Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/501 E. 2022/1280 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/501 Esas – 2022/1280
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/501 Esas
KARAR NO : 2022/1280

HAKİM :….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI : ….
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine fatura bedelinin tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün …./…. sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu , davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını, itirazın iptalini, takibim devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki ve sözleşmelerinin Antalya ilinde olduğunu, icra takibi ve işbu davaya yetki itirazlarında bulunduklarını, borcunun tamamını ödediğini, davanın reddini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün …./…. sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlgili Vergi Dairelerinden takip konusu faturalara ilişkin bilanço alış-bilanço satış formları celp edilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi özetle; davacı kooperatifin 2020 ve 2021 yılı defter kayıtlarının incelenmesi sonucu davalı şirketten toplam 14.966,33-TL alacaklı olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2-İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
3- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
4-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
5- Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
7- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
8-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
10-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen faturalar ile ilgili olarak …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin 09.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 14.07.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 21.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
11-Davalının …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazda yetki itirazı da bulunduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın değerlendirilmesi gerekmiş, takibe konu alacağın faturaya dayalı para alacağı olması, 2004 sayılı İİK’nın 50.maddesine göre icra dairesinin yetkisi hususunda HMK’ya atıf yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 10. ve 6098 sayılı TBK’nın 89.maddeleri gereği para alacaklarının götürülecek borçlardan olup, alacaklının ikametgah yeri mahkemesinin ve icra dairesinin yetkili olduğu, davacının adresinin Sakarya ili Hendek ilçesi olduğu, Hendek İcra Dairelerinin yetkili olduğu, bu nedenle davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın yerinde olmadığı gibi, mahkememizin yetkisine yaptığı itirazın da aynı nedenlerle ve Hendek ilçesinin mahkememizin yetki alanında kalması nedeniyle yerinde olmadığı anlaşıldığından davalının yetki itirazları yerinde görülmemiştir.
12-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturalara dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 4 ila 9.paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen ve dosyamıza sunulan 18.04.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında takibe dayanak faturalara dayalı dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davacının elektronik defter olarak tutulan defterlerinin beratlarının süresinde yapıldığı, davacı tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturaların davacı tarafın defterlerine işlendiği, defter kayıtlarının davacının bildirdiği BS kayıtlarıyla ve davalının bildirdiği BA kayıtlarıyla uyumlu olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 14.966,33 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
13-Davalıdan ticari defterleri sunması tensip zaptının 11.maddesiyle istenmiş, davalı tarafından ticari defterler sunulmadığı gibi yeri de bildirilmemiş, bunun üzerine 14.12.2021 tarihli celsenin 6 nolu ara kararı ile davalıya defter ibrazı için kesin süre verilmiş, kesin sürenin sonuçları davalıya bildirilmiş, anılan duruşma tutanağı davalı tarafa 07.01.2022 tarihinde tebliğ ancak verilen kesin süreye rağmen davalı taraf ticari defterlerini dosyaya sunmadığı gibi yerlerini de bildirmediğinden defter ibrazından kaçınmış sayılmış ve HMK’nın 222/3.maddesi gereğince karşı tarafın usulüne uygun defter kayıtlarına itibar etmek gerekmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
15-Dosya kapsamında alınan rapora göre, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı faturaların davalının BA kayıtların da işlenmesi ve davalının verdiği 24.11.2021 tarihli cevap dilekçesinde aradaki ilişkiyi kabul edip ödeme iddiasında bulunması nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturaların davalının BA kayıtlarına bildirildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
16-Yine 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle davacının faturalar gereği davalıdan 14.966,33 TL, takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu ve itirazın iptali gerekmiş olup, davalının takip dosyasına haksız olarak itiraz ettiği ve ödeme iddiasını dosya kapsamıyla ispat edemediği de nazara alınarak 2004 sayılı yasanın 67. maddesi gereği davacı alacaklı lehine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
17-Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, hizmet ilişkisinin kurulması ve hizmetin teslimiyle borcun muaccel hale geldiği, muaccel bu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmış, takipten sonra davacının takip talebinde talep ettiği faizin yasal faiz olduğu nazara alınarak, bu faizin işletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 14.966,33 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 14.966,33 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 1.022,35-TL harçtan peşin olarak alınan 185,05-TL harç düşüldükten sonra bakiye 837,30-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvuru harcı, 185,05-TL peşin harç ve 8,50-TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 899,00-TL yargılama giderinden kabul oranına göre (%97,68 kabul); 878,14-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL ücretin kabul-ret oranına göre; 1.289,37-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına; 30,63-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 216/1 maddesi uyarınca talep halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
9-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/07/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır