Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/437 E. 2021/175 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/437 Esas – 2021/175
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/437 Esas
KARAR NO : 2021/175

ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Karpuzlu ilçesinde bulunan … Maden İşletmesiyle ticari faaliyette bulunduğunu, işletmenin taş kırma makinası korkuluklarını yapımı ve flanş tornalamaları nedeniyle davacıya ait adi firma ile anlaşıldığını, bu işlemlere ait 12/03/2020 tarih,…sıra numaralı 26.756,50 TL bedelli faturanın kesildiğini, davalı firmaya gönderildiğini ancak davalı firmanın böyle bir ticareti bulunmadığından bahisle iade gönderdiğini, firma yetkilisi Bayram Ali Kefelioğlu ile iletişime geçildiğini fakat muhatap bulunamaması nedeniyle hukuki süreç başlatıldığını, firma yetkilisinin şantiye alanında bulunduğunu ve işlerin müvekkiline ait adi firma tarafından yerine getirildiğini, firma yetkilisinin fatura kesebilmesi için şirketine ait kaşenin resmini gönderdiğini müvekkilinin bu bilgilere istinaden fatura düzenlendiğini, izah edilen nedenlerle davanın kabulü ile fatura bedelinin 12/03/2020 tarihi itibariyle yasal faiz uygulanarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işin davacı tarafından yapılmadığını, müvekkilinin söz konusu iş için gerekli malzemeleri kendisi aldığını, kendi sigortalı işçisi olan …’e yaptırdığını, ancak davacı …’in, …’in oğlu olup işi kendisi yapmış gibi müvekkili firmaya fatura kestiğini, müvekkili firma ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmamakta olup faturaya konu yapılan işin müvekkili firma bünyesinde bizzat kendi sigortalı işçisi tarafından yapıldığını, herhangi bir hizmet alınmaması nedeniyle söz konusu haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Eldeki dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 31.05.2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; Dosyaya gelen 02.11.2021 tarihli, davacıya ait vergi kayıtlarına göre; davacının basit usulde vergi mükellefi olduğu,işletme defteri tutmadığı, TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 10.maddesine göre TTK’nın 11.maddesi gereğince esnaf/tacir ayrımına ilişkin kriterleri belirleyen Cumhurbaşkanlığı kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı, anılan kararın henüz çıkmadığı, dolayısıyla yürürlükte bulunan 2007/12362 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararındaki esnaf-tacir ilkesi ayrımına göre basit usulde vergilendirilenlerin esnaf sıfatının olduğunun düzenlendiği, dolayısıyla davacının esnaf sıfatının olduğu, tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda eldeki davada, davacı’nın tacir sıfatına haiz olmadığı, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, eldeki davanın alacak davası olduğu, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davacının tacir olmaması nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu ve 6100 Sayılı yasanın 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 (İki) haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi talep edildiği takdirde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmaması halinde mahkememizce dosyanın resen ele alınarak yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/12/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı