Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/373 E. 2023/267 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/373 Esas – 2023/267
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/373 Esas
KARAR NO : 2023/267

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ :…

DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı…Limited Şirketi, davacı şirketten Mal ve Hizmet satın aldığını, davacı şirket…işçilik,…kesim ve malzeme sattığını, Davalı taraf ile davacı şirket arasında önceden beri ticari ilişki bulunmakta ise de davalı taraf 15.07.2021 – 28,08.2021 tarihleri arasında alınan mal ve hizmetlerin bedelini müvekkil şirkete ödemediğini, Davalı tarafın ödemediği mal ve hizmet bedellerine ilişkin 22 adet faturanın sunulduğunu, Davalı… Şti.’nin borcunu ödememesi sonucunda tarafımızca 14.09.2021 tarihinde Sakarya …. İcra Müdürlüğünde …/… sayılı icra takibi başlatıldığını, İcra Takibi başlatılmasının üzerine davalı borçlu, borcunu ödeyeceğini bildirmiş ve taksitlendirme istediğini, .Borçlu İlk taksit olan 5.000,00-TL’yi ödemiş ise de kalan parayı ödememiş ve kalan borcunu ödemeyerek 20.09.2021 tarihinde Sakarya…. İcra Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca ve ferilerine yani takibin tamamına itiraz etmiş olup Sakarya …İcra Müdürlüğünce takibimizin durdurulmasına karar verildiğini, Borçlunun , takip talebinden sonra davacı şirket ile irtibata geçerek borcu kabul etmediği, ve ödeme konusunda taahhütte bulunduğu, Davalı borçlu, borcunu kabul ettikten sonra Yapı ve Kredi Bankası üzerinden 18.08.2021 tarihinde … İşlem numarası ile icra takibine mahsuben 5.000,00-TL ödeme gerçekleştirdiğini, Davalı borçlu borcunu kabul etmesine karşın vakit kazanmak amacıyla iş bu itirazı yaptığını, Borçlunun İcra Takibi üzerine borcunu kabul ederek 5.000,00-TL ödediğine ilişkin makbuzu ibraz ettiklerini, Borçlu … Ltd. Şti. tarafından Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasına yapılan itiraz haksız yapıldığını, itiraz herhangi bir hukuki sebep belirtilmeden sadece zaman kazanmak amaçlı yapıldığından geçerli bir itiraz olmadığını, Borçlu herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürmekle birlikte, davalı/borçlu, borçlu olduğunu kabul etmediği bedeli ödediğine ilişkin olarak yazılı belge, makbuz, ibraname vesair de sunmadığını, bu sebeplerle itirazın iptaline takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini taleple dava etmiştir.
Sakarya…cra Müdürlüğünün …/… takip dosyası uyap sistemi üzerinden dosyamıza eklenmiş, Davacı vekili tarafından davacı şirketin ticari defterleri Mahkememize ibraz edilmiştir.
Davalıya usulüne uygun yapılan tebligatlara rağmen yazılı ve sözlü beyanda bulunmamıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilmiş , bilirkişi mahkememize ibraz etmiş olduğu rapor ve ek raporunda “… Davacı 22 adet fatura karşılığı 37.234,90 TL ana para tutarında alacaklı olduğunu beyan etmiş faturaların fiziki incelemesi ile tespiti yapılmış olsa da 7 adet faturanın ticari kayıtlarda yer almadığı, -Davacının kendi ticari defterlerinde 23.547,98 TL anapara tutarında davalıdan alacaklı olduğu,…” yönünde raporu Mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. (6098 sayılı TBK’nın 117.maddesi)
11- Türk Borçlar Kanunu’nun kısmen yapılan ödemede mahsup hakkının düzenlendiği 100. maddesinde;
“Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.
Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir” düzenlemesine yer verilmiştir.
12- Aynı Kanun’un 101. maddesinde;
“Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır” denilmiş; devamındaki 102. maddede ise;
“Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
13- Bu düzenlemeler ile; kanun koyucu, TBK’nın 100 ila 102. maddelerinde para borçlarında kısmen ödeme ve mahsupla ilgili bazı özel hükümler koymuştur. TBK’nın 100/I. maddesine göre borçlu her şeyden önce, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Ancak, bunun için borçlunun faiz ve gider borcunu ödemede gecikmemiş olması gerekir. Borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmiş ise, yapmış olduğu kısmî ödeme ana paraya değil, ödemekte geciktiği faiz ve gider borcuna mahsup edilir. TBK’nın 101. ve 102. maddelerinde de birden çok para borcunda, borçlunun yaptığı ödemenin bunlardan hangisine mahsup edileceği düzenlenmiştir. TBK’nın 102/I. maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı takdirde ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/15-2332 esas 2021/665 karar )
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
14- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 22 adet fatura ile ilgili olarak Sakarya …İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyası ile 37.234,90 TL asıl alacak, 479,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.714,67 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 15.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 20.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 22.03.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
15-Fatura içerikleri ve tarafların iddia ve savunmaları nazara alındığında taraflar arasında satış sözleşmesinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılarak, eldeki davanın 6102 sayılı yasanın 4.maddesindeki ticari davalardan olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak esasa geçilmiştir.
16-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, 02.06.2022 tarihli duruşmada davalıya 2021 yılına ait ticari defterlerini 2 haftalık kesin süre içerisinde sunması için tebligat çıkartılmış, davalıya 25.06.2022 tarihinde tebligat yapılmış, verilen sürede davalı tarafından ara karar gereği yerine getirilmediğinden, ibrazdan kaçınmış sayılmış ve davacının usulüne uygun defter kayıtlarına 6100 sayılı yasanın 222/3.maddesi gereği itibar etmek gerekmiştir. Davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyaya sunulan 07.09.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının düzenlemiş olduğu 6.559,62 TL bedelli 7 adet faturanın ticari defterlerinde yer almadığı, davacı tarafın 22 adet fatura karşılığı 37.234,90 TL anapara tutarında alacaklı olduğunu beyan etmiş ise de davacının kendi ticari defterlerinde 28.734,08 TL davalıdan alacaklı olduğu, davacının 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, bilirkişi raporunda 22 adet faturanın bedelinin 37.234,90-TL olarak tespitinin yapıldığı, davacının defterlerinde yer almadığı tespit edilen 7 adet faturanın bedelinin 6.559,62-TL olduğu şeklinde açıklama yapıldığı, sonrasında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 28.734,08-TL alacaklı olduğuna ilişkin tespitte bulunulmuş ise de 37.234,90-TL’den davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı belirtilen 6.559,62-TL fatura bedelinin düşürülünce 30.675,28-TL bedelin mahkememizce tespit edildiği anlaşılmakla bu hususta bilirkişiden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, bu hususun maddi hata mı yoksa farklı bir nedenden mi kaynaklandığının açıklanması istenilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14.11.2022 tarihli ek raporda, davaya konu 22 adet faturanın toplamının 37.234,90 TL olduğunu, fakat davacı tarafından düzenlenen toplam 6.559,62 TL bedelli 7 adet faturanın kendi ticari defterlerinde yer almadığını, her ne kadar davacı faturaların kayıtlarda olmamasının alacağın olmadığı anlamına gelmediğini ve 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmediğini belirtmiş olsa da davaya delil olan faturaların davacı tarafından düzenlenmiş faturalar olduğu gibi yine kendi ticari defterlerini delil olarak sunduğunu, bu durumda itirazın iptaline konu olması gereken fatura adedinin 15 olup fatura bedelleri toplamının 30.675,28 TL olduğunu, fakat taraflar arasında ticari ilişkinin itirazın iptaline konu olan faturalardan çok daha önce başlamış olup ilk tahsilatın 20.07.2021’de yapıldığını, yine davaya konu edilmemiş aynı dönemlere ait başkaca faturalar bulunduğunu, böylelikle cari hesap alacağına dayanan tahsilat olduğunun görüldüğünü, kök raporda belirtilen 28.734,08 TL’nin tüm ticari işlemlerden doğan kalan toplam bakiye olduğunu, davacının 22 adet fatura karşılığı 37.234,90 TL ana para tutarında alacaklı olduğunu beyan etttiği, 07.09.2022 tarihli bilirkişi raporunun 2 sayfasındaki tabloda eksi ile gösterilen 7 adet faturanın ticari kayıtlarda yer almadığı, kayıtlarda yer alan 15 adet toplam 30.675,28 TL tutarlı faturaların ticari defterlerde yer aldığı, T.B.K 102 Maddesine göre yapılan hesaplamaya göre itirazın iptaline konu olan faturalardan 23.547,98 TL davalının alacaklı bulunduğu belirtilmiş, davacı tarafından icra dosyasında 22 adet fatura yönünden takip başlatılmış ise de davacının ticari defterlerinde icra takibine konu faturaların 15 tanesinin kayıtlı olduğu anlaşılmış, davacının ticari defterlerine kayıtlı 15 adet faturaya ilişkin taraflar arasında ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
17-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan rapora göre, davacı tarafın ticari defterlerinin takibe konu 15 adet fatura yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı 15 adet faturanın davacının ticari defterlerine işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde davalının fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
18- Yukarıda 16 ve 17 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar dışında başka faturaların da olduğu, ancak anılan faturaların takibe konu edilmediği, davacının birbirleri ile uyumlu olan defter kayıtlarına göre bir kısım ödemelerin bulunduğu, bu ödemelerin hangi borç için olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığından, ödemeler yönünden tüm ilişkilerin değerlendirilmesi gerekmiştir. Bu bağlamda, yukarıda 11,12 ve 13 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere 6098 sayılı TBK’nın 101 ve 102. maddesinin uygulanmasının gerektiği, anılan 101.maddedeki düzenlemeye göre; borçlu bildirimde bulunmadığı takdirde, ödeme alacaklının makbuzda göstermiş olduğu borç için olacağının düzenlendiği, böyle bir ibare yok ise muaccel borç için yapılmış sayılacağının düzenlendiği, bu kapsamda davalı tarafından yapılan ödemelerin diğer borçlardan mahsup edildiği, yapılan ödemelerin takibe konu faturalara ilişkin olduğuna dair bir açıklama bulunmadığı, bu durumda da toplam borçtan yapılan kısmi ödemeler mahsup edildiğinde toplam borcun 23.547,98 TL olduğu, 15.07.2021 Tarih … nolu 4.436,80 TL bedelli faturanın bedelinin davalı tarafından ödendiği, 15.07.2021 Tarih … nolu 7.129,56 TL bedelli faturanın 2.690,50 TL kısmı yönünden ödeme yapıldığı, 15.07.2021 Tarih … nolu faturanın ödenmeyen kısmının 4.439,06 TL olduğu, icra takibine konu faturalardan davacının ticari defterlerine kayıtlı olan 15 adet fatura bedelinin toplamının 30.675,28 TL olduğu, bu faturalara yönelik davalının yapmış olduğu ödeme miktarının (4.436,80 TL+2.690,50 TL) 7.127,30 TL olduğu, davacının ticari defterlerine kayıtlı olan 15 adet fatura bedelinin toplamından 7.127,30 TL ödemeyi düştüğümüzde (30.675,28 TL-7.127,30) 23.547,98 TL davacının ticari defterlerine kayıtlı 15 adet fatura yönünden alacaklı olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.547,98 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 23.547,98 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından kısmen ödeme yapıldığı da anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davacının takip talebine dayanak 22 adet faturanın bulunduğu, bu faturalardan 7 tanesinin davacı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, kayıtlı olan 15 adet fatura yönünden de 7.127,30 TL davalı tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmış, davalı itirazında kısmen haklı çıktığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
19- Her ne kadar davacının takip öncesi 479,74 TL işlemiş faiz talebi bulunuyor ve bu hususta bilirkişiden ek rapor aldırılmış ise de davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürmediği, temerrüdün takip ile oluştuğu anlaşılarak, davalının takip öncesi faize yaptığı itirazının yerinde olduğu, anlaşılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 23.547,98-TL asıl alacak üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı itirazında kısmen haklı çıktığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 1.608,56TL ilam harcından peşin olarak alınan 455,51-TL harç düşüldükten sonra bakiye 1.153,05-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 455,51TL peşin harç ve 11,50-TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1.115,50-TL yargılama giderinden kabul oranına göre (%62,44 kabul); 696,51-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre;974,06-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 585,94-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/05/2023
Katip…
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı