Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/559 E. 2022/1244 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/559 Esas – 2022/1244

T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/559 Esas
KARAR NO : 2022/1244

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI …
VEKİLİ : Av…
DAVALI :…
VEKİLİ : Av….

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisinin mevcut olduğunu, Davacı şirketin, davalı şirkete … Otel … Şubesi’nde konaklama hizmeti verdiğini, bu hizmet karşılığında davacı şirket tarafından kesilen faturalar ve davalının otelde konakladığına dair kayıtların sunulduğunu, Davacı şirket adına … İcra Müdürlüğünden davalı şirkete …/…. numaralı bir icra takibi başlatıldığını, Davalı şirketin bu takibe karşı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde yetki itirazında bulunduğunu, davalı şirket ile davacı şirket arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hizmet ilişkisinin mevcut olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete otelde konaklama hizmeti sunmayı taahhüt ettiğini, davalı şirketin ise bu hizmet karşılığında bir bedel ödemeyi kabul ettiğini, sözleşmenin ifa edildiği yerin … Otel … Şubesi adresi olduğunu, bu nedenle … İcra Müdürlüğü’nde yapılmış olan takibin yetkili icra dairesinde yapıldığını, Otel kayıtlarında da görüleceği üzere davalı şirketin davacı şirketin otelinde konaklama yapmış olup bu hizmet karşılığında ödemesi gereken bedeli ödememiş ve ödememekte de ısrar ettiğini, tüm bu nedenlerle; davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 18/10/2021 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada mahkemenin görevsiz olup tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu verildiği iddia edilen hizmetin konaklama hizmeti olup açıkça tüketici işlemi olduğunu, bu nedenle ticari işletmeyi ilgilendiren bir işlem olmadığını, bu hizmetin tüzel kişi olan şirkete verilmesine imkan olmadığının, şahıslara hizmet verilmiş olabileceğinin, müvekkil şirketin iş bu davada hasım gösterilmesinin yegane sebebinin faturanın davacı şirket adına düzenlenmiş olmasının, hizmetin müvekkil şirkete verilmediğinin, bu sebeple iş bu davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddinin gerektiğini, iş bu davanın yetkisiz olduğu gibi aynı zamanda yetkisiz icra dairesinde takibin başlatıldığından iş bu davanın usulden reddinin gerektiğini, tüm bu nedenlerle; huzurdaki davaya karşı itiraz ve cevaplarını dosyaya kabulü ile iş bu davanın usulden ve esastan ayrı ayrı reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün …/….Esas sayılı dosyasının bir sureti UYAP sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiştir.
… Vergi Dairesi’ne dava konusu faturaların davacının ve davalının BS, davalının BA formunda olup olmadığı hususlarında müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Davalının 2021 Yılı ticari defterlerinin incelenmesi için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, muhasebeci bilirkişisi Süleyman Akın’ın görevlendirildiği anlaşılmıştır.
Muhasebeci Bilirkişisi … … 14/04/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…. Tarım ve Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ince, 120.3.03135 … Kişisel Koruyucu Ürünleri A. Ş. Cari hesap kodu ile kayıt edildiğini, …. Kişisel Koruyucu Ürünleri Anonim Şirketi firması tarafından …Tarım ve Petrol Ürün. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Cari hesap kodu ile kayıt edildiğini, davacı ve davalı şirket tarafından ibraz edilen 2021 yılına ilişkin ticari defterlerin T.T:K Maddesi 64,66 V.U.K. Maddesi 220-226′ ve 1 Sıra No.li Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığını, davacı ve davalı tarafın ticari defterlerinin, kayıt nizamı bakımından V.U.K. Maddesi 215-219 hükümleri ile Muhasebe sistem uygulama genel tebliğlerine uygun olduğunu, gönderilen BA – BS formları incelenmiş olup, Mart 2021, Nisan 2021, Mayıs 2021 Tarihlerinde bildirim limitinin altında kaldığı için bulunmadığı ancak Haziran 2021 BS formunda 12. Satırda 6 Adet 5237-TL olarak bildirildiği, davalı şirketin de 6 Adet 5237-TL şeklinde bildirildiği, karşılıklı her iki tarafında bildirimde bulunduğu ve bir birini doğrular şekilde olduğu, … Tarım ve Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. Kayıtlarında, davalı şirketin … Kişisel Koruyucu Ürünleri Anonim Şirketi’nin 5620-TL borç bakiyesi verdiği, davalı şirket kayıtlarında ise davacı şirketin 5620,00-TL alacak bakiyesi verdiği ve mutabık olunduğu, ayrıca aslı alacağın takip tarihinden işleyecek avans faiziyle ve 6098 sayılı TK. Maddesi 1530/7 Hükmü gereği %8 fazlası ile birlikte tahsili, davalının haksız itirazından ötürü %20’den aşağı olmayan icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalıya yükletilmesi takdirinin mahkemeye ait olacağı görüş ve kanaatindeyim.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı 20/05/2022 Tarihli beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporuna bir diyecekleri olmadığını, haklı davanın kabulü ile rapor doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı 24/05/2022 Tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun aleyhe kısımlarına ayrıca ve açıkça itiraz etiklerini, bilirkişi raporunun açıkça hatalı ve hükme esas alınabilecek mahiyette de olmadığını, asıl alacak ve faiz ile ferilerine karşı itirazlarının da baki olup neticede işbu davanın esastan da reddine karar verilmesi gerektiğini, Oysa bilirkişi raporunda faize ilişkin itirazlarının da hiçbir şekilde değerlendirilmemiş olup, bu yönüyle de eksik ve hatalı bir rapor tanzim edildiğini, tüm bu nedenlerle; bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarının dosyaya kabulü ile öncelikle itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını, aksi halde işbu davanın usulden ve esastan ayrı ayrı reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ederim.” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Davacının 2021 yılı ticari defterlerinin incelenmesi için dosyamız Muhasebeci Bilirkişi … … … tevdi edilmiştir. Mali Müşavir Bilirkişisi … …….. 03/06/2022 Havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SONUÇ: Dava ve davacı ticari defterlerinin tetkiki sonucunda, a.) Davacının ticari defterlerinin usulüne uygun ve birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, b.) Davacının düzenlemiş olduğu faturaların ticari defterlerde yer aldığı, takip tarihi itibariyle 5.620,00 TL anapara tutarında davalıdan alacaklı olduğunu, c.) Talimat mahkemesi raporu incelendiğinde davalının ticari defterlerinde de 5.620,00 TL anapara tutarında borçlu olduğu, yapılan tespitler arasındadır.” şeklinde rapor düzenlemiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı 21/06/2022 Tarihli beyan dilekçesinde özetle;”14.04.2022 ve 05.05.2022 tarihli iki raporda da bilirkişilerin; müvekkil şirketin davalı yandan 5.620,00TL alacaklı olduğu gerçeğini Mahkemeye sunduklarının, davalı şirketin borçlu bulunduğunun sabit olup bilirkişi incelemesi ile bu hususun ispat edildiğini, dava dilekçesini tekrarla 14.04.2022 ve 05.05.2022 tarihli bilirkişi raporlarını kabul ettiklerini, tüm bu nedenlerle; 14.04.2022 ve 05.05.2022 tarihli bilirkişi raporları da dikkate alınarak; davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ederim.” şeklinde dilekçe sunmuştur.
Taraflara usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
14- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 7 adet fatura ile ilgili olarak … İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyası ile 6.210 TL asıl alacak ve 83,25 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.293,25 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 11.08.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 06.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davacının talebinin ise 5.620,00 TL ile sınırlı olduğu, davayı bu bedel üzerinden harçlandırdığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
15-Fatura içerikleri ve tarafların iddia ve savunmaları nazara alındığında taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılarak, eldeki davanın 6102 sayılı yasanın 4.maddesindeki ticari davalardan olduğu ve mahkememizin görevli olduğu, yine davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve mahkememizin yetkisine itiraz ettiği, dava ve takip konusunun para alacağına ilişkin olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 10. ve 6098 sayılı TBK 89.maddeleri para alacağının götürülecek borçlardan olup, anılan yasal düzenlemeler gereği alacaklının yerleşim yerindeki icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkili olacağı, davacının yerleşim yerinin Sakarya ili olduğu, dolayısıyla icra dairesinin ve mahkememizin yetkili olduğu anlaşılarak yetki itirazı yerinde görülmemiş ve esasa geçilmiştir.
16-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 03.06.2022 tarihli bilirkişi raporu ve 14.04.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine anılan faturaların vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
17-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
18- Yukarıda 16 ve 17 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 5.620,00 TL alacaklı olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.620,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 5.620,00 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
19-Dava değerinin açıkça 5.620,00 TL üzerinden gösterilip, davanın bu bedel üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alındığında, takibe vaki itirazın 5.620,00 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline karar verilmesi gerekmiş,(Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7702 esas 2022/683 karar) takipten sonra alacağa reeskont faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davalı borçlunun Hendek İcra Müdürlüğünün 2021/806 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 5.620,00-TL asıl alacak üzerinden devamına asıl alacağı takip tarihinden itibaren reeskont faiz işletilmesine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından davaya konu edilen asıl alacak miktarı olan 5.620,00-TL’nin %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Yürürlükte bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 383,90-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 105,98-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 277,92-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 95,98-TL Peşin/nisbi Harcı, 10,00-TL Tamamlama Harcı, 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 150,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.815,78-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kullanılmayarak karar kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 216/1 maddesi uyarınca talep halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 21/06/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı