Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/29 E. 2022/1568 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/29 Esas – 2022/1568
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/29 Esas
KARAR NO : 2022/1568 Karar

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete …Ltd. Şti.'(temlik eden)nin ticari işletmeleriyle ilgi anlaşma gereği makina ve donanım tedariki ve imalat uygulama hizmeti sağladığını, davalıya bu işler karşılığında faturalar kesilip teslim edildiğini, fatura teslimi ile de aynı zamanda mal teslimi ve hizmet uygulamasınında davalı şirkete teslim edildiğini, temlik eden şirketin gerekeni yaptığını, davalı şirketin böylece temlik eden şirkete fatura bedellerinden kaynaklı 99.210,00-TL borcu oluştuğunu, temlik eden şirket tarafından davalı şirketten olan fatura alacak bakiyesi fatura tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faizinin ve bütün hakları ile birlikte davacı şirketine devir ve temlik edildiğini, davalı şirkete temliknamenin iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, temlik eden şirket ve davalı şirket arasındaki faturalar her iki taraf içinde ticari iş olduğunu, malların fatura tarihinden önce davalı şirkete teslim edildiğini, bu işlemin tarafların ticari defterlerine işlendiğini, temlik eden şirket ile davalı şirket arasında yapılan işin kalan iki tarafa da borç doğuran mal tedariki ve hizmet tedarikinden kaynaklanan para alacağı ilişkisi olduğunu ve fatura alacağı fatura tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini, temlik eden şirket tarafından temlik öncesi davalı şirkete karşı Sakarya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, bu icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, itiraz sebebiyle takibin durdurulduğunu ve ödemenin yine gerçekleşmediğini bunun sonucunda Sakarya Arabuluculuk Bürosunun … numaralı dosyası ile arabulucuğa başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını tüm bu sebeplerle 99.210,00-TL bakiye ana para alacağının olduğunu, bu alacağa fatura tarihinden işlemiş olan 172.625,00-TL ve dava tarihinden işleyecek olan temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı şirkete ticari ilişki sonucunda çeşitli ödemeler yapıldığını, davacı tarafından anılan ödemelerin cari hesaptan düşülüp düşülmediği, faturaların hangi tarihte ve kim imzasına teslim edildiği faturaların içeriği ve fatura karşılığı yapıldığı iddia edilen mal veya hizmet tespitine ilişkin bir bilgi bulunmadığı ve bu doğrultuda net bir cari hesap bakiyesi ortaya konulmadığını, bu sebeplerle taraflarınca borca itiraz ettiklerini, anılan borcun ödenme şartlarının yerine getirilmediğini, davanın reddini, davacının talep etmiş olduğu temerrüt faizine, faiz oranına ve faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası celp edilmiştir.
10/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının temlik alınan şirkete ait 2014 yılı ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle ticari defter incelemesi yapılamadığını, davaya konu edilen faturaların ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığı, davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığı, defter kayıtlarına göre davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarında inceleme yapılamadığı, dosya içerisinde bulunan tarafların bağlı oldukları vergi dairelerince sunulmuş olan BA ve BS formlarının birbiriyle örtüştüğü ve davaya konu edilen faturaların da tutar bakımından BA ve BS formlarını teyit ettiği yönünde rapor ibraz edilmiştir.
07/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının temlik alınan şirkete ait 2014 yılı defteri kebir ve envanter defteri ibraz ettiği, bu defterlerin TTK hükümlerine uygun olarak tutulduğu, temlik alınan şirketin Davalıdan 99.210,00-TL alacaklı olduğunun defterlere kaydedildiği, dava konusu alacakla ilgili bu iki defterin birbirlerini doğruladığı, temlik alınan şirkete ait yevmiye defteri ibraz edilmediğinden yevmiye defter kayıtlarına ilişkin herhangi bir inceleme yapılamadığı yönünde rapor ibraz edilmiştir.
21/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 2014 yılı itibariyle defterlerinin açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2014 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikinin bulunmadığı bu sebeple usule uyulmadığı, tarafların yıl sonu itibariyle veya belirli zaman aralıkları ile karşılıklı mutabakatlarının bulunmadığı, temlik eden …Ltd. Şti. tarafından davacı …. Ltd. Şti.’ye devredilen alacak tutarına konu faizin faturaların davalı defterlerine kayıt tarihine 30 gün eklenerek bu tarihten dava tarihine kadar (6102 Sayılı yasanın 1530. Maddesi uyarınca) işlemiş temerrüt faizi talep edilmiş olsa da faturaların … A.Ş. tarafından geç kayıtlara alınmış olması usule uygun olmadığından temerrüt faizi hesaplamasında kayıt tarihi yerine fatura tarihlerine 30 gün eklenerek bu tarih temerrüt faizi hesaplamasının başlangıç tarihi kabul edildiği, bu doğrultuda hesaplanan temerrüt faizi tutarı iş bu raporun önceki bölümlerinde detaylandırıldığı üzere 160.433,10-TL olarak hesaplandığı, davaya konu faturalar doğrultusunda 2014 yıllı kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu davalı … A.Ş.’nin kayıtları doğrultusunda ödemeler ve temlikleri sonrası ödenmemiş toplam 99.210,00-TL borcunun olduğu yönünde rapor ibraz edilmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
2- Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
3- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
4- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
5-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
6-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
7-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
8- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 2 adet fatura nedeniyle alacak iddiasıyla eldeki dava açılmış, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılarak esasa geçilmiştir.
9-Davacının dava konusu faturaları dava dışı …Ltd. Şti’den temlik aldığı, 31.10.2020 tarihli yazılı temlik sözleşmesinde faturaların ve temlik edilen bedelin açıkça yazıldığı, bu haliyle yazılı yapılan temlik sözleşmesinin anılan yasanın 184.maddesine uygun olduğu, yine aynı yasanın 189.maddesine göre anılan temlik sözleşmesi ile ferilerinde davacıya geçtiği anlaşılmıştır.
10-Dosya kapsamında davacı tarafın, temlik aldığı 2 adet faturaya dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda temlik eden ile davalı arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta temlik eden ile davalının 2014 yılına ait ticari defterleri incelenmiştir.
11- Temlik eden ….Ltd. Şti’nin 2014 yılı ticari defterlerinin incelenmesi sonucu tanzim edilen ve dosyamıza sunulan 07.07.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; temlik edenin 2014 yılı ticari defterlerinin açılış onaylarının olduğu, ancak kapanış onaylarının olmadığı, faturalar nedeniyle davalının 30.000 TL ödeme yaptığı, bu nedenle davacının davalıdan 99.210,00 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir. Anılan defterlerin kapanış tasdiklerinin olmaması nedeniyle 6100 sayılı yasanın 222/3.maddesi gereği davacı lehine delil olamayacağı, ancak aynı yasanın 222/4.maddesi gereği aleyhine delil olacağı, bu haliyle temlik edenin ticari defterlerinin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispata yetmediği anlaşılmıştır.
12-Ancak; yine davalının 2014 yılı ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyaya gelen 21.11.2022 tarihli rapora göre, davalının da 2014 yılına ait ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin olmaması, davacının dayandığı 2 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalar nedeniyle davalının davacıya 99.210,00 TL borçlu olduğu, anılan kayıtların davalı aleyhine 6100 sayılı yasanın 222/4.maddesi gereği delil olacağı anlaşılarak, davalının davacıya anılan faturalar gereği borçlu olduğu, anılan faturaların davalı tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine BA olarak bildirildiği nazara alındığında, davalının faturaları tebliğ aldığı ve 6102 sayılı yasanın 21.maddesindeki 8 günlük yasal sürede itiraz etmediği bu şekilde davalının fatura içeriklerini aynen kabul ettiği anlaşılmış, faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu da nazara alındığında taraflar arasında faturalardan kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
13-Davalının aleyhine delil olan ticari defterleri nedeniyle davacıya davaya konu faturalar nedeniyle borçlu olduğu, davacının aleyhine delil olan defterlerine göre, davalının anılan faturalar nedeniyle temlik edene 30.000 TL ödediği, bu haliyle davacının davalıdan 99.210 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
14-Davacının faiz talebi yönünden ise; yukarıda 7 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının faiz talebini takipten sonrası ile sınırlı tuttuğu, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin olduğu, faturaların hizmet tedarikinden kaynaklandığı, faturaların tebliğinden itibaren ayrı bir temerrtü ihtarına gerek olmaksızın davacının faize hak kazanacağı, dolayısıyla 6102 sayılı yasanın 1530.maddesindeki faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılarak, dosyaya sunulan 21.11.2022 tarihli rapordaki detaylı hesaplama da yerinde görülerek, davacının dava tarihine kadar, talep edebileceği faiz miktarının 160.433,10 TL olduğu anlaşılarak bu bedel üzerinden hüküm kurulmuş, fazlaya dair talebi yerinde görülmemiştir.
15- Her ne kadar davalı taraf mahkememizin yetkisine itiraz etmiş ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin satış sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı olduğu, 6100 sayılı yasanın10.maddesi ve 6098 sayılı yasanın 89.maddesine göre para alacaklarının götürülecek borçlardan olduğu, davacının yerleşim yerinin Sakarya ili olduğu anlaşılarak davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
16-Her ne kadar davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de, davaya konu fatura içerikleri ve davacı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki beyanı nazara alındığında; taraflar arasındaki ilişkinin satış sözleşmesinden kaynaklandığı, 6098 sayılı yasanın 146.maddesine göre zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, dava dışı temlik eden …..Ltd. Şti tarafından anılan faturalar nedeniyle Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası ile takip başlatılarak zamanaşımı süresinin 6098 sayılı yasanın 154.maddesine göre kesildiği ve bu tarihte yeniden başladığı nazara alınarak, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçmediği anlaşılmış ve davalının bu yöndeki savunmaları yerinde görülmemiştir.
17- Her ne kadar davalı taraf taraflar arasındaki cari hesap nedeniyle faturalara ilişkin temerrüt ihtarı olmadığından faiz istenemeyeceğini beyan etmiş ise de, cari hesap ilişkisinden bahsedebilmek için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi düzenlemesine göre yazılı bir sözleşmenin bulunmasının gerektiği, taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla cari hesaba ilişkin maddelerin uygulanamayacağı, taraflara arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, bu bağlamda takibe dayanak belge ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının talebinin ödenmeyen faturadan kaynaklanan alacak talebi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar, HGK 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı kararı) kanaatine varılmış, yukarıda 14 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere, davacının temerrüt faizi talep edebileceği anlaşılmıştır.
18-Her ne kadar davalının delilleri arasında yemin delili var ise de; davalının kısmi ödeme savunmasını ticari defterlere dayandırdığı, borcun tamamına yönelik bir iddiasının olmadığı, beyan ettiği kısmi ödemenin ticari defter incelemesiyle ortaya çıktığı, kalan kısma yönüdelik bir ödeme iddiasının bulunmadığı, kaldı ki davcının temlik alan olup, ödeme alan karşı taraf olmadığı da nazara alınarak yemin deliline başvurulmamıştır.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 99.210,00-TL asıl alacak ve dava tarihine kadar işlemiş 160.443,10-TL faiz olmak üzere toplam 259.653,10-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, asıl alacak olan 99.210,00-TL’ye dava tarihinden itibaren 6102 sayılı yasanın 1530. Maddesi gereği faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 17.736,90-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 4.642,27-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 13.094,63-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 39.351,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ‘nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 4.642,27-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 4.722,97TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
7-Davacı tarafından yapılan; 2.637,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.637,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.519,30-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın kararın kesinleşmesi sonrasında yatıran ilgiliye iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı