Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/558 E. 2022/1168 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/558 Esas – 2022/1168
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/558 Esas
KARAR NO : 2022/1168

HAKİM : ….
KATİP : ….
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Av…..
DAVA İHBAR OLUNAN : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/10/2021
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından davalı borçlu aleyhine ……… İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin ödeme emrine ve takibe itiraz etmesi üzerine icra dairesinin 09/02/2021 tarihli kararıyla takibin durdurulmasına karar verildiği, 16.08.2021 tarihinde Çayırova bölgesinde saat 18:30’da arıza kaynaklı enerji kesintisi meydana geldiğini, …. Mah. …. …. Cad. No:89 …. …. /…. adresinde bulunan …. …. Bankası A.Ş. Veri Merkezi Binasının söz konusu arıza nedeniyle oluşan elektrik kesintisinden doğrudan etkilenerek önemli bir maddi zararı doğduğunu, bahse konu arızanın söz konusu bölgede saat 22:00 civarında giderilmiş olmasına rağmen davacı bankanın veri merkezindeki arıza ve enerji kesintisinin devam etmesi üzerine davalı şirket teknik ekiplerinin saat 23:00’da aranarak …. kayıt numarası ile arıza kaydı açtırıldığını, arıza kaydı üzerine davalı şirkete bağlı teknik ekiplerin saat 00:58’de davacı bankanın veri merkezine geldiğini, faz yönlerinin yanlış bağlandığını belirterek trafo merkezinde gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra enerji kesintisinin giderildiğini, arıza kaydının kapatıldığını, yapılan yanlışlıktan dolayı, 18:30-22:00 saatleri arasında enerji kesintisi üzerine devreye giren davacı bankaya ait jeneratörlerin sonrasında da 22:00-04:00 saatleri arasında 6 saat fazladan devrede kaldığını, belirtilen süre içerisinde yaklaşık olarak 1754 lt yakıt harcadığını, bakım ve servis firmaları tarafından da tespit edilen verilere göre davacı bankanın bu teknik aksaklıktan dolayı 1754 lt yakıt karşılığı (5,18TL x 1754lt + KDV) = 10.721,00 TL maddi zararı doğduğunun belirlendiğini,davalı şirkete neden olduğu söz konusu teknik aksaklık ve hatadan dolayı banka zararının ve ferilerinin ödenmesi için Kadıköy 32. Noterliğinin 25.08.2020 tarihli …. yevmiye numaralı borç ihtarı gönderildiğini, davalı şirketin ihtarnameye rağmen borcu ödememesi üzerine 14.09.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin takibin tamamına itiraz ettiğini, dilekçe ekinde bulunan servis formlarından davalı şirkete ait elektrik firması tarafından faz yönlerinin ters bağlanması sebebiyle ünitelerin devreden çıkmadığı tespit edilmiş olup zararın bu husustan ileri geldiğini, davalı şirketçe bu konudaki bilgilendirmeden sonra faz yönlerinin düzeltilmesi sonucu sistemin sorunsuz şekilde enerji vermeye devam ettiğini, meydana gelen zararın davalı şirketin hatasından kaynaklandığının açık olduğunu, izah edilen nedenlerle davanın kabulü ile borçlunun itirazın iptalini ve takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket yetkililerinin bölgedeki elektrik kesintisine konu arızanın giderilmesinin akabinde davacıya ait veri merkezinin elektronik sistemlerindeki faz sıralamasının abone tarafından yanlış bağlanması neticesinde elektriksiz kalmasında davalı şirketin ne gibi kusuru bulunduğunun taraflarınca anlaşılamadığını, bölgedeki arıza davalı şirket ekipleri tarafından giderildikten ve kaliteli gerilim şebekelere verildikten saatler sonra davacının arıza kaydı üzerine davacı veri merkezine gidilerek faz yönlerinin aboneler tarafından ters bağlandığının tespit edildiğini, gerekli düzeltmeler yapılarak bilgilendirme yapıldığını, davalı şirket tarafından …. ….. Noterliğinin …. tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesine, kullanıcılara ödenecek tazminatın hesaplanması ödenmesinde Elektrik Dağıtım ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin 16. maddesi hükümlerinin amir olduğu, kesintilerin ticari ve teknik kaliteye uygun olması halinde tüketicilere tazminat ödenmesinin söz konusu olmadığı şeklinde cevap verildiğini, davacı taraf iddialarının servis formlarına ve jeneratör yakıt raporlarına dayandığını, bu raporlara dayanarak davalı şirketin sorumlu olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını belirterek anlatılan nedenlerle; davanın esastan reddini talep etmiştir.
……. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak …./…. Esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden istendiği, dosyanın gönderildiği anlaşıldı.
Mahkememizin 15/03/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği davanın …. …. A.Ş’ne ihbarına karar verildiği anlaşıldı.
Mahkememizin 15/03/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verildiği anlaşıldı.
Bilirkişi heyeti 07/04/2022 tarihli raporunda; dava konusu adreste meydana gelen elektrik kesintisinin mücbir sebepten kaynaklanmadığını, davacının kesinti nedeniyle oluşan zararının 10.721,00 TL (On bin Yediyüz Yirmibir lira) olduğunu, kesintiye neden olan arızanın davacı şirket mülkiyet ve sorumluluk sınırlarında meydana geldiğini, ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca davalı şirketin yasal süresi içerisinde yapılan başvurulara istinaden gerekli inceleme ve değerlendirmeyi yaparak kullanıcı zararlarını tazmin etme sorumluluğu bulunduğu için davalının kusurlu olduğunu, davacının müterafik kusurunun olmadığını rapor etmişlerdir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukukî anlamda sorumluluk ise taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.
Sorumluluk hukukunun tarihsel gelişim süreci içerisinde, kusur sorumluluğundan kusursuz sorumluluğa uzayan bir yol izlenmiştir. Kusur sorumluluğu, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla sözleşme dışında diğer bir kimseye vermiş olduğu zararın giderilmesini düzenleyen sorumluluk türüdür. Bu sorumlulukta kusur, sorumluluğun kurucu unsuru olarak düzenlenmiştir (Eren, F.:Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, s. 594). Kusur sorumluluğunda bir zararı başkasına tazmin ettirmek, ancak zarar onun kusurlu bir fiilinden doğmuş ise mümkündür (Tandoğan, H.:Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1967, s. 89). Kusur sorumluluğuna doktrin ve uygulamada eş anlamda olmak üzere “haksız fiil sorumluluğu” veya “sübjektif sorumluluk” da denilmektedir.
Bununla birlikte sorumluluğun asli şartı zararla söz konusu davranış veya olay arasında bir sebep sonuç ilişkisinin bulunmasıdır. Bu sebep sonuç ilişkisine genel anlamda illiyet bağı denir. Burada sözü edilen illiyet bağı uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır (Eren, s. 561). Başka deyişle, hayatın olağan akışı ve hayat tecrübesi bakımından öngörülemez zararlar uygun illiyet bağı kapsamında sorumluluğu doğurmayacaktır.
İlliyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru veya üçüncü kişinin kusuru nedeniyle kesilebilir. Aynı zamanda sorumluluktan kurtulma sebebi olan bu üç sebep, sadece kusur sorumluluğunda değil, kusursuz sorumlulukta da kabul edilmektedir (Eren, s. 561.). Her üç neden açısından da, illiyet bağının kesildiği iddiası, sorumlu kişiler tarafından açıkça ispatlanmadıkça kabul edilmemelidir. Bu bakımdan sorumluluktan kurtulmak oldukça zorlaştırılmıştır.
Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır (Eren, s. 582 vd.).
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi mücbir sebebin bir takım unsurları vardır. Öncelikle mücbir sebep, zorlayıcı bir olaydır. Bu olay doğal, sosyal veya hukuki bir olay olabileceği gibi insana bağlı beşeri bir olay da olabilir. Bu olay, zarar verenin faaliyet ve işletmesi dışında kalan bir olay olmalıdır. Mücbir sebep nedeniyle zarar veren, bir davranış normunu veya sözleşmeden doğan bir borcu ihlâl etmiş olmalıdır. Yine mücbir sebep, davranış normunun ihlâli ya da borca aykırılığın sebebi olmalı ve kaçınılmaz bir şekilde buna yol açmış olmalıdır. Kaçınılmazlık kavramı, mücbir sebep yönünden karşı konulmazlık ve önlenemezlik kavramını da kapsar. Mücbir sebebin bir diğer unsuru ise öngörülmezliktir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi delaletiyle haksız fiillerde uygulanan 52. maddesindeki tazminatın tenkisi hâllerinin akde aykırılık durumlarında da uygulanacağı düzenlenmiştir.
Tazminattan indirim veya ret sebepleri 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde daha çok zarar görenle ilgilidir.
Zarar görenin kendi kusurunda, kişinin kendisine zarar veren bir hareket tarzı söz konusudur. Zarar görenin kendi kusuru, akıllıca iş gören, mantıklı bir kişinin, kendi yararı gereği zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçması gereken bir eylemi olarak nitelendirilmelidir. Zarar görenin kusuruna birlikte kusur, müterafik kusur da denilmektedir (Tandoğan H: Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1961, s. 318 vd.).
Zarara uğrayan kimse normal bir insanın kendi menfaatlerini korumak için sakınması gerekli bir eylemde bulunmuşsa “birlikte (müterafik) kusur” söz konusudur (Reisoğlu, S: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 19. Baskı, İst.2006, s.187).
Zararla sonuçlanan hukuka aykırı bir davranışta bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ortak kusurun belirlenmesi gerekir. Bunun için de zarar görenin zarardan kaçınma görevini yerine getirmemesi ile ortaya çıkan davranışının objektif ölçütlerle (kusurun objektifleştirilmesi) bir kusur sayılıp sayılamayacağı ve bu kusurun zararın meydana gelip gelmemesinde bir payı (illiyet bağı) olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ortak kusurun varlığı hâlinde, hâkim, ortak kusurun tazminata etkisini başka bir anlatımla bunun “bir tenkis sebebi” mi, yoksa zarar ziyan hükmünden tamamen sarfınazar edilebilecek bir sebep mi olduğunu takdir edecektir. Hâkim bu yolda takdir hakkını kullanırken hak ve adalete uygun sonuca varacak bir yol izlemelidir. Bunun için de, her şeyden önce maddenin amacının iyi bilinmesi gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 52/1. maddesinin “hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesine dayandığı kabul edilmektedir. Bu ilke hak ve adalet düşüncesine de (4271 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.2) uygun düşmektedir. Zarar gören kendi davranışıyla zarara neden olmuş ise bu zarar başkasına yüklenmemeli payı ayrılmak suretiyle zarar verenin sorumlu olacağı miktar tespit edilmelidir (OserSchönenberger, Borçlar Hukuku, Recai Seçkin çevirisi s.409).
Maddenin bu amacı göz önüne alındığında; gerçek amacın ortak kusur hâlinde zararın bu kusura isabet payının indirilmesi olduğu; zarardan tamamen vazgeçilmesinin ise, istisnai bir durum olduğu kabul edilmelidir (OserSchönenberger, s. 411). İşte maddenin belirlenen bu amacı altında bir değerlendirme yapılırken, zarar verenin ve zarar görenin olay içindeki ortak kusurlu davranışlarının nedeni, çeşidi (kast-ihmal) ve zararlı sonuç ile birbirlerinin kusurlarına etki dereceleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirme sonucu olayda ortak kusurun etki ağırlığı o derece olmalıdır ki, zarar verenin hukuka aykırı davranışını (illiyet bağını) tamamen kesmemekle beraber ikinci plana itmeli, istisnai amaç (tazminat hükmünden tamamen sarfınazar edilmesi) hak ve adalete uygun hâle gelmelidir.
6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi kapsamında yer alan indirim veya ret sebepleri şu şekilde sıralanabilir;
a) Zarar görenin zarara razı olması; burada sözü edilen rıza ile hukuka uygunluk sebebi olan 4271 sayılı TMK’nın 24/II’deki rızayı birbiriyle karıştırmamak gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde öngörülen rıza, hukuka uygunluk sebebinin koşullarını taşımayan rızadır.
b) Zarar görenin kusuru (Ortak Kusur); 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesine göre zarar görenin “zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında veya artmasında etkili olmuş veya tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmışsa” bu durum tazminattan indirim ya da tazminat isteminin reddi sebebi olabilecektir. Haksız fiil failinin zararın doğumuna ya da artmasına yol açan fiili kusurlu olduğu için sorumluluğa yol açmaktadır. Ancak, bu durum zarar görenin davranışlarından kaynaklanmışsa, ortak kusurdan söz edilir.
Zarar görenin kusurlu davranışları derecesi açısından iki tür etki gösterebilir; zarar görenin kusuru ağır ise, bu durum illiyet bağını kesen bir sebeptir. Bu durumda, haksız fiilin illiyet unsuru gerçekleşmediği için sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Sorumluluğun koşulları gerçekleşmediğinde, tazminat gündeme gelmeyeceği için bundan indirim de söz konusu olmayacaktır. Zarar görenin kusurlu davranışları ağır nitelikte değilse, haksız fiil faili doğan zarardan sorumlu olacaktır. Ancak, bu durumda zarar görenin kusurlu davranışları hükmedilecek tazminat miktarının indirilmesine ya da tazminat isteminin tamamen reddine yol açacaktır. O hâlde, ortak kusur, haksız fiilde, zarar gören kişinin zararın doğumuna ya da artmasına neden olan kusurlu davranışlarını ifade eder. Zarar görenin ortak kusur teşkil eden davranışları, zararın doğumuna ya da artmasına ilişkin olabileceği gibi sorumlunun durumunu ağırlaştıran ortak kusur da olabilir.
c) Ağır kusurun bulunmadığı hâllerde zarar verenin zor duruma düşecek olması nedeniyle tazminatın indirilmesi; bu hâl 6098 sayılı TBK’nın 52./II’de düzenlenmiş olup, zarar görenden hareket ederek özel bir indirim sebebi öngörmüştür.
Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 08.04.2015 tarihli ve 2013/13-1592 E., 2015/1176 K. ile 01.07.2015 tarihli ve 2014/13-18 E., 2015/1754 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/3-444 esas -2019/1083 karar sayılı ilamı)
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen alacak ile ilgili olarak Sakarya 3. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6205 sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 09.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 09.02.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 06.10.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık elektrik elektrik kesintisinden kaynaklandığına ve davacı ayıplı hizmet iddiasında bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözümünde dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Elektrik Piyasasında Dağıtım Ve Perakende Satış Faaliyetlerine İlişkin Kalite Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Söz konusu yönetmelikte dağıtım faaliyeti ve kesinti unsurlarına ayrıntılı bir şekilde yer verilmiş “Dağıtım şirketinin, dağıtım faaliyeti gösterdiği bölgede bulunan kullanıcılara sunduğu hizmetin kalitesinden sorumlu olduğu” belirtilmiştir.
Yönetmeliğin ilgili hükümlerinde “kesintinin kaynağı ve sebebi” , “bildirimli/bildirimsiz kesintiler”, “kesintilerin başlangıç ve bitiş zamanı”,”tedarik sürekliliği kalitesi göstergeleri ve bu göster- gelerin hesaplanması”, ” tazminatın hesaplanması ve ödenmesi” ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Yönetmelik hükümleri doğrultusunda değerlendirme yapılması için dosya olayın niteliğine göre bir makine mühendisi ve bir elektrik mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 07.04.2022 tarihli heyet raporuna göre; …. Mah. …. …. Cad. No:89 …. / …. adresinde bulunan davacı şirkete ait işyerine davalı şirket ile 25.07.2018 tarihinde sözleşme imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davacı şirketin …. müşteri numarası ve …. sözleşme hesap numarası ile davalı şirkette elektrik aboneliğinin bulunduğu, Söz konusu adresin bulunduğu bölgede 16.08.2020 tarihinde 19:06-22:03 saatleri arasında genel arıza kesintisi olduğu, bu arızanın yüksek gerilim kablo arızası nedeniyle meydana geldiği, davalı dağıtım şirketi tarafından şebekeden ayrılan arızalı kablonun yerine yedek kablo irtibatı yapılarak arızanın giderildiği, sonrasında hat üzerinden enerji alan kullanıcılardan gelen faz sırası değişikliği ihbarları üzerine dağıtım şirketi tarafından müdahale edildiği, faz sıralarının değiştirilerek sistemin normale döndürüldüğü kesinti kayıtlarından tespit edildiği, Davacı şirket tarafından davalı dağıtım şirketine 16.08.2020 tarihi 23:04 saatinde arıza kaydı açıldığı, dağıtım şirketi ekiplerinin bahse konu adresteki trafo merkezinde faz yönlerinin yanlış bağlandığını belirterek gerekli düzeltmeleri yaptığı, 17.08.2020 tarihi 01:34 saatinde abonenin kendi sistem arızası olduğu belirtilerek enerji kesintisini giderip arıza kaydını kapattığının anlaşıldığı, Dava konusu adreste meydana gelen elektrik kesintisinin yüksek gerilim kablo arızası nedeniyle meydana geldiğinden Elektrik Dağıtımı Ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin Kesintinin Kaynağı ve Sebebi başlıklı 10. maddesi hükümleri uyarınca elektrik kesintisinin mücbir sebepten kaynaklanmadığı tespit edildiği, Davalı dağıtım şirketi tarafından 16.08.2020 tarihi 22:03 saatinde giderilen arıza sonrası davacı şirkete ait adreste devam eden elektrik kesintisinin 23:04 saatinde dağıtım şirketine arıza kaydı oluşturulmak suretiyle bildirilmesi üzerine, dağıtım şirketi teknik ekiplerince davacı şirkete ait trafo merkezine gidilerek arıza nedeninin abonenin kendi sistem arızası olduğu ve faz yönlerinin yanlış bağlandığı belirtilerek gerekli düzeltmelerin yapıldıktan sonra kesintinin giderilmesi Elektrik Piyasası Bağlantı Ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin Dağıtım Tesisi Sınırları başlıklı 15. maddesinin “(1) Dağıtım şirketi ile kullanıcı arasındaki tesis ve teçhizatın mülkiyet sınırları aşağıda belirtildiği şekildedir: … b) Dağıtım sistemine bağlı tüketiciler açısından, bağlantı noktasından kullanım yerine kadar olan tesis ve teçhizat tüketicinin mülkiyetindedir. Bağlantı noktası dahil olmak üzere bağlantı noktasından itibaren hattın geri kalan kısmı dağıtım tesisidir…” hükümleri uyarınca davacı şirket sorumluluğundaki alanda meydana gelen arıza nedeniyle elektrik kesintisinin yaşandığı, Dava dosyasına sunulan servis belgelerine ve 16-17/08/2020 tarihli 17:00-04:00 aralığında yapılan tank seviye ölçüm bilgilerine göre; elektriklerin olmadığı sürede içinde çalışan …. Marka ….-…. tipli dizelmotorlu jenaratörün 1754 lt yakıt tüketimi gerçekleştirdiği, ….-…. tipli dizel motor ve jenaratör grubuna yakıt saatteki tüketim değerlerinin 2400 KW enerji üretimi için %100 yükte 160,5 Galon/Saat, %50 yükte 86,5 Galon/Saat olduğu, bu değerleri lt/saat dönüştürmek için 1 Galon=3,785 Litre olduğu için %100 yükte 607,5 lt/saat, %50 yükte 327,4 lt/saat olduğu tespit edilmiştir. Bu bilgilerden Dizel Motor/Jenaratörün grubunun yaklaşık 6 saat çalıştığı için yakıt tüketim miktarının %100 yükte çalışırsa 3645 lt, %50 yükte çalışırsa 1964,4 lt olarak hesaplanır. Bu hesaplamalara göre; Dizel motor ve Jenaratör grubunun tank seviye ölçüm bilgilerine göre tespit edilen 1754 lt yakıt tüketim miktarının uygun olduğu, Yapılan araştırmalara göre 17/08/2020 taihinde dizel yakıt lt birim fiyatının 5,18 TL + %18 KDV = 6,1124 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu değere göre 1754 lt * 6,1124 = 10.721,00 TL (OnbinyediyüzyirmibirTürkLirası) olarak hesaplanacağı, bu hesaplamalara göre elektrik kesintisi nedeniyle …. …. ….*16 tipli Dizel motor/Jenaratör sisteminin kullanılması sonucu ortaya çıkan zararın 10.721,00 TL olduğu bildirilmiştir.
Anılan rapor yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının …. Mah. …. …. Cad. No:89 …. / …. adresinde meydana gelen 16-17/08/2020 tarihli arızaların planlı kesinti kapsamında olmadığı, rapordaki tespitlere göre kesintilerin mücbir sebep kapsamında da kalmadığı, arızaların davalı şirketin sorumluluğundaki alanda meydana geldiği, davacının zararın artmasına neden olan, dosyaya yansıyan bir eylemininde olmadığı, büyük ticari işletmesi olan davacı şirketin elektrik kesintileri nedeniyle işletmelerinde zararın daha fazla oluşmasını önlemek amacıyla jeneratör alıp kurmuş ve kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olduğu, kesintilerin de davacının ticari işletmelerindeki elektrik hatlarından kaynaklanmadığı, somut olayda davacının müterafik kusurundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi delaletiyle haksız fiillerde uygulanan TBK’nın 52.maddesi uyarınca bir indirimin gerekmediği anlaşılarak, davacının davalıdan kesintiler nedeniyle takip tarihi itibariyle 10.721.00 TL alacaklı olduğu, ayrıca davacının yapmış olduğu temerrüt masrafı olan 650,47 TL’den de sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın davalıyı dosyaya sunulan …. ….. Noterliğinin 25.08.2020 tarih, …. yevmiye sayılı ihtarıyla temerrüde düşürdüğü, anılan ihtarda 3 günlük süre verildiği, anılan tebligatın 26.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, temerrütün 29.08.2020 tarihinde oluştuğu, ancak takipte davacının yasal faiz talebini 01.09.2020 tarihinden başlattığı anlaşılarak, anılan alacağa 01.09.2020 tarihinden takip tarihi olan 14.09.2020 tarihine kadar 34,37 TL yasal faiz işleyeceği, dolayısıyla davacının faiz talebinin de yerinde olduğu anlaşılmış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı taraf hatalı bağlantının davacı tarafından yapıldığını beyan etmiş ise de, dosyaya sunulan rapor içeriğine göre; anılan yerin davalının sorumluluk alanında bulunduğu nazara alındığında bu iddiasını ispatlar delil sunamadığından bu hususta ek rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davalı taraf kesinti ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını iddia etmiş ise de, dosyaya sunulan rapor içeriğine göre anılan arıza ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğundan bu itirazları da yerinde görülmemiştir.
Davalının yaptığı itirazında haksız olması, dava konusu alacağın belgelendirilmiş olması nazara alındığında likit olduğu da nazara alınarak, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; Davalı borçlunun …. …….. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Davalı itirazında haksız çıktığından asıl alacağın %20’si oranın icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 778,59-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 137,66-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 640,93-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 59,30-TL Başvuru Harcı, 137,66-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.630,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.826,96TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden yapılan arabuluculuk giderlerinin (2021 yılı tarifesi gereğince 1320 TL) 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 13. fıkrası gereği davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
7-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/05/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı