Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/47 E. 2023/310 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/47 Esas – 2023/310
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/47 Esas
KARAR NO : 2023/310

HAKİM : …
KATİP :..

DAVACI : …
VEKİLLERİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari işlerden kaynaklı cari hesaba konu mevcut alacak doğduğunu ve bu alacağın Sakarya …. İcra Müdürlüğü …/… Esas sayıl ı dosyasında takibe konu edildiğini, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, haksız itiraz sebebiyle İİK m.67/2 uyarınca davalı aleyhine icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmak suretiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde müvekkilinin tebliğ edilen faturaların bedellerini ödediğini, müvekkili şirketin servis taşımacılığı yapmakta olup davalı şirketten araçları için lastik alımı gerçekleştirdiğini, bu şekilde aralarında oluşan ticari ilişki neticesinde davacı tarafından müvekkiline toplamda 66.681,20 TL’lik fatura düzenlenerek tebliğ edildiğini, dava konusu icra takibine konu müvekkili tarafından ödenmesi gereken herhangi bir borç olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini, müvekkili hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olup davalı lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Sakarya … İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyası dosya arasına alınarak incelenmiştir.
Mahkememizin 07/04/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiştir, SMMM bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
SMMM bilirkişi raporunda; davalının kendi ticari defterlerinde borç alacak ilişkisinin mevcut olmadığı yapılan elden ödemeye ait belgenin sunulmadığı tanık beyanı talep edildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan 23.034,00 TL alacaklı olduığunu, 4 adet faturanın davalı ticari defterlerinde yer almadığını, tahsilat kaydının ise tek kayıt halinde yapıldığı usule uygun olarak yer almadığını rapor etmiştir.
Mahkememizin 25/05/2023 tarihli duruşmasında davacı şirket yetkilisinin yemin beyanının alındığı, şirket yetkilisi beyanında; ”Davalı şirket ile aramızda ticari ilişki olmuştur, bu ticari ilişki kapsamında davalı tarafa faturalar kesilmişti, faturalar kapsamında yetkilisi olduğum şirkete davalı tarafından elden herhangi bir ödeme yapılmamıştır, 7.081,20-TL yetkilisi olduğum şirkete ödeme yapılmamıştır, dedi.” Beyan etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen cari hesap alacağı istemine dayanarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 23.436,60 TL asıl alacak ve 468,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.905,33 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 27.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 30.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 10.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak alacağının cari hesap alacağı olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacı ve davalının tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi gerekmiştir. Davacı ve davalı tarafından ticari defterler incelemeye hazır hale getirilmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 08.06.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ve davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle borç alacak ilişkisinin mevcut olmadığı, elden yapıldığı belirtilen nakit ödeme 7.081,20-TL ile ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin davalı tarafından sunulmadığı, davacının ticari defterlerinde 23.036,00 TL alacaklı olduğu, … numaralı 4.720,00 TL bedelli faturanın …’a MTK… numaralı 1.298,00 TL bedelli faturanın…’ye, … numaralı 6.324,80 TL bedelli fatura ve…numaralı 4.012,00 TL bedelli faturanın… tarafından teslim alındığının, faturalar ile birlikte malzemeleri teslim alanların davalı şirket personeli olup olmadığının araştırılması ve yine elden ödemenin ispatının gerektiği belirtilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 08.06.2022 tarihli rapora göre, MTK… numaralı 4.720,00 TL bedelli fatura, MTK…numaralı 1.298,00 TL bedelli fatura, MTK…numaralı 6.324,80 TL bedelli fatura ve MTK… numaralı 4.012,00 TL bedelli faturanın davacının defterlerine kayıtlı olmasına karşın davalının ticari defterlerine kayıtlı olmaması nedeniyle faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediğine ilişkin araştırma yapılmış, SGK tarafından verilen cevabi yazı ve gönderilen hizmet dökümleri incelendiğinde …ın 21/11/2020-08/01/2021 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı, …nin 01/05/2021-05/07/2021 ve 07/07/2021-31/03/2022 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı, …isminde davalı şirkette çalışanın bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan müşteri hesap kartı başlıklı belgeler ve faturalar incelendiğinde MTK2021000000250 numaralı 4.012,00 TL bedelli faturaya konu malların…’a 28.07.2021 tarihinde teslim edildiği,… numaralı 6.324,80 TL bedelli faturaya konu malların …ye 27.07.2021 tarihinde teslim edildiği, … numaralı 1.298,00 TL bedelli faturaya konu malların … 10.07.2021 tarihinde teslim edildiği, …numaralı 4.720,00 TL bedelli faturaya konu malların 05.02.2021 tarihinde …a teslim edildiği anlaşılmıştır. SGK cevabi yazısından ve müşteri hesap kartı başlıklı belgeler ve faturaların incelenmesinden … numaralı 6.324,80 TL bedelli faturaya konu malların ve…. numaralı 1.298,00 TL bedelli faturaya konu malların …ye davalı şirkette …’nin çalıştığı tarihlerde teslim edildiği, bu faturalara davalı tarafından TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük süre içerisinde bir itirazın bulunmadığı, bu faturalar yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. … numaralı 4.012,00 TL bedelli faturaya konu malların SGK kayıtlarından davalı şirkette çalışmayan …a teslim edildiği, … numaralı 4.720,00 TL bedelli faturaya konu malların 05.02.2021 tarihinde …’a teslim edilmiş ise de …’ın teslim edilen tarihte davalı şirkette çalışmadığı bu faturalar yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispat edemediği anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığından davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacakları hususu hatırlatılmamıştır.
Davalı şirket vekili 07/07/2022 tarihli celsede …ve …n müvekkil şirkette şoför olarak çalıştığını beyan etmiş ise de 23.02.2023 tarihli celsede hataen isim olarak karıştırdıklarından bu beyanda bulunduklarını beyan ettiği anlaşılmış SGK kayıtlarındaki bilgiler doğrultusunda karar verilmiştir.
Davalı tarafından davacı şirkete elden 7.081,20 TL ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de; iddia edilen ödemenin davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, davalı şirket tarafından dosyaya ödemeye ilişkin dekont ve yazılı bir belgenin sunulmadığı, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla davacı şirket yetkilisine yemin davetiyesi çıkartılarak beyanı alınmış, davacı şirket yetkilisi davalı şirket tarafından yetkilisi olduğu şirkete elden herhangi bir ödeme yapılmadığını belirtilmiş, davalı tarafından davacı şirkete elden yapıldığı belirtilen 7.081,20 TL’lik ödeme ispat edilememiştir. Davacının …numaralı 6.324,80 TL bedelli fatura ve…numaralı 1.298,00 TL bedelli fatura yönünden ayrıca davalının elden ödediğini belirttiği ancak ispat edemediği 7.081,20 TL yönünden olmak üzere toplam 14.704,00 TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Davalı icra takibi öncesinde temerrüte düşürülmediğinden davacının faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı itirazında kısmen haklı çıktığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Red edilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olarak takip başlattığı davalı tarafından ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili 07.04.2022 tarihli celsede tanık dinletmek istemiş ise de 2022 yılı içerisinde tanıkla ispat sınırının 6.640,00-TL olduğu, davacının tanık dinletilmesine açık muvafakatinin bulunmadığı anlaşılmış, davalının ödemeyi yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğinden tanık dinletilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili 17.08.2022 tarihli dilekçesi ile imzalı fatura suretleri üzerindeki imzaların sahte olduğunu iddia ederek imza incelemesi yapılmasın talep etmiş ise de davanın basit yargılamaya tabi olduğu, dava açılmasıyla iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının başladığı ve cevap dilekçesinin mahkemeye sunulması ile beraber savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının başladığı, davalının cevap dilekçesi ile ileri sürmediği fatura suretleri üzerindeki imzaların sahte olduğu iddiasının savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğu anlaşılmış müşteri hesap kartı başlıklı belgeler ve faturalar üzerinde inceleme yaptırılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 14.704,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı itirazında kısmen haklı çıktığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 1.004,43-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 288,72-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 715,71-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 288,72-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 369,42TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan; 1.140,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.140,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 701,51-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre; 811,80 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 508,20-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
10-Karar kesinleştiğinde dosya arasında yer alan evrak asıllarının ilgilisine iadesine,
11- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin(e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı