Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/455 E. 2022/1392 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/455 Esas – 2022/1392
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/455 Esas
KARAR NO : 2022/1392

BAŞKAN : …
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında ticari işlerden kaynaklı cari hesaba konu alacağın doğmuş ve bu alacağın Sakarya …. İcra Dairesi’nin …Esas nolu takibine konu edildiğinin, davalı borçlunun kötü niyetli olarak takibe itiraz etmiş ve takibin durmuş olduğunun, arabuluculuğa müracaat edilmiş ve anlaşmanın sağlanamadığının, davalının Sakarya… İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasında yaptıkları takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğinin ve takibi durdurmuş olduğunun, davalı borçlu tarafından davacı şirkete verilen zarar alacağın tahsil edilememesi sebebiyle her gün artmakta olduğunun, davalının kötü niyetli yaptığı bu itiraz için İİK gereği %20’den az olmamak üzere tazminat ödemeye yükümlü tutulması gerektiğinin, davacı şirkete ait fatura ve ticari defterlerin incelenmesiyle icra takibinde haklı olduklarının, borçlunun kötü niyetli olduğu ve iş bu davaya konu taleplerinde de haklı olduklarının anlaşılacağının, bu sebeple yargılama yapılarak fazlaya dair haklarının saklı kalmakla talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle; resen incelenecek sebeplerle fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile; davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, haksız itiraz sebebiyle İİK Maddesi 67/2 uyarınca davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, iş bu icra inkar tazminatına icra takibine itiraz tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, fazlaya dair haklarının mahfuz tutmak kaydıyla karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil 16/05/2022 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Kendisinin nakliye işi ile uğraşmakta olup, araçlarının tamir ve bakımı gerektiği zamanlarda davacı şirketin hizmetinden faydalanmakta olduğunu, bu sebeple 2019 yılından bu yana farklı tarihlerde davacı şirketten araç onarım ve bakım hizmeti aldığını, aldığı hizmetin karşılığı olarak ödemelerin bir kısmının elden, bir kısmının ise eşinin /kendisinin banka ve kredi kartı hesapları üzerinden gerçekleştirdiğini, dilekçe ekinde yer alan farklı tarihlere ait banka dekontlarından da anlaşılacağı üzere, eşine ait hesaptan davacı şirketin borcuna karşılık ödemeler yaptığını, ancak davacı şirketin cari hesap ekstresinde bu ödemeler yer verilmediğinin, bunun gibi kredi kartı ile ve elden tahsil edilen ödemelere de söz konusu ekstrede yer verilmeyerek sanki borcu varmış gibi gösterildiğinin, kendisinin bu güne kadar ödemeleri düzenli olarak yapmış olup, davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının, kendisine ait ticari defterlerin, kendisine ve eşine ait banka ve kredi kartı hesap ekstreleri incelendiğinde davacıya ait herhangi borcunun bulunmadığının açıkça anlaşılacağının, tüm bu nedenlerle; itirazın iptali davasının reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/05/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Davalının cevap dilekçesinde müvekkil şirket ile ticari ilişkide olduğunu kabul etmekle beraber takibe konu ettikleri borcu da kabul etmekte olduğunu, cevap dilekçesinde kabul etmiş olduğu borcun ödendiği itirazını ileri sürmekte olduğunu, dilekçe ekindeki belgeleri ve ödemeyi kabul etmediklerini, davalının müvekkil şirkete cari hesapta gösterilen faturalardan dolayı halen borcunun bulunmakta olup bu borcu ödemediğinin, TMK gereği ödemeye ilişkin itirazların yazılı şekilde ispatı gerektiğinden davalının ödemeye dair itirazlarını ve iddialarını yazılı delille ispatının gerekmekte olduğunun, bu sebeplerle cevap dilekçesindeki beyanları ve ekle sunulu dekontları kabul etmediklerini, defter kayıtları incelendiğinde takibe konu ettikleri bedel kadar alacaklı olduklarının anlaşılacağının, bu hususta gereğinin yapılmasını talep ederiz.” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.

Mahkememizce Isparta Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Ticaret ve Sanayi Odasına, Esnaf ve Sanatkarlar Odasına davalının tacir veya esnaf kaydı olup olmadığının, ticari işletmesinin bulunup bulunmadığı hususlarında müzekkere yazılmış ve müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Davraz Vergi Dairesi’ne dava tarihi olan 18/04/2022 tarihi itibariyle; Gelir vergisinden muaf olup olmadığı, Basit Usulde Götürü Usulde vergilendirilip vergilendirilmediği, Son bildirdiği vergi matrahının ne olduğu, İşletme usulünde defter tutup tutmadığı, tutuyorsa yürütülen faaliyetinin VUK’nun 177/l. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitin tamamını aşıp aşmadığının davalının tacir olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususlarında müzekkere yazılmış ve müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacı tarafın 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin bulunduğu yer olarak belirtilen Başpınar Mah. 1143 Sk. Kat:3 No:15/7 Hendek Sakarya adresinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmek üzere dosyamız muhasebeci bilirkişi …’e 08/06/2022 Tarihinde tevdi edilmiştir.
Mali Müşavir – Finans Uzmanı Bilirkişisi …05/08/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ: Her iki tarafında ticari ilişki içerisinde bulunduğu, davacının ticari defterleri ile takibe konu cari hesap ekstresinin birbiri ile uyumlu olmadığı, ticari defterlerde takip tarihi itibariyle davalıdan …….-TL alacaklı olduğu, dava tarihi itibariyle …….-TL alacaklı olduğu, 25/10/2021 tarihinde düzenlenmiş fatura sonrası herhangi bir ticari kayıda rastlanılmadığı tutarının …….-TL olduğu görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinin bulunduğu yer olarak belirtilen …… Mah. ……. Cad. No:82/4 Merkez/Isparta adresinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmek üzere dosyamız muhasebeci bilirkişi…’e 08/06/2022 Tarihinde tevdi edilmiştir.
SMMM Bilirkişisi … 25/06/2022 Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ: Davalı tarafın 2019,2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterleri davalı adresinde incelenmiş taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, icra takibine konu cari hesap ekstresi kapsamında davacının davalıdan davalı defter kayıtlarına göre 18.496,50-TL alacak bakiyesi bulunduğu, davalı defter kayıtlarına göre davacıya ait muhtelif tarih ve tutarlarda toplam 29.293,00-TL tutarında fatura kaydı bulunduğu, davalı eşi …’in banka hesabından muhtelif tarih ve tutarlarda davacı adına toplam ……., 00-TL ödeme yapıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun yapıldığı yönündeki görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 05/08/2022 Tarihli bilirkişi raporuna karşı 06/09/2022 Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Davalı tarafın 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterleri davalı adresinde incelenmiş taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, icra takibine konu cari hesap ekstresi kapsamında davacının davalıdan davalı defter kayıtlarına göre …..-TL alacak bakiyesinin bulunduğu, bilirkişi raporunun sonuç kısmında açıkça belirtildiğinin, davacı tarafa ait ticari defterlerin incelenmesinde ise 05/08/2022 tarihli raporun taraflarına tebliğ edildiğini, iş bu raporda davalı… yerine sehven…isminin kayıtlarda yer almış ise de bu kaydın bilirkişi raporunda da görüleceği üzere değiştirilmiş olduğunun, dava tarihi itibari ile şirketin 18/04/2022 tarihi itibariyle 18.496,00-TL alacaklı durumunda olduğunun davacıya ait bilirkişi raporları ile de tespit edildiğinin, her 2 bilirkişi raporunda da defter kayıtlarına göre düzenlenen faturaların toplamının ……..=………-TL olduğu, açıkça tespit edilmiş olduğunun, yapılan ödemenin mahsubu ile …..-TL borç bakiyesinin kaldığının belirlenmiş olduğunu, raporlar doğrultusunda davanın kabulünü talep ederiz,” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Davalı vekilleri 26/09/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Davanın Sakarya …. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası ile yapılan takibe itirazın kaldırılması davası olduğunu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere takip tarihi itibarı ile davacının defter kayıtlarına göre bile borç miktarının …..TL olduğunun, dava tarihi itibarı ile hesaplanan borç miktarını kabul etmelerinin mümkün olmadığının, zira bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının defter kayıtlarının takibe konu cari ekstre ile uyumlu olmadığı gibi yaptıkları düzelmelerinde hatalı olduğunun, yapılan ödemelerin davacının defterinde gözükmemesinin müvekkilin değil davacının kusuru olduğunun, müvekkilin, davacının bildirdiği hesaba ödemeleri yapmış olduğunun, müvekkilin ödemeleri eşinin hesabından davacının hesabına göndermiş olduğunu, Müvekkilin eşinin davacı ile bir ticari alışverişi yoktur. Eşinin ev hanımı olduğunu, icra takibinden sonra davacının defteri üzerinde oynama yapıp sahte belge düzenleyerek müvekkili borçlu gösterme çabasına girmiş olduklarının, Davacının defterinin usulüne uygun tutulmadığından güvenilir olmadığının, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının defter kaydına göre bile takip tarihinde müvekkilin takip konusu kadar borcu bulunmadığından davanın reddine karar verilerek yüzde yirmi haksız icra tazminatına hükmedilmesini talep ederiz.” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği görüldü.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen “cari hesap ekstresi” başlıklı belgeye dayanarak Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası ile 18.496,00 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, alacak için takip tarihinden itibaren 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca faiz talep ettiği,başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 18.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 20.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 18.04.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi başlıklı belge olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, davacı tarafın tüzel kişi tacir, davalı tarafın gerçek kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 25.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalının 31.12.2021 tarihi itibariyle davacıya 18.496,50 TL borçlu olduğu, davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiştir. 05.08.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş davacının ticari defterleri ile takibe konu cari hesap ekstresinin birbiri ile uyumlu olmadığı, takip tarihi itibariyle davalıdan …..-TL, dava tarihi itibariyle 18.496,00-TL alacaklı olduğu, davacının ticari kayıtlarında 31.12.2021 tarihinde 30072 yevmiye numarası… Evrak Numarası … açıklaması ile …… TL tutarında sehven hatalı kayıt yapıldığı yine bu işlemin 04.01.2022 tarihinde 17.635,00 TL değerinde ters kayıt atılarak düzeltme yapıldığı, düzeltme kaydının da hatalı yapıldığının belirtildiği, cari hesap bakiyesinin ve dava tarihi itibariyle oluşan ve takibe konu olan ……. TL tutarının 25.10.2021 tarihli …numaralı faturadan kaynaklandığı sonucuna varıldığı, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiştir. İncelenen ticari defterler doğrultusunda taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 25.06.2022 tarihli rapora göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle ……. TL alacaklı olduğu, 25.10.2021 tarihli … numaralı faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde cari hesap bakiyesinin ve dava tarihi itibariyle oluşan ve takibe konu olan ……. TL tutarının 25.10.2021 tarihli … numaralı faturadan kaynaklandığının belirtildiği, faturanın davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriğine itiraz edilmediği dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan 18.496,50 TL alacaklı olduğu, davalının defter kayıtlarının alacağı doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 18.496,50 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 18.496,50 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, davalı tarafından ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de davalının eşi …banka hesabından dava dışı… hesabına yapılan ödeme dekontları üzerinde ödemelerin davacı şirkete yapılıp yapılmadığının belirtilmediği, alacağın 25.10.2021 tarihli SMR2021000005293 numaralı 18.496,50 TL’lik faturadan kaynaklanması, davalı tarafından yapılan ödeme tarihlerinin fatura öncesine dayanması, faturanın davalı ticari defterlerine işlenmesine rağmen yapıldığı iddia edilen ödemelerin ticari kayıtlarda yer almaması dikkate alındığında, davalı tarafından 25.10.2021 tarihli 18.496,50 TL’lik faturaya ilişkin bir ödeme yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının faiz talebini takipten sonrası ile sınırlı tuttuğu, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında açık hesap ilişkisine esas faturadan kaynaklı bir ilişkinin olduğu, faturaların mel veya hizmet tedarikinden kaynaklandığı, dolayısıyla 6102 sayılı yasanın 1530.maddesindeki faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜNE,
2-Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına,
3-Asıl alacak miktarı olan 18.496,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.263,46-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 223,39-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.040,07-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 223,39-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 163,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.967,34-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına;
8-Davacı tarafından yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davalı tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı