Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/127 E. 2022/1271 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/127 Esas – 2022/1271
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/127 Esas
KARAR NO : 2022/1271

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI :….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalıdan 7.632,54-TL asıl alacağının bulunmakta olduğunu, davalı aleyhine cari hesap alacağı hakkında …. ….İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durmuş olduğunu, bu nedenle takibin devamını sağlamak amacıyla iş bu davalının açılması gereğinin hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile, davalı – borçlunun …. … İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını, takip tarihinden itibaren TTK Maddesi 1530/7 uyarınca ticari temerrüt faizinin davalıdan tahsilini, davalı – borçlunun, başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmesi, borcun ödenmesine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmaması nedeniyle %20’sinden az olmamak kaydı ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adresinde Kocaeli olduğunu, mahkememizin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin alacaklı iddiasında olan davacı tarafa icra takibinde bahsedilen miktarlarda borcu bulunmadığını, izah edilen nedenlerle eldeki davada öncelikle dava şartı yoklu sebebiyle davanın usulden reddini, mahkememizce aksi kanaatte olunması durumunda yetkisizlik kararı verilmesini, davanın esastan da reddini talep etmiştir.
…. … İcra Dairesine müzekkere yazılarak …./…. Esas sayılı dosyası istenmiş, UYAP sistemi üzerinden gönderilen dosya, dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 1 nolu celse ara kararı gereği davacı ve davalı tarafın 2021 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
SMMM Bilirkişi 03/06/2022 tarihli raporunda; ticari ilişkinin her iki tarafın da kabulünde olduğunun ticari defterlerden anlaşıldığını, davalı yanın faturalara itirazı konusunda herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığını, davalının ticari defterlerinde davacıya 19.392,73 TL borçlu olduğunu, davacının ticari defterlerinde ise 7.632,54 TL davalıdan alacaklı olduğunu, talepte bağlılık ilkesi gereği dava konusu cari alacak olan 7.632,54 TL’nin dikkate alınması gerektiğini rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağından kaynaklı olarak Sakarya 3. İcra Müdürlüğü’nün 2021/10998 sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 11.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 17.12.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 21.01.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de TBK 89. Maddesi uyarınca davacının yerleşim yeri adresi de yetkili olduğundan, davalının yetki itirazının reddine karar verilerek mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalardan kaynaklı cari hesap alacağına dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 03.06.2022 tarihli bilirkişi Özgül İnal Çelik’in raporuna göre; taraflar arasında cari hesaba dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen cari hesaba kayıtlı faturaların her iki tarafın defterlerine de işlendiği, davacı tarafın ticari defterinde davalıdan 7.632,54 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde davacıya 19.392,73 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacının davasını 7.632,54 TL asıl alacak, 347,26 TL faiz olmak üzere toplam 7.979,80 TL üzerinden açtığı, her ne kadar davalının ticari defterlerinde davalı 19.392,73 TL borçlu gözükmüş ise de, davacının talebi ile bağlı kalınarak takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 7.632,54 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan raporlara göre, davacı tarafın ticari defterinde davalıdan 7.632,54 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde davacıya 19.392,73 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, Türk Borçlar Kanunu’nun 207. Maddesine göre, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmelerinin gerekmesi nazara alındığında, satış ilişkisinin kurulması ve malların teslimiyle borcun muaccel hale geldiği, muaccel bu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın ticari defterinde davalıdan 7.632,54 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde davacıya 19.392,73 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacının davasını 7.632,54 TL asıl alacak, 347,26 TL faiz olmak üzere toplam 7.979,80 TL üzerinden açtığı, her ne kadar davalının ticari defterlerinde davalı 19.392,73 TL borçlu gözükmüş ise de, davacının talebi ile bağlı kalınarak takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 7.632,54 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından 7.632,54 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı borçlunun ….. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.632,54-TL yönünden iptali ile takibin 7.632,54-TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanmasına,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından davaya konu edilen asıl alacak miktarı olan 7.632,54-TL’nin %20’si oranında 1.526,50-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 521,38-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 96,38-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 425,00-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 347,26-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 96,38-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 177,08TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 120,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.120,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.071,26-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekili ve davalı tarafın yokluğunden miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.30/06/2022

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı