Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/438 E. 2022/1426 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/438 Esas – 2022/1426
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/438 Esas
KARAR NO : 2022/1426

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, ticari araç alımı konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin 2021 Model Fabrikasyon…….araç için davalı ile iletişime geçtiğini, şirket temsilcisi ile yapılan görüşmelerde …. Marka 2021 model …. şasi …. motor numaralı aracı 18/10/2021 tarihine kadar hazır etmek şartıyla 310.000,00 TL tutara alma konusunda mutabakat sağlandığını, davalı şirket yetkilisi ile yapılan görüşme sonrasında 50.000,00 TL ödemenin yapılması ve araç üzerinde yapılacak değişiklikler için gerekli vekaletin kendilerine verilmesi ile aracın 18/10/2021 tarihinde teslim edileceğini belirttiğini, müvekkilinin 14/10/2021 tarihinde …. …. …. …. şirket hesabına 50.000,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca ilave masraflar için 15/10/2021 tarihinde şirket temsilcisi …. …. hesabına 1.600,00 TL ödeme yapıldığını, 18/10/2021 tarihinde aracı teslim almak istediklerinde gösterilen aracın anlaşmada belirtilen …. şasi …. motor numaralı araç olmadığının tespit edildiğini, iş bu kötü niyetli yaklaşım ve aracın belirtilen tarihe kadar hazır edilmemiş olması sebebiyle araç alımından vazgeçildiğinin davalı muhataba bildirildiğini ve ve ödemelerin iadesinin talep edildiğini, davalı …. …. tarafından iade ödemesinin 21/10/2021 tarihinde yapılacağının beyan edildiğini fakat herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine … Noterliği 26 Ekim 2021 tarihli …. yevmiye nolu ödemenin iadesi için ihtarname gönderildiğini, 27/10/2021 tarihinde 20.000 TL ödeme iade edildiğini, kalan bakiye 30.000 TL’nin de ödeneceği belirtilmiş olsa da ödeme yapılmadığını ve …. …. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, yapılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, açıklanan nedenlerle … İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan haksız itirazın iptalini ve icra takibinin devamını, takibe konu likit alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
….İcra Müdürlüğü …./…. Esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alındığı anlaşıldı.
Mahkememizin 30/06/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın muhasebeci bilirkişiye tevdine karar verildiği, bilirkişilerden rapor alındığı anlaşıldı.
SMMM Bilirkişi …. …. 28/07/2022 tarihli raporunda; davacının ticari defterler, mübrez belgeler, proforma fatura ile sınırlı olarak davacının dava tarihi itibariyle davalı yandan 30.000,00 TL defter kayıtlarında tespit edilen bakiye cari hesap alacağının olduğunu rapor etmiştir.
SMMM …. ….. 04/08/2022 tarihli raporunda davalı …. …. defter kayıtlarından banka havalesiyle yapmış olduğu 20.000,00 TL ödemenin de mahsup edildikten sonra davacı …. …. T…….İnşaat Madencilik ve Güvenlik Sistemleri San.ve Tic.Ltd.Şti’nin iddia ettiği alacak tutarının 30.000,00 TL olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Bundan ayrı olarak; Emsal Yargıtay kararlarına göre akdi yapanlardan birisi tarafından, önceden diğerine ödenen pey akçesi (kapora) veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer’i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmadığında fer’i şart da geçersizdir. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (kaporanın) geri verilmesi, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilir(Yargıtay 3 HD 2017/1137 E, 2018/11653 K, 15/11/2018). Pey akçesi; bir sözleşme yapılırken, taraflardan birinin öbür tarafa sözleşmenin yapıldığına delil olmak üzere verdiği bir miktar para veya başkaca taşınır bir maldır. Pey akçesine “kapora” da denir. Pey akçesi bir cayma parası değildir, ancak sözleşmenin bir kanıtıdır. Cayma parası ise, taraflara sözleşmeden serbestçe cayabilme yetkisi veren bir miktar paradır ve uygulamada, “cayma akçesi, zamanı rücu, pişmanlık akçesi” isimleriyle anılmaktadır. Bu ayrımı göz önüne alan kanun koyucu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 177. Maddesinde 156 maddesinin I ve II. fıkralarını kapsar şekilde bağlanma parası, 178. maddesinde ise 156/III. fıkrayı kapsar şekilde cayma parasını düzenlemiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 179/1. maddesinde; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Cezai şart; asıl borca ilişkin fer’i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Geçersiz sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 24.10.2022 Tarih 2022/258 Esas, 2022/2752 Karar sayılı kararı)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Dava …… … İcra Dairesinin …./…. esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine araç alım satımına ilişkin yapılan ön ödeme ile ilgili olarak …..İcra Müdürlüğü’nün …./…. esas sayılı takip dosyası ile 30.000,00 TL asıl alacak, 155,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.155,34 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 01.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 02.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 11.04.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacı taraf davalı ile davaya konu …. marka 2021 model …. şasi … motor numaralı aracın 18.10.2021 tarihine kadar hazır edilmesi şartıyla 310.000,00-TL tutar karşılığında mutakabat sağlandığını, davalı şirket yetkilisiyle yapılan görüşme sonrasında 50.000,00-TL …. …. …… hesabına ödeme yapıldığını, 18.10.2021 tarihinde araç tesliminin yapılabileceğinin belirtilmesine rağmen aracın hazır olmaması üzerine davalı şirket adresine 20.10.2021 tarihinde gidilerek aracın teslim alınmak istendiğini ancak davalı şirket çalışanı tarafından hazır olduğu belirtilen aracın …. şasi …. motor numaralı araç olmadığının tespit edildiğini, mutabık kalınan araçtan başka bir aracın gösterilmesi ve aracın belirtilen tarihte hazır edilmemesi nedeniyle araç alımından vazgeçtiklerini, araç alımı için daha önceden ödenen 50.000,00-TL’nin iadesini talep ettiklerini, 20.000,00-TL’nin taraflarına iade edildiğini ancak 30.000,00-TL’lik kısmının iade edilmediğini belirterek icra takibi başlattıklarını, icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemiş davacı tarafın ileri sürmüş olduğu bütün hususları inkar etmiş sayılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 28.07.2022 tarihli rapora göre davacının …. Bankası …. Şubesi aracılığı ile …. …. …. …. adına 50.000,00-TL ödeme yapıldığı, davalı tarafından…. Bankası …. Şubesine “ARAÇ KAPORA BEDELİ İADESİ” olarak 27.10.2021 tarihinde 20.000,00-TL iade ödeme gönderildiği, davalının 27.10.2021 tarihinden itibaren davacıya başka para iadesi göndermediği, davacının dava tarihi itibariyle davalı yandan 30.000,00-TL defter kayıtlarında tespit edilen bakiye cari hesap alacağının olduğu bildirilmiştir. Davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 04.08.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı …. …. davacı şirketten almış olduğu 50.000,00-TL sipariş avansını ticari defterlerine kayıt ettiği, davalının banka aracılığıyla iade etmiş olduğu 20.000,00-TL havaleyi ticari defterlerine kayıt ettiği, davalının ticari defter kayıtlarının tek düzen hesap planına uymakla birlikte açık, anlaşılır, ve ayrıntılı hesap planında cari hesap bazında detaylandırılmadığından, ticari defter kayıtlarından net ve kesin bilgiye ulaşılamayacağı, davalı …. v defter kayıtlarından banka havalesiyle yapmış olduğu 20.000,00-TL ödemenin da mahsup edildikten sonra davacı şirketin iddia ettiği alacak tutarının 30.000,00-TL olduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında …. marka 2021 model …. şasi …. motor numaralı aracın 18.10.2021 tarihinde teslimi hususunda anlaşıldığı, bu kapsamda davacı tarafından davalıya 50.000,00-TL bir ön ödemenin gerçekleştirildiği, daha sonrasında davalı tarafından aracın …. şasi …. motor numaralı araç olmadığının tespit edilmesi ve mutabık kalınan araçtan başka bir aracın kendilerine gösterilmesi, aracın belirtilen tarihte hazır edilmemesi nedeniyle araç alımından vazgeçtikleri anlaşılmıştır. Davacının …. Bankası …. Şubesi aracılığı ile …. …. … …. adına 50.000,00-TL ödeme yaptığı, davacının araç alımından vazgeçtiğini bildirdiği 20.10.2021 tarihinden sonra davalı tarafından davacının …. Bankası …. Şubesine “ARAÇ KAPORA BEDELİ İADESİ” olarak 27.10.2021 tarihinde 20.000,00-TL iade ödemesi gönderildiği, bu ödemelerin davacı ve davalı tarafın usulüne uygun ve açılış kapanış onayları yapılmış ticari defterlerine kayıt ettikleri, 27.10.2021 tarihinde davalı tarafından davacının …. Bankası …. Şubesine “ARAÇ KAPORA BEDELİ İADESİ” olarak 20.000,00-TL göndermiş olduğu dekont örneği incelendiğinde davacı tarafından davalıya gönderilen 50.000,00-TL ön ödemenin kapora bedeli olarak davalıya verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı ve davalı arasında resmi satış sözleşmesi de gerçekleştirilmediğinden davacının davalıdan 30.000,00-TL’yi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep edebileceği anlaşılmış, ticari defterlerin incelenmesi neticesinde de davacının davalıdan 30.000,00-TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiş, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlu tarafından ….İcra Dairesinin …./…. Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 30.000,00-TL Asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Asıl alacak miktarı olan 30.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 2.049,30-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 379,24-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.670,06-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 379,24-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.729,75-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.189,69TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) yüzlerine karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/10/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı