Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/890 E. 2022/583 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/890 Esas – 2022/583
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/890 Esas
KARAR NO : 2022/583

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av……
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI :…
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/07/2009
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın davacının yaya olan eşine kusurlu olarak çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, bu nedenle destekten yoksun kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden, 100,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 4.365,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı… A.Ş. vekili, müvekkilinin araç kiralama faaliyeti ile iştirak ettiğini, kazaya karışan aracın uzun süreli araç kira sözleşmesi ve sözleşme değişikliği protokolüyle dava dışı şirkete 36 ay süre ile kiralanıp teslim edildiğini, fiili hakimiyetinin kendilerinde bulunmadığını, işleten sıfatı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı Sigorta Şirketi vekili; davacıya SGK’dan maaş bağlandığını, maddi tazminat alacağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Davalı …vekili, kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, SGK tarafından davacıya aylık tahsis edildiğini, gelir kaybı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Kanunun 5. maddesinde “…aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir. Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır. İkinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur; ancak, davanın mahiyetine göre tatbiki gerekli usul ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez. Vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usul hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükmüne yer verilmiştir.
Ancak 6102 sayılı TTK’nun geçici 9. maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davanın 13.07.2009 tarihinde açıldığı, anılan tarihte 6762 sayılı yasanın yürürlükte bulunduğu, dava tarihi itibariyle yürürlükteki 6762 sayılı TTK uyarınca ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. Dava tarihinde Sakarya’da ayrı ticaret mahkemesi bulunmayıp, HSK’nun 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararıyla Sakarya’da müstakil asliye ticaret mahkemesi kurulup 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçmiştir. Dava tarihinde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından iş bölümü itirazından söz edilemeyeceği (benzer yönde Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2020/10493 esas- 2020/10484 karar sayılı ilamı) Hendek … Asliye Hukuk Mahkemesince her ne kadar taraflar arasındaki ilişki dikkate alınarak davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmişse de, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte olduğu dönemde 13.07.2009 tarihinde açılan davada davalı tarafça iş bölümü itirazında bulunulmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu gözönüne alındığında görevsizlik kararı verilemeyeceğinden (YARGITAY 6. Hukuk Dairesi 2021/1635 esas 2021/2004 karar) anılan dosya bakımından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Hendek …. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içeirsinde görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi talep edildiği takdirde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmaması halinde mahkememizce dosyanın resen ele alınarak yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 23/02/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı