Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/362 E. 2023/52 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/362 Esas – 2023/52
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/362 Esas
KARAR NO : 2023/52

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….

DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI : ….

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafın Sakarya’da bulunan ve davacının yüklenicisi olduğu inşaatın kapı ve pencere sistemleri işini davalılara verdiği, davalıların adi ortaklık olarak faaliyet gösterdiği, davalılar ile imzalanan sözleşme gereği işin yapımına başlanıldığı, ancak davalıların iş yerini fiili olarak terk ederek edimlerini yerine getirmedikleri, bu nedenle kalan işi dava dışı firmaya yaptırıldığı, davalılar ile anlaşarak davalıların yaptığı iş miktarının 78.000,00 TL olarak belirlendiği, geriye kalan iş nedeniyle ve davalıların işi yapmamaları nedeniyle davacının zarara uğradığı, bu zararın tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. …. vekilinin süresinde cevap dilekçesi verdiği, zamanaşımı itirazında bulunduğu, davalılar arasında adi ortaklık bulunmadığını, sözleşmenin tarafının kendileri olduğu, bir kısım işlerin yapılması için diğer davalıya kendileri tarafından iş verildiği, sözleşme gereği davacı tarafından yapılması gereken nakit ödemenin eksik yapıldğını, müvekkilleri tarafından işin devam ettiği esnada davacı tarafından müvekkilinin devre dışı bırakılarak işin başkasına tamamlatıldığı, bu nedenle asıl zarar görenin davalı olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalının davaya cevap vermediği dolayısıyla ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Sakarya Ticaret Sicili Müdürlüğü davalı …. …. herhangi bir kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
…Ticaret Sicili Müdürlüğü davalı …. …. gerçek kişi ticari işletmesi kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
Mecidiyeköy Vergi Dairesi davalı …. …. potansiyel vergi mükellefi olduğu, mükellef sicil kaydını gönderdiğini ve bilgilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5. Maddesi gereğince vergi mahremiyet kapsamında olduğunu bildirmiştir.
…. …. Bankası A.Ş. …. nolu 30.000,00-TL ve 144761 nolu 30.000,00-TL bedelli çeklerin takas aracılığıyla ibraz edildiğini bildirmiş, takas bilgisini göndermiştir.
Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi Ocak 2022 dönemine ait bilanço alış formlarını göndermiştir.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında davacı tanığı …. …. “Ben davacı şirket yetkilisi …. beyi tanırım, onun iş yerine gidip gelmem nedeniyle tanırım, bende inşaat işleri ile uğraşıyorum, davaya konu inşaatın yapıldığı yeri biliyorum, dava konusu inşaata çok gidip geldim, taraflar arasındaki anlaşmama içeriğini bilmiyorum, işin neden geç kaldığını şirket yetkilisine sorduğumda bana pimapen işini yapanların işi aksattıklarını ve ek para istediklerini söyledi bunun üzerine davacı işi bitirip mal sahiplerine teslim ettiği, iş bitmiş vaziyettedir, dedi. Davalı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu; Tanık: ben sözleşme içeriğini bilmiyorum, ilk gittiğimde inşaatta başka ekip ikinci gittiğimde başka bir ekip vardı, bu nedenle işin geciktiğini anladım, bende inşaat işiyle uğraştığım için bunları biliyorum ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında davacı tanığı…. “Ben davacı şirkette bir dönem alçı ve boya işlerini yaptım, biz dava konusu inşaatın alçı ve boya işlerini yapıyorduk inşaat belli bir seviyeye geldiğinde pimapenlerin takılmasını davacıdan istedik, davacı bize pimapencilerin geleceğini söyledi ancak pimapenciler gelmedi, bizde bu nedenle bir ay kadar işe ara verdik, …. bey ve ….bey bize bir ay sonra işin bitirilmesi hususunda davalılar ile anlaşamadığını ve başka bir firmaya işi verdiğini söyledi, biz geldiğimizde pencereleri başka bir firma takıyordu, dedi. Davalı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu; Tanık: sözleşme içeriği hakkında bir bilgim yoktur, davalılardan …. …. beraber çalıştığım arkadaşımın tanıdığıdır, inşaatta bu sebeple bir kaç defa gördüm, inşaata ölçü almaya gelmişti” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında davalı tanığı …. …. “Davalılardan … babam olur, davaya konu iş yeri hakkında bilgim vardır, biz …. taşeronu olarak iş yaptık, biz alüminyum, doğrama ve korkulukları taktık, bizim anlaşmamıza göre teslim süresi yoktu, bir gece bize belediyeden ceza geldiğini, ertesi gün korkulukları takıp takamayacağımızı Diğer davalı …. …. sordu, bizde ertesi günü gidip taktık, babamın …. ile bir ortaklığı bulunmamaktadır, faturayı davacı adına kesmemiz istendiği için kestik ,dedi. Davacı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu; tanık: aralarındaki sözleşmeyi görmedim, sözlemenin içeriğini bilmiyorum, biz sadece … ile 78.000 TL karşılığında alüminyum doğrama ve korkuluk imalat ve montaj hususunda anlaştık PVC hususu diğer davalının yapacağı işti bu hususta bilgimiz yoktur, sözlemede belirli bir teslim tarihi olmadığını bize söyledi, davacının diğer davalı ile 170-180 bin civarında anlaşma yaptığını davalı …. …. bize söyledi, fesih hususunda davacıdan ödeme hükümlerini yerine getirmediği için ödeme talep etti, ödeme tamamlandıktan sonra işe başlayacaklardı anlaşmaları bu yöndeydi, ancak karşı taraf daha sonra başka bir firma ile tek taraflı olarak anlaştı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında davalı tanığı …. …. “…. amcam olur, ben onun yanında çalışmaktayım, dava konusu sözleşmeye ilişkin bilgim vardır, sözleşmenin tarihini tam olarak hatırlamıyorum, alüminyun doğrama, PVC doğrama ve korkuluk işi için davacı ile anlaşıldı, bedelini tam olarak hatırlamıyorum, sözleşmede iş teslimi için herhangi bir süre verilmemişti, bende oradaydım, alüminyum doğrama işlerini diğer tanık Ahmet’in babası olan …. …. verdik, bizim … ile herhangi bir ortaklığımız bulunmamaktadır, bize verilmesi gereken peşin ödeme eksik yapıldığı için biz işe başlayamadık, anlaşmamıza peşin ödemeden sonra başlayacağımız yazılmıştı, daha sonra bizim haberimiz olmadan inşaata başka kişilerin gelip işin başkalarına yapıldığını gördük, alüminyum doğrama işini diğer davalı yerine getirmişti ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-Sözleşme; hukukî bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder. Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan ve tam iki tarafa borç yükleyen “Eser sözleşmesi’’ ise; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.
2-Taraflara karşılıklı borç yükleyen eser sözleşmelerinde; “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında yükleniciye bedel ödemekle yükümlüdür.
3- Eser sözleşmeleri açısından teslim; yüklenici tarafından, sözleşmenin amacına uygun olarak meydana getirilen ve nesnel ölçüler içerisinde kullanılabilir durumda bulunan sonucun (eserin), ifa zamanında (vâdede-süresinde) iş sahibinin zilyetliğine ve kullanımına sunulması veya varsa zilyetliğe ve kullanılmaya engel hâlin kaldırılmasıdır (Selimoğlu, Y. E. : Eser Sözleşmesi, Ankara 2017, s. 138). Başka bir deyişle eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri, sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hâkimiyetine geçirmesi olarak da tanımlanabilir.
4-Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda karine olarak akdî ilişkinin devam ettiği, yüklenicinin işi bırakmadığı, işyerini terk edip gitmediği sürece gerçekleştirilen iş ve imalatların yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Yüklenicinin işi teslim etmesi ya da eksik olarak bırakıp gitmesi veya sözleşmenin feshinden sonra bu tarihler itibariyle eksik ve kusurlu imalatlar belirlenmiş ise, bunları da karine olarak iş sahibinin giderdiği; teslim, fesih ya da terkten sonra yüklenicinin saptanan eksik ve ayıpları işe devam ederek giderdiği iddiasını yasal delillerle ispatlaması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre teslim, terk ya da fesih tarihine kadar karine yüklenici lehine olup, aksinin ispatı iş sahibinin yükümlülüğündedir. Teslim, fesih ya da terkten sonra ise karine iş sahibi lehinedir ve bunun aksini ispat külfeti yükleniciye aittir.
5-Götürü bedelin kanunda tanımı yapılmamış olup, Yargıtayın yerleşik içtihatları ve uygulamaları ile doktrinde, götürü bedel, sözleşmede yapılacak işin tamamı için kararlaştırılan toplam bedel olarak ifade edilmektedir. Başka bir anlatımla önceden ve kesin olarak tayin edilmiş ücrete “götürü ücret” denilmektedir. İş bedeli TBK m. 480.maddesi uyarınca bedel götürü olarak belirlenmiş ise yüklenici işi kararlaştırılan bedel ile yapmak zorundadır. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin hakettiği imalat bedeli, “fizikî oran yöntemi” ile eş deyişle sözleşme kapsamında gerçekleştirilen imalatın eksik ve ayıplar da dikkate alınarak işin tamamına göre fizikî oranı tespit edilerek bulunacak bu oran götürü iş bedeline uygulanmak suretiyle saptanmalı ve bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanmalıdır. (HGK 2017/15-2331 esas- 2021/739 karar)
6-6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir. Yine TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda;
7- Davacı şirket yetkilisi ile davalı …. …. arasında 30.08.2021 tarihinde “…. …İnşaat” isimli yere ilişkin bir kısım işlerin yapılması için eser sözleşmesi imzalandığı, davacı temsilcinin bu sözleşmede davacı şirket adına bu sözleşmeyi imzaladığının dava dilekçesindeki beyanlarından anlaşıldığı, taraflar arasında imzalanan bu sözleşmeye tarafların bir itirazının olmadığı, anılan sözleşmenin dava dilekçesindeki beyanlar, cevap dilekçesindeki beyanlar ve 21.01.2022 tarihli davalı …’nin imzalı yazılı beyanından anlaşıldığı üzere taraflarca tasfiye edildiği görülmüştür.
8- Öncelikle sözleşmenin 78.000,00 TL bedel üzerinden tasfiye edildiği taraflar arasında uyuşmazlık dışı olduğundan, sözleşmenin bu şekilde tasfiye edildiği, davacının sözleşmenin tasfiyesi sırasında sözleşmeye dair tazminat haklarını saklı tuttuğuna dair bir beyanının da olmadığı anlaşıldığından öncelikle davacının bu nedenle karşı taraftan tazminat isteyemeyeceği anlaşılmış ve davanın bu nedenle yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
9- Yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Ödeme Şekli” başlıklı bölümüne göre, davacının davalıya 60.000 TL nakit ödemede bulunacağı, 60.000 TL için çek vereceği, kalan 62.000 TL’nin ise iş bitiminde nakit olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak dosyaya sunulan ödeme belgeleri, çek fotokopileri ve çeklerin tahsil edildiğine dair dosyadan gelen yazı cevabı, tarafların dava dilekçesindeki ve cevap dilekçesindeki beyanları nazara alındığında; davacının sözleşme gereği vermesi gereken 60.000 TL tutarındaki çekleri 06.12.2021 keşide tarihli 30.000 TL bedelli ve 10.12.2021 tarihli 30.000 TL bedelli çekleri vererek yerine getirdiği, sözleşme gereği ödemesi gereken 60.000 TL nakit ödeme için 02.09.2021 tarihinde 40.000 TL ödeme bulunduğu, bakiye 20.000 TL’yi ise ödemediği, sözleşmenin sona ermesine kadar da ödemediği anlaşılmıştır.
10-Yukarıda 1 ila 6 numaralı paragraflar arasında açıklandığı üzere; Eser sözleşmeleri iş sahibi ve yüklenicinin taraf olduğu iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin borcu, eseri sözleşme ve ekleri, iş sahibinin ondan beklediği amaç ve işin niteliğine göre mevzuata uygun olarak tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu da iş bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin her iki tarafı hem alacaklı hem de borçlu durumundadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ifada sıra başlıklı 97. Maddesinde, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin özellikleri ve koşullarına göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş yada ifasını önermiş olması gerekir, şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu hükme göre, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kendi öncelikli edimini yerine getirmeyen taraf, diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyemeyecektir. Başka bir anlatımla taraflardan biri öncelikli edimini yerine getirmedikçe diğer taraf kendi edimini ifadan kaçınma hakkını kullanıp ileri sürebilecektir. Bu halde temerrüde düşen, ifadan kaçınan değil, öncelikli edimini yerine getirmeyen taraf olacaktır. Eldeki olayda 60.000 TL peşin ödeme yükümlülüğü olan davacının 40.000 TL ödeme bulunduğu, bu halde davalıdan ifa talebinde bulunamayacağı gibi, davacının ediminde temerrüte düştüğü, dolayısıyla sözleşmenin sona ermesinde davacının kusurlu olduğu, kusurlu olan tarafın kendi kusuruna dayanarak karşı taraftan tazminat talebinde bulunamayacağı (benzer yönde Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2014/1787 esas, 2014/178 karar sayılı ilamı) anlaşıldığından davacının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
11- Her ne kadar davalı …. …. tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de sözleşme tarihinin 30/08/2021 olması nazara alındığında dava tarihi olan 21/03/2022 tarihi itibariyle 6098 sayılı yasanın 147. Maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından bu itirazı yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 341,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 161,65-TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.600,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalı …. …. tarafından karşılanan toplam 11,50-TL vekalet harcının davacıdan alınarak yatıran tarafa verilmesine,
5-Davalı …. …. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….’ye verilmesine,
6-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar tebliğ giderleri karşılandıktan sonra karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
24/01/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır