Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/586 E. 2021/87 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/586 Esas – 2021/87
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/586 Esas
KARAR NO : 2021/87

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLLERİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ :…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/03/2019
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “02/05/2017 tarihinde, meydana gelen trafik kazasında; davalı Şirket Sigortalısının kusurundan kaynaklı trafik kazasının meydana gelmiş olduğunu, meydana gelen trafik kazasında 1505/2018 tarihli Sağlık Kurul Raporu’nda müvekkil cüvut kayıp oranının %29 olarak tespit edilmiş olduğunu, ilgili kuruluştan onaylı evrak istenmesini talep ettiklerini; trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda, müvekkilin herhangi bir kusurunun bulunmadığının yazılı olduğunu, müvekkilinin, meydana gelen trafik kazası neticesinde, hastanede yatmak zorunda kalmış olduğunu, tedavi masrafının ödenmiş olup ve kaza gününden beri düzenli olarak ilaç kullanmaya başlamış olduğunu, ayrıca yaşadığı psikolojik çöküntünün üstesinden gelebilmek için düzenli olarak terapiye de başlamış bulunmakta olduğunu, bu durumla ilgili olarak dilekçe ekinde sunulmuş tanık listesinde isimleri yer alan ilgililerin de, mahkemece uygun görülmesi halinde duruma ilişkin izahat vereceğini, müvekkillerinin yaşadığı cismani zararlar ve tedavi giderlerinin karşılanabilmesi için davalı Sigorta Şirketi’ne müracaat edilmiş ve hasar dosyasının açılmış olduğunu,…hasar dosyası üzerinden müvekkile bir kısım ödeme yapılmış olduğunu, ancak davalı sigorta şirketinin hasar dosyası ödemesinde müvekkilin gerçek kazancını esas almayarak müvekkil mağduriyetinin artmasına neden olduğunu, müvekkilin sgk ve işyeri bordro kayıtlarının tetkik edilerek aktüerya / hesap incelemesi yapılması halinde davalı sigorta şirketinin ödemesinin eksik ve hatalı olduğunun anlaşılacağının, davalı sigorta şirketi ödemesinin hatalı hesaplanması ve müvekkile eksik ödeme yapılması nedeni ile iş bu davanın açılması zorunluluğunun doğmuş olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ve manevi tazminata ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kadıyla (davanın 6100 sayılı HYY Md. 107 anlamında belirsiz alacak ve tespit davası olduğunu, zararın tam olarak tespit edilince harç alınacağının) şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 09/04/2019 tarama tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davaya konu kazaya karışan … Plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 07/05/2016-2017 tarihli arasında Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin Karayolları Trafik Kanunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, zorunlu trafik sigortasının bir sorumluluk sigortası türü olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişiler verdikleri zararların karşılanması amaçlandığının, tüm bu sebeplerle ve kabul anlamına gelmemekle beraber kazaya sebep olan olayda kusur durumunun belirsiz olup öncelikle kusur durumunun net olarak tespitinin gerekmekte olduğunu, davacı tarafın sigortalarının araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlayamaması halinde müvekkil şirketin sorumluluğundan söz edilemeyeceğinin, anılan mevzuatlar kapsamında sigorta şirketlerinin prim aktarımı yapmama insiyatifi bulunmamakta olup aksi düzenlenmemiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın gelir durumunu somut belgelerle ispat etmesi gerekmekte olduğunu, gelir durumuna ilişkin olarak somut belge ve delil sunulamaması halinde yasal asgari ücret esas alınarak hesaplama yapılmasının gerekmekte olduğunu, davacının bir sosyal sigorta kuruna bağlı olması halinde, bu kurum tarafından yapılan ödemlerin şirketlerinden talep edilemeyeceğinden dolayı mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususun tespitinin gerekmekte olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte, şartları mevcut ise hatır taşınması ve müterafik kusur nedeniyle her bir durum için en az %20 oranında tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerekmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle; müvekkil şirket aleyhine açılan davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinini davacıya tahmiline karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde cevap dilekçesi sunmuştur.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tensip zabtı (6) nolu ara kararı uyarınca; Allianz Sigorta A.Ş’ye davaya konu …sayılı hasar dosyasının onaylı bir örneğinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/07/2020 Celse tarihli duruşma zabtı (9) nolu ara kararı uyarınca; Sgk’ya davacının kaza tarihi olan 02/05/2017 tarihinden bu yana SGK dökümlerinin ve bordrolarının gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/07/2020 Celse tarihli duruşma zabtı (10) nolu ara kararı uyarınca; Akyazı Trafik Şube Müdürlüğüne davaya konu kaza tespit tutanağının gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/11/2020 Celse tarihli duruşma zabtı (2) nolu ara kararı uyarınca; SEAH, Akyazı Devlet Hastanesi, Özel Beyhekim Hastanesi ve Sakarya Özel Medar Hastanesine davacı Özgür Kuş hakkında 02/05/2017 tarihli kaza ile ilgili görmüş olduğu tedavilere ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/11/2020 Celse tarihli duruşma zabtı (3) nolu ara kararı uyarınca; Allianz Sigorta Aş.’ne davalının delil listesinde yer alan 2018 tarih … numaralı hasar dosyasının, Tıbbi Mütala raporu ve Aktüer raporunun, … numaralı ZMMS poliçesinin ve ödeme belgesinin gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/03/2021 Celse tarihli duruşma zabtı (3) nolu ara kararı uyarınca; dosyanın kusur tespiti için ATK Trafik ihtisas Dairesine tevdine, dair ara karar oluşturulmuş olup; dosya usur oranının tespiti için rapor aldırılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 29/04/2021 tarihli, … sayılı, raporunda özetle; “SONUÇ: Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
A)Sürücü … ’nın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,
B)Davacı yaya … ’un kusursuz olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı vekili 29/04/2021 tarihli ATK raporuna karşı 26/05/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporun fahiş, hukuka ve hakkaniyete aykırı mahiyette olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 29/04/2021 tarihli raporda, müvekkil şirkette sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu hususunda kanaat bildirilmiş olduğunu, davacı yanın müvekkil … nolu hasar dosyası açılmış, dosya kapsamında alanında uzman aktüerlerden alınan rapor sonucunda 07/06/2018 tarihinde toplam 70.057,43 tl tazminat ödemesi yapılmış olduğunu, yapılan bu ödeme ile karayolları trafik kanunu gereği, müvekkil şirket üzerine düşen tüm hukuki sorumluluğu yerine getirmiş olup; müvekkil şirketin davacıya karşı başkaca bir sorumluluğunun bulunmamakta olduğunu, bununla birlikte adli tıp raporunun kusur oranına ilişkin değerlendirmesi hatalı olup, sigortalı araç sürücüsüne % 100 kusur atfedilmesinin taraflarınca kabul edilemeyeceğinin, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğuna ilişkin olan 29/04/2021 tarihli rapor somut verilerle tanzim edilmiş bir rapor olmadığı gibi denetime açık bir rapor da olmadığının, dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenmiş olan kaza tespit tutanağında da yaya ve davacı özgür kuş’un kusur oranlarının net olmadığının, işbu nedenle söz konusu kusur raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığının, yukarıda sayılan bu sebeplerle ve kabul anlamına gelmemekle beraber kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun net olarak tespiti gerekmekte olduğunu, davacının müvekkil şirket nezdinde sigortalı araç sürücülerine raci kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, zararın kanıtlanamaması halinde müvekkil şirketin sorumluluğunun olmadığını, bilirkişinin raporunda bu hususun göz ardı edilerek varsayımlar üzerine raporu hazırlamış olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece tazminata hükmedilmesi durumunda müvekkil şirketin sorumluluğu, karayolları trafik kanunu’nun 85/1. ve trafik poliçesi genel şartlarının 1. maddesi gereğince sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tüm bu nedenlerle; adli tıp raporuna karşı itirazlarımızın dikkate alınarak huzurdaki davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini bilvekale talep ederiz.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih … Esas, … Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile mahkememize tevdii edildiğinden, mahkememiz esasının 2021/586 Esas (YENİ ESAS) sırasına kaydı yapılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “ Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmündedir.
Yine 6325 sayılı HUAK’ın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesine göre; “ İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmündedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamında; “30… Aynı Kanunun 3. maddesinde düzenlenen arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda soru işareti bulunmamaktadır. Çünkü kanun koyucu 3. maddede “Arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde açık düzenleme yaparak bireysel iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koymuştur.” şeklinde tespitte bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/2.maddesinde, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunun düzenlendiği, aynı yasanın 115/2.maddesi 1.cümlesi düzenlemesine göre ise mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; eldeki davanın, 6102 sayılı yasanın 5/A maddesinin yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden sonra, 16.03.2019 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle arabuluculuğun dava şartı olduğu, 6102 sayılı yasanın 5/A maddesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının arandığı, Yine 6325 sayılı HUAK m.18/A’ya göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamında haklı olarak tespit edildiği üzere, 6325 sayılı HUAK m.18/A ile; “… Arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindeki düzenlemeyi içeren 7036 sayılı Kanun’un 3.maddesi için, kanun koyucunun arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koyduğunu belirttikleri, bu nedenle 7036 sayılı Kanun’un 3.maddesi ile aynı düzenlemeyi içeren HUAK m.18/A için de aynı hususun geçerli olduğu, dolayısıyla anılan dava şartı eksikliğinin sonradan giderilemeyeceği, yine özel kanun ile genel kanunun ayrı düzenlemeler içermesi halinde özel kanunun uygulanacağı ilkesine göre 6100 sayılı yasaya göre daha özel nitelikte olan 6325 sayılı HUAK’ın somut olayda uygulanmasının gerektiği, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesinin 2. cümlesinin somut olayda uygulanamayacağı anlaşılarak;
Eldeki olay bakımından dava tarihi olan 16.03.2019 tarihi itibariyle davacının arabuluculuğa başvurmadığı, arabuluculuğa dava açıldıktan sonra, 20.03.2019 tarihinde başvurduğu ve anılan başvurunun 10.04.2019 da anlaşamama ile sonuçlandığı, bu nedenlerle ve yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6102 sayılı yasanın 5/A, 6325 sayılı yasanın 18/A, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamı da nazara alınarak, eldeki davanın 6100 sayılı yasanın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine dair, 6100 sayılı HMK’nın 320/1.maddesi uyarınca taraflar davet edilmeksizin dosya üzerinden karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın 6102 Sayılı yasanın 5/A, 6325 sayılı yasanın 18/A ve 6100 sayılı yasanın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 59,30-TL harçtan, peşin alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile, EKSİK ALINAN 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT 7 ve 13/2.maddesi gereğince 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi.02/11/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸