Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/639 E. 2021/173 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/639 Esas – 2021/173
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2021/639 Esas
KARAR NO : 2021/173

HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 14/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı arasında yapılan alışveriş neticesinde 15.10.2016 tarihinde imzalanan sipariş anlaşması ile yine 15.10.2016 tarihli ödeme belgesi ile davacı tarafından davalıya 28.500 TL ödendiği, 15.10.2016 tarihli sipariş anlaşmasında 15.03.2017 tarihinde teslim edilmesi gereken siparişlerin davacıya teslim edilmediği, 15.10.2016 tarihli ödeme belgesi 4.maddesi gereğince ; verilen siparişler 15.03.2017 tarihinde teslim edilmez ise 20.000 TL tutarındaki cezai şartın davalı tarafından ödenmesi gerektiği, sipariş ürünlerin davacıya teslim edilmediği gibi kendisine yapılan sözlü ve yazılı tüm uyarılara rağmen ne siparişler , ne ödenen 28.500 TL ne de davalının ödemesi gereken 20.000 TL cezai şart olmak üzere toplam 48.500 TL nin davacıya ödenmediğini , Davalı taraf yapılan anlaşma edimlerinin yerine getirmediği ve davacının bu nedenle zarara uğradığını, Arabulucuk bürosuna başvuru yapıldığı ancak anlaşmanın sağlanamadığını, bu sebeple
28.500 TL esas alacak ve 20.000 TL cezai şart alacağının ödeme tarihi olan 15.10.2016 den itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev itirazında bulunmuş ve öncelikle davanın görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesini talep etmiştir. Tarafların tacir olmadığını beyan etmiş, açılan davanın yersiz olduğunu, dava konusu bahsedilen ürünlerin teslim edildiğini, davalının edimlerini yerine getirildiğini, ispat yükünün davacıya ait olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlgili vergi dairelerine müzekkere yazılarak davacı ve davalının vergi kayıtları celp edilmiş, dosya arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili ve cezai şart talebine ilişkindir.
Davalı satıcı, davacı alıcı olup, satım sözleşmesine konu iş nedeniyle davalının sözleşmeye konu malları teslim etmediğini iddia etmektedir.
Eldeki dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 20.10.2021 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda eldeki davada, 01.11.2021 tarihli Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabına göre davacının 2018 yılına kadar bilanço esasına göre defter tuttuğu, bu tarihe kadar tacir olduğu, 31.03.2018 tarihi itibariyle ticareti terk ettiği, bu tarihten sonra vergi kaydının bulunmadığı, dolayısıyla davacının dava tarihi olan 20.10.2021 tarihi itibariyle tacir sıfatının bulunmadığı, yine davalının dosyaya gelen vergi kayıtları, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar dası kayıtları ve İzmir Ticaret ve Sanayi Odası kayıtlarına göre de esnaf kaydının olduğu, tacir olmadığı da anlaşılmış, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi taraflarıb tacir olmaması nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın HMK’nun 114/1, 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli Sakarya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise resen mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2021

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza