Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/288 E. 2022/1465 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/288 Esas – 2022/1465
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/288 Esas
KARAR NO : 2022/1465

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :….
VEKİLLERİ : Av. ….

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı …. ….. A.Ş’ne ……. Hizmeti verdiğini, işbu hizmete dayalı borcun ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine ……. İcra Müdürlüğü …./…. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının yaptığı itiraz neticesinde icra takibinin durduğunu, 07/01/2021 tarihine kadar davalı …. …… A.Ş’nin her ay düzenli olmamakla birlikte hizmete ilişkin bedeli ödediğini, ancak 07/01/2021 tarihinden itibaren son fatura kesim tarihi olan 29/07/2021 tarihine kadar hiçbir ödeme yapmadığını, açıklanan nedenlerle davalı …. ….İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız ve yersiz itirazın iptalini ve takibin kaldığı yerden devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyasının müvekkili şirket ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 12/05/2022 tarihli celse ara kararı gereği tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için muhasebeci bilirkişi görevlendirilmiş ve rapor aldırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 15/08/2022 tarihli raporunda; dava konusu firmalar arasında ticari münasebetin olduğunu, …. …. A.Ş’nin davalı …. …… A.Ş’nden 5.523,84 TL alacağını olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 7 adet fatura ile ilgili olarak …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyası ile 5.523,84 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 232,72 TL faiz olmak üzere toplam 5.747,56 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 24.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 20.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 02.03.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 15.08.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı oldukları de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 15.06.2022 tarihli rapora göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan 5.523,84 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.523,84 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 5.523,84 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, davacının icra takibi öncesi için 29.07.2021 tarihinden takip tarihine kadar faiz talebinde bulunduğu, taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin olduğu, faturaların mal veya hizmet tedarikinden kaynaklandığı, 31.01.2021, 28.02.2021, 31.03.2021, 07.05.2021, 26.05.2021 ve 30.06.2021 tarihli faturalar yönünden toplam 4.734,72 TL alacak yönünden davacının icra takibindeki talebi doğrultusunda 29.07.2021 tarihinden icra takibinin başlatıldığı 19.10.2021 tarihine kadar faiz talep edebileceği, Merkez Bankasının sitesinden alınan bilgilere göre TTK 1530 maddesi uyarınca davacının 2021 yılı için %18,25 faiz talep edebileceği, yapılan hesaplamada davacının 29.07.2021 tarihi ile icra takibinin başlatıldığı 19.10.2021 tarihleri arasında 4.734,72 TL alacak yönünden 194.12 TL temerrüt faizi talep edebileceği, 01.10.2021 tarihli faturanın davalının ticari defterlerine 01.10.2021 tarihinde kayıt edildiği, bu fatura yönünden temerrütün oluşmadığı dolayısıyla faiz talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla, 6102 sayılı yasanın 1530. maddesindeki faiz talebinin kısmen yerinde olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilmiş sehven kısa kararda tarafların yokluğunda olarak yazılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İle;
2-Davalı borçlunun …iİcra Müdürlüğünün …./…. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 5.523,84-TL asıl alacak, 194,12-TL temerrüt faizi (TTK 1530 maddesi uyarınca) olmak üzere toplam 5.717,96 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi (TTK 1530 maddesi uyarınca) işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalı itirazında asıl alacak yönünden haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 4.734,72-TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 390,59-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 98,16-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 292,43-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 5.717,96-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 29,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 98,16-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 178,86TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan; 864,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 864,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 859,55-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre; 1.313,13-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 6,87 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
10-Fazla yatan gider avansının karar kesinleştikten sonra istek halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda verilen kararın, miktar itibariyle kesin olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/11/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı

Tashih Şerhi

Her ne kadar söz konusu kararın hüküm kısmında ”3-Davalı itirazında asıl alacak yönünden haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 4.734,72-TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” şeklinde karar verilmiş ise de, asıl alacak miktarının 4.734,72 TL olarak sehven yazıldığı ve maddi hata olduğu anlaşılmakla, bu maddenin “3-Davalı itirazında asıl alacak yönünden haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 5.523,84-TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” olarak TASHİHİNE karar verildi. 28/11/2022