Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/164 E. 2022/1519 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/164 Esas – 2022/1519
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/164 Esas
KARAR NO : 2022/1519

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av….

DAVALI : ….
VEKİLİ : Av…..

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2022
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile davacı şirket arasında ticari iş ilişkisi sebebiyle , faturaya konu borca istinaden …. …. ……..İcra Müdürlüğü …./….. dosyası ile takip başlatıldığı, davalı şirket işbu takibe yetki, borç, faiz ve tüm fer’iler yönünden itiraz ettiğini, yetki itirazının kabulü üzerine icra dosyası ………İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği ve …./…. numarasına kaydının yapıldığı, Davalı yanın, …. …..İcra Müdürlüğü’nün ……./….. sayılı dosyası kapsamında tebliğ ettiği ödeme emrine de itirazı üzerine, icra Müdürlüğü takibin durdurulduğunu, Davalı tarafın yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyet li olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında müteaddit defa ticari iş yapıldığını, davalı tarafın 26.07.2021 tarihine kadar almış olduğu ürün ve hizmetlere karşılık ödemelerini gerçekleştirdiği, 24.08.2021 tarihinde kesilen …., …., …. numaralı faturalara konu ürünler davalı şirkete teslim edildiği, davalı tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, faturalara ilişkin olarak 83.797,55 TL miktarında bir alacağın bulunduğunu, alacak için icra takibi yapıldığını davalının borca itirazı ettiğini, bu sebeple icra takibinin durduğunu, bu sebeple davalının icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin davalıdan 83.797,55 Tl alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davalı şirketin borcunun olmadığını, davayı kabul etmediklerini, davacı şirketin davalı tarafa malzeme satışı yaptığını ve satığı malzemenin de davalı şirkete teslim edildiğini ispat yükümlülüğü bulunduğunu satış ve teslimin yazılı belgelerle ispatının gerektiğini, dava dilekçesine konu faturalardaki malların kendisine teslim edilmediğini faturaların sunulmuş olmasının tek başına malların teslim edildiğini göstermediğini bu sebeple davanın esastan reddi ile takibin iptaline %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Sakarya arabuluculuk bürosunun 2022/9 arabuluculuk dosya no ile anlaşamama arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği görülmüştür.
…. ….. İcra Müdürlüğü …./…. Esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alındığı , davacı ve davalının BS – BA kayıtları ilgili vergi dairelerinden celp edilmiştir.
Mahkememizin 21/04/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın muhasebeci bilirkişiye tevdine karar verildiği, bilirkişilerden rapor alındığı anlaşıldı.
SMMM Bilirkişi …. ………… 21/06/2022 tarihli raporunda; davacının 2021 yılı ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yaptırıldığı, defterlerin ve ihtiva ettiği kayıtların davacı şirket lehine delil olma vasfına haiz olduğu, davacı şirket kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişki sonucunda davacı şirketin 83.797,55 TL tutarında alacağının olduğunu rapor etmiştir.
SMMM …. …. …. 14/07/2022 tarihli raporunda Davalı şirketin davacı şirketine 31/12/2021 tarihi itibariyle 84.733,55 TL borçlu olduğunu rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen “cari hesap ekstresi” başlıklı belgeye ve faturalara dayanarak …. ….. İcra Müdürlüğü’nün …./…. esas sayılı takip dosyası ile davalı ile aralarındaki 2021 yılına ait açık hesap ilişkisine dayanarak 83.797,55 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, alacak için takip tarihinden itibaren reeskont avans faizi talep ettiği, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 09.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 04.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 31.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış; ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi başlıklı belge olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 19.07.2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve 21.06.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturaya dayalı bir ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturaların her iki tarafın defterlerine de işlendiği, davalının ticari defterlerinde davacıya 84.733,55 TL borçlu olduğunun, davacının ticari defterlerinde davalıdan 83.797,55 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 83.797,55 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 83.797,55 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından talep edilen bedeller için bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalı borçlunun …. ….. İcra Müdürlüğünün ……./…. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 83.797,55-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 5.724,21-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.431,06-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 4.293,15-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 13.407,60-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 1.431,06-TL Peşin/nisbi Harcı, vekalet harcı 11,50 TL, 1537,5-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 3.060,76TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı ve davalı tarafından yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
01/12/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı