Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/946 E. 2022/1199 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/946 Esas – 2022/1199
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/946 Esas
KARAR NO : 2022/1199

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :….

DAVA : Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …. Sigorta anonim Şirketi’nin alacağının tahsili amacıyla…. İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibine geçilmiş olduğunu, davalı borçlunun yasal süresi içerisinde borca itirazda bulunduğunun, itiraz neticesinde takibin durduğunun ancak haksız ve kötü niyetli itirazın iptalinin gerektiğini, davalının yapmış olduğu itirazda, aleyhine yapılan takibe ilişkin borcun bulunmadığını iddia ettiğinin, davalının bu itirazının haksız ve dayanaksız olduğunun, davacının sigorta şirketi olup, davaya konu hasarın davacı şirketin sigortalamış olduğunu, binaya bitişik binanın yağmur oluklarının açık bırakılması sebebiyle sigortalı işyerine su sızması sonucu oluşan hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi üzerine TTK gereği sigortalının haklarına halef olan davacı şirketin bu hakkını kullanarak ödemiş olduğu hasar bedelinin davalıya rücu edilmesiyle icra takibinin başlatılmış olduğunu, tüm bu nedenlerle; duran icra takibine devam edebilmek için iş bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli itirazsının iptalini ve takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle asıl alacağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacı vekili; müvekkili nezdinde sigorta poliçesi sigortalı bulunan binanın davalının kusurlu eylemi nedeniyle meydana gelen hasar nedeniyle 1.410,00 TL hasar meydana geldiği, bu alacak için başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle eldeki davayı açmıştır.
Dava sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, davalının tacir olduğu ve işletmesini ilgilendiren bir durum olsa da, davacının sigortalısının 31.05.2022 tarihli tanık olarak alınan beyanında, sigortalı yerin mesken olduğu, iş yeri olmadığı, dolayısıyla davacının sigortalısının işletmesini ilgilendiren bir durumun olmadığı, bu halde davanın nispi ticari dava da olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Bu karara karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, karara karşı kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli …. Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Yukarıda belirtilen yasal süre içinde gönderme talep edilmemesi halinde dosyanın ele alınarak verilecek ek kararla davanın açılmamış sayılacağı hususunun İHTARINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/05/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı