Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/187 E. 2023/117 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/187 Esas – 2023/117
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/187 Esas
KARAR NO : 2023/117

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 04/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …Tic.Ltd.Şti’nin iş sağlığı ve güvenliği konusunda danışmanlık ve hekim hizmetleri başta olmak üzere İş Sağlığı mevzuatından doğan yükümlülükler alanında hizmet verdiğini, müvekkili şirketin borçlu olan … A.Ş’ne İş sağşığı ve Güvenliği ile ilgili olarak danışmanlık, işyeri hekimliği, iş sağlığı ve sair hizmetler verdiğini, söz konusu hizmete ilişkin olarak davalı adına fatura düzenlendiğini, müvekkilinin toplamda 8.990,20 TL tutarındaki bakiye alacağını davalıdan talep ettiğini, davalının her ne kadar başlatmadığını ancak davalı şirketin hem borcunu ödemem iradesini sürdürmesi hem de temerrütte ısrarlı davranması nedeniyle Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosya kapsamında asıl alacak ve işlemiş faizlerin tahsili maksadıyla 10.745,27 TL üzerinden 26/01/21021 tarihinde mezkur icra takibi ikame edildiğini, davalı şirketin borcunu ödeme yerine kötü niyetli olarak mezkur icra takibine itirazında bulunduğu ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının borcu ödememesi dolayısıyla müvekkili şirketin yaşadığı ticari kayıplara, borçlunun malvarlığını azaltma yoluna gitmesi sebebiyle müvekkili şirketin alacağını tahsilini temin amacıyla davalının taşınır, taşınmaz malları, 3. Kişilerdeki hak ve alacakları ile davalı adına kayıtlı sair araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına borçlunun yapmış olduğu tüm itirazların iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ilgili tutarın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkili şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Davalı tebligata rağmen cevap vermemiştir.
Sakarya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden incelenmiştir.
Mahkememizin 21/04/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için dosyanın muhasebeci bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
SMMM bilirkişi 16/11/2022 tarihli raporunda; dava konusu firmalar arasında ticari münasebetin olduğunu, davacı şirketin 2019-2020 defter kayıtlarında davalı şirketinden 8.990,20 TL alacağının olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen faturalar ile ilgili olarak Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin 12.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 18.02.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 04.02.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 4 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/hizmet veren tarafından gönderilen faturanın alıcı/hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacı tarafın 2019 ve 2020 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyamıza sunulan 16.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususlarında ve faiz miktarı hususlarında tespit yapılmadığı anlaşılmakla bilirkişiden ek rapor aldırılmış, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 30.06.2022 tarihli ek raporda istenilen hususların tespiti yapılmadığından yeni bir bilirkişiden rapor aldırılmıştır. 16.11.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında takibe konu faturaya dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, defterlerin usulüne uygun tutuldukları, davacının birbirini doğrulayan ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturaların davacı tarafın defterlerine işlendiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.990,20 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Davalı tarafa ticari defterlerini sunması için 30.04.2022 tarihinde ihtarlı tebligat çıkartılmış, davalı taraf iki haftalık kesin sürede ticari defterlerini dosyaya sunmadığı gibi bulundukları yere ilişkinde bildirimde bulunmadığından davalı taraf ibrazdan kaçınmış sayılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan 16.11.2022 tarihli rapora göre, davacının ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması, verilen kesin sürede davalının defterlerini ibraz etmemesi, bu şekilde ibrazdan kaçınması ve davacının dayandığı faturada teslim alan kısmında imzanın da bulunması nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturanın davalıya sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davalının fatura gereği davalıdan 8.990,20 TL takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Davacı takip talebinde icra takibi öncesi için de faiz talep etmiş ise de takibe konu faturalardan 31.01.2020 Tarih 2.578,80 TL bedelli fatura üzerinde ödeme tarihinin 29.02.2020 olarak yer aldığı, davacının sadece bu fatura yönünden faiz talep edebileceği diğer faturalar üzerinde ödeme tarihinin bulunmadığı, bu faturalar yönünden davalının temerrüde düşürülmediği diğer faturalar nedeniyle faiz talep edilemeyeceği anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan hesaplamada davacının 31.01.2020 Tarih 2.578,80 TL bedelli fatura yönünden ödeme tarihi olan 29.02.2020 tarihinden icra takibinin başlatıldığı 26.01.2021 tarihine kadar 280,51-TL reeskont avans faizi talep edebileceği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının Sakarya İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİNE, icra takibinin 8.990,20-TL asıl alacak ve icra takibi tarihine kadar işlemiş 280,51 TL reeskont avans faizi olmak üzere toplam 9.270,71 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacak miktarı olan 8.990,20-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 633,28-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 129,78-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 503,50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 1.474,56-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 129,78-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 210,48TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.605,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.605,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.384,75-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre; 1.138,76-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 181,24 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
9- Fazla yatan gider avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin(e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen kararın, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/02/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı