Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/380 E. 2022/1377 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/380 Esas – 2022/1377
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/380 Esas
KARAR NO : 2022/1377 Karar

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava açıklamadan önce zorunlu dava şartı sebebiyle taraflarınca arabulucuya başvuru yapıldığını, …/… arabuluculuk numaralı 21/05/2021 tarihli son oturum tutanağı ile anlaşma sağlanamadığını, davacı vekil eden 06/09/2016 tarihli … seri numaralı faturadan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, davalı icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borca itiraz dilekçesinde borcun tüm ferileri ile birlikte tamamına itiraz ettiğini, izah edilen nedenlerle; davalının mal kaçırma ihtimalinin olması nedeniyle davalının borca yetecek miktardaki asıl alacak değeri üzerinden menkul ve gayrimenkul malları 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını, davalının …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra dosyasına yaptığı haksız itirazının iptali ile takibin talep talebinde belirtilen faiz oranı işletilerek devamını, davalının likit alacaktan kaynaklı takibe haksız itirazı nedeniyle asıl alacağın %20’si oranın icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, bu hususun davalı şirketin, ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda bilirkişi raporunda ortaya çıkacağını, davacı tarafın dava dilekçesi ile faturaları sunmuş olması tek başına malların teslim edildiğini göstermediğini, davanın esastan reddini, takibin iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet (icra inkar ) tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
…. İcra Dairesi’nin …/… İcra dosyası UYAP sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 02/06/2022 tarihli celse ara kararı gereği tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verildiği, mali müşavir bilirkişilerden rapor alındığı anlaşıldı.
Mali Müşavir bilirkişi … … …’18/07/2022 tarihli raporunda; davacı … … … 2016 yılında Bilanço usulünde deftere tabi Vergi Mükellefi olduğunu, 2016 yılı için yukarıda görülen Envanter Defteri, Yevmiye defteri ve Defter-i Kebir (Büyük defter) defterlerinin açılış tasdikleri yasal süresinde yaptırıldığını, Ticari Yevmiye Defterinin yasal süresinde kapatıldığının görüldüğünü,d avacının, davalı şirket aleyhine başlattığı … …. İcra Müdürlüğünün …/… E. Sayılı dosyasına konu edilen 06.09/2016 tarihli … Seri numaralı 18.054,00 TL tutarlı faturanın davacının 2016 yılı ticari defterlerinde Tablo-01 11. Sıradaki tarih ve yevmiye no ile kayıtlı olduğunu, davacının incelenen 2016 yılı ticari defterlerinde, 31.12.2016 tarihi itibari ile (120. Alıcılar Hesabı altında “120.138- ………. Ltd. Şti” adlı hesapta izlendiği, Tablo-01 de görülen hesap hareketlerine göre, davacının 44.856,80 TL davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağın 2017 yılına devir ettiği şeklinde kayıtlı olduğunun görüldüğünü, davacının Bağlı olduğu Düden Vergi Dairesine …/… dönemi BS bildirim formu incelendiğinde, İcra takibine konu edilen Faturanın …/… dönemi BS formunun 2. Sırasında beyan edildiğini, dava dosyasına davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesinde gönderilen …/….dönemi BA formu incelendiğinde, davacının davalı adına Eylül 2016 tarihli keşide edilen faturanın ( BA formunun 83. Sırasında 1 adet 15.300,00 (kdv hariç) şeklinde beyan edildiği, Davacının 2016/09 dönem BS formu bilgileri ile Davalı şirketin …/… BA formu bilgileri örtüştüğünü rapor etmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … … … 29/07/2022 tarihli raporunda; davalının ticari defterlerinde bahsi geçen faturanın kayıtlı olduğu, davalı tarafından fatura bedelinin ödendiğine dair kayda rastlanılmadığını, kendi ticari defterlerinde böyle bir borcun olmadığını belirtmiş olsa da takip tarihi itibariyle 51.856,80 TL anapara tutarında davacıya borçlu olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen fatura ile ilgili olarak … …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin tanzim tarihinin 03.05.2019 olduğu, davalının ödeme emrine 27.09.2020 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 23.03.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 18.054,00-TL’lik faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 18.07.2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve 01.08.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturaya dayalı bir ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturanın her iki tarafın defterlerine de işlendiği, davalının ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 51.856,80-TL alacaklı olduğunun, davacının ticari defterlerinde davacının davalıdan 44.856,80-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturanın davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davalı her ne kadar malların davalıya teslim edilip edilmediğinin kesin olarak tespit edilmediğini belirtmiş ise de davalı tarafından davaya konu faturanın ticari defterlerine kaydedildiği, süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediği, faturanın davalının ticari defterlerine kaydedildiği, davalının fatura nedeniyle mal ve hizmet alınmadığını, malların teslim edilmediği şeklindeki iddiaların dinlenemeyeceği anlaşılmıştır.(Yargıtay19.Hukuk Dairesinin 2004/7898 Esas, 2005/2012 Karar sayılı kararı)
Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davacının 06.09.2016 tarihli 18.054,00-TL’lik faturadan dolayı davalıdan 18.054,00-TL takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu ve itirazın iptali gerekmiş olup, davalının takip dosyasına haksız olarak itiraz ettiği de nazara alınarak 2004 sayılı yasanın 67. maddesi gereği davacı alacaklı lehine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 18.054,00-TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin bu alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 18.054,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.233,27-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 212,75-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.020,52-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 212,75-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.553,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.846,70TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı yetkili vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı