Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/363 E. 2022/1492 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/363 Esas – 2022/1492
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/363 Esas
KARAR NO : 2022/1492 Karar

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI : ….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından ……… İcra Müdürlüğünün …./…. esas sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, söz konusu karar ve davalı tarafın itiraz dilekçesinin taraflarına tebliğ edildiğini, davalı tarafın yaptığı itirazda haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava dilekçesinin ekinde sunulan belgelerdeki ürünlerin teslim edildiğini, bahse konu ürünlere ait faturanın davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafça faturalara ilişkin bir itirazda bulunulmadığını ve tüm ihtarlara rağmen ödeme işleminin de süresi içerisinde yapılmadığını, arabuluculuk sürecinde bir anlaşma sağlanamadığını tüm bu sebeplerle dava konusu itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini, asıl alacağın %20”sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
…. ….. İcra dairesinin …./…. esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
09/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirkete ait 2019,2020,2021 ve 2022 yıllarına ait tüm ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre davalı ile aralarında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacının davalıdan 04/02/2022 takip tarihi itibariyle davalı yandan 316.114,40-TL alacaklı olduğu, 3095 sayılı yasaya istinaden fatura üzerinde yer alan vade tarihi ve takip tarihi aralığına göre yapılan hesaplamalar neticesinde; 4.442,92 TL işlemiş faiz ve icra takip tarihi olan 04/02/2022 tarihinden itibaren alacaklarına 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda yasal faiz talep edebileceği yönünde rapor sunmuştur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine dava konusu edilen “Açık Hesaptan Kaynaklanan Alacak” nedeniyle …. ….. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyası ile 316.114,40 TL asıl alacak, 4.442,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 320.557,32 üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 08.02.2022 tarihinde tebliğ edildiğinin icra dosyası içerisinde yen alan 15.02.2022 tarihli tensip tutanağından anlaşıldığı, davalının ödeme emrine 15.02.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 21.03.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği alacağın, açık hesap ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, davalı tarafın verilen kesin sürede ticari defterlerini sunmadığı gibi yerini de bildirmediği, davacının ticari defterlerinin yerinin bildirildiği, bu hususta dosyamıza sunulan 09.08.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında açık hesaba dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların tarafların BS-BA formlarında kayıtlı oldukları da nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Bu bağlamda davalı tarafın defterlerinin sunulması için davalı tarafa 02.06.2022 tarihli duruşmada kesin süre verilmiş, kesin süreyi ilişkin tebligat 20.09.2022 tarihinde tebliğe çıkarılmış, tebligat 26.09.2022 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmiş, kesin sürenin son günü olan 10.10.2022 tarihine kadar davalı tarafından defterler ibraz edilmediği gibi yerleri de bildirilmediğinden davalı defter ibrazından kaçınmış sayılmıştır. Davacının defterlerinin incelenmesi sonucu alınan 09.08.2022 tarihli rapora göre, davacı tarafın ticari defterlerinin takibe konu açık alacak yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının BA formunda bildirilmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan 316.114,40 TL alacaklı olduğu, davacının defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 316.114,40 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 316.114,40 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Davacı tarafın takip öncesi işlemiş faiz yönünde talebinin bulunduğu takibin mal tedarikine ilişkin faturalardan kaynaklandığı, bu durumda 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca faiz talep edilebileceği, davacının 2021 yılına ait faturaları üzerinde “İş bu faturanın ödeme vadesi max. 60 gündür.” şeklinde vade tarihlerinin olduğu, taraflar arasında 08/10/2021 tarih GIB …….. sayılı fatura üzerinde vade tarihinin 08/12/2021 olduğu davacının 316.114,40 TL anapara için 4.442,92 TL işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmış ve davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalı borçlunun ……..İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 316.114,40-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 21.897,27-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 3.871,69-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 18.025,58-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 47.878,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 3.871,69-TL Peşin/nisbi Harcı, 925,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 4.877,39TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin (e – duruşma vasıtası ile) yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı