Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2022/1372 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/240 Esas – 2022/1372
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/240 Esas
KARAR NO : 2022/1372 Karar

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2022
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından paslanmaz çelik baca sistemi yapılması amacıyla 19/03/2021 tarihinde davalıya teklif verildiğini anılan teklifin onaylanıp taraflar arasında sözleşme imzalandığını, anılan teklif şartlarına göre davalı tarafından 31/03/2021 tarihinde peşinat olarak 35.000,-TL ödeme yapıldığını, ancak teklif konusu faturaların toplamının 69.231,78-TL olduğunu, 29/04/2021 tarihli fatura ile anılan durumun sabit olduğunu, 34.231,78-TL fatura alacağı olduğunu ve işlemiş faizin tahsili amacıyla … … Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibine borçlu tarafından söz konusu takip dosyasının durdurulduğunu, davacının alacağının ödenmemesi konusundaki tüm taleplerin sonuçsuz kaldığını ve bu nedenle davalının üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine açılan takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, davalı şirketin adresi “… Mah. … Sk. No: …-…/ …/…” olduğundan yetkili icra müdürlüğünün … (…) icra müdürlüğünün olduğunu ve ödeme emrinde belirtilen hususların gerçek dışı olduğunu davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, iş bu icra takibine yapılan itirazları doğrultusunda durdurulmasını talep ve beyan etmiştir.
… İcra Dairesinin …/… icra dosyası UYAP sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 31/05/2022 tarihli celse ara kararı gereği tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat yazılmasına karar verildiği, bilirkişiden rapor alındığı anlaşıldı.
……… bilirkişi 25/06/2022 tarihli raporunda; Davacı … Tic. Ltd.Şti’nin incelenen 2021 takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğunu, davalı … A.Ş’nin 2021 yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğunu, davacının icra takibi taptığı 34.231,78 TL anapara tutarının hem davacı hem de davalının ticari defter ve belgelerinde TTK, VUK ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe ilkeleri gereği kayıt altına alındığını, dava konusu faturanın davacı tarafından BS formuyla, davalı tarafından BA formuyla ilgili vergi dairesine beyan edildiğini, her iki tarafın ticari defter kayıtlarının birbirini desteklediğini, davacının davalıya yapmış olduğu hizmetin eksik veya kusurlu olduğu iddiasını destekleyen herhangi bir bilgi veya belgenin dosya kapsamında mevcut bulunmadığını, davacının … İcra Müdürlüğünün …/… Esas numaralı icra dosyasında icra takibi yaptığı 34.231,78 TL tutarın tarafına ibraz edilmiş bulunan incelemeye konu yasal defterler içerisinde kayıtlandığını ve defter kayıt belge ve deliller ışığında alacak aslına ilişkin tutarın 34.231,78 TL olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 1 adet fatura ile ilgili olarak … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 34.231,78 TL asıl alacak ve 3.149,32 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.381,10 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 29.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 30.11.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 17.02.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
12- Davalı tarafından ….. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine ve mahkememizin yetkisine ayrı ayrı itiraz edildiğinden, öncelikle yetki sorununun çözülmesi gerekmiştir. Davalı tarafından ……S İcra Müdürlüğünün yetkisine ve mahkememizin yetkisine yapılan itirazın, fatura konusu işlemin yapıldığı yerin davalının Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre Sakarya Şubesinin bulunduğu “… Mahallesi … … . …: …/…” adresi olduğu, dolayısıyla dava konusu alacağın davalının Sakarya şubesinin işleminden kaynaklandığı, benzer yöndeki Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/11390 esas 2014/13339 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, işlemin şube ile ilgili olması halinde şubenin bulunduğu yer icra dairesinin ve mahkemesinin yetkili olacağı da anlaşılarak, 6100 sayılı HMK’nın 6. ve 14.maddeleri gereği … İcra Müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine yapılan itiraz yerinde görülmemiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturayaa dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hizmet sağlayan tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 25.06.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında faturaya dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine anılan faturaların vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporuna göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu fatura ve faturaya ilişkin kısmi ödeme yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturanın davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturanın davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu fatura nedeniyle davacının davalıdan 34.231,78 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 34.231,78 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturaya ilişkin davalı tarafından talep edilen bakiye kısım için bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
16-Davacı tarafın takipten önceki dönem için 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca faiz talep ettiği görülmüş, raporda bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış ise de, anılan hesaplamanın mahkememizce de yapılabileceği anlaşıldığından ek rapor alınmamıştır. Taraflar arasında mal ve hizmet tedarikinin bulunduğu anlaşıldığından anılan olaya 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinin uygulanabileceği anlaşılmıştır. Buna göre TCMB’nin sitesinden alınan faiz verilerine göre; 6102 sayılı yasanın 1530.maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu dönem için uygulanacak faiz oranının %18,25 olduğu, 6102 sayılı yasanın 1530/4-a maddesindeki yasal düzenlemeye göre; Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda temerrüt oluşacağı, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre faturanın davalıya 29.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, buna göre temerrütün 29.05.2021 tarihinde oluştuğu, bu tarihten takip tarihi olan 29.11.2021 tarihine kadar 184 gün geçtiği, 184 gün için işleyecek faizin (184×18,25/365 formülünden hareketle) %9,2 olduğu, asıl alacağa takip öncesi işlemiş faizin buna göre (9,2x 34.312,78/100 formülünden hareketle) 3.149,32 TL olduğu, buna göre davacının takip öncesi işlemiş faiz yönünden de haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; Davalı borçlunun … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 34.231,78 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 2.553,50-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 451,47-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 2.102,03-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 451,47-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.652,25-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.184,42TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı