Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/528 E. 2021/231 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/528 Esas – 2021/231
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/528 Esas
KARAR NO : 2021/231

ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından düzenlenen 13/11/2017 tarih ve 028903 sıra numaralı faturanın borçludan tahsil edilememesine binaen müvekkili adına Sakarya …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, borçlu tarafından 22/10/2018 tarihinde borca itiraz edilerek takibin durduğunu, borçlunun borca ve ferilerine itirazının yerinde olmadığını, icra takibine konu olan faturada ”84687 Tüvenen Malzeme ve İstinat Duvar İşçiliği” hizmetleri karşılığında taraflar arasında 65.976 TL’lik bir borç ilişkisi doğduğu anlaşıldığını, borçlunun yapmış olduğu itirazında borcun varlığına sebep olan iş ilişkisini kabul etmekle birlikte borcunu ödediğini iddia ettiğini, dolayısıyla borçlunun bu beyanının ikrar mahiyetinde olup niteliği itibarı ile bağlantılı bileşik ikrar olduğunu, açıklanan sebeplerle davanın kabulü ile borçlunun borca ve ferilerine yönelik itirazının iptalini, dava konusu icra takibinin devamını, haksız itiraz eden borçlu/davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça icra takibi başlatıldığını ve başlatılan icra takibi sonrasında da takibe itiraz edildiğini ve borcun ifa edildiği söylendiğini, bu halde alacağı olduğunu ispat etmek davacı tarafa ait olduğunu, tarafından ispat edilmesi gereken bir olgu mevcut olmadığını, davanın reddini, takip haksız olarak başlatıldığından davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Eldeki dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 31.05.2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; Dosya kapsamında davacının gerçek kişi olduğu, alacak iddiasının faturadan kaynaklandığı, işletme usulüne göre defter tuttuğu anlaşıldığı, işletme usulünde defter tutanların tacir olup olmadığının tespiti için yürütülen faaliyetinin VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşıp aşmadığının tespitinin gerektiği, anılan limitlerin aşılmamış olması halinde davacının tacir sıfatına haiz olmayacağı anlaşıldığından,
Bu hususun tespiti amacıyla, davacının bağlı bulunduğu Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesin’ne müzekkere yazılmış, anılan vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre; davacının faaliyetlerinin, VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşmadığı bildirilmiş, dolayısıyla daavcının esnaf sıfatının olduğu, tacir olmadığı anılan yazı cevabından anlaşılmıştır.
Bu durumda eldeki davada, davacı’nın tacir sıfatına haiz olmadığı, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, eldeki davanın alacak davası olduğu, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davacının tacir olmaması nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu ve 6100 Sayılı yasanın 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev yönünden REDDİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise resen mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2 (İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/12/2021

Katip…
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı