Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/541 E. 2022/1202 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/541 Esas – 2022/1202
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/541 Esas
KARAR NO : 2022/1202

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ :Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ :Av …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıdan faturalara istinaden alacağının bulunduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine . …. İcra Müdürlüğünün …/ … sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptalini, takibin devamını, takibe konu alacağa takip tarihinden itibaren en yüksek ticari reeskont avans faizi yürütülmesini, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı ödemelerin düzenli olarak yapıldığını, son süreçte ürünlerdeki eksiklik ve hatalar nedeniyle taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğini, davacının keyfi fiyat artışı yaptığını, davalıya bildirim yapılmadığını, vade farkı iddiası ile davalıya faturalar kesildiğini, haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
… …. İcra Müdürlüğünün …/ … sayılı takip dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlgili Vergi Dairelerine davaya konu edilen faturaların tarafların bilanço alış, bilanço satış kayıtlarında bulunup bulunmadığına ilişkin müzekkere yazılmış, cevapları dosya arasına alınmıştır.
Davalının tacir /esnaf kaydı olup olmadığının tespiti amacıyla ilgili kurumlara müzekkere yazılmış, cevapları dosya arasına alınmıştır.
SMMM … … özetle; davacı tarafın tutmakla yükümlü olduğu inceleme konusu 2021 yılında e-defter tuttuğundan noter açılış tasdiki yerine geçen defter beratları kanunun ön gördüğü yasal süreler içinde yapıldığı, davacının davalıdan …-TL alacaklı olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
SMMM … … özetle; … ve v hesap döneminde davalı ile … … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Arasında cari hesap vadeli alım satım şeklinde ticari faaliyet gerçekleştiği, 2020-2021 hesap dönemlerinde ve yasal defterlerinde kayıtlı ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığına bildirim ve beyanı yapılan faturalar ile davalı … … davacı … … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden …-TL(KDV dahil) ticari malzeme satın aldığı, …-TL tutarındaki vade farkı faturasının davalı yasal defterine kayıt yapıldığı, vade farkı faturası ile birlikte alış faturaları toplamı v-TL olduğu, davalı yasal defterlerinde kayıtlı işlemlere göre 2020 yılı içinde herhangi bir ödeme yapmamış 2021 yılı içerisinde ise toplamda 56.500,00-TL Orweld Elektrot San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ödeme yaptığı, 2021 hesap dönemi sonunda herhangi bir mutabakat mektubu ibraz edilmediği, yasal defter kayıtlarına göre davalı … …davacı … … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne …-TL borçlu olduğu, 2020 yevmiye defteri kapanış tasdikinin bulunmadığı şeklinde rapor düzenlemiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10- HGK’nın 2017/(6)3-2222 esas, 2021/760 karar sayılı ilamına göre, araç kiralama yanında insan gücü temini sözleşme konusu ise, bu durumda karma bir sözleşmeden bahsedileceği, hizmet alım ve kira sözleşmesinin karma bir şekilde olaya konu olduğu, bu durumda davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılamayacağı, yine tarafların tacir olması ve olayın tarafların ticari işletmelerini ilgilendirmesi nedeniyle nispi ticari dava olup, bu uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir.
11- Türk Borçlar Kanunu’nun kısmen yapılan ödemede mahsup hakkının düzenlendiği 100. maddesinde;
“Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.
Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir” düzenlemesine yer verilmiştir.
12- Aynı Kanun’un 101. maddesinde;
“Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır” denilmiş; devamındaki 102. maddede ise;
“Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
13- Bu düzenlemeler ile; kanun koyucu, TBK’nın 100 ila 102. maddelerinde para borçlarında kısmen ödeme ve mahsupla ilgili bazı özel hükümler koymuştur. TBK’nın 100/I. maddesine göre borçlu her şeyden önce, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Ancak, bunun için borçlunun faiz ve gider borcunu ödemede gecikmemiş olması gerekir. Borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmiş ise, yapmış olduğu kısmî ödeme ana paraya değil, ödemekte geciktiği faiz ve gider borcuna mahsup edilir. TBK’nın 101. ve 102. maddelerinde de birden çok para borcunda, borçlunun yaptığı ödemenin bunlardan hangisine mahsup edileceği düzenlenmiştir. TBK’nın 102/I. maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı takdirde ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/15-2332 esas 2021/665 karar )
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
14- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 5 adet fatura ile ilgili olarak … …İcra Müdürlüğü’nün …/ … sayılı takip dosyası ile … TL asıl alacak, … TL işlemiş faiz olmak üzere toplam … TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 07.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 08.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 30.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davacının talebinin ise 71.973,13 TL ile sınırlı olduğu, davayı bu bedel üzerinden harçlandırdığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
15-Fatura içerikleri ve tarafların iddia ve savunmaları nazara alındığında taraflar arasında satış sözleşmesinin bulunduğu, davacının tüzel kişi tacir olduğu, dosyaya gelen 08.10.2021 tarihli Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabına göre davalının bilanço esasında defter tuttuğu, dolayısıyla davalının da gerçek kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılarak, eldeki davanın 6102 sayılı yasanın 4.maddesindeki ticari davalardan olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak esasa geçilmiştir.
16-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 07.02.2021 tarihli bilirkişi raporu ve 24.03.2022 tarihli bilirkişi raporlarına göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davalının 2020 yılı yevmiye defteri hariç tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, davalı tarafın 09.11.2021 havale tarihli cevap dilekçesinde de taraflar arasındaki ticari ilişki kabul edilmiştir. Yine anılan faturaların vergi müdürlüklerine BS-BA formlarında bildirildikleri de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
17-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre, her iki tarafın ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının ticari defterlerine de işlenmesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının ticari defterlerine kaydedildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
18- Yukarıda 16 ve 17 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar dışında başka faturaların da olduğu, ancak anılan faturaların takibe konu edilmediği, ancak tarafların birbirleri ile uyumlu olan defter kayıtlarına göre bir kısım ödemelerin bulunduğu, bu ödemelerin hangi borç için olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığından, ödemeler yönünden tüm ilişkilerin değerlendirilmesi gerekmiştir. Bu bağlamda, yukarıda 11,12 ve 13 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere 6098 sayılı TBK’nın 102.maddesinin uygulanmasının gerektiği, anılan maddedeki düzenlemeye göre; kısmi ifa halinde ödemenin ilk olarak vadesi gelen borç için yapılacağının düzenlendiği, bu kapsamda takibe konu faturaların taraflar arasındaki son beş satışa ilişkin olduğu, takibe konu faturaların en son muaccel olan satışlardan kaynaklandığı nazara alındığında öncelikle ödemelerin daha önce muaccel hale gelen borçlardan mahsubunun gerektiği, bu durumda da toplam borçtan yapılan kısmi ödemeler mahsup edildiğinde toplam borcun 71.973,13 TL olduğu, her iki defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 71.973,13 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 71.973,13 TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
19-Dava değerinin açıkça 71.973,13 TL üzerinden gösterilip, davanın bu bedel üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alındığında, takibe vaki itirazın 71.973,13 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline karar verilmesi gerekmiş,(Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi2021/7702 esas 2022/683 karar) yine davalının faiz talebinin takipte yasal faiz olduğu nazara alınarak talep ile bağlı kalınarak takipten sonra alacağa yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
20- Her ne kadar davalı taraf ödeme iddiasında bulunmuş ise de, iddiasını dosyaya sunulan delillerle ispat edemediğinden, yine davalının ticari defterlerinde de 18 nolu paragrafta detaylandırılan kısmi ifalar dışında faturalara ilişkin bir ödemenin kaydedilmediğinden bu beyanlarına itibar edilmemiş, eksik mal ve fahiş fiyattan mal gönderildiği yönündeki diğer savunmalarına ise fatura içeriklerine yasal sürede itiraz edilmemiş olması, faturaların davalının defterlerine de işlenmesi, itiraz edilmeyen fatura içeriklerinin 6102 sayılı yasanın 21.maddesi gereği aynen kabul edilmiş sayılması nedeniyle bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiştir.
21- Her ne kadar 15.03.2022 tarihli duruşma 2 nolu ara kararda, dosyanın ek rapor için tevdine karar verilmiş ise de, dosyaya daha sonra gelen 24.03.2022 tarihli bilirkişi rapor içeriği nazara alındığında defter kayıtlarının uyumlu olduğu anlaşılarak, usul ekonomisi de nazara alındığında bu ara karardan vazgeçilmiştir.
22- Davalı mahkememize verdiği cevap dilekçesinde bir kısım ödemelerde bulunduğunun beyan etmiş, bu husus yapılan bilirkişi incelemeleri sabit olmuş, davacının talebinin de ödemeler mahsup edildikten sonra kalan bakiye kısım için olduğu anlaşılmış olup, kalan kısma yönelik davalının savunmaları eksik, hatalı mal verme, fiyat farkına yönelik olduğu, 20 nolu paragrafta detaylandırıldığı üzere bu hususların yerinde olmadığı, bu kısımlara yönelik ödeme iddiası da bulunmadığından davalıya yemin hakkı hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun … …. İcra Müdürlüğü’nün …/ … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 71.973,13-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip talebinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazın haksız çıktığından davaya konu edilen asıl alacak miktarı olan 71.973,13-TL ‘nin %20’si oranında icra tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde alınması gereken 4.916,48-TL harçtan peşin alınan 869,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.047,21-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6. maddesi uyarınca 8.267,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan tebligat, müzekkere, posta masrafı olarak yapılan 1.656,40-TL yargılama gideri ile dava açılışında yatırılan masraf olan (peşin harç, başvurma harcı, vekalet harcı) 945,57-TL olmak üzere toplam 2.601,97-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır