Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/378 E. 2021/193 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/378 Esas – 2021/193
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :…

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2014
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde, davalı ile hiçbir ticari münasebeti veya alışverişi olmadığını, işlettiği otelin kira bedeli olarak … adlı şahısla mal sahibi …’a gönderdiği 20.000 TL.lik çekini …’ın İsmet Kartal’a vermeyerek davalıya verdiğini, arabuluculuk yapmak için gelerek aldığı kira bedeli olan çekinin…’a geçince üçüncü şahıslara ödenmesi gerektiğini öğrendiğini, …’ın kendisini araması üzerine görüştüğünü, davalı ile 10/12/2012 tarihinde kendine ait işyerinde bir sözleşme yaptıklarını, bu sözleşme gereğince aracına karşılık 20.000 TL.lik çekini iade edeceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının çeki iade etmediğini, daha sonra çekin Sakarya ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile…’a temsil edildiğini, 11/12/2012 tarihli araç sözleşmesi ile 20.000 TL.lik çek tarafına iade edilip, TEB Bankasına olan 4 kredi borcu ödendikten sonra ve 9.000 TL.parayı alıp aracın satışını veremediği zaman bu taahhüt senedi olan senedin devreye sokulacağının, ancak hiçbir taahhüdün yerine getirilmediğini, bunun üzerine aracın satışını vermediğini, aracını geriye aldığını, taahhütlerini yerine getirmeyen davalının taahhüt senedi olarak verdiği senedi iade etmeyip, doldurarak tahsile verdiğini, boş olarak verilen yerlerini davalının doldurduğunu, davalıya herhangi bir borcunun olmadığını beyan ederek, davalıya borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, kambiyo ilişkisinin altında esas itibari ile bir asıl borç ilişkisi olduğunu, kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsız olduğunu, müvekkili ile davacı arasında araç satış sözleşmesi imzalanmış olsa da davacı tarafın sözleşme şartlarına kendisinin riayet etmediğini, senet bedelinin kendilerine ödenmediğini, aracın devrinin yapılmadığını, sözleşmenin 5.maddesinde aracın kredili olması dolayısı ile noterde satışı yapılamadığı takdirde 35.000 TL.lik senedin tahsile koyulacağının açıkça belirtildiğini, davacının aracı müvekkiline teslim etmesinin ardından müvekkilinin araç için yaklaşık 5.000 TL.masraf yaptığını, daha sonra davacının müvekkiline haber vermeden aracı alıp gittiğini, aracın halen kayıp olduğunu, müvekkilinin davacıdan halen 25.000 TL.alacağı olduğunu, davacı hakkında başlattığı takibin Sakarya ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini beyan ederek, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m.114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m.115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m.5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645;14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 18.02.2015 gün ve E:2013/19-1362, K:2005/826 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Somut uyuşmazlığın, dava dilekçesi içeriği ve sunulan delillere göre , taraflar arasındaki araç satış sözleşmesinden kaynaklandığı, buna göre davacının salt kambiyo senedine dayanmadığı, dolayısıyla az yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre davacı temel ilişkiye dayandığından mevcut olaya temel ilişkiye dayanan hukuk kurallarının uygulanmasının gerektiği, Bu kapsamda davacının iddiasına göre sözleşmenin araç satış sözleşmesi olduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. Maddesi dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, tarafların tacir de olmadığı, yine Sakarya …. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ilk kararı temyizen inceleyen Yargıtay …. Hukuk Dairesi de Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılan davada mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin bir değerlendirme de yapmadığı anlaşılarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sakarya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderleri ve harçların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 (İki) haftalık süre içeirsinde görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi talep edildiği takdirde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde gönderme talebinde bulunulmaması halinde mahkememizce dosyanın resen ele alınarak yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair dosya üzerinden tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/12/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı