Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/915 E. 2023/18 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/915 Esas – 2023/18
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/915 Esas
KARAR NO : 2023/18

BAŞKAN : …
ÜYE :…
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf davalı ile aralarında tıbbi maske satış ilişkisinin bulunduğunun bu kapsamda gönderilen maskelerin davalıya teslim edildiğinin ve takibe konu faturaların düzenlenip davalıya gönderildiğinin, davalının bu faturaları iade ettiğini ancak malları iade etmediğini, söz konusu faturaların icra takibine konu yapıldığını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatı ödenmesini talep etmiştir.
Davalı taraf; davacı ile aralarında bir akti ilişki bulunmadığını, kendilerine teslim edilen bir mal olmadığını, takip konusu faturaların defterlere işlenmeyip süresinde iade edildiğini, irsaliyelerdeki teslim alan isimlerin kendileriyle bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı şirket ile davalı arasında akdi bir ilişki olup olmadığı, takibe dayanak faturalara konu maskelerin davalıya teslim edilip edilmediği, davalının bu faturalar sebebi ile davacıya borçlu olup olmadığı, varsa borç miktarı ve icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Mahkememizin yetkisine ve icra dosyasında yapılan yetkiye itirazlar bu dava açısından öncelikle değerlendirilmiş,
İcra takibinin Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası olduğu anlaşılmakla bu takibe yönelik itirazın iptali davasında mahkememizin yetkili olması sebebiyle yetki ilk itirazı reddedilmiştir.
İcra takibinin taraflar arasında iddia edilen satış sözleşmesine ilişkin olması sebebi ile takibin dayanağına nazaran icra müdürlüğünün Borçlar Kanunun 89 ve HMK 10. Maddeleri uyarınca yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Davalı taraf davacı ile aralarında akdi ilişkinin varlığını inkar etmektedir. Davacı, taraflar arasında varlığını iddia ettiği akdi ilişkiyi ispatlamak zorundadır. TTK nun 21 maddesine göre bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Faturaya itiraz edilmesi durumunda ise fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Davacı tarafından davalıya gönderilen takibe dayanak faturalar davalı tarafından defterlerine kaydedilmeden süresinde iade edilmiş olmakla davacı bu karineden yararlanamayacaktır. Faturanın düzenlenmiş olması ve karşı tarafa tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Davacının fatura içeriği malların karşı tarafa teslim edildiğini yani akdi ilişkinin varlığını ispatı gereklidir.

Sakarya…. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasının bir sureti uyap sistem üzerinden mahkememize dosyası arasına alınmıştır.
Tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, davacının sunduğu sevk irsaliyelere incelenmiş, sevk irsaliyeleri altında isim ve imzası bulunan kişilerin davalı ile bağlantısı araştırılmıştır. Alınan bilirkişi raporlarına göre davacının düzenlediği tüm faturaların 11/12/2020 tarihli olduğu ve davacının kayıtlarına göre 1.056.242,00 TL alacaklı göründüğü ancak sevk irsaliyelerinin 2020 yılı nisan mayıs haziran ve temmuz aylarına ait olduğu, sevk irsaliyelerin üzerinde araç plakalarının bulunmasına rağmen taşıma irsaliyelerinin olmadığı, davalının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde ve bildirdiği BA formlarında bu faturaların kayıtlı olmadığı gibi taraflar arasında ticari ilişkiyi gösteren herhangi bir kayıt da bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili taşıma irsaliyelerinin olmadığını bildirmiştir. Gelen SGK kayıtlarında sevk irsaliyelerindeki isimlerin davalı çalışanları olmadığı görülmüştür. Yine sevk irsaliyelerindeki araçların da davalıya ait olmadığı anlaşılmıştır. Sunulan whatsapp yazışmalarının da akdi ilişkiyi ve mal teslimini ispata yarar bir yön içermediği değerlendirilmiş, mevcut belge ve kayıtlarla davacının iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafın yemin deliline dayanmış olması sebebiyle karşı tarafa yemin teklif edip etmeyecekleri sorulmuş, davacı vekili 06/12/2022 tarihli dilekçesinde karşı tarafa yemin teklif etmemiş usul yasasında yer almayan tamamlayıcı yemin etmek istediklerini bildirmiştir. Tamamlayıcı yemin 6100 sayılı HMK da düzenlenmediğinden bu talep kabul görmemiş, ispat yükü kendisinde olan davacının karşı tarafa yemin teklif etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir. Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve kötü niyet tazminatı olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Önemle vurgulamak gerekir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında haksız ise de kötü niyetli olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde, tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/(19)11-950 Esas 2021/1125 Karar) Dosya kapsamına göre davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden tazminata hükmolunmamıştır.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE, Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 179,90-TL harcın peşin harçtan mahsubu ile fazladan alınan 12.587,33-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 132.568,65-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Ara buluculuk dosyasında yapılan ve hazineden ödenen 1320,00 TL masrafın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Gerekçeli kararın talep halinde taraf vekillerine tebliğine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/01/2023

Başkan…
e-imzalı
Üye…
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip…
e-imzalı