Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/404 E. 2022/1058 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/404 Esas – 2022/1058
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/404 Esas
KARAR NO : 2022/1058

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : 1- …
VEKİLLERİ : …
DAVACI : 2- …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2012
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2022

Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/12/2021 Tarih ve… E ve K sayılı kararı Mahkememize gelmiş olmakla, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Asıl davada temlik eden davacı vekili davalı şirketin 2010-2011 yıllarında Gemlik limanından yaptığı ithalat ve ihracat işlemleri sebebiyle Gümrük Müdürlüklerinde takibi gereken işlerin davacı şirket yetkilileri tarafından gerçekleştirildiğini, ihracat işlemlerinde davalı tarafından davacıya fakslanan faturalar doğrultusunda gümrüğe sunulmak üzere gümrük beyannameleri hazırlandığını, davalı adına beyanname ve ticaret odası belgesi düzenlendikten sonra dijital ortamdan beyanname birlik onayı alınarak Gümrük Müdürlüğü’ne onaya sunulmakta olduğunu, bu işler için gümrük müşavirlik hizmetleri asgari ücret tarifesi uyarınca fatura kesildiğini, yapılan masrafların dekont edilerek davalıya gönderildiğini, ithalat işlemlerinin tamamlandığını, davalıya gönderilen ihtarnameye cevaben borçlarının bulunmadığının belirtilmesi üzerine Gemlik İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibine karşı davalının borca ve yetkiye itiraz ettiğini, yetki itirazının benimsenmesi üzerine Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyasında gönderilen ödeme emrine davalının itirazının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin….’nden temlik aldığı alacağın takibi için başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek,itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin borcu olmadığını, müvekkili firmada yapılan incelemede davalının ihtar tarihine kadar yapılan ve bildirilen tüm evraklarının karşılığının ödendiğinin tespit edildiğini, taraflar arasında süregelen bir ticaret olması sebebiyle söz konusu alacak borç ilişkisinin likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Dava, asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takiplerine vaki itirazların iptali istemine ilişkindir.
Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve …E. – …K. sayılı ilamı ile; temlik eden davacı şirketin, davalı şirketin… yıllarında Gemlik limanından yaptığı ithalat-ihracat işlemleri sebebiyle gümrük müşavirliği hizmeti verdiği, Gümrük Müşavirlik Hizmetleri asgari ücret tarifesi uyarınca yapılan işlemlerin faturalandırıldığı, bu işlemlerle ilgili cari hesap nedeniyle 13.10.2011 tarihli ihtara konu edilen alacağın kayden 93.814,48TL olduğu, bu alacak miktarının 82.750,78TL’sinin 441,33TL faiziyle birlikte Gemlik İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konulup talep edildiği, kalan 11.064,00TL’sinin 428,24TL faiziyle birlikte Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından talep edildiği, bu bedellerin ödendiğine ilişkin ya da müşavirlik hizmeti alınmadığına yönelik davalı tarafın delilinin bulunmadığı, bilirkişi incelemesine esas defter ibrazında bulunulmadığı ve davacı taraf ticari defterleri ile takiplerin yerinde olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulü ile itirazların iptali ile takiplerin devamına, asıl alacak miktarları üzerinden %40 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 26.11.2014 tarih ve 2014/3505E. – 2014/7574K. sayılı ilamıyla; “… Mahkemece, hükme dayanak bilirkişi raporunda sadece davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu belirtilen ticari defterleri üzerinden yapılan inceleme sonucunda asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmediği gibi, davacının dayandığı cari hesap ekstresi ilgili herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Asıl dava 23.02.2012, birleşen dava 27.06.2012 tarihinde açılmış olup, HMK’nın “ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Zira, 6103 sayılı Kanun’un 13. maddesi, 6335 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 4/2. maddesinde, ticari davalarda da deliller ile bunların sunulmasının 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi olacağına ilişkin hükümde yer alan atıf, HMK’nın 447/2. maddesi uyarınca HMK’na yapılmış sayılır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Kanunun 5. maddesinde “…aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir. Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır. İkinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur; ancak, davanın mahiyetine göre tatbiki gerekli usul ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez. Vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükmüne yer verilmiştir.
Ancak 6102 sayılı TTK’nun geçici 9. maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davanın 13.07.2009 tarihinde açıldığı, anılan tarihte 6762 sayılı yasanın yürürlükte bulunduğu, dava tarihi itibariyle yürürlükteki 6762 sayılı TTK uyarınca ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. Dava tarihinde Sakarya’da ayrı ticaret mahkemesi bulunmayıp, HSK’nun 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararıyla Sakarya’da müstakil asliye ticaret mahkemesi kurulup 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçmiştir. Dava tarihinde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından iş bölümü itirazından söz edilemeyeceği (benzer yönde Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2020/10493 esas- 2020/10484 karar sayılı ilamı) Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesince her ne kadar taraflar arasındaki ilişki dikkate alınarak davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmişse de, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte olduğu dönemde 13.07.2009 tarihinde açılan davada davalı tarafça iş bölümü itirazında bulunulmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu gözönüne alındığında görevsizlik kararı verilemeyeceğinden (YARGITAY 6. Hukuk Dairesi 2021/1635 esas 2021/2004 karar) ve yine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2022/1073 Esas 2022/2686 Karar sayılı 21/02/2022 tarihli güncel kararında ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/1760 esas 2022/2689 karar sayılı 21/02/2022 tarihli yargı yerinin belirlenmesi kararında da belirtildiği üzere, asliye ticaret mahkemesinin faaliyette olmadığı dönemde açılan davaların, açıldığı mahkemede sonuçlandırılması da gerektiğinden, anılan dosya bakımından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Mahkememiz ile Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olduğundan kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. maddesi gereği görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Hukuk Dairesine resen gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay Temyiz kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 31/03/2022
Katip …

Hakim…
¸