Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/34 E. 2022/1563 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/34 Esas – 2022/1563
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/34 Esas
KARAR NO : 2022/1563

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ :…

DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Temlik eden … Ltd. Şti.; davalı şirkete her ikisi içinde ticari işletmeleriyle ilgili anlaşma gereği, makina ve donanım tedariki ve imalat uygulama hizmeti sağladığını, davalıya bu işler karşılığında faturalar kesilerek teslin edildiğini, fatura teslimi ile de aynı zamanda mal teslimi ve hizmet uygulaması da davalıya teslim edilerek temlik eden kendine düşen edimi yerine getirdiğini, davalının böylece temlik edene fatura bedellerinin ödenmesi borcu oluşmuş ve bu borçtan dolayı davalının temlik edene 54.191,00 TL bakiye fatura borcu kaldığını, Temlik eden tarafından; davalıdan olan fatura alacak bakiyesi fatura tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faizinin ve bütün hakları ile birlikte müvekkilim… Ltd. Şti.’ ne kayıtsız şartsız ve gayrikâbili rücu olmak üzere Borçlar Kanununun 183. ve devamı maddeleri gereği devir ve temlik edilmiş ve davalıya temlikname iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, davalıya karşı Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün… Esas dosyası ile icra takibi başlatıldığını,davalı tarafından yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu, ancak süresinde itirazın iptali davası açılmadığından bu dosyaların işlemden kaldırıldığını, Fatura alacağının temlik eden tarafından müvekkil davacıya temlik edildikten sonra davalıya temlikname iadeli taahhütlü olarak yollandığı, ancak ödeme yine yapılmayınca da bu kez arabuluculuğa başvurulduğu, davalı kötü niyetli olarak anlaşmaya yanaşmadığını, bu sebeple fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere, 54.191,00 TL. bakiye ana para alacağımızın ve bu alacağa fatura tarihinden işlemiş olan 119.220,00 TL. ve dava tarihinden işleyecek olan TTK nun 1530. Maddesinin 7.fıkrası uyarınca mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak temerrüt faiz oranının aynı kanuna göre %8 artırılmış ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davada talep edilen alacak miktarı için zaman aşımının mevcut olduğunu, davalı şirketin faaliyet merkezinin Ankara olduğunu bu sebeple öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde faturalardan bahsedildiğini ve alacağı faturalara dayandırıldığını, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişkin tekil olaylar/ilişkiler üzerinden değil, belli dönemlerde kesilen toplam rakamlar üzerinden yürütüleceğini, belli dönem içerisinde kısım kısım mal/hizmet alımı ve aynı şekilde kısım kısım ödemeler yapılacak, dönem sonunda alacak/borç kalemler hesaplanır, bu doğrultuda bakiye kısım üzerinden ticari ilişkinin yürütülmesi gerektiğini, bu sebeple davacının yaptığı gibi belirli faturaların alacak kalemleri içerisinden çekilerek takibe konu edilmesi ticari ilişki akışına aykırı olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Arabuluculuk anlaşmama tutanağı dosya içine alınmıştır, Davacı şirketin… Vergi Dairesinden BA kayıtları Davalı Şirketin BS kayıtları Sakarya Vergi Dairesinden celp edilmiş, Sakarya … İcra Müdürlüğünün … İcra dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
SMMM bilirkişi … 10/06/2022 tarihli raporunda;”… Davacı tarafın sunmuş olduğu temlik edene ait ticari defterlere ait bilgiler yukarıda detaylandırılmış olsa da; -2011 yılında tutulan defterlerin onaysız sayfalarda çift taraflı kayıt olarak tutulduğu bu nedenle usulsuzluk olduğu,-2012 yılına ait defterin ek tastiği 28.12.2012 yılında yapıldığı halde 01.01.2012 tarihinden itibaren kayıtların yazdırıldığı görülerek usule uyulmadığı, 2013 dönemine ait Ticari defterin sunulmadığı, 2014 yılına ait yine Yevmiye Defteri sunulmadığı, sunulmuş olan Defteri Kebir in eksik sunulduğu, 2013 dönemi ticari defterleri sunulmamış dahi olsa da B Formları ve cari ekstrelerden görülerek tüm faturaların kayıtlarda yer aldığı, Davada bahsi geçen ve temlik sözleşmesinde yer alan 2011 dönemine ait faturanın tahsilatının yapıldığının Kapanış Kaydı ve 2012 defterlerinden anlaşıldığı, 2012-2013-2014 dönemlerinde herhangi bir tahsilat kaydının yer almadığı, 2014 dönem sonu bakiyesine göre davalının 54.191,86 TL tutarında borçlu bulunduğu,….” şeklinde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
SMMM bilirkişi… 08/11/2022 tarihli raporunda;”… 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllı kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu, davalı … Ltd Şti’ nin 2011 yılında yapmış olduğu ödeme sonrası, ödenmemiş toplam 54.191,86 TL borcunun olduğu, Tarafların yıllar itibariyle veya belirli zaman aralıkları ile karşılıklı mutabakatlarının bulunmadığı, Dava dosyasına konu Defterlerinin raporumuzun önceki bölümlerinde detaylandırıldığı üzere; Yevmiye defterlerinden 2011 yılı Kapanış Tasdiki hariç olmak üzere davaya konu yılların açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2013 yılı Yevmiye defterinin suya maruz kalması sebebiyle tasdike ilişkin mühürün okunaksız hale geldiği, Tasdik bilgilerinin okunaksız hale gelerek tahrip olduğu, buna rağmen defterdeki kayıtların okunaklı olduğu, Kebir Defteri ve Envanter Defterlerinin usulüne uygun tasdiklerinin yaptırıldığı, fakat 2013 yılı Kebir ve Envanter defterinin suya maruz kalması sebebiyle tasdike ilişkin mühürün okunaksız hale geldiği, Tasdik bilgilerinin okunaksız hale gelerek tahrip olduğu, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılı defterlerinin fiziken görüldüğü, Davaya konu faturaların raporun önceki bölümlerinde detaylandırıldığı resmi defterlerine kaydedildiği , Temlik eden … LTD ŞTİ tarafından Davacı … LTD. ŞTİ. Ye devredilen alacak tutarına konu faizin; faturaların Davalı defterlerine kayıt tarihine 30 gün eklenerek bu tarihten dava tarihine kadar 6102 Sayılı yasanın 1530. Maddesi uyarınca işlemiş temerrüt faizi tutarı 103.406,79 TL olarak hesaplandığı…” yönünde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
2- Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
3- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
4- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
5-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
6-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
7-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
8- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 15 adet fatura nedeniyle alacak iddiasıyla eldeki dava açılmış, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılarak esasa geçilmiştir.
9-Davacının dava konusu faturaları dava dışı… Ltd. Şti’den temlik aldığı, 31.10.2020 tarihli yazılı temlik sözleşmesinde faturaların ve temlik edilen bedelin açıkça yazıldığı, bu haliyle yazılı yapılan temlik sözleşmesinin anılan yasanın 184.maddesine uygun olduğu, yine aynı yasanın 189.maddesine göre anılan temlik sözleşmesi ile ferilerinde davacıya geçtiği anlaşılmıştır.
10-Dosya kapsamında davacı tarafın, temlik aldığı 15 adet faturaya dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda temlik eden ile davalı arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta temlik eden ile davalının 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterleri incelenmiştir.
11- Temlik eden … .Ltd. Şti’nin 2011-2014 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu tanzim edilen ve dosyamıza sunulan 10.06.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; temlik edenin 2011 ve 2012 yılı defterlerinin usulüne uygun olmadığı, 2013 yılı defterlerinin sunulmadığı, 2014 yılı defterlerinin eksik sunulduğu, davaya konu edilen 15 fatura dışında bir faturanın daha bulunduğu, bu fatura dahil edildiğinde ve 2011 yılındaki ödeme düşüldüğünde 54.191,86 TL davacının davalıdan alacaklı olduğu bildirilmiştir. Anılan defterlerin usulüne uygun olmaması, eksik sunulması ve 2013 yılının hiç sunulmaması nedeniyle 6100 sayılı yasanın 222/3.maddesi gereği davacı lehine delil olamayacağı, ancak aynı yasanın 222/4.maddesi gereği aleyhine delil olacağı, bu haliyle temlik edenin ticari defterlerinin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispata yetmediği anlaşılmıştır.
12-Ancak; yine davalının 2011-2014 yılı ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyaya gelen 08.11.2022 tarihli rapora göre, davalının 2011 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin olmadığı, diğer defterlerin olduğu, 2013 yılı defterlerinin tasdiklerinin ıslanması nedeniyle okunamasa da, kayıtların okunaklı olduğu, davacının dayandığı 15 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dava konusu edilmeyen 1 faturanın daha olduğu, toplam 16 fatura nedeniyle davacının davalıdan 75.431,86 TL alacaklı olduğu, 2011 yılındaki fatura nedeniyle ödenen 21.240,00 TL mahsup edildiğinde, davacının davalıdan 54.191,86 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu haliyle 2011 yılındaki defterler hariç, diğer defterlerin delil mahiyetinde olduğu anlaşılarak, davalının davacıya anılan faturalar gereği borçlu olduğu, anılan faturaların davalı tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine BA olarak bildirildiği nazara alındığında, davalının faturaları tebliğ aldığı ve 6102 sayılı yasanın 21.maddesindeki 8 günlük yasal sürede itiraz etmediği bu şekilde davalının fatura içeriklerini aynen kabul ettiği anlaşılmış, faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu da nazara alındığında taraflar arasında faturalardan kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
13-Davalının 2011 yılı için ve aleyhine, diğer yıllar için ise delil mahiyetinde olan ticari defterleri nedeniyle davacıya davaya konu faturalar nedeniyle borçlu olduğu, davacının aleyhine delil olan defterlerine göre, davalının anılan faturalar nedeniyle temlik edene 21.240,00 TL ödediği, bu haliyle davalının toplam borcunun 54.191,86 TL olduğu raporlar ile bildirilmiştir. Ancak anılan raporlarda yapılan tespitlere göre, anılan hesaplamaya, dosya içinde bulunan temlik sözleşmesine ve davaya dahil edilmeyen 07.05.2012 tarihli, 8.909,00 TL bedelli faturanın da dahil ediliği, anılan faturanın davaya ve temlik sözleşmesine dahil edilmediği anlaşılarak, anılan fatura bedelinin mahsubunun gerektiği, bunun mahkememizce de yapılabileceği anlaşılmış ve bu hususta ek rapor alınmamıştır. Buna göre toplam alacak miktarı olan 54.191,86 TL’den davaya dahil edilmeyen fatura bedeli olan 8.909,00 TL mahsup edildiğinde davacının davalıdan 45.282,86 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ve buna göre hüküm kurulmuştur.
14-Davacının faiz talebi yönünden ise; yukarıda 7 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının faiz talebini takipten sonrası ile sınırlı tuttuğu, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin olduğu, faturaların hizmet tedarikinden kaynaklandığı, faturaların tebliğinden itibaren ayrı bir temerrtü ihtarına gerek olmaksızın davacının faize hak kazanacağı, dolayısıyla 6102 sayılı yasanın 1530.maddesindeki faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılarak, dosyaya sunulan 08.11.2012 tarihli rapordaki detaylı hesaplama da yerinde görülerek, davacının dava tarihine kadar, talep edebileceği faiz miktarının 103.406,79 TL olduğu, ancak anılan hesaplamaya davaya dahil edilmeyen ve 13 numaralı paragrafta detaylı açıklanan 07.05.2012 tarihli 8.909,00 TL bedelli fatura için hesaplanan faizin de olduğu, anılan faturanın temlik sözleşmesine ve davaya dahil edilmediği anlaşılaraki bu fatura için hesaplanan 17.504,19 TL’nin mahsubu gerekmiş ve davacının anılan faturalar gereği faiz alacağının ise 85.832,60 TL olduğu anlaşılarak bu bedel üzerinden hüküm kurulmuş, fazlaya dair talebi yerinde görülmemiştir.
15- Her ne kadar davalı taraf mahkememizin yetkisine itiraz etmiş ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin satış sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı olduğu, 6100 sayılı yasanın10.maddesi ve 6098 sayılı yasanın 89.maddesine göre para alacaklarının götürülecek borçlardan olduğu, davacının yerleşim yerinin Sakarya ili olduğu anlaşılarak davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
16-Her ne kadar davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de, davaya konu fatura içerikleri ve davacı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanı nazara alındığında; taraflar arasındaki ilişkinin satış sözleşmesinden kaynaklandığı, 6098 sayılı yasanın 146.maddesine göre zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, dava dışı temlik eden … ..Ltd. Şti tarafından anılan faturalar nedeniyle Sakarya … . İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip başlatılarak zamanaşımı süresinin 6098 sayılı yasanın 154.maddesine göre kesildiği ve bu tarihte yeniden başladığı nazara alınarak, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçmediği anlaşılmış ve davalının bu yöndeki savunmaları yerinde görülmemiştir.
17- Her ne kadar davalı taraf taraflar arasındaki cari hesap nedeniyle faturalara ilişkin temerrüt ihtarı olmadığından faiz istenemeyeceğini beyan etmiş ise de, cari hesap ilişkisinden bahsedebilmek için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi düzenlemesine göre yazılı bir sözleşmenin bulunmasının gerektiği, taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla cari hesaba ilişkin maddelerin uygulanamayacağı, taraflara arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, bu bağlamda takibe dayanak belge ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının talebinin ödenmeyen faturadan kaynaklanan alacak talebi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar, HGK 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı kararı) kanaatine varılmış, yukarıda 14 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere, davacının temerrüt faizi talep edebileceği anlaşılmıştır.
18-Her ne kadar davalının delilleri arasında yemin delili var ise de; davalının kısmi ödeme savunmasını ticari defterlere dayandırdığı, borcun tamamına yönelik bir iddiasının olmadığı, beyan ettiği kısmi ödemenin ticari defter incelemesiyle ortaya çıktığı, kalan kısma yönüdelik bir ödeme iddiasının bulunmadığı, kaldı ki davcının temlik alan olup, ödeme alan karşı taraf olmadığı da nazara alınarak yemin deliline başvurulmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 45.282,86-TL asıl alacak ve dava tarihine kadar işlemiş 85.832,60-TL faiz olmak üzere toplam 131.115,46-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, asıl alacak olan 45.282,86-TL’ye dava tarihinden itibaren 6102 sayılı yasanın 1530. Maddesi gereği faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 8.956,49-TL harçtan peşin olarak alınan 2.961,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.995,06-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 2.961,431-TL peşin harç, 11,50-TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.850,50-TL bilirkişi ücreti, 91 TL ( müzekkere , tebligat vs) gideri olan toplam 1.941,00TL nin red kabul oranına göre hesaplanan 1.467,40 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ‘nin kabul-ret oranına göre; 997,92-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 332,08 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre 20.667,32-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım sebebiyle A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
10-Karar Kesinleştiğinde Sakarya … . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının iadesine
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı