Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/513 E. 2022/1509 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/513 Esas – 2022/1509
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/513 Esas
KARAR NO : 2022/1509

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : …

VEKİLLERİ : Av….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında ticari işlerden kaynaklı cari hesaba konu alacak doğduğunu ve bu alacağın … İcra Dairesi …/… Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının kötü niyetli olarak takibe kısmi itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine İİK m 67/2 uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesine, icra inkar tazminatına icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulamasını talep ve dava etmiştir.
… …İcra Müdürlüğünün …/… sayılı takip dosyası celp edilmiş dosyanın incelenmesinden 67.173,13TL fatura alacağı için takip başlatıldığı davalının süresi içinde yaptığı itiraz sebebiyle takibin durduğu görülmüştür.
Arabuluculuk …/… Esas sayılı anlaşama tutanağı dosya arasına alınmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … …. İcra Dairesinin …/… E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazda belirtildiği üzere ayıplı ifa neticesinde davacı tarafından emeğinin karşılığı olarak 33.853,13 TL lik ödeme yapıldığını, bunun dışındaki miktarlar yönünden ise borçlu olmadığını belirterek kısmi itirazda bulunduklarını, davacının beyanlarının haksız olduğunu, davalı şirket ile davacı şirketin Sakarya ili Arifiye ilçesinde bulunan inşaatın teras işlemlerinin yapılması için davacı firma ile anlaşıldığını 15/12/2021 tarihinde yağan yağmur sebebiyle işlerini su bastığını , davacı firma ile görüşüldüğünü ve eksikliklerin giderilmesinin talep edildiğini, davacı tarafın gerekli çalışmaları yapacağını beyan ettiğini, davacı tarafından eksikliklerin giderilmediğini bu sebeple davalı tarafın başka bir firma ile anlaştığını ve eksikliklerin giderildiğini beyan etmiştir.
İstanbul Vergi Dairesinden ve Sakarya Vergi dairesinde BS ve BA kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizin 08/09/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın muhasebeci bilirkişiye tevdine karar verildiği, bilirkişilerden rapor alındığı anlaşıldı.
Bilirkişi Doç. Dr. … … 17/10/2022 tarihli raporunda; “… Dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile davacının dosyaya sunmuş olduğu 2021 yılı ve 2022 yılının ilk 5 ayına ait e-defterleri ile davalının işyeri adresinde yapılan yerinde inceleme esnasında tarafıma teslim edilen 2020 ve 2021 yılı ile 2022 yılının ilk 6 ayına ait e-defterleri ile yerinde inceleme esnasında envanter defterleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde yapılan tespitler önceki bölümlerde detaylı olarak açıklandığı üzere aşağıdaki gibidir: Davacının ticari defter kayıtlarında icra takibine konu 9 adet faturanın 2021 ve 2021yıllarına ait 6 adedinin usulüne uygun olarak yer aldığı, 2020 yılına ait defterler dosyaya sunulmadığından takibe konu 2020 yılına ait 3 adet faturanın defter kayıtlarında olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, bununla birlikte davacı tarafından dosyaya sunulan muavin hesap detayından söz konusu 3 faturanın ticari defterlerde kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, Davalının ticari defter kayıtlarında icra takibine konu 9 adet faturanın tamamının kayıtlı olduğu, Davacının 2021 ve 2022 yıllarında elektronik defter tuttuğu, yevmiye ve defteri kebirleri içeren e-defterlerin beratlarının geçerli ve usulüne uygun olduğu, 2020 yılı e-defterlerinin ve envanter defterlerinin dosyaya sunulmamış olduğu, bununla birlikte her ne kadar usul yönünden inceleme yapılamamış olsa da envanter defterlerinin dava konusuna ilişkin incelemelerle ilgisi bulunmadığından tespitlere etki etmeyeceği, Davalının 2020, 2021 ve 2022 yıllarında elektronik defter tuttuğu, yevmiye ve defteri kebirleri içeren e-defterlerin beratlarının geçerli ve usulüne uygun olduğu, fiziki ortamda tuttuğu 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu ve usulüne uygun olarak tutulduğu, Davacının defter kayıtlarında yer alan tahsilat tutarlarının, tahsilatlara ilişkin yevmiye kaydı açıklamalarından icra takibine konu hangi faturalara istinaden yapıldığının anlaşılamadığı; davalının defter kayıtlarında yer alan ödeme tutarlarının, ödemelere ilişkin yevmiye kaydı açıklamalarından icra takibine konu hangi faturalara istinaden yapıldığının anlaşılamadığı; bununla birlikte icra takip tarihi olan 21/02/2022 tarihi itibariyle davacının davalıdan olan alacağının 67.173,13 TL olduğu, söz konusu tarih itibariyle davalının davacıya olan borcunun 67.173,13 TL olduğu, dolayısıyla davacı ve davalının icra takip tarihi itibariyle bakiye borç tutarı konusunda mutabık oldukları, Davacının defter kayıtlarında gözüken 08/03/2022 tarihli ve 28.000,00 TL tutarlı tahsilatın davalının defter kayıtlarında yer almadığı, buna mukabil davalının defter kayıtlarında gözüken 01/03/2022 tarihli ve 33.853,13 TL tutarlı ödemenin davacının defter kayıtlarında yer almadığı, bunun nedeninin; İcra Dosya Kapak Hesabı dosya içeriğinde olmadığından kesin bir tespit yapılamamış olmakla birlikte, davalı tarafından … İcra Dairesine …/… E. sayılı icra dosyası kapsamında yapılmış olan 33.853,13 TL ödemeden … İcra Dairesi tarafından kesilen tutarlar sonrasında kalan ve davacının hesabına gönderilen tutarın davacının defter kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla 28.000,00 TL olmasından kaynaklanmış olabileceği, Davacının defter kayıtlarından davalıdan olan bakiye alacağının 39.173,13 TL olduğu, buna mukabil davalının defter kayıtlarından davacıya olan bakiye borcunun 33.320,00 TL olduğu, farkın nedeninin bir önceki maddede açıklandığı üzere davalı tarafından …. İcra Dairesine …/… E. sayılı icra dosyası kapsamında yapılmış olan 33.853,13 TL ödemeden … …. İcra Dairesi tarafından kesilen tutarlar sonrasında kalan ve davacının hesabına gönderilen tutarın davacının defter kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla 28.000,00 TL olmasından kaynaklanmış olabileceği…” yönünde raporunu mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5-TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz…
…Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 84 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/05/2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09/06/2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27/01/2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25/04/2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır…” açıklamalı ilamı ile cari hesap/ açık hesap arasındaki farklar, yapılan ödemelerin hangi borca mahsup edileceği hususları anlatılmıştır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11-Davacının alacağı takip talebinde fatura alacağı olarak belirtilmiş, takip dayanağı olarak cari hesap kaydı gösterilmiştir. Az yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap ilişkisinden bahsedebilmek için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi düzenlemesine göre yazılı bir sözleşmenin bulunmasının gerektiği, taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla cari hesaba ilişkin maddelerin uygulanamayacağı, taraflara arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, bu bağlamda takibe dayanak belge ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının talebinin ödenmeyen faturadan kaynaklanan açık hesap alacağı olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) kanaatine varılmıştır.
12-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu faturalardan kaynaklı açık hesap ilişkisi ile ilgili olarak … İcra Dairesi Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 67.173,13 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 27.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 01.03.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 10.05.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve anlaşamama ile sonuçlandığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturaya dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/sağlayıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 17.10.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, faturaların davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,bu şekilde faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davacının defter kayıtlarından davalıdan olan bakiye alacağının 39.173,13 TL olduğu, davalının defter kayıtlarından davacıya borcunun 33.320,00 TL olduğu, ticari defterler arasındaki farkın … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası kapsamında yapılmış olan 33.853,13 TL ödemeden …… İcra dairesi tarafından kesilen tutarlar sonrasında kalan ve davacının hesabına gönderilen tutarın davacının defter kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla 28.000,00 TL olmasından kaynaklanmış olabileceği belirtilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan rapora göre, davacı tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davacının ticari defterlerine işlenmesi, nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde davalının fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15-Her ne kadar davacı 15.12.2021 tarihinde meydana gelen yağmurlar nedeniyle davalı tarafından yapılan teras bölgesinden su sızıntıları meydana geldiğini, davacı şirketin yapılan hizmeti ayıplı olarak meydana getirdiğini, su sızıntısı sonucu ortaya çıkan aksaklıkların biran önce giderilmesinin davacıdan istendiğini ancak herhangi bir işlem yapılmadığını, davacı şirket ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamaması nedeniyle durumun aciliyeti sebebiyle ayıplı işleri dava dışı 3. bir şirkete yaptırdıklarını belirterek davacı tarafından yapılan teras işleminin ayıplı olduğunu belirtmiş ise de, davalının ayıbın öğrenildiği 15.12.2021 tarihinden sonra fatura içeriklerine itiraz etmediği, faturaları davacı tarafa iade etmediği, dolayısıyla fatura içeriklerini kabul ettiği ve fatura bedellerini ödemesi gerektiği anlaşılmıştır.
16-Davacı her ne kadar dava dilekçesinde davalı tarafın icra takibine kısmi itirazda bulunduğunu, yapılan itirazda İİK’nın 62/4 maddesi uyarınca itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmediğini belirterek itirazın geçersiz olduğunu belirtmiş ise de icra takibinin 67.173,13 TL üzerinden başlatıldığı, davalı tarafından 01.03.2022 tarihinde 33.853,13 TL ödeme yapılarak icra takibine itiraz edildiği, itirazın kalan 33.320,00 TL üzerinden yapıldığının açık olduğu anlaşılmış, davacının bu yönden yapmış olduğu itirazlar yerinde görülmemiştir.
17-Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları yönünden taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin bulunduğu, davalının fatura içeriklerine yasal sürede itiraz etmediği ve içeriğini aynen kabul etmiş olduğu, defter kayıtlarında borcun ödendiğine dair bir verinin de bulunmadığı nazara alındığında, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 67.173,13 TL alacaklı olduğu, icra takibinden sonra davalı tarafından davacıya icra dosyası kapsamında 01.03.2022 tarihinde 33.853,13 TL ödeme yapıldığı, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 33.320,00 TL alacaklı olduğu, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 33.320,00 TL yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜNE,
2-… …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 33.320,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin 33.320,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesine,
3-Asıl alacak miktarı olan 33.320,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 2.276,09-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 233,16-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 2,042,93-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 233,16-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti , 51,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.364,86TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/11/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı