Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/986 Esas – 2023/248
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/986 Esas
KARAR NO : 2023/248
BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP :..
DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :…
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 13.11.2017 tarihli 319 numaralı…Ltd.Şti Satış Sözleşmesi Başlıklı sabit fiyatlı beton satış sözleşmenin imzalandığını, ancak davalı tarafın sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, davalı tarafın fesih tarihindeki piyasa fiyatlarını dikkate almadan sözleşmedeki birim fiyata göre (129 TL) para iadesi (358.449, 57 TL) yaptığını, feshin haksız olduğunu ve davalıya bu konuda ihtarnameler gönderildiğini belirterek belirsiz alacak davası olarak açtığı tazminat talepli davasında teslim edilmeyen beton fark bedeli olarak şimdilik 10.000-TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı ile vekil eden şirket arasında 13.11.2017 tarihinde 20.000 M3 satış sözleşmesi yapıldığı, söz konusu sözleşmenin kendilerince Sakarya …. Noterliğinin 27.07.2021 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile haklı nedenle fesih edildiği, söz konusu fesihinin yasal ve haklı olduğu, davacı tarafın iddialarının kabul edilebilir nitelikte olmadığı belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce 06/07/2022 tarihli ilk bilirkişi raporu alınmış, rapor sonrasında davacı vekilinin 22/10/2022 tarihli dilekçesi ile talebini 505.132,65-TL’ye çıkarıp harçlandırması sebebiyle dosya heyete tevdi edilerek yargılamaya heyetçe devam edilmiştir.
Davacı taraf ıslah dilekçesinde sözleşmede kararlaştırılan ve ön ödemesi yapılmış olan ancak teslim edilmemiş eksik 3.063 m3 beton üzerinden talebini arttırarak birim fiyatı 281,94 TL olmak üzere toplam 505.132,65 TL zarar talebinde bulunmuştur.
Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ise de talebin kapsamı ve mahiyeti itibariyle davanın kısmi dava olduğu, davacı tarafın 22/10/2022 tarihli bedel arttırımının ıslah niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Davacının talep ettiği beton bedel farkı kendi alışverişleri ve kayıtları ile belirlenebilir niteliktedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2016/22-1166 E, 2019/576 K sayılı kararında; ‘…şartları bulunmamasına başka bir anlatımla talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin mümkün olmasına rağmen belirsiz alacak davası şeklinde açılan dava, hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemelidir. Zira bir miktar belirtilmek sureti ile açılan belirsiz alacak davası da alacak ister belirli ister belirsiz olsun bir eda davasıdır ve eda davalarında hukuki yarar var kabul edilir. Öte yandan davacının dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşması mümkün olmayıp bir mahkeme kararına muhtaç ise dava açmakta hukuki yararının bulunduğu tartışmasızdır. Davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkün ise, bu durumda, mahkemece, açılmış olan dava, doğrudan bir ara kararıyla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanmalıdır…’ denmekle belirsiz alacak davası şartlarını taşımayan bir davanın kısmi dava olarak değerlendirilip sonuca gidilmesi gerektiği hükme bağlanmış. Bu sebeple davanın kısmi dava olduğu belirlenerek bu yönde kurulan ara karar ile yargılamaya devam edilmiştir.
Dava satış sözleşmesinin feshi sebebiyle uğranılan menfi zararın (kaçırılan fırsat) tazmini talebine ilişkindir.
Davalının beton fiyatlarındaki fiyat artışları sebebiyle aşırı ifa güçlüğü sebebine dayanarak sözleşmeyi tek taraflı feshetmesinin haklı olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerekmektedir.
İfa imkânsızlığı 6098 sayılı TBK’nın 136 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup 136. maddede, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa borcun sona ereceği, tarafların verdiklerini geri isteyecekleri, 137. maddesinde kısmi imkânsızlık halinde borçlunun sadece imkânsızlık olan kısımdaki borçtan kurtulacağı, 138. maddesinde de aşırı ifa güçlüğü sebebiyle borcun ifasının imkânsız hale geleceği ve buna göre borçlunun sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, mümkün olmadığı taktirde sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Taraflar aralarındaki 13/11/20217 tarihli sözleşme ile C25 sınıfı betonun birim fiyatının 129 TL olması üzerinde anlaşmışlar ve davacı sözleşmeye konu beton bedellerini feshin çok öncesinde 2017 ve 2018 yılı içinde kısmen nakit ve çoğunlukla çek olarak davalıya tamamen ödemiştir. Piyasa koşullarında fiyat artışlarının olması beklenen bir durumdur. Taraflar ticari alışverişlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır. Sözleşme tarihinden sonra beton bedellerinde normalin üstünde fiyat artışlarının olması ödemeyi peşin almış olan davalı açısından BK 138 maddesi kapsamında haklı fesih sebebi olarak kabul edilemez. Bu sebeple davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshinde haksız olduğu kabul edilmiştir.
Kaçırılan fırsat hesaplamasında fesih tarihinde davacının sözleşme gereği alacağı olan beton miktarı ve sözleşme ile kararlaştırılan birim bedeli ile fesihten sonra davacının bu miktarla sınırlı betonu üçüncü kişiden satın alması sebebiyle yaptığı ödeme arasındaki fark esas alınmalıdır. Bu şekilde yapılacak hesaplama davacının gerçek zararını gösterecektir. Sözleşmede kararlaştırılan beton miktarından bakiyenin (3063 m3) tümünün esas alınarak rayiç değer üzerinden hesaplama yapılması doğru olmayacaktır. Hesaplamada dava tarihine kadar yapılmış olan alımlar nazara alınacaktır.
Davacının sözleşmenin feshi sebebiyle talep edebileceği gerçek zararın tespiti amacıyla, davacı vekiline sözleşmenin davalı tarafından feshi sonrasında ıslahla dava konusu yapılan 3063 metreküp betonun fesih tarihinden dava tarihine kadar dava dışı firmalardan temin edilip edilmediği hususunda açıklama yapması ve buna ilişkin tüm ticari defter ve kayıtlarını sunması amacıyla süre verilmiştir. Davacı vekilinin sunduğu kayıtlar ve belgeler doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek raporlar alınmıştır. Bu ek raporlarda; fesih ile dava tarihleri arasında dava dışı firmalardan alınan beton miktarı, bunun için yapılan ödemelerin tespiti, dava dışı firmalardan fesih tarihi ile dava tarihi arasında alınmış olan beton için yapılan ödemeler ile bu miktar betonun sözleşme kapsamında davalıdan satın alınmış olması halinde yapılacak ödeme arasındaki fiyat farkının tespiti, ayrıca dava dışı firmalardan yapılmış olan beton alımlarının rayiç fiyatlara uygunluğunun denetlenmesi istenmiştir.
Bilirkişi heyetinden 17/01/2023 tarihli ve 01/03/2023 tarihli ek raporları alınmıştır.
Alınan raporlara göre davacının dava dışı firmalardan fesih tarihi ile dava tarihi arasında almış olduğu C25 sınıfı beton miktarının toplam 356 m3 olduğu, 266,94 TL ile 293,43 TL arasında değişen birim fiyatlarla toplam 113.770,00 TL ödeme yaptığı, davacının sözleşme kapsamında bu miktarda C25 sınıfı betonu davalıdan temin etmiş olsa idi ödemiş olacağı bedelin ise (356m3x129 TL=) 45.924,00 TL olacağı, buna göre aradaki farkın yani davacının menfi zararının 67.864,00 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi raporunda 07/10/2021 tarihinde 8 m3 miktarda C16 sınıfı beton alımı da işlenmiş ve hesaba katılmış ise de dava dilekçesi kapsamından ve taraflar arasındaki ihtarname içeriklerinde ve ödeme/iade işlemlerinde 129 TL birim fiyatın esas alınmasından anlaşılacağı üzere davacının talebinin C25 sınıfı betona ilişkin olduğu değerlendirilmiş, taleple bağlılık kuralı gereği C16 sınıfı 8 m3 lük beton alımı nazara alınmamıştır.
Davalı taraf sözleşmeyi 13/07/2021 tarihinde feshetmiş, bu dava ise 29/11/2021 tarihinde açılmıştır. Hükme konu yapılan beton alımları da bu dönem arasında yapılmıştır. Dolayısıyla davacının tazminat talebinde zaman açısından dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı bir yön görülmemiştir.
Davacı taraf zarar miktarı hususunda dava öncesinde davalıyı temerrüde düşürmediğinden faiz başlangıcı olarak dava tarihi esas alınmıştır.
Açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne, 67.846,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine,
2-Kabul edilen değer üzerinden hesaplanan 4.634,56 TL karar harcının peşin alınan ve tamamlama olarak yatan harçtan mahsubu ile bakiye 3.992,22 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Kabul edilen değer üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 10.855,36 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen kısım sebebiyle AAÜT 13/3 maddesi uyarınca hesaplanan 10.855,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ödenmiş olan ve davalının sorumluluğunda bulunan 4.634,56 TL karar harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 384,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.443,40 TL yargılama giderinin kabul oranına (%13,43) göre hesaplanan 462,44 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Arabuluculuk dosyasında yapılan ve hazineden karşılanan 1320 TL harcamanın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Dosyaya sunulmuş olan ticari defter ve kayıtların karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Gerekçeli kararın talep halinde taraf vekillerine tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, mahkememize verilecek yada başka yer asliye ticaret mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/04/2023
Başkan…
e-imzalı
Üye…
e-imzalı
Üye…
e-imzalı
Katip …
e-imzalı