Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/909 E. 2023/629 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/909 Esas – 2023/629
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/909 Esas
KARAR NO : 2023/629

BAŞKAN : ……
ÜYE :……
KATİP : ……

DAVACI : ……
VEKİLLERİ : ……
DAVALI : ……
VEKİLLERİ : ……
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı taraf mülkiyetinde bulunan taşınmaz içerisinde mevcut 3 adet kuyudan alınan yer altı suları için davalı tarafça bir hizmet verilmemesine kanalizasyon bağlantısının kullanılmamasına, davacının müstakil arıtma tesisinin olmasına rağmen atık su bedeli tahakkuk ettirilerek faturalar düzenlendiğini, bu tahakkuk işleminin yasaya aykırı olduğunu, işletmenin atık suyunun söz konusu olmadığını belirtilerek dava konusu faturalar sebebi ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile aralarında 3 ayrı atık su abonelik sözleşmesi bulunduğu, davacının faaliyeti gereği atık su ürettiğini, arıtılmış olmasının sonucu değiştirmediğini, çevre kanunun ve ilgili yönetmelik gereğince atık su bedelinin tahsilinin zorunlu olduğunu ve arıtma tesisi olduğu da gözetilerek tarife gereğince yapılan ücretlendirmenin doğru olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı şirketin kullanmış olduğu kuyu suyunun arıtma tesisinden davalının kanalizasyon bağlantısına gönderilmeyip farklı bir alana aktarılmış olması sebebi ile davalının atık su bedeli tahsil edip edemeyeceği yapılan tahakkuk işleminin ve bedellerinin yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı, davacının bu faturalar sebebi ile borçlu olup olmadığı varsa borç miktarı hususlarında toplanmaktadır.
19/09/2022 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmamış, Bilirkişi …’den 14/11/2022 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi … raporunda Sakarya Akyazı Küçücek İstiklal Mh. Fabrikalar Cad. No:25 A/1 adresinde faaliyet gösteren Davacı… San. ve Tic. AŞ’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan alınmış “Atıksu Deşarjı” konulu Çevre İzninin olduğunu, atık sularını arıtma tesisinde arıttıktan sonra Mudurnu Deresi’ne deşarj ettiğini, SASKİ’ye ait bölgede herhangi bir atık su arıtma tesisi kanalizasyon altyapısı v.b. bulunmadığını ve bu nedenle firmanın atık suları arıtmak için kendi atık su arıtma tesisini kullandığını, SASKİ’nin davacı işletmeden atıksu bedeli talep etmesinin Çevre Kanunu ve İlgili Mevzuat hükümleri ile çelişeceği görüşünü belirtmiştir.
Talimat yoluyla alınan 13/03/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; Sakarya ili Akyazı ilçesi Sanayi alanı Küçücek Cad. 54200 adresinde faaliyet gösteren… San. ve Tic. AŞ’nin işletmesinden arıtılarak alıcı ortam Mudurnu Çayına verilen atıksuyun “atıksu” özelliğini taşıdığı ve temiz su olmadığı şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı şirketin bulunduğu yerde bahse konu atık suyu deşarj edebileceği kanalizasyon sisteminin bulunup bulunmadığı hususu araştırılmış, bu doğrultuda keşif yapılmış, yeni oluşturulan bilirkişi heyetinden ayrı bir rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 04/10/2023 tarihli raporlarında özetle; Sakarya ili Akyazı ilçesi İstiklal- Küçücek mahallesi 605 ada 3 nolu parsel üzerinde kurulu olan Davacı… San. Ve Tic. A.Ş. Firmasının;30.092021-28.10.2021 tarihleri arasında SASKİ tarafından faturalandırılmış olan atıksu miktarının 84.786 m3 olduğu ve Kasım ayı tarifesine göre cezasız KDV’li tutarın 923.014,31 TL olduğu, … San. Ve Tic. A.Ş.nin arıtma tesisinden arıtılmış suyun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından alınmış “Atıksu Deşarjı” konulu Çevre İzninin olduğu dolayısıyla atıksuların arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra Mudurnu Deresine deşarj edildiği, yapılan incelemede fabrikanın batısında bulunan yol üzerinde SASKİ’ye ait kanalizasyon hattının bulunduğu ve yol boyunca olan hattın fabrikaya göre konumu krokide ve fotoğraflarda gösterildiği, mevcut kanalizasyon hattının kotunun arıtma tesisine göre yukarıda olduğu, firmanın arıtılmış suyu deşarj etmiş olduğu tarafta SASKİ Kanalizasyon hattı mevcut olmadığı, tespit edilen hattın arıtılmış çıkış suyu kotundan yüksek kotta bulunduğu, davacı firmanın kendi atıksuyunu kendi bünyesinde bulunan atıksu arıtma tesisinde arıttıktan sonra arıtılmış suyu alıcı ortama verdiği, davacı firmanın arıtılmış su çıkışı yönünde SASKİ kanalı bulunmadığından davacı firmaya SASKİ tarafından atıksu konusunda herhangi bir hizmet sunumu söz konusu olmadığı, davacı firmanın atıksu abonesi tarifine uygun olmadığından davalı firmanın davacı firmadan atıksu bedeli talep etmesinin Çevre Kanunu ve İlgili Mevzuatları hükümleri gereği uygun olmayacağı belirtilmiştir.
Davada uyuşmazlık; atıksu arıtma tesisi bulunan davacı aboneden atıksu bedeli alınıp alınmayacağına ilişkindir.
Yargıtayın istikrar kazanmış uygulaması; kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan kişi ve kurumlardan atıksu bedeli alınamayacağı yönündedir. (Yargıtay 3. HD 2019/163 E. 2020/874 K.)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/7917 Esas 2019/8164 Karar sayılı emsal kararında belirtildiği üzere;
Belediyelerin yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların karşılığını oluşturan ve büyük bir bölümü kamu hukukuna dayalı olan gelir kaynakları, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda sayılmıştır. Anılan kanunun “Ücrete tabi işler” başlıklı 97. maddenin birinci fıkrası; “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet ve belediye mücavir alan sınırları içerisinde yer altı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi suları için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediye’ye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir.” hükmünü içermekteydi. Ancak, madde metnindeki “…ve belediye mücavir alan sınırları içerisinde yer altı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi suları…” ibaresi ve ayrıca “Yer altı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi sularına ait ücretler İstanbul`da İSKİ, 3030 sayılı Kanunun uygulandığı yerlerde Büyük Şehir Belediyeleri tarafından tahsil edilir.” hükmünü taşıyan ikinci fıkrası, Anayasa Mahkemesinin 31.3.1987 gün ve 1986/20 Esas 1987/9 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Belediyelerin gelir kaynaklarının büyük bir bölümü kamu hukukuna dayandığından ve üstlenilen kamu hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların karşılığını oluşturduğundan, belediyelerin alacakları vergi, resim, harç ve benzerlerinin Anayasa’nın 73. maddesinde öngörülen esaslar dairesinde kanunla konulması zorunludur. Başka bir ifadeyle; belediyeler, kanunla düzenlenmemiş olan herhangi bir gelir kaynağını oluşturamazlar ve kullanamazlar. Aksi takdirde, o gelir kaynağı hukuksal dayanaktan yoksun olur.
Yukarıda açıklandığı üzere; belediyelere, mücavir alan sınırları içerisinde yer altı sularından elde edilen kullanma ve sanayi sularından ücret alma yetkisini veren Kanun hükmü iptal edilmiş ve onun yerine, aynı yetkiyi içeren herhangi bir kanun hükmü konulmamış bulunduğuna; mevzuatımızda bu yönde başkaca bir kanuni düzenleme de mevcut olmadığına göre; somut olayda davalı idarenin, kendisine ait Tarifeler Yönetmeliğindeki düzenleme çerçevesinde, davadaki menfi tespit isteminin konusunu oluşturan atık su bedeli tahakkuk ettirmesinin, hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunun kabulü gerekir( HGK’nın 2008/4-321 E. 2008/303 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir).
Davacıya ait iş yerinin bulunduğu adreste, davacının kullanabileceği mahiyette davalı idarenin kanalizasyon hattının bulunmadığı yapılan keşif ile sabittir. Tesisin üst tarafındaki kanalizasyon hattının kot farkı ve arıtma tesisine olan mesafesi sebebiyle kullanılamadığı açıktır. Arıtma tesisi ile deşarj yapılan dere arısındaki yolda ise kanalizasyon hattının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla, davalı idare, bahse konu yerde davacının kullanımına uygun bir kanalizasyon hizmeti vermemektedir. Bu durumda, davalı idare tarafından Tarifeler Yönetmeliğindeki düzenleme uyarınca, kanalizasyon hizmeti verilmiş gibi atık su bedeli tahakkuk ettirilmiş olması da, hukuki dayanaktan yoksundur. (HGK’nın 22.01.2014 gün ve 2013/13-508 E. 2014/39 K. ve 20.01.2016 gün ve 2014/13-193 E. 2016/16 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir)
Kaldı ki; 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 11. Maddesini değiştiren 5491 sayılı Kanunun 8. maddesi ; “…Atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacaklar, bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın, arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorundadırlar. Bu hizmetlerden yararlananlardan, belediye meclisince ve bu maddede sorumluluk verilen diğer idarelerce belirlenecek tarifeye göre atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınır. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, atıksu ile ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.” hükmünü içermekte olup, ” kanalizasyon sistemini kullanacak olanlardan ” bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın atıksu ücreti alınması hususunu düzenlemektedir. Davacının işletmesinin bulunduğu yerde uygun kanalizasyon hizmetinin bulunmadığı hususu birlikte değerlendirildiğinde, anılan kanun hükmünün işbu davada uygulama yeri bulunmamaktadır.
Somut olayda davalı tesisinin içinde kanalizasyon sisteminin mevcut olmadığı, işletmenin üst tarafında bulunan kanalizasyon hattının kot farkı ve mesafe sebebiyle kullanılabilir olmadığı, davacının atık suyunu arıtarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü denetiminde ve ruhsata tabi olarak dereye deşarj ettiği, arıtma tesisi ile dere arısında kalan yolda kanalizasyon hattının bulunmadığı, bu haliyle davalı idarenin atık su bedeli talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının dava konusu atık su faturaları sebebiyle davalıya borçlu olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
2-Davacı şirketin davalı SASKİ Genel Müdürlüğüne;
a)320510 numaralı atık su aboneliği kapsamında tahakkuk ettirilen 31812500 numaralı 08/11/2021 son ödeme tarihli 405.109,15-TL bedelli fatura ve
b)320511 numaralı atık su aboneliği kapsamında tahakkuk ettirilen 31812504 numaralı 08/11/2021 son ödeme tarihli 591.801,68-TL bedelli fatura ve
c)104395 numaralı atık su aboneliği kapsamında tahakkuk ettirilen 31812503 numaralı 08/11/2021 son ödeme tarihli 257.814,79-TL bedelli fatura sebebiyle, (toplam tutar 1.254.725,62 TL) borçlu olmadığının tespitine,
3-Hükmolunan değer üzerinden alınması gereken 85.710,30 TL nispi harçtan peşin ve tamamlama olarak alınan toplam 21.427,58 TL nin mahsubu ile bakiye 64.282,72 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davanın açıldı tarihte menfi tespit davası zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı halde davacı tarafça zorunlu arabuluculuğa başvurulduğundan, Sakarya Arabuluculuk Bürosunun 2021/508 büro no (2021/108024 Arabuluculuk no) sayılı dosyasından yapılan ve Hazineden karşılanan 1.320,00 TL giderin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 168.019,82-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ancak davalının sorumluluğunda kalan 21.427,58 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59.30-TL başvurma harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 320,00-TL posta giderinden ibaret toplam 3.879,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
10-Gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliğine,
11-Karar tebliğ giderleri davalı gider avansından karşılandıktan sonra artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek yada başka yer asliye ticaret mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22/11/2023

Başkan …
e-imzalı
Üye ….
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı