Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/435 E. 2023/159 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/435 Esas – 2023/159
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/435 Esas
KARAR NO : 2023/159

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : …

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının….bankasında bulunan Euro hesabının kapatıldığına ilişkin sms geldiğini, bazı kişilere farklı miktarlarda para aktarıldığına ilişkin smsler gönderildiğini, davacının böyle işlemler yapmadığını, davacının banka ile görüştüğünü bankanın bloke koyduğunu gün içinde paranın tekrar hesabına aktarılacağını söylenmesine rağmen para iadesinin gerçekleşmediğini, normalde hesabından internet bankacılığı ile eft işlemi yapıldığında cep telefonuna tek kullanımlık şifre gelmesi gerektiğini ancak somut olayda herhangi bir şifre gelmediğini, olaydan bu zamana kadar geçen süre zarfında davacının bankalardan toplam 7.000,00-TL iade geldiğini geri kalan 27.900,00-TL’yi alamadığını, bankanın olaydan sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kusur incelemesi sonucunda artırılmak üzere şimdilik 15.000,00-TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği 07/11/2018 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şifrelerini korumakta gerekli özeni göstermediğini, husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini, bankanın internet bankacılığı sistemindeki güvenlik önlemlerinin uluslararası standartlarla korunan güvenli bir sistem olduğunu, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın…, …, …ve …’ye ihbar edilmesin, davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacıya tek kullanımlık şifrenin cep telefonuna gönderilmediğini, cevap dilekçesindeki beyanların reddini, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiklerini, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın …., … … ve …’ye ihbar edilmesin, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen görevsizlik kararı ile, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …Karar Tarihli,… Esas – … Karar Nolu sayılı karar ilamıyla, mahkememizce verilen … tarih ve … Esas-…Karar sayılı kararının HMK.nun 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırıldığı anlaşılmakla, dava mahkememizin yukarıda belirtilen… Esas (YENİ ESAS) sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce …. …. …. Bankası Anonim Şirketi’ne davalı bankanın dava tarihi olan 07/11/2018 de kullandığı …. / kısa mesaj numarasının 2 (İki) Hafta içerisinde mahkememize bildirilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabının dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce …. A.Ş’ne 07/11/2015 Tarihinde davalı banka tarafından bildirilen alfanümerik / kısa mesaj numarasından davacının kullandığı … nolu telefona gönderilen sms kayıtlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına… nolu Soruşturma sayılı dosyasında karar verilip verilmediği, karar verilmiş ise sadece kararın ve karar verildiyse kararın bir suretinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Bankacılık Düzenleme ve Devlet Denetleme Kurumuna olayın gerçekleştiği tarih olan 07/11/2018 Tarihi itibariyle yürürlükte bulunan internet bankacılığında bankalarca alınması gerekli güvenlik tedbirlerine ilişkin tebliğin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce dosyadaki BDDK tebliği de nazara alınarak olayın gerçekleştiği tarihte sektörde kullanılmakta olan tedbirlerin neler olduğu, bankanın gerekli güvenlik önlemlerini alıp almadığı, davalı bankanın internet bankacılığına ilişkin tüm önlemleri alıp almadığı, meydana gelen olayda davacının müterafik (ortak) kusurunun olup olmadığı, varsa kusur oranının hesaplanarak davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunun hesaplanması ve bu hususta rapor aldırılmak üzere dosya Bilişim Uzmanı Bilirkişi … ve Bankacı bilirkişisi …’na 09/11/2022 Tevdi edilmiştir.
Bilişim Uzmanı Bilirkişi … ve Bankacı bilirkişisi … 23/11/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; “GEREKÇELİ SONUÇ: Davacı…ın banka sitesini taklit eden sahte siteye bilgilerini vermesinin akabinde üçüncü kişilerin, davacının hesabına (giriş zamanı: 07/11/2018 01:40) girip güvenlik adımlarını değiştirdikleri, Üçüncü kişilerin sonraki giriş işleminde (giriş zamanı: 07/11/2018 1 1:11:04) SMS şifrenin girişte bundan dolayı sorulmadığı, Transfer işlemlerinin sadece TC kimlik ve şifre ile giriş yapılarak gerçekleştirildiği, Dava konusu tüm transferlerin 07/11/2018 11:11:04 sisteme giriş zamanı ile yapıldığı, Üçüncü kişilerin, davacının hesabına son kez girerek (giriş zamanı: 07/11/2018 11:24:53) güvenlik adımlarını eski haline getirdikleri, Davalı bankanın sisteminde, güvenlik adımlarının değiştirilmesine izin veren ve bunun bilgisini vermeyen bir yazılım alt yapısı olduğu ve SMS şifre ile girişin devre dışı bırakılabildiği için davalı bankanın kusurlu olduğu, Davacı …’ın, internet şifresi ve diğer bilgilerini dikkatsiz davranarak kötü niyetli, banka sitesini taklit eden sahte siteye girerek koruması gereken bilgileri, üçüncü kişilere kaptırdığı için kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 23/11/2022 Tarihli Bilirkişi Raporuna karşı 12/12/2022 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “Bilirkişi raporunda davacının dikkatsiz davrandığı belirtilerek internet şifresi ve diğer bilgilerini koruması gerekirken kötü niyetli kişilere kaptırdığı belirtilerek kusurlu olduğunun belirtilmiş olduğunu, kesinlikle kabul etmediklerin, davacının herhangi bir yerde şifre vs. Girmemiş olduğunu, zaten buna dair bir kanıtın da olmadığını, banka nezdinde korunması gereken hiç bir bilgisini girmemiş olduğunu, bu iddiaları hiçbir şeklide kabul etmediklerini, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, velev ki böyle bir durum olsa dahi, müşterinin hesa/plarını korumanın bankanın görevi olduğunu, kusurun bu sebeple bankada olduğunu, tüm bu nedenlerle; raporun eksik olup, ek rapor aldırılmak üzere bilirkişi heyetine yeniden tevdinini talep ederiz,” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Davalı vekili 23/11/2022 Tarihli Bilirkişi Raporuna karşı 08/12/2022 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; “Banka aleyhine olan değerlendirmelere açıkça itiraz ettiklerini, davacının ikrarları ve bilirkişi heyeti raporunun bu yöndeki tespitleri çerçevesinde huzurdaki davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise itirazlar çerçevesinde yeni bir bilirkişi raporu alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Mahkememizce celse arasında davacı tarafın ıslah dilekçesi sunduğu, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı vekilinin yazılı beyanda bulunmuş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili ıslaha karşı 02/02/2023 Tarihli beyan dilekçesi ile; ” Talep arttırım dilekçesinin davalı banka aleyhine olan kısımlarını kabul etmediklerini, davacının ikrarları çerçevesinde davanın tümden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İnternet bankacılığı işlemleri bakımından uygulamada ortaya çıkan en önemli sorun, hiç kuşkusuz güvenlik sorunu olup, banka hesaplarındaki paraların, müşterilere ait özel bilgiler kullanılarak üçüncü kişilerce başka hesaplara aktarılmasıdır. Bu sorun hem bankalar hem de müşteriler açısından önemli riskler oluşturmaktadır.
2-Güvenli bir internet bankacılık hizmetinin sunulmasında, böyle bir hizmetin alınmasında, normal bankacılık işlemlerindeki yükümlülüklerin yanı sıra hem bankanın hem de müşterinin üzerine düşen bazı ek yükümlülükler vardır. Bu bağlamda, internet bankacılığı hizmetini müşterilerine bankalar sunduğuna göre, bankaların internet bankacılığı sisteminin güvenliğine yönelik tüm tedbirleri almaları ve sistem hatalarını ve eksikliklerini gidererek sistemi bilinen en son teknolojik gelişmeye uygun hâle getirmeleri büyük önem taşımaktadır. Müşterilerin internet bankacılığını kullanmakta olması bankaların mevduatı koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı gibi, sorumluluğunu da hafifletmeyecektir. Bu kapsamda işlemlerini internet ortamına taşıyarak daha fazla müşteri kitlesine ulaşmak ve dolayısıyla daha fazla kâr elde etmek isteyen bankanın, buna paralel olarak gerekli teknolojik ve yazılımsal önlemleri alması, gelişen teknoloji karşısında kötü niyetli üçüncü kişilerin internet bankacılığı sistemine girişimlerini anında engelleyecek güvenlik mekanizmasını oluşturması, sistemini sürekli güncelleyerek yenilemesi, herhangi bir usulsüz işlemle karşılaşıldığında gerekli önlemleri almanın yanı sıra müşterilerini de anında bilgilendirmesi gerekmektedir (…., ….; İnternet Bankacılığı ve Tarafların Yükümlülükleri, …. Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 19, S. 2, s. 151.) .
3-Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlar olup, sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir (Battal, Ahmet; Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2001, s. 106). O hâlde, bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Zira sorumsuzluk sözleşmesi hükümlerine sınırlama getiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 115/3 ve 116/3. maddeleri gereğince, bankaların hafif kusurlarından dolayı ortaya çıkan sorumluluğunu kaldıran sözleşme hükümleri geçersiz olacaktır.
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2. maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Nitekim, bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle bankaların internet bankacılığı hizmeti vermeye başladıkları andan itibaren özen yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (Yılmaz, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152.) .
5-Buna karşılık, hiç kuşkusuz, internet bankacılığı işlemlerinde müşteriler de kendilerinden beklenen her türlü tedbiri almak ve her türlü dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Bu sebeple bilgisayarlarına başkalarının ulaşmasına imkân tanıyan her türlü gerçek ve sanal saldırıyı önleyici tedbirleri almaları ve bu konuda azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Müşterilerin, internet bankacılığında kullanılmak üzere kendilerine verilen özel bilgilerini, banka ve kredi kartlarında olduğu gibi, üçüncü kişilerden özenle koruma ve saklama yükümlülüğü mevcuttur. Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi hâlinde müşterinin kendi kusurundan kaynaklanan bu durumun sorumluluğuna kusuru oranında katlanması gerekmektedir.
6-Bu itibarla, müşterinin internet dolandırıcılığı eyleminin işlenmesinde ve kişisel bilgilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinde kusuru var ise 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi gereğince bu kusur, müterafik kusur olarak değerlendirilebilecektir. Bu durumda banka, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirememesinde kusurlu olmadığını 6098 sayılı TBK’nın 112. maddesi gereğince ispat etmek durumunda olup, ayrıca müşterisinin müterafik kusurunu da ispat etmekle yükümlüdür (Yasaman, Hamdi; Banka Hukuku, İstanbul 2013, C. II, s.105) .
7-Kural olarak bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilerine istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere bankalara yatırılan mevduat ödünç ile usulsuz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü amacı olan bir sözleşmedir. TBK’nun 386. maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı kararlaştırılmış ise faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570. maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Böylece usulsuz işlemle çekilen paralar doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam ettiğinden usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir (Yargıtay 11. HD’nin 2016/9916 E- 2016/ 9538 K. Sayılı, 13.12.2016 tarihli emsal kararı).
8-Bu durumda ispat yükü kendisinde olan davalı banka, davacının şifre ve parolasının davacının kusuru ile ele geçirildiğini ya da üçüncü kişilerle iş birliği yaparak veyahut başka şekilde kusurlu davrandığını kanıtladığı taktirde davacının meydana gelen zararda müterafık kusurundan bahsedilebilecektir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde;
9-Davacının davalı banka nezdinde 7753996 numaralı vadesiz hesabının bulunduğu, sözleşmenin 04.04.2018 tarihinde taraflarca imzalandığı, davacının bu hesabına dayalı olarak döviz hesabı açtığı ve hesabında olay tarihi itibariyle 9.000 Euro para bulunduğu, davaya konu işlemlerin 07.11.2018 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
10- Az yukarıda 2 ve 8 numaralı paragraflarda detaylandırıldığı üzere; bankaların kendilerine yatırılan paraları mudilerine istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlü olduğu, usulsuz işlemle çekilen paraların doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam ettiğinden usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebileceği ve bankanın bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabileceği anlaşılarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2224 esas 2018/1753 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; alanında uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak, olayın gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) tebliği de gözetilerek o dönem sektörde kullanılmakta olan güvenlik tedbirlerinin neler olduğu, davalı bankanın benzeri güvenlik tedbirlerini alıp almadığı, ayrıca davacının kusurunun zararın meydana gelmesinde ne derece etkili olduğu ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi gerektiğinden, taraflar arasındaki sözleşme, hesap hareketleri, soruşturma dosyası, davalı bankadan gönderilen SMS içerikleri, SMS tarihleri, log kayıtları, olay tarihinde uygulanan BDDK tebliği celbedilerek dosya alanında uzman bir bankacı ve bir bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, anılan bilirkişilerce tanzim edilen 23.11.2022 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
11-Dosyaya sunulan 23.11.2022 tarihli heyet raporuna göre; davacının 07.11.2018 tarihinde saat 01.00 civarında, bankanın sayfası gibi görünen ancak bankaya ait olmayan, dolandırıcılık yöntemiyle kullanılan sayfaya giriş yaptığı, anılan sayfada T.C. kimlik numarasını ve şifresini girdiği, sisteme giriş yapması için davalı banka tarafından 01.40’da gönderilen SMS şifresini de girdiği, bu şekilde davacının bilgilerinin ele geçirildiği, davacının internet bankacılığı bilgileri ile aynı gün 11.11’de sadece şifre kullanılarak hesabına giriş yapıldığı, aynı gün saat 11.16’da davacının davalı banka nezdinde bulunan döviz hesabındaki 9.000 Euro paranın TL’ye çevrilerek; 11.17-11.23 arasında TL’ye çevrilen paralardan;
-6.000 TL’sinin … isimli kişiye,
-4.000 TL’sinin …simli kişiye,
-15.000 TL’sinin … isimli kişiye,
-9.000 TL’sinin … isimli kişiye,
-900 TL’sinin … isimli kişiye olmak üzere toplam 34.900 TL’nin çok kısa sürelerde havale edildiği, hesaptan bu paralar gönderildikten sonra 11.24’te ve devamındaki girişlerde şifre ve tek kullanımlık şifre ile giriş yapıldığı, paraların gönderildiği girişte sadece şifre ile giriş yapıldığı, dosyaya gönderilen BDDK’nın 14.09.2007 tarih ve 26643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin 27 ve 28.maddesi hükümlerine göre; internet bankacılığı işlemlerinde birbirinden bağımsız en az iki bileşenden oluşan kimlik doğrulama sisteminin bulunması gerektiğinin düzenlendiği, davalı bankanın sisteminde, ikili kimlik doğrulamayı kapatan bir sistemin olduğu, davacının hesabındaki para havalelerinin yapıldığı girişte sadece şifre kullanıldığı, bu durumda bankanın en az iki aşamalı kimlik doğrulamayı yapmayarak olayda kusurlu olduğu, yine davacının dikkatsiz davranarak internet bankacılığı şifresini ve diğer bilgilerini taklit siteye yazarak zararın oluşmasında kusurlu davrandığının bildirildiği, anılan tespitlerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2224 esas 2018/1753 karar sayılı ilamında belirtilen hususları barındırdığı, tespitlerin dosya kapsamıyla uygun olduğu anlaşılarak anılan rapor hükme esas alınmıştır.
12- Her ne kadar dosyaya sunulan 23.11.2022 tarihli raporda kusur oranları yönünden bir değerlendirme yapılmamış ise de, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece de belirlenebileceği anlaşılarak, mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının dikkatsiz davranarak internet bankacılığı şifresini ve diğer bilgilerini taklit siteye yazarak bilgilerini üçüncü kişilerin eline geçmesi sağlayarak dava konusu zararın oluşmasına sebebiyet vermesi şeklindeki eylemi nedeniyle müterafik kusurunun olduğu olayda %50 oranında kusurlu olduğu, davalı bankanın da BDDK’nın 14.09.2007 tarih ve 26643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin 27 ve 28.maddesi hükümlerine göre internet bankacılığı işlemlerinde birbirinden bağımsız en az iki bileşenden oluşan kimlik doğrulama sisteminin bulunması gerektiğinin düzenlendiği, davalı bankanın sisteminde, ikili kimlik doğrulamayı kapatan bir sistemin olduğu, davacının hesabındaki para havalelerinin yapıldığı girişte sadece şifre kullanıldığı, bu durumda bankanın en az iki aşamalı kimlik doğrulamayı yapmayarak olayda %50 oranında kusurlu olduğu, tarafların bu kusurlu eylemleri nedeniyle davacının 34.900 TL zarara uğradığı, davacının müterafik kusuru göz önüne alınarak davalı bankanın %50 kusuruna isabet eden zarar miktarının bu durumda 17.450 TL olduğu, davalı bankanın bu bedelden sorumlu olduğu, bakiye kalan bedelden davacının sorumlu olduğu, yine davacının dava dilekçesindeki ikrarına göre bankaca ödenen 7.000 TL’nin mahsubu ile davalı bankanın davacıya ödemesi gereken miktarın 10.450 TL olduğu anlaşılmış, davacının ıslah ile arttırdığı talebin 27.900,00 TL olduğu ve talebinin kısmen kabulünün gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
13- Her ne kadar davacı taraf kur farkının da raporda hesaplanması gerektiğini rapora karşı yaptığı itirazda beyan etmiş ise de, talep edilen zararın gerçek zarar kalemi olduğu, gerçek zararın olay tarihindeki verilere göre belirleneceği, davacının hesabındaki paranın olay tarihindeki kur üzerinde TL’ye çevrildiği ve aynı gün havale edildiği anlaşıldığından ve yine davacının dava dilekçesi içeriğinde de bu yönde bir talebinin de bulunmadığı anlaşılarak ayrıca bir kur farkı hesabına girişilmemiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 10.450,00 TL’nin olay tarihi olan 07/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 713,84-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 476,47-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 237,37-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 54,40-TL Başvuru Harcı, 256,17-TL Peşin/nisbi Harcı, 220,30-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 530,87-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.600,00-TL Bilirkişi ücreti, 347,70-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.947,70-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 729,51-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/03/2023
Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı