Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/387 E. 2022/1346 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/387 Esas – 2022/1346
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/387 Esas
KARAR NO : 2022/1346

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI :…
VEKİLİ : Av….

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili aleyhine … 1. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, müvekkili şirkete gönderilen ödeme emri incelendiğinde 06/05/2021 tanzim ve 30/06/2021 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli bononun takip dayanağı yapıldığının görüldüğünü, takip konusu senede ilişkin olarak takibin başlatıldığı tarihten önce 02/07/2021 tarihinde müvekkili şirket tarafıdnan davalının … Bankası … numaralı hesabına 10.000 TL gönderildiğini dekontun açıklama kısmına ”30/06/2021 vadeli 20.000 TL senede istinaden ödeme” yazıldığını ancak davalının taraf bu ödemenin kendilerine yapıldığını bildikleri halde senet bedelinin tamamına icra takibi yaptığını, izah edilen nedenlerle müvekkili şirketin ilgili icra takibi kapsamında 10.000 TL borçsuz olduğunun tespitini, … 1. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra takibinin durdurulmasını, davalı yanın haksız ve kötü niyetli olarak davrandığının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu dava sebebiyle uğramış oldukları zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari bir alacağın tartışıldığı menfi tespit davasında arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi ve bunun sonucu olarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, huzurdaki davada borçlu şirketten icra dairesi veznesine borcun tamamının yatırılmasını istemeden sadece %15 teminat karşılığında tedbir kararı verildiğini, bu nedenle tedbir kararının kaldırılmasını yahut icra dosyasına borcun tamamının depo ettirilmesini talep etmiştir.
… 1. İcra Müdürlüğünün 2021/11469 Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı vekili ……1. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından 06/05/2021 tanzim, 30/06/2021 vade tarihli 20.000-TL bedelli bonoya dayalı başlatılan takipte, davalıya 10.000-TL’nin icra takibi başlatılmadan ödendiğini belirterek davalıya karşı 10.000-TL yönünden borçsuz olduklarının tespitine karar verilmesini, davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi verdiği ve davanın arabulucuk dava şartına tabi olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 08/09/2022 tarihli celsede davalı tarafından yapılan ödemeyi kabul ettiklerini, icra dosyasında bu kısım yönünden feragat ettiklerini, sehven bu kısım yönünden de icra takibi başlattıklarını, davanın açılmasından sonra bu durumu fark ettiklerini ve icra dosyasına dilekçe sunduklarını, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen TTK.’nun 5/A maddesinde;
“(1) Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesinde;
“(1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2)Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükümleri düzenlenmiştir.
TTK.’nun 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Anılan hükümde menfi tespit davaları sayılmamıştır. Yorum yolu ile de, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu sonucuna varılamaz.
Kural olarak, [alacak ve tazminat] talep hakkının yerine getirilmesini sağlamak amacıyla bir dava açıldığı zaman, bu bir edim (eda, ifa) davası (Leistungsklage) olacaktır. Şu var ki, bütün dâvalar, edim dâvası gibi, karşı tarafın bir şey yapmaya (“verme”yi de içine alacak biçimde geniş anlamda kullanılıyor) veya yapmamaya mahkûmiyetini sağlamak amacıyla açılmaz. Bir tespit dâvasında veya yenilik doğurucu dâvada da dâvacının Usul Hukuku anlamında bir talebi vardır (örneğin bir sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunun mahkemece tespit edilmesi veya bir ölüme bağlı tasarrufun iptali isteniyor). Fakat bu dâvalar (edim davasından farklı olarak) Maddi Hukuk (Medeni Hukuk) anlamında bir talep hakkına dayanmazlar. Ortada sadece usule ilişkin bir talep vardır. Zira, maddî hukuk (Medenî Hukuk) yönünden, bir sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitini veya bir ölüme bağlı tasarrufun iptalini sağlamak isteyen kişi, karşı taraftan bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına istemde bulunmamaktadır (Borçlar Hukuku Genel Bölüm Birinci Cilt [Kocayusufpaşaoğlu/Hatemi/ Serozan/Arpacı], Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu, 7. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2017, s:40). Menfi tespit davalarında da bir talep var ise de bu talep maddi hukuk anlamında bir talep değildir. Başka bir söyleyişle, menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde değildir.
Tüm bu açıklamalara göre davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olmadığından ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında; dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca; bu konudaki Bölge Adliye Mahkemeleri arasında çıkan uyuşmazlık, Yargıtay 19. H.D. 13/02/2020 tarih, 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı karar ile; “ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı” şeklinde giderilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde olmadığından davalının davanın arabulucuk dava şartına tabi olduğuna yönelik itirazlarının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili tarafından sunulan dekont örneği incelenmiş dekont örneği üzerinde “30.06.2021 Vadeli 20.000,00 senede istinaden ödeme” ibaresinin bulunduğu görülmüş, davalı Ferruh Kobaş’a davacının 02/07/2021 tarihinde icra takibine konu senede ilişkin 10.000,00-TL ödeme yaptığı, ayrıca davalı vekilinin 08/09/2022 tarihli celsede davalı tarafından yapılan ödemeyi kabul ettiklerini beyan ettiği anlaşılmış, davacının … 1. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasında davalıya 10.000,00-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İcra İflas Kanununun 72/5. Maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.03.2022 Tarih 2019/3-472 Esas, 2022/386 karar sayılı kararında “…Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334, 335).
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 72. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir. Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir…” şeklinde açıklamada bulunulmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki açıklamalar doğrultusunda davacı tarafından davalıya icra takibine konu senede ilişkin 10.000,00-TL’nin icra takibinden önce ödendiğinin ödeme dekontlarıyla sabit olduğu, 10.000,00-TL yönünden davalının davacıdan alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu, takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacının … 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasına davalıya 10.000,00-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne, 10.000,00-TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatı olan 2.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 683,10-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 170,78-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 512,32-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 170,78-TL Peşin/nisbi Harcı, 96,75-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 348,23TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı