Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/141 E. 2023/70 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/141 Esas – 2023/70
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/141 Esas
KARAR NO : 2023/70

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av….

DAVALI :….
VEKİLİ : Av….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafın taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine dayanarak …. İcra Dairesi’nin …./…. Sayılı dosyasıyla takip başlattığı, başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiği, itirazın iptalini, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf davaya cevap vermemiş dolayısıyla ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
…. İcra Dairesinin …./…. sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
…. Bankası …. nolu çek hesabının …. şubelerinden davalıya ait olduğu, …. nolu 13.000,00-TL bedelli çekin davacı tarafından Avcılar şubelerine ibraz edildiği, 07/06/2013 tarihinde karşılıksız işlemi gördüğü, …. çek ile ilgili düzeltme hakkının kullanılmadığını bildirmiş çek fotokopilerini gönderdiği anlaşılmıştır.
Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği davalının oda kaydının olmadığı, 07/11/2018 tarihi itibariyle kapalı olduğunu bildirmiştir.
…. Vergi Dairesi davalının bahsedilen 2012 ve 2013 yıllarına ait fatura listesinde kdv hariç olarak 2012 dönemi ile ilgili olarak 20.860,00-TL kümülatif toplamına ait ba formu bildirimi yapıldığı, diğer taraftan 2013 yılına ait faturalara ilişkin ba formu bildiriminde davacı ile alış bildirimi olmadığı söz konusu ba-bs formlarını gönderdiği anlaşılmıştır.
…. Vergi Dairesinin davalının 31/07/2016 tarihi itibariyle işini terk ettiğinden 213 sayılı kanunun 177/1 maddesi yönünden davalının tacir olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususlarında değerlendirme yapılamadığını bildirmiştir.
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası davalının oda kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
Beylikdüzü Vergi Dairesi davacının 26/08/2011-14/07/2020 tarih aralarında mükellefleri olduğunu bildirmiş 2012-2013 bs formlarını göndermiştir.
Akyazı Ticaret Sicili Müdürlüğü davalının ticaret sicili kaydının faal olduğu, fiilen faaliyete devam etmekte olduğunun bilinmediği kayıt tetkiki olarak faaliyete devam ettiği bildirilmiştir.
SMMM bilirkişisi …. …. özetle; davacı ve davalı arasında 2012-2013 cari hesap döneminde ticari mal alımı ve satımı ilişkilerinin olduğunun ticari defter incelemelerinde tespit edildiği, Beylikdüzü Vergi Müdürlüğünün 11/02/2022 tarihli yazısında.7 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz…
…Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 84 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/05/2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09/06/2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27/01/2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25/04/2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır…” açıklamalı ilamı ile cari hesap/ açık hesap arasındaki farklar, yapılan ödemelerin hangi borca mahsup edileceği hususları anlatılmıştır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacının alacağı takip talebinde cari hesap alacağı olarak belirtilmiştir. Az yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap ilişkisinden bahsedebilmek için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi düzenlemesine göre yazılı bir sözleşmenin bulunmasının gerektiği, taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla cari hesaba ilişkin maddelerin uygulanamayacağı, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, bu bağlamda takibe dayanak belge ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının talebinin ödenmeyen fatura ve çekten kaynaklanan açık hesap alacağı olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) kanaatine varılmıştır.
12-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu faturadan kaynaklı açık hesap ilişkisi ile ilgili olarak Akyazı İcra Müdürlüğü’nün 2020/1058 sayılı takip dosyası ile 6.018,73 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 15.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 18.09.2020 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, dolayısıyla dava açma süresinin başlamadığı, eldeki bu davanın 26.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve anlaşama ile sonuçlandığı, dosyaya gelen vergi kayıtlarına göre olay tarihinde bilanço esasına göre defter tuttuğu, dolayısıyla tacir olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturaya dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/sağlayıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 15.08.2022 tarihli bilirkişi raporu ve 07.09.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, bir kısım faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, bir kısım faturanın dosyaya gelen BS-BA kayıtların göre tarafların vergi dairesine bildirdikleri, bu şekilde anılan faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davalının bunu vergi dairesine kaydettirdiği, faturaya 6102 sayılı yasanın 21.maddesine göre 8 gün içerisinde itiraz etmediği anlaşıldığından taraflar arasında takibe konu faturaya esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, davalının 2013 yılı kapanış onaylarının yapılmadığı, dolayısıyla davalının defterlerinin 6100 sayılı yasanın 222/2.maddesi gereği delil mahiyetinde olmadığı, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulması, açılış ve kapanış tasdiklerinin olması ve defter kayıtlarının aksini gösteren yazılı bir delilin de bulunmaması hususları nazara alındığında davacının defter kayıtlarına bu yönüyle itibar edilmesi gerekmiş, davalının delil mahiyetinde olmayan fatura kaydına ilişkin defter kayıtlarının aksini gösteren kayıtların bulunması nedeniyle ticari defterlerine bu kayıt yönünden itibar edilmemiş ve davalıya tebliğ edilen faturalara ve içeriğine TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır. Nitekim dosyaya sunulan bilirkişi raporlarındaki tespitlerde bu yöndedir.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin bulunduğu, davalının fatura içeriğine yasal sürede itiraz etmediği ve içeriğini aynen kabul etmiş olduğu, defter kayıtlarında borcun ödendiğine dair bir verinin de bulunmadığı nazara alındığında, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 6.018,73 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından takibe konu bakiye kısım için bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; Davalının …. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı olan 6.018,73 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 411,14-TL karar harcından peşin alınan 85,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 325,64-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.828,00-TL yargılama gideri ile dava açılışında yatırılan (peşin harç, başvurma harcı, vekalet harcı toplamı) 200,70-TL olmak üzere toplam 2.028,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 6.018,73-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
8-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
9-Dosya arasında bulunan davalı tarafın ticari defterlerinin davalıya iadesine,
10-Gerekçeli kararın HMK’nın 321/2. maddesi uyarınca talep aranmaksızın taraf vekillerine tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi. 31/01/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır