadığı gibi yerleri de bildirilmediğinden davalının defter ibrazından kaçınmış sayıldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davacının 2021 yılı ve 2022 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu tanzim edilen ve dosyamıza sunulan 10.08.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının 2021-2022 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, tutulması zorunlu ticari defterlerdeki kayıtlara göre takibe konu faturaların tarafların ticari defterlerine işlendiği ve BS-BA formlarıyla bildirildiği, 31.01.2022 tarihli ödemesi mahsup edildiğinde, davacının davalıdan 71.857,39 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
16-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Davalının defter ibrazından kaçınmış olması nazara alındığında davacının 15 nolu paragrafta açıklandığı üzere dosyadaki rapora göre usulüne uygun tutulan defter kayıtlarının hükme esas alınması gerekmiştir.
17-Dosya kapsamında alınan raporlara göre göre, davacının tutulması zorunlu ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davacının ticari defterlerine ve BS-BA formlarına da işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, davalının BA olarak bildirdiği faturaları tebliğ aldığı, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
18-Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davacının faturalar gereği davalıdan 71.857,39 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu bedele yönelik takibe haksız olarak itiraz ettiği anlaşılarak, 71.857,39 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
19-Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının faturalarının e-fatura olduğu, aynı gün davalıya tebliğ edildiği, faturaların davalının BA formlarında da bulunduğu anlaşıldığından, faturaların tanzim tarihlerinden 30 gün sonra davalının temerrüde düştüğü anlaşılmış, davalının yaptığı 31.01.2022 tarihli ödeme, yukarıda 11-13 nolu paragraflarda açıklandığı üzere 6098 sayılı yasanın 102.maddesi nazara alınarak ilk önce muaccel hale gelen fatura olan 10.11.2021 tarihli faturadan mahsup edilmiştir. Buna göre TCMB’nin sisteminden alınan 1530 faiz oranlarının 2021 yılı için, 18,25 olduğu, 2022 yılı için 17,25 olduğu, her fatura için takip tarihine kadar mahkememizce hesaplama yapıldığı;
-18.11.2021 tarihli fatura yönünden, temerrüdün 18.12.2021 tarihinde oluştuğu, 18.12.2021-31.12.2021 arası işemiş faizin (%18,25 ten)55,91 TL olduğu, 01.01.2022 tarihinden takip tarihine kadar ise (%17,25 ten) 359,77 TL olduğu,
-26.11.2021 tarihli fatura yönünden, temerrüdün 26.12.2021 tarihinde oluştuğu, 26.12.2021-31.12.2021 arası işemiş faizin (%18,25 ten)40,39 TL olduğu, 01.01.2022 tarihinden takip tarihine kadar ise (%17,25 ten) 598,12 TL olduğu,
-09.12.2021 tarihli fatura yönünden, temerrüdün 09.01.2022 tarihinde oluştuğu, 09.01.2022 tarihinden takip tarihine kadar ise (%17,25 ten) 814,00 TL olduğu,
-10.11.2021 tarihli fatura yönünden, temerrüdün 10.12.2021 tarihinde oluştuğu, 10.12.2021-31.12.2021 arası işemiş faizin (%18,25 ten)408,03 TL olduğu, 01.01.2022 tarihinden kısmi ödeme tarihi olan 31.01.2022 tarihine kadar (%17,25 ten) 525,92 TL olduğu, bakiye bedel için 01.02.2022 tarihinden takip tarihine kadar ise (%17,25 ten) 912,64 TL olduğu, bu şekilde takip öncesi işlemiş toplam faizin 3.714,78 TL olduğu, ancak davacının talebinin 3.400,05 TL ile sınırlı olduğu anlaşılarak, taleple bağlı kalınmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalı borçlunun …. … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 71.857,39-TL asıl alacak ve 3.400,05-TL takip öncesi işlemiş faiz yönünden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren değişen oranlarda TTK’nın 1530. Maddesi uyarınca değişen oranlarda faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalının haksız olduğu asıl alacak miktarı olan 71.857,39-TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 4.908,60-TL harçtan peşin alınan 986,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.921,88-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 1000,00 TL bilirkişi ücreti , tebligat, müzekkere, posta masrafı olarak yapılan 52,50-TL yargılama gideri ile dava açılışında yatırılan masraf olan (peşin harç 986,72, başvurma harcı 80,70, vekalet harcı 11,50) -TL olmak üzere toplam 2.131,42-TL yargılama giderinin red kabul oranı(%87,95) göre 1.874,59 TL sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 11.497,19-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/11/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı