Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/859 E. 2023/61 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/859 Esas – 2023/61
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/859 Esas
KARAR NO : 2023/61

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ :…
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … ile davalı tacir … arasında ticari satım nedeniyle davalı taraf aleyhinde Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün / E.
Sayılı dosyası üzerinden 23.700,00-TL tutarlı asıl alacak üzerinden icra takibinin başlatılmış olduğunu, ancak işbu icra takibine borçlu tarafından haksız şekilde itiraz edilmiş olduğunu, Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında kurulan tensip zaptı ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, yapılan itiraz üzerine davacı tarafça, Sakarya Arabuluculuk Bürosuna başvurulmuş, taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmesine davalı yanın katılmaması nedeniyle Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağı tanzim edilmiş olduğunu, taraflar arasında bir ticari ilişki mevcut olduğunu, davacının, davalı …’a 2 adet telefon ve 2 adet adaptör satmış olduğunu, davalının ise davacıdan aldığı bu telefonların bedellerini ödemediği, davacı şirketin kestiği bu faturalar için herhangi bir bedel verilmeyerek ayrıca açılan takibe haksız şekilde itiraz edilerek davacıyı mağdur etmiş olduğunu, tüm bu nedenlerle; Sakarya … İcra Müdürlüğü … E. numaralı dosyasına yapılan kötü niyetli itirazın iptalini, itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden icra takibinin kaldığı yerden devamını, haksız ve kötü niyetle itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce…’ne, …’na, …Başkanlığı’na davalının tacir veya esnaf kaydı olup olmadığı hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce … Vergi Dairesi’ne davalının gelir vergisinden muaf olup olmadığı, Basit Usulde vergilendirilip vergilendirilmediği, İşletme usulünde defter tutup tutmadığı, tutuyorsa yürütülen faaliyetinin VUK’nun 177/l. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitin tamamını aşıp aşmadığının ve davalının tacir olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Ankara Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na davalı …’ın hizmet dökümünün gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne davalı…’ın ortağı olduğu “… …” isimli şirkete ait şirketin kuruluş tarihinin kapanmış ise kapanışa ilişkin bilgilerin ve şirketin yetkililerine ait bilgilerin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının bir sureti UYAP üzerinden mahkememiz dosyası arasına celp edilmiştir.
Mahkememizce dosya aslı SMMM bilirkişisi …’a 24/02/2022 tarihinde rapor tanzim edilmek üzere tevdi edilmiştir.
SMMM bilirkişisi…14/03/2022 Tarama Tarihli, 09/03/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ: Dava dosyası üzerinde yaptığı inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; 1) Davacı…in davacı ve davalının ticari defter kayıtlarına göre 23.700,00-TL (yirmi üç bin yedi yüz lira) alacaklı olduğu, …’ın borca yaptığı itirazın yersiz olduğu görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili 09/03/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporuna karşı 23/04/2022 Havale Tarihli Beyan dilekçesinde özetle; “Davalı …’ın kendisine ait firmanın aktif olarak çalıştığı dönemde davacgı ile ticaret yapılmış, fatura düzenlenmiş ve bu fatura ilgili yerlere bildirilmiş ancak davacıya herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, davacının alacağının 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğundan 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasını talep etme zaruriyetinin hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; davacının alacağı ve davalının yapmış olduğu borca itirazın haksız olduğu 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğundan 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak rapor doğrultusunda karar verilmesini talep ederiz.
Mahkememizce 16/06/2022 Celse Tarihli duruşma zaptı (1) nolu ara kararı uyarınca; “Dosya ek rapor düzenlenmek için bilirkişiye tevdi ile; davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olup olmadığı, açılış kapanış onaylarının bulunup bulunmadığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulayıp doğrulamadığı hususlarında ayrıca davalı tarafından süresinde sunulmayan ticari defterlerin bilirkişi raporunda incelenmiş olduğu anlaşılmakla bilirkişiden süresinde sunulmuş olan davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak ek rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, ” karar verilmiş olup bu hususta mahkememizce dosya aslı SMMM bilirkişisi… 16/06/2022 tarihinde ek rapor tanzim edilmek üzere tevdi edilmiştir.
SMMM bilirkişisi… 24/06/2022 Tarama Tarihli, 23/06/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporunda özetle;”SONUÇ: Dava dosyası üzerinde yaptığım inceleme ve değerlendirmeler sonucunda: 1) Davacı ‘in davacı ve davalının ticari defter kayıtlarına göre 23.700.-TL (yirmi üç bin yedi yüz lira)alacaklı olduğu, …’ın borca yaptığı itirazın yersiz olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizin 22/09/2022 Celse Tarihli duruşma zaptı (1) nolu ara kararı uyarınca; “1-Bilirkişi tarafından sunulan ek raporda mahkememizce tespiti istenilen hususların yer almadığı, bilirkişi raporunun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla bir başka muhasebeci bilirkişiden rapor alınmasına, bilirkişiden davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacının davalıdan davaya konu fatura kapsamında alacaklı olup olmadığı, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, ticari defterlerin açılış kapanış onaylarının bulunup bulunmadığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususlarında rapor tanzim edilmesine,” şeklinde karar verilmiş olup; mahkememizce dosya aslı muhasebeci bilirkişisi …’e 26/09/2022 Tarihinde rapor tanzim edilmek üzere tevdi edilmiştir.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
SMMM bilirkişisi … 21/10/2022 Tarama Tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ OLARAK: Takdir mahkemeye ait olmak üzere, bilirkişi olarak 23.700,00-TL davacının davalıdan alacaklı olduğu, defter ve belgelere istinaden tespit edildiğini, davalının borcuna yaptığı İtirazın reddine karar verilmesi görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen fatura ile ilgili olarak Sakarya …İcra Müdürlüğü’nün… sayılı takip dosyası ile 23.700,00 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 28.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 29.07.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 15.11.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının gerçekleştirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 1 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/hizmet veren tarafından gönderilen faturanın alıcı/hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacı tarafın 2021 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyamıza sunulan 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış kapanış onaylarının bulunup bulunmadığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulayıp doğrulamadığı hususlarında tespit yapılmadığı anlaşılmakla bilirkişiden ek rapor aldırılmış, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 23.06.2022 tarihli ek raporda istenilen hususların tespiti yapılmadığından yeni bir bilirkişiden rapor aldırılmıştır. 19.10.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında takibe konu faturaya dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, defterlerin usulüne uygun tutuldukları, davacının birbirini doğrulayan ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturanın davacı tarafın defterlerine işlendiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.700,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Davalı ön inceleme duruşmasında icra takibine konu borcu ödediğine ilişkin beyanda bulunmuş ise de ödemeye ilişkin dosyaya bir delil sunamamıştır.
Davalı tarafa ticari defterlerini sunması için ön inceleme duruşmasında 2 haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin sürede defterlerin sunulmaması halinde ibrazdan kaçınmış sayılacağı ihtar edilmiş, buna rağmen davalı taraf süresi içinde ticari defterlerini dosyaya sunmadığı gibi bulundukları yeri de bildirmediğinden davalı ibrazdan kaçınmış sayılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan rapora göre, davacının ticari defterlerinin birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması, verilen kesin sürede davalının defterlerini ibraz etmemesi, bu şekilde ibrazdan kaçınması ve davacının dayandığı faturada teslim alan kısmında imzanın da bulunması nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturanın davalıya sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davalının fatura gereği davalıdan 23.700,00 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, davacı takip talebinde icra takibi öncesi için de faiz talep etmiş ancak dava açarken talebini 23.700,00 TL ile sınırlı tuttuğundan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ ile;
Davalı borçlu tarafından Sakarya …. İcra Dairesinin… Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 23.700,00-TL Asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Asıl alacak miktarı olan 23.700,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.618,95-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 285,33-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.333,62-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 285,33-TL Peşin Harç, 1.300,00-TL Bilirkişi ücreti, 267,55-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.912,18-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/01/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı