Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/345 E. 2023/241 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/345 Esas – 2023/241
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/345 Esas
KARAR NO : 2023/241

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLLERİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıdan … model … Ducato marka araç alımı hususunda anlaştıkları, araç bedeli olan 272.000,00 TL’nin ve 1.500,00 TL verginin davalıya ödendiğini, davalının sözleşmede belirtilen sürede aracı teslim etmediği, bunun üzerine davalı ile 21/10/2021 tarihinde bir protokol imzaladığı, bu protokolde aracın bedeli ödendikten sonra teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, ancak bedel ödenmesine rağmen davalının aracı teslim etmediğini, öncelikle aracın kendilerine teslimini bu mümkün değilse araç bedelinin iadesini, cezai şartın ve yapılan masrafların taraflara ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 28/04/2023 Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu, davalı firmanın sıfır kilometre panel van araçların iç dizaynlarını yaparak minibüse çevirmekte ve bu surette satılmakta olduğunu, Araçların, araç bayileri tarafından temin edilmekte ve konsinye olarak davalı şirket bünyesinde sergilenmekte ve müşterilerin talepleri doğrultusunda iç dizaynları yapılarak tescil edilip müşteriler adına satışı ve tescilinin gerçekleştirilmekte olduğunu, davacı firmanın da davalı şirketle bir araç alımı hususunda anlaşma yapmış ancak talep ettiği araç hazırlanırken araçta bir marka ve model değişikliğine gittiğinin, davacı firmanın bu hususta bir protokol hazırlanmasını istediğinin, davalı şirket yetkililerinin de araç değişikliğine ilişkin protokolü hazırlayarak davacı şirkete sunmuş olduklarını, İş bu protokole göre taraflar arasında anlaşma sağlanan…marka aracın satışından vazgeçilmiş bu araç için verilen bedel taraflar arasında anlaşılan… marka aracın cari borcuna sayılmış olduğunu, aracın tesliminde bir gecikme söz konusu olmadığı gibi tarafların anlaşma ile kararlaştırdıkları yeni aracın da tam bedelinin ödenmemiş olduğunu, davacının davasında art niyetli olduğu, tüm bu nedenlerle; taraflara arasında düzenlenen yeni bir protokol gereği araç marka ve modelinin … olarak değişitirildiği ancak bedelinin tam olarak ödenmediği bu nedenle davanın reddini talep ettikleri ve davanın reddini talep ettiği,
Mahkememizce Ziraat Bankası Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü’ne dava konusu edilen Davalı…Limited Şirketi adına bankada bulunan … IBAN No.lu ve aynı açıklama ile … isimli davalının satış müdürü olan şahsa ait olan Akbank uhdesindeki TR… IBAN No.lu hesaplara ilişkin 2021 Yılı 9. Aya ait hesap hareketlerinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Ticaret Sicili Müdürlüğüne dava konusu edilen … Limited Şirketi’nin ilk kuruluştan itibaren tüm ortak ve yetkililerinin bilgilerinin (Ad, Soyad, T.C. Kimlik No, Adres, İletişim Numarasının) mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne dava konusu edilen ilgili kişi …ın (T.C. Kimlik No:… hizmet döküm cetvelinin ve işveren listesinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Fiat (…Türk Otomobil Fabrikası Anonim Şirketi’ne (…) Şase nolu aracın marka, model bilgileri ile anılan araçların hangi tarihte kime hangi fiyattan satıldıklarının mahkememize bildirilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmışıtr.
Mahkememizin 24/01/2023 Celse Tarihli duruşma zaptı (3) nolu ara kararı uyarınca; “Davacı tarafa ıslah dilekçesini sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, aksi takdirde mevcut talep durumuna göre yargılamaya devam edileceğinin ihtarına,” şeklinde ihtarat yapıldığı anlaşılmış olup, celse arasında davacı tarafın ıslah dilekçesini sunduğu, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafın ıslaha karşı yazılı beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tarafların usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-Taşınır mülkiyeti TMK’nın 762. ve 778. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Taşınırlar (menkuller) TMK’nın 762. maddesinde “Nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçler” olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan bir yerden diğer bir yere bağımsız olarak, özünde bir değişiklik olmadan taşınabilen her türlü maddi eşya (örneğin otomobil, çanta, koltuk, sandalye, buğday, arpa vs.) satımı taşınır satımı niteliğinde olduğu gibi, taşınmaz mülkiyetine dâhil olmayan ve temellüke (mülk edinmeye) elverişli bulunan elektrik, su, havagazı, doğalgaz gibi tabii kuvvetlerin satımı da taşınır satımı niteliğindedir.
2- Bu bakımdan taşınır (menkul) satımını “taşınmaz (gayrimenkul) olmayan her şeyin satımıdır” şeklinde tanımlamak daha isabetli olur. TMK’nın 763/1 maddesine göre, taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gereklidir.
3- Taşınır satımının geçerliliği kural olarak biçim koşuluna bağlanmış değildir. TMK’nın 988. maddesinde;
“Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyi niyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur” hükmü yer almaktadır.
Bu maddenin uygulanabilmesi için gerekli şartlar şunlardır:
i- Ayni hakkın emin sıfatıyla zilyetten kazanılmış olması,
ii- Ayni hakkın kazananının üçüncü kişi olması,
iii- Üçüncü kişinin bir ayni hak kazanmış olması,
iiii- Üçüncü kişinin ayni hakkı iyi niyetle kazanmış olması,
iiiii- Üçüncü kişinin ediniminde tasarruf yetkisi dışında diğer geçerlilik unsurlarının mevcut olması (Sirmen, L.: Eşya Hukuku, 5. Bası, Ankara 2017, s. 91 vd).(Hukuk Genel Kurulu2017/4-1422 2021/321 )
4-Tescili zorunlu bulunan ancak henüz ilk tescili yapılmamış bulunan bir aracın mülkiyetini kazanmak amacıyla yapılacak satış, bağışlama, mal değişimi (trampa) vb. sözleşmeler herhangi bir şekle tabi değildir. Kuşkusuz taraflar şekil serbestisinin söz konusu olduğu böyle bir sözleşmeyi, kendi aralarında anlaşarak belirli bir şekilde yapılması zorunluluğu getirebilirler (TBK md. 17/I). Böyle bir kararlaştırılmış şekil olmadıkça sözleşmenin herhangi bir şekilde yapılmış olması mümkün ve geçerlidir. Bu sözleşme aynı zamanda taraflar arasındaki borçlandırıcı işlemi oluşturmaktadır. Bundan sonra sözleşmenin ifası maksadıyla motorlu aracın mülkiyetinin devredilmesi gerekecektir. Bunun için motorlu aracın zilyetliğinin teslim yahut zilyetliğin nakli sonucunu doğuran diğer bir yol ile alıcıya devredilmesi gerekli ve yeterlidir. Bu sonuncu işlem bir tasarruf işlemi niteliğindedir. Borçlandırıcı işlem olarak kabul ettiğimiz sözleşme bu tasarruf işleminin sebebini teşkil etmektedir. Bununla birlikte tescili zorunlu bulunan ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde yazılı olarak ilgili tescil kuruluşuna başvurmaları gerekir (KTK md. 20/a). Burada geçen ‘satın alma’ ibaresi ‘mülkiyet devrini öngören sözleşmenin yapılması’ şeklinde anlaşılmalıdır. Ancak hükümde belirtilen tescil yükümlülüğü mülkiyetin geçişine etkili olan bir unsur değildir. Mülkiyet, önceki paragrafta da belirttiğimiz gibi borçlandırıcı işlem olan sözleşmenin yapılmasından sonra, tasarruf işlemi niteliğindeki zilyetliğin nakli ile alıcıya geçmiştir. Tescil için üç ay içinde başvurulması yükümlülüğü ise idare hukuku kaynaklı bir düzen hükmüdür. Buna uyulup uyulmaması mülkiyet durumunu etkilemez, aykırı davranış KTK md. 20/e’nin 24.12.2009 tarihli ve 5942 sayılı Kanun md. 1 ile değişik hükmüne göre “araç satın alıp, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendine uymayanlar ile (d) bendinin sekizinci paragrafı hükümlerine göre bir ay içerisinde tescil belgesi almayan alıcılara 130 Türk Lirası, (d) bendi hükümlerine uymayan noterlere ise her bir işlem için 1.000 Türk Lirası idari para cezası verilir. Tescil yapılmadan trafiğe çıkarılan araçlar, tescil yapılıncaya kadar trafikten men edilir”27. KTK md. 20 hükmünde henüz tescili yapılmamış motorlu araçların mülkiyet devirlerinin, genel olarak taşınır mülkiyetinin devrine ilişkin esaslarından ayrılmadığı söylenebilir. Diğer ifadeyle, satış veya diğer bir mülkiyeti devretmeyi amaçlayan sözleşmenin (borçlandırıcı işlem) yapılmasını izleyen mülkiyeti devir amacıyla zilyetliğin naklinin (tasarruf işlemi) gerçekleşmesi ile motorlu aracın mülkiyeti alıcıya geçmiş olacaktır. Örneğin aracın satımını izleyen teslim ile mülkiyet alıcıya geçmiş olacaktır.
5-6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 27/2. maddesine göre; “Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur. ” Aynı şekilde, ;Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesi; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. ” hükmünü taşımaktadır. Keza, 136. maddesi; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.”, demek suretiyle, imkânsızlık kavramını düzenlemiştir.
6-İmkânsızlık, ifa engeli sebeplerinden birini oluşturur. Gerçekten de, imkânsızlık, sürekli, kalıcı, temelli bir ifa engelidir. Bu niteliği ile imkânsızlık, temerrüdün karşıtıdır. İmkânsızlığın pratik önemi borçluya karşı aynen ifanın zorla sağlanamamasında ortaya çıkar. Diğer bir ifadeyle imkânsızlık, borçlanılan edimin ya baştan itibaren geçerli olarak doğmasını ya da sonradan borçlu veya diğer herhangi bir kimse tarafından objektif, sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesini önleyen, fiili veya hukuki engellere verilen isim olarak tarif edilebilir. İmkânsızlık, bir veya birden çok edimi kapsayabilir. Ayrıca, edimin ifasının imkânsızlığı, asli edimler yanında yan edimler için de söz konusu olabilir. İmkânsızlık genellikle edim sonucuna ilişkin olmalıdır. Ancak, bazı durumlarda imkânsızlık, edim fiiline ilişkin de olabilir. İmkânsızlık bir insan fiilinden veya tabiat olayından doğması yanında, mantıki, hukuki veya fiili sebeplerden de kaynaklanabilir.
7-Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesine göre, bir akdin konusu mümkün değilse, o akit imkânsızdır. Burada söz konusu olan imkânsızlık, başlangıçtaki, yani sözleşme yapıldığı sırada mevcut olan imkânsızlıktır (objektif imkansızlık). Bu halde, konusu hukuki veya fiili sebeplerden dolayı imkânsız olan sözleşme butlan yaptırımına tabidir ve başlangıçtan itibaren geçersizdir. Burada geçerli olan butlan yaptırımından bahsedebilmek için, imkânsızlık sözleşmenin konusu ile ilgili olmalı ve yalnız borçlu bakımından değil, objektif mahiyette ve herkes için söz konusu olmalıdır. Batıl bir sözleşme baştan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Fakat, sözleşme yapılırken taraflardan biri imkânsızlığı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa ve buna rağmen diğer tarafı bundan haberdar etmemişse, bu durumda karşı tarafın uğradığı menfi zararı karşılamakla yükümlüdür. Borçlar Kanunu’nun 136. maddesine göre, edimin yerine getirilmesi sözleşme yapıldıktan sonra imkânsız olursa ve bu imkânsızlıkta borçlunun kusuru bulunmazsa, borçlu borcundan kurtulur. Burada sözleşme, başlangıçtaki imkânsızlık gibi butlan yaptırımına tabi olmamakla birlikte, borçlu borcundan kurtulmaktadır. Borçluyu borcundan kurtaran imkânsızlığın objektif veya sübjektif olması önemli değildir. Sözleşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan imkânsızlık, ister objektif ister sübjektif olsun, borçlunun kusuruna dayanmadıkça, borçlu borcundan kurtulur. Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan imkânsızlık, borçlunun kusuruna dayanıyorsa, borçlu bundan sorumlu olur. Sonraki imkânsızlık, ister objektif ister sübjektif mahiyette olsun, borçlunun kusuru söz konusu olursa, borçlu bundan sorumlu olur. Bu takdirde, borca aykırılığı konu alan TBK’nın 136. maddesindeki genel hüküm uygulama alanı bulur.
8-İmkânsızlık; objektif-sübjektif imkânsızlık, başlangıçtaki-sonraki imkânsızlık, tam-kısmi imkânsızlık, sürekli-geçici imkânsızlık, borçlunun sorumlu olduğu imkânsızlık ve borçlunun sorumlu olmadığı imkânsızlık seklinde çeşitli türlere ayrılabilir. Objektif imkânsızlık, Borçlar Kanunu’nun 27, 112. ve 136.maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Objektif imkânsızlık-sübjektif imkânsızlık ayrımı baştaki imkânsızlık halinde önem kazanmaktadır. Sonraki imkânsızlığın doğurduğu hukuki sonuçlar açısından, objektif imkânsızlık ile sübjektif imkânsızlık arasında bir fark bulunmamaktadır. Borçlar Kanunu’nun 27. maddesine göre başlangıçtaki objektif imkânsızlık bir butlan sebebidir. Önemli olan, edimi sadece borçlunun mu, yoksa herkesin mi yerine getirip getiremeyeceğidir. Buna göre, eğer edim, borçlu da dahil üçüncü kişiler tarafından da yerine getirilemiyorsa, imkânsızlık objektiftir.
9-Yukarıda açıklandığı üzere, Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde yer alan şekilde, borçluya yükletilemeyen sonraki imkânsızlık hallerinde borçlunun borcu sona ereceğinden, borçlunun karşı taraftan aldığı şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/12193 esas 2021/10356 karar) Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Somut olayda;
10- Taraflar arasında 21.09.2021 tarihli … numaralı sözleşme ile… model … marka aracın, davacıya 272.000 TL bedelle satışının yapıldığı, 21.10.2021 tarihli ek protokol ile aracın şasi numarasının belirlendiği ve aracın teslim tarihinin 26.10.2021 tarihi olduğu belirlenmiştir. Yine asıl sözleşme ve ek protokolde atıf yapılan…numaralı “İç Dizayn Sözleşmesi” ile aracın iç dizayn bedelinin ise 40.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
11-Yukarıda 5-9 paragraflarında detaylandırıldığı üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 136. maddesinde; ” Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” denilmiştir. İfa imkansızlığı; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin imkansız hale gelmesi olarak açıklanabilir. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise buna objektif imkansızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da subjektif imkansızlık denir. İfa imkansızlığı sözleşme yapılmadan önce var ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirmekte ise sözleşme geçersizdir. Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde yer alan şekilde, borçluya yükletilemeyen sonraki imkânsızlık hallerinde borçlunun borcu sona ereceğinden, borçlunun karşı taraftan aldığı şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/12193 esas 2021/10356 karar, benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/3043 esas 2022/5665 karar sayılı ilamı) Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
12-Eldeki olayda Taraflarca yapılan 21.09.2021 tarihli…numaralı sözleşmede bir şasi numarası plaka vs belirlenmemişken, 21.10.2021 tarihli ek protokol ile aracın şasi numarasının… olarak belirlendiği, bu şekilde tarafların iradelerini bu şasi numaralı araca özgüledikleri, dolayısıyla sözleşmenin … şasi numaralı araç için yapıldığı anlaşılmış, Türkiye Noterler Birliğine ve …’a yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda bu şasi numarasında bir aracın bulunmadığı bildirilmiştir. Bu şekilde başlangıçta herhangi bir şasi numarası bildirilmeden, dosya kapsamına göre ilk defa tescili yapılacak araç için 2918 sayılı yasanın 19 ve 20/a maddesi düzenlemesi nazara alındığında tescili zorunlu bulunan ancak henüz ilk tescili yapılmamış bulunan bir aracın mülkiyetini kazanmak amacıyla yapılacak satış, bağışlama, mal değişimi (trampa) vb. Sözleşmelerin herhangi bir şekle tabi olmadıkları(Benzer yönde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin … esas…karar sayılı ilamı) göz önüne alınarak geçerli bir şekilde yapılan sözleşmenin 21.10.2021 tarihli ek protokol ile …. şasi numarasına özgülenerek ifanın sonradan imkansız hale getirildiği, anılan imkansızlığın, bu şaside bir aracın bulunmadığı nazara alındığında objektif imkansızlık olduğu ve Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde yer alan şekilde, sonraki imkânsızlık hallerinde borçlunun borcu sona ereceğinden, borçlunun karşı taraftan aldığı şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerekecek olup, davalının sözleşme kapsamında aldığı 272.000,00 TL araç bedelini iade etmesi gerekmekte olup, bu talep yönünden davacının talebi yerinde görülmüştür.
13-Yine davalı taraf 21.10.2021 tarihli ek protokol yapıldığı esnada ….şasi numaralı araç olmadığını bildiği, ek protokolde aracın dizayn edildiğini yazarak kusurlu davrandığı, bu şekilde ifanın imkansızlaştığını veya imkansız olduğunu davacıya bildirmeyerek TBK’nın 136/3.maddesi gereği bundan doğan zararlardan sorumlu olduğu, davacının sözleşmeler gereği davacıya MTV bedeli olarak 1.500,00 TL’yi SGK kayıtlarına göre sigortalı çalışanı olan Murat Yakışır’a ödediği, yine sözleşme tanzimi için davacının yaptığı ve belgelendirdiği bedellerden konaklama, seyahat vb giderlerin toplamı olan 782,00 TL masraf yaptığı, bu şekilde davacının toplam zararı olan 2.282,00 davacıya ödemesinin gerektiği, ancak davacının bu yöndeki talebinin 1.882,00 TL ile sınırlı olduğu anlaşılarak taleple bağlı kalınmıştır.
14-Davcı taraf cezai şart talep etmiş ise de, yukarıda 12 ve 13 numaralı paragraflarda detaylandırıldığı üzere; taraflar arasındaki sözleşmedeki aracın bulunmaması nedeniyle ifa imkansızlığının ortaya çıkması, dolayısıyla teslim borcunun bu şekilde sona erdiği, dolayısıyla sözleşmedeki cezai şartın talep edilemeyeceği gibi, davacının sözleşmenin 6.maddesi gereği üzerine düşen öncelikli ifa yükümlülüğünü, aracın iç dizayn bedeli olan 40.000,00 TL’yi ödemeyerek yerine getirmemesi nazara alındığında TBK’nın 97.maddesi gereği aynen ifa talebinde bulunamayacağı, bu haliyle davacının cezai şart talep edemeyeceği de anlaşılarak bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
15- Her ne kadar davalı taraf, davacı ile yeni bir protokol yapıldığı ve aracın değiştirildiği, bu araç bedelinin ödenmediği beyan etmiş ise de, dosyaya sunduğu 18.11.2021 tarihli protokolde davacının imzasının bulunmadığı ve anılan protokolün 01.11.2022 tarihli duruşmada davacı tarafça kabul edilmediği anlaşıldığından davalının bu savunmalarına itibar edilmemiştir.
16-Davacının, araç bedeli ve masraflar yönünden davalıyı davadan önce temerrüde düşürmediği, bu haliyle faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
-272.000,00-TL araç için ödenen bedelin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Davacının sözleşme için yaptığı masraflar toplamı olan 1.882,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
-Davacının cezai şarta yönelik talebinin reddine,
2-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 18.708,88-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 4.910,70-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 13.798,18-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 41.343,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 80,70-TL Peşin/nisbi Harcı, 4.830,00-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 4.991,40TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 307,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 307,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 297,34-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (E – Duruşma Vasıtasıyla) yüzüne karşı, verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/04/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı