Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/217 E. 2022/1231 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/217 Esas – 2022/1231
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/217 Esas
KARAR NO : 2022/1231

BAŞKAN : ….
KATİP ….
DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av…

DAVALI ….
VEKİLİ : A….

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/02/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …. Sağlık Hiz.Turz.ve Dan.Ltd.Şti ile davalı …. …. İnş.San.Tic.Ltd.Şti arasında 22/02/2021 tarihinde saç ekim merkezi kurulumuna ilişkin olarak adi yazılı şekilde şartname sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında saç ekim merkezi kurulumuna ilişkin olarak imzalanan teknik şartname sözleşmesi gereği yüklenici tarafın sözleşmede tanımlanan işi belirlenen süre içerisinde anahtar teslim şekilde ifaya hazır hale getirmeyi ve işin tesliminde gecikilen her gün 5.000 TL cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalı yüklenici firmanın sözleşmede belirtilen şartlara uymadığını ve proje konusu işi taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye uygun bir şekilde tamamlanmadığını, yapılan sözleşmenin ‘işin süresi’ başlıklı 7. Maddesinde anahtar teslim şekilde yapılacak olan saç ekim merkezi projesinin sözleşme imza tarihinden itibaren 30 takvim günü içerisinde bitirileceği ve 26/02/2021 tarihinin işe başlama tarihi olarak kabul edildiğinin belirtildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin imza tarihinin 22/02/2021 olduğunu, sözleşme tarihinden itibaren işlemek üzere yüklenici firmaya verilen 30 günlük sürenin 24/03/2021 tarihinde dolduğunu, müvekkilinin sözleşmenin ifa edilememesi nedeniyle talep edebileceği hakları koruma altına almak ve yüklenici firma tarafından ifa edilemeyen hususları tespit ettirmek adına …. ….Sulh Hukuk Mahkemesinin …./…. D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduklarını, işin teslimi için kararlaştırılan tarihten sonraki süreçte de yüklenici firma edimini ifa etmediği için müvekkili şirketin gecikmeden dolayı daha fazla zarara uğramamak adına sözleşme konusu işi kendisinin tamamlattırdığını, bu nedenle de davalı yüklenicinin cezai şartın muaccel hale geldiğini, yani işin süresi olarak belirlenen sürenin son günü ile sözleşme konusu işin ikame ifa olarak müvekkili davacıya fiilen teslim edildiği tarih arasındaki dönemi kapsayan cezai şart miktarının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, izah edilen nedenlerle taraflar arasında teslim tarihi olarak kararlaştırılan tarih ile sözleşme konusu işin ikame ifa olarak fiilen teslime hazır hale getirildiği tarih arasındaki dönemi kapsayan ve teslimde gecikilen her gün için 5.000 TL olarak belirlenen cezai şart miktarından, HMK md.109 gereğince fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’nin cezai şartın muaccel hale geldiği tarihten işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı yükleniciden alınarak müvekkili davacıya verilmesini, sözleşme konusu edimin kararlaştırılan tarihte ifa edilmemesi nedeni ile müvekkkili nezdinde oluşan ve cezai şart miktarını aşan gerçek zarar miktarından da, HMK md.107 gereğince arttırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’sinin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı yükleniciden alınarak müvekkili davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının cezai şart ve zarar taleplerine ilişkin taleplerini belirsiz alacak şeklinde ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte davacı şirket müdürü …. …. ile davalı şirket yetkilisi İbrahim …. ….un arkadaşlık ilişkilerinin olduğunu, davacı tarafın dava dışı …….. …. Hastanesinin içine saç ekim merkezi açılması konusunda dava dışı hastane ile anlaştığını, söz konusu yapım işinin davacı tarafından yapıldığını, müvekkili şirket tarafından söz konusu işe ilişkin hiçbir çalışma yapılmadığını, sözleşmede her iki tarafa borç yüklenmemiş olup söz konusu yapım işlerine karşılık herhangi bir ücret belirlenmediğini, davacı tarafın sunduğu mimari satın alma listesi sözleşmesinin altındaki kaş ve imzanın müvekkili şirketin tek yetkilisi olan …. …. …. ait olmadığını, dava konusu sözleşmenin hukuki geçerliliği bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu işte kusuru bulunmadığından davacının taleplerinin reddine, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının dayanağı olan 22/02/2021 tarihli sözleşmenin geçerli bir eser sözleşmesi olup olmadığı, bu sözleşme kapsamında davalının yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı, davacının talep ettiği cezai şartın ödenmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalının edimini yerine getirmemiş olması sebebi ile davacının cezai şartı aşan zararının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmede davalı tarafından saç ekim merkezinin kurulmasının kararlaştırıldığı ve gecikilen her gün için 5000-TL cezai şart ön görüldüğü ancak buna karşılık davacının herhangi bir bedel ödemeyeceğinin belirtildiği yanı sözleşmenin bedelsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/3-727 E., 2011/75 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere 6098 sayılı TBK’nın 470. maddesinde eser sözleşmesi; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.Bu hükme göre; yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi (meydana getirmeyi) taahhüt eden ve imal ettiği şeyi de (eseri) iş sahibine teslim etme yükümlülüğü altına giren kişi ya da kuruluştur. İş sahibi ise, sözleşmeye konu olan eseri bedeli karşılığında imal ettiren ve imal edilen eseri teslim almakta menfaati olan gerçek veya tüzel kişiler veya iş ortakları ya da gruplaşmış müesseselerdir (İzzet Karataş, Eser Sözleşmeleri, 2. Baskı, Ankara, 2009, s. 30). Bu tanıma göre eser sözleşmesinin unsurlarını; eser imal etme, ücret, taraflar arasında anlaşma ve sözleşmenin şekli olarak belirlemek mümkündür. Somut olayda eserin bedelsiz yapılacağı kararlaştırıldığından bedel unsuru eksik olmakla taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesi değildir.
Davalı şirketin davacıya karşılıksız olarak bir eser kazandırma vaadi bağışlama sözleşmesi olarak kabul edilebilecektir. Taraflar arasındaki bu sözleşmenin geçerli olup olmadığı ve davalı şirketin bağışlama mahiyetindeki bu sözleşme ile bağlı olup olmadığı ve eseri meydana getirme borcu altında bulunup bulunmadığı irdelenmelidir.
Limited şirketlerde müdürün şirketi temsil yetkisinin kapsamını ve sınırlandırılmasını düzenleyen TTK nun 629. Maddesinde “Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulunun temsil yetkisinin kapsam ve sınırını düzenleyen ve somut olayda TTK nun 629. Maddesi atfı uyarınca uygulama yeri bulan TTK nun 371. Maddesinde (1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücû hakkı saklıdır. (2) Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir.” denilmektedir.
Türk Medeni Kanunun 3. Maddesinde “Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” kuralı yer almaktadır.
6102 sayılı TTK nun 125. Maddesinde Ticaret şirketlerinin Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabileceği ve borçları üstlenebileceği ancak kanuni istisnalar saklı olduğu ifade edilmiştir. Bu düzenleme ile ultra vires ilkesinden vazgeçilmiş olmakla birlikte TTK nun 371/2 maddesinde olduğu gibi kanuni istisnalar saklı tutulmuştur. Bir şirketin işletme konuları dışında şirket olma ile bağdaşmayan konular da dahil her türlü konuda faaliyet icra edebilmesi düşünülemez. Anonim ve limited şirketlerde konu dışı işlemin geçerliliği, karşı tarafın, işlemin konu dışı olup olmadığını bilip bilmemesine göre tespit edilecektir. İşlemin karşı tarafının tacir olması halinde basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü ayrıca gözetilmelidir. TTK m. 371/2 gereği karşı tarafça konu dışı olduğu bilinen işlem hükümsüzdür.
Somut olayda davalı şirket yetkilisi davacı şirket ile bedelsiz olarak düzenledikleri sözleşmede davacı lehine saç ekim merkezi kurulmasını ve hatta gecikme halinde cezai şart ödenmesini kararlaştırmışlardır. Davalı bu sözleşmenin şirket temsilcileri arasındaki arkadaşlık ilişkisinden kaynaklı olarak davacının talebi doğrultusunda dava dışı bir hastaneye sunulmak üzere hazırlandığını ve geçerlilik taşımadığını savunmuştur. Şirketlerin ticari kazanç maksadı ile kurulduğu düşünüldüğünde hiçbir bedel almaksızın sözkonusu işin tüm masrafı davalıya ait olacak şekilde yapılması ve hatta cezai şart öngörülmesi olağan bir durum olmayıp bağış niteliğindeki bu işlemin ticari işletmenin konusu dışında kaldığı çok açıktır. Taraflar arasındaki whatsapp yazışmalarına yansıyan ilişki de nazara alındığında davacının karşılıksız kazandırma niteliğindeki bu işlemin davalının işletme konusu dışında kaldığını bildiği sabittir. Ticari işletmenin kazanç sağlamasının aksine açıkça maddi kayba uğrayacağı bir işlemin işletme konusuna dahil olması düşünülemez. Davacı tacir olup basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlüdür. Bu itibarla davacının yapılan sözleşme konusunun yani bedelsiz kazandırmanın davalı şirketin işletme konusunun dışında olduğunu bildiği ve davacının iyiniyet savunmasında bulunamayacağı sonucuna varılmakla TTK nun 371 maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmenin hükümsüz olduğu kabul edilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 21,77-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/06/2022

Katip ….
e-imzalı

Başkan ….
e-imzalı