Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/456 E. 2022/1371 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/456 Esas – 2022/1371
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/456 Esas
KARAR NO : 2022/1371

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI :…
VEKİLİ :Av….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari işlerden kaynaklı cari hesaba konu alacak doğduğunu ve bu alacağın … … İcra Dairesi …/… Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine İİK m 67/2 uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesine, icra inkar tazminatına icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulamasını talep ve dava etmiştir.
… İcra Dairesi …/… Esas sayılı dosyasının bir suretinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı vekili 20/05/2022 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davacı şirketin, müvekkil şirket hakkında kötü niyetle icra takibi yapmış ve müvekkil şirketin bu takibe karşı itiraz ederek … …. İcra dairesinin …/… sayılı dosyasında yürütülen takibi durdurmuş, bunun üzerine davacı bu davayla itirazın iptalini ve kötü niyet tazminatı istemişse de taleplerinin hukuki olmadığının, davacı şirket ile davalı şirket arasında yazılı olarak düzenlenip imzalanan cari hesap sözleşmesinin bulunmadığının, yazılı olarak düzenlenmeyen cari hesap sözleşmelerinin de geçerli olmadığının, taraflar arasındaki ilişkide mutabakat sözleşmesinin de bulunmadığının, tüm bu nedenlerle; davacı takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Davacı vekili 24/08/2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; davalı şirketin adına kayıtlı araçları devrettiğini ve mal varlığı kaçırdığından müvekkilinin haberdar olduğunu, müvekkilinin dava sonunda alacağının tahsilinin imkansız hale gelmesi ve alacağını tahsil edememesi muhtemel olduğundan tedbiren davalı şirketin malvarlıklarına ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına tedbiren ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü ile davalı … … … Tic. Ltd.Şti’nin 27.779,13-TL alacağa yeter menkul, gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının %15 teminat (4.166,86-TL) mukabilinde İİK. 257 vd. mad. gereğince ihtiyaten haczine, teminat yatırıldığında kararın infazı için …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasının yetkili kılınmasına, karar verilmiş olup, bu hususta ara karar kurulmuş ve taraf vekillerine tebliğe çıkarılmıştır.
Davalı vekili 19/09/2022 Havale Tarihli dilekçesinde özetle; “Davalı şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmiş ise de iş bu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunun, ara kararda yer verilen dayanakların açıkça birbiriyle çelişmekte olduğunu, borçlunun muayyen yerleşim yerinin var olduğunun, aksine bir iddianın söz konusu olmadığının, davalının mallarını gizlemek, kaçırmak, bizzat kaçmak yahut mal kaçırma çabasında olduğu hiçbir hileli işlemi/davranışının bulunmadığının, bu hususa ilişkin davacı tarafın “duyumlarına göre mal kaçırıyor” şeklindeki soyut beyanları haricinde somut hiçbir belge/durumun söz konusu olmadığının, davalının yanında birçok işçi çalıştıran bir işletmeyi idare etmekte olduğunun, ticari defter kayıtları incelendiğinde kendisinin çok yüksek meblağda ödemeler yaptığının açıkça görüleceğinin, bilirkişi raporunda zikredilen 27.779,13-TL uyuşmazlık sebebiyle davalının kaçmaya çalıştığı yahut mal kaçırmaya çalıştığı iddialarının mesnetsiz kalmakta olduğunun, zira bu hususun hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmekte olduğunun, bu sebeple hukuka ve yasaya aykırı tanzim edilen ara karara itiraz ediyoruz,” şeklinde itiraz dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizce davacının ve davalının ticari defterlerinin birlikte incelenerek taraflar arasında icra takibine konu edilen açık hesap ilişkisi nedeniyle ticari ilişki olup olmadığı, varsa bu ticari ilişki nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarı, taraf defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, tarafların defterlerin birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığı hususlarını içerecek şekilde rapor tanzim edilmek üzere dosyamız Muhasebeci bilirkişi … … 08/06/2022 Tarihinde tevdi edilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişi … … 06/06/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “Davalının ve davacının 2019-2020-2021 yılları ticari defterlerin HMK 222. Maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşıdığı, davacı … … … … … Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’nin, kesmiş olduğu faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun, davacı … … … … Ticaret Anonim Şirketi’nin dosya içinde sunmuş olduğu cari hesap ekstresinde ve … … Nakliyat Taahhüt Tahmil Tahliye Otomotiv Sanayi ve Ticaret Şirketi’nden 26/11/2021 Tarih itibariyle 27.779,13-TL alacağının olduğu görülmekle birlikte ticari defterlerinde 282.294,50-TL olduğu dolayısıyla davacı şirketin ticari defter kayıtlarıyla şirket içi cari hesap kayıtların bir birini tutmadığının, davalı … … … … … Tahliye Otomotiv Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin, 26/11/2021 Tarihi itibariye ticari defterlerinde davacı … … … … Hizmetleri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’Ne 27.779,13-TL borçlu gözüktüğünün, sonuç olarak dava konusu firmalar arasında ticari münasebetin olduğu, davalı … … …. … ve … Şirketi’nin davacı … … … … … … … Anonim Şirketi’ne 26/11/2021 Tarih itibariyle 27.779,13-TL (yirmi yedi bin yeddi yüz yetmiş dokuz lira on üç kuruş) borcu olduğu görüş ve kanaatindeyim, ” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 06/06/2022 Havale Tarihli Bilirkişi raporuna karşı 03/08/2022 Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelendiğinde; başlatmış oldukları icra takibindeki borç miktarı ile bilirkişi raporunda yer alan miktarın eşit olduğunun, alacaklı oldukları miktarın davalı tarafın defterlerinde de yer aldıklarının basit olduğunun, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna bir diyeceklerinin olmadığının, haksız itiraz sebebiyle İİK Maddesi 67/2 uyarınca davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, iş bu icra inkar tazminatına icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasını, yargılama gidere ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini, fazlaya dair haklarının mahfuz tutmak kaydıyla karar verilmesini talep ederiz, ” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
11-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
12- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen “cari hesap ekstresi”başlıklı belgeye dayanarak … …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 27.779,13 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, alacak için takip tarihinden itibaren 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca faiz talep ettiği,başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 20.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 25.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 18.04.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
13- Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi başlıklı belge olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve 10.paragraftaki ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
14-Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 06.06.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı oldukları de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
15-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 06.06.2022 tarihli rapora göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
16- Yukarıda 14 ve 15 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan 27.779,13 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 27.779,13 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 27.779,13 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
17-Yukarıda 11 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının faiz talebini takipten sonrası ile sınırlı tuttuğu, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında açık hesap ilişkisine esas faturadan kaynaklı bir ilişkinin olduğu, faturaların mel veya hizmet tedarikinden kaynaklandığı, dolayısıyla 6102 sayılı yasanın 1530.maddesindeki faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; Davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 27.779,13 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.897,59-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 335,50-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.562,09-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 335,50-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.200,00-TL Bilirkişi ücreti, 137,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.753,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Artan gider avansını karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı