Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2021/61 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/295 Esas – 2021/61
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/295 Esas
KARAR NO : 2021/61

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2019
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 08/12/2011

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil şirketin, davalı satıcı şirketten imalat ve süzüm tanklarını satın almış olduğunu, ancak satıcı tarafından gerçekte sözleşmeye uygun nitelikte bir teslimat gerçekleştirilememiş olduğunu, bu nedenle söz konusu tankların satın alındığı tarihten itibaren bir çok kere teknik arızlara sebebiyet vermiş ve satın alınış amacına uygun olarak kullanılamamış olduğunu, kaldı ki söz konusu süreç zarfında davalı ile yapılan yazışmalardan da bir sonuç alınamamış olduğunu, davalının, davacı müvekkilin imalat amacı ve şartlarıyla uyumlu şekilde olmak üzere dava konusu tankları teslim etmemiş olduğunu, bu durumun davacı tarafından davalıyla çeşitli tarihlerde yapılan yazışmalara konu olduğunu, söz konusu yazışmalarda açıklandığı üzere; davalı müvekkil tarafından satın alınan tankların çıkardığı sorunlar, arıza ve sözleşmeye aykırılık davalı şirket tarafından giderilememiş ve yaşanan tüm bu sorunlar nedeniyle; mali değeri yüksek hammadde kayıpları, enerji, işçilik giderleri ve müşterilere karşı taahhütlerin yerine getirilememesinden dolayı maddi kayıtların oluştuğunu, tüm bunlara ilave olarak ayıplı tanklardan istikrarlı bir şekilde yararlanılmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkil için hayati öneme haiz üretim tesisindeki işleyiş ve üretim aksamış ve netice itibariyle müvekkilin ticari olarak zarara uğramış olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı; A) satılan malın sözleşmeye uygun şekilde teslimi yapılmayarak satıcı tarafından temerrüde düşülmüş olduğundan, BK. M. 125, 212 ve diğer ilgili maddeler uyarınca, ancak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla; öncelikle malın davalı satıcıya geri verilerek konu olduğu satış sözleşmesinden dönülmesine ve müvekkilce ödenen bedelin ticari temerrüt faizi ile birlikte iadesini ve ayrıca davacının zararının tazminine ve satış tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini, mahkemece bu talebin yerinde görülmemesi halinde ise, davacının zararının tazminine ve satış tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile ödenmesini, B) satılan malın hukuken ayıplı olarak kabul edilmesi halinde ise; ayıplı malın gereği gibi kullanılmasının mümkün olmaması ve davacı tarafından bu nedenle yapılan masraflar nedeniyle BK m. 227 uyarınca, ancak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla; öncelikle ayıplı malın davalı satıcıya geri verilerek konu olduğu satış sözleşmesinden dönülmesini ve müvekkilce ödenen bedelin ticari temerrüt faizi ile birlikte iadesini, mahkemece bu talebin yerinde görülmemesi halinde ise, ayıp karşılığı olan tutarın toplam satış bedelinden düşülerek satış tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile iadesine karar verilmesini, ayrıca açıklandığı üzere ayıplı mal nedeniyle müvekkil şirketin uğramış olduğu zararlar karşılığında, TBK m. 227/II uyarınca, hesaplanacak bedelin ticari temerrüt faiziyle birlikte tazminat olarak müvekkile ödenmesini, her türlü dava harç, masraf ve avukatlık ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Av. … ve Av. … 23/10/2019 havale tarihli, 24/10/2019 tarama tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Dava dilekçesinde 1.952.304,00-TL toplam zararın belirtilmiş olduğunu, ancak dava dilekçesinde harca esas değerin 1.000,00-TL olarak gösterilmiş olduğunu, alacağın davadan önce belirlenebilir durumda olduğunu, davacı tarafın bu alacağı hesaplayarak 1.952.304,00-TL olarak belirlemiş olduğunu, en ince ayrıntısına kadar belirlenmiş alacağın 1.000,00-TL’ sinin talep edilmesinde hukuki menfaat olmadığının, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunmasının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.maddesinde sayılan dava şartlarından biri olduğunu, harca esas değerin alacağın belirli olduğu durumlarda dilekçede belirlenen tutarla harca esas değer arasında orantısızlık bulunması sebebiyle 1.000,00-TL gösterilmesinde hukuki yararın bulunmadığı kanaatinde olduklarını, hukuki yarar bulunmaması sebebiyle dava şartı eksikliğinden davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde delil olarak bilirkişi incelemesi ve keşif gösterilmişse de bunlara ilişkin keşif harcı ve bilirkişi masrafının davacı tarafça yapılmamış olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde davacı “Kararlaştırılan teslimat tarihi 28.09.2018 olmasına rağmen, dava tarihi 04.09.2019’olduğunun, talebin zamanaşımına uğramış alması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin kendisinden talep edilen ürünü, üretip teslim etmekle mükellef olduğunu, talep edilen ürünün, üretimden kaynaklanmayan sebeplerle, diğer bir deyişle projeden kaynaklanan hatalar sebebiyle arıza göstermesi müvekkilimin kusuru değildir. Projeden kaynaklanan hataların müvekkilimin kusuru olmaması husus esasa ilişkin beyanlarımız kısımında açıklanmıştır. Bu sebeple meydana gelen arızalar için ayıba ilişkin sorumluluğu gidilmesi mümkün değildir. Ancak müvekkilim bahsedilen proje hatalarını dahi onarmış üzerine düşen sorumluluğu iyi niyetle yerine getirmiş olduğunu, dolayısıyla ayıba ilişkin hükümlere gidilebileceği kabul edilse dahi aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını istendiğinin kabul edilmesi gerekeceğinin, buna göre seçimlik hak kullanılmış olup onarım gerçekleştirilmiş olduğunu ve halihazırda davacı şirket tarafından bu tanklarla üretim gerçekleşmekte olduğunu, ayıba ilişkin seçimlik hakların yenilik doğuran hak statüsünde olduğundan seçimlik haklardan biri kullanıldığında diğerine başvurulması mümkün olmayacağını, bu sebeple diğer bir seçimlik hakkın mahkeme yoluyle kullanılmaya çalışılması hukuka aykırı olduğunu, nitekim onarım talebinde bulunulduktan sonra onarımın gerçekleşinesi neticesinde tekrar başka bir seçimlik hakkın kullamlabileceği kabul edilseydi dahi teslim tarihi olan Ocak 2019 tarihi dikkate alındığında hakkın zamanaşımına uğramış olması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, tüm bu hususlar çerçevesinde davanın usulden reddini talep ettiklerini, sonuç olarak; 15/02/2019 ve 02/04/2019 tarihileri arasında yaşanan salmastra, soğutma ve sıvı tüpü ve devir daim pompası sorunlarının tamamına davacı şirket tarafından bildirim yapılmasına müteakip en geç 24 saat içinde çözüm getirilmiş ve parçalayıcıların çalışır halde kalması için çaba sarf edilmiş olduğunu, tüm bu aksaklıklar ile ilgili olarak gerek ürün ve proses gerekse operasyon sonrası temizlik şartları ile Ügili olarak davacı şirketten bilgiler alınmış değişen koşullara ve deneme üretimlerinden edinilen tecrübeye uygun olarak çözüm üretilmeye çalışılmış olduğunu, 04.04.2019 tarihinde davacı şirket tesislerinde teknik ekip ve üsl yönetim ilc yapılan bir toplantı sonrasında karşılıklı anlaşılarak ürün ve çalışma şartlarına uygun özel tasarım mekanik salmastra imalatına karar verilmiş, soğutma tüpü ve devirdaim sistemleri daha sofistike hale getirilmiş ve bu konuda firma ile karşılıklı görüş alışverişi ve anlayış çerçevesinde çalışmalar yapılmış olduğunu, çalışmaların tamamlanıp davacı şirket tarafına yemi nesil özel tasarımı salamastra takılmış parçalayıcı grupların tesliminden bu zamana kadar geçen süre boyunca herhangi bir aksaklık, sorun bildirimi taraflarınca yapılmamış olduğunu, yukarıda izah olunan sebeplerden dolayı taraflarınca yöneltilen iddiaların haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle dava dilekçesinde yer alan hususları kabul etmediklerini, müvekkilim firma uyuşmazlığa konu malın teslimi hususunda üzerinde düşen tüm sorumluluğu yerine getirerek, basiretli bir tacirin davranması gerektiği gibi davranmış olduğunu, davacının kendisine bildirmiş olduğu tüm sorunları, kendi üretiminden kaynaklarmasa dahi çözmek maksadı ile elinden gelen özeni göstermiş olduğunu, müvekkilinin ayıplı mal ifa etmesi gibi bir durumu söz konusu olmadığının, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin söz konusu malı ayıptı ifa etmiş olduğu ihtimalinde bile, davacı müvekkilime başvurarak seçimlik haklarından ücretsiz onarım hakkını kullanmış olduğunu, seçimlik haklar yenilik doğuran hak kategorisinde yer aldığından bir kez kullanılan hakkın bir daha kullanılabilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davacının sözleşmeden dönüp, zararlarının tazminini isteme gibi bir hakkı bulunmamakta olduğunu, işbu sebeplerle mahkemeden davacının taleplerinin reddine karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde cevap dilekçesi sunmuştur.
Davacı vekili 07/11/20109 havale tarihli, 11/11/2019 tarama tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; “Harç eksikliği bulunduğu iddiasının maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının önce dava açılırken ödenen harç miktarının düşük olduğunu ifade etmiş, buradan hareketle davacının bunda hukuki yararı bulunmadığından davanın reddini talep etmiş olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla açılan ve ancak kapsamlı bilirkişi incelemesi neticesi davacı zararlarının net olarak belirlenebileceği böyle bir davada, davalının eksik ya da düşük harç iddiasının geçerliliği bulunmamakta olduğunu, söz konusu harcın tamamlanmaya müsait olduğunu, burandan hareketle mahkeme yerine davalı tarafça hukuki yarar değerlendirmesinde bulunulması da anlaşılamamış olduğunu, davalının yeterli masraf yatırılmadığı iddiası ve buna ilişkin değerlendirmesi ise, hukuken ciddiye alınabilir nitelikte olmadığının, zamanaşımı iddiasının itibar olunacak bir iddia olmadığının, davalının esasa ilişkin beyanların kısmının ilk bölümünde davacı ile aralarındaki anlaşmaya değinilerek kısaca davacının ödemeleri zamanında yapmadığı iddiasında bulunmaya çalışmış, sonraki açıklamalarında ise, bu sefer aslında kendi beyanlarını reddeder şekilde dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle müvekkil davacıya karşı teslimat ve imalat borçlarını gereği gibi ve zamanında yerine getiremediğini itiraf etmek zorunda kalmış olduğunu, davalının bir diğer iddiası ise, dava konusu makinanın polisaj kaplamasının tekniğe uygun yapıldığıdır. Oysa ki, bu iddia da gerçek dışı olduğunu, çünkü bizzat dilekçesinde davalı firma, FAT yapıldığını bahane ederek tankların son temizlik işlemlerinin, yani polisaj kaplamanın bu nedenle yapılmadığını ya da eksik bırakıldığını kabul etmekte olduğunu, ancak bu iddia da tekniğe aykırı olduğunu, zira polisaj yapılan yüzeylerin nakil esansında ya da fabrika montajı esansından zarar görme riskinin bulunmamakta olduğunu, çünkü devam edecek olan teknik işlemler tamamen tankın dış yüzeyiyle ilgili olduğunu, bu nedenle davalının iddialarına itibar edilemeyeceğinin, netice itibarıyla yukarıda açıklandığı üzere davalının esasa ilişkin beyanlarının hiçbir şekilde maddi ve teknik gerçeklerle örtüşmeyen, zaten kendi içerisinde çelişkili beyanlar olduğunun, esasında davalının bu beyanları karşısında davacının haklılığının bir kez daha kanıtlanmış olduğunu, tüm bu nedenlerle; “delile dayanmayan ve somut gerçekle örtüşmeyen” davalının iddialarının “REDDİ” ile; haklılığı davalı beyanlarıyla da kanıtlanan dava dilekçemizdeki talepler doğrultusunda davanın kabulü ile tüm avukatlık ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ederiz. ” şeklinde cevaba cevap dilekçesi sunmuştur.
Davalı vekili 20/11/2019 havale tarihli 2. Cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket aleyhine açılmış olan işbu davanın son derece haksız ve mesnetsiz olduğunun davacı tarafça ele alınan cevap dilekçesindeki ifadelerden de belirlenmiş olduğunu, mahkemeden söz konusu davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, taraflarına yöneltilen iddiaların haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle dava dilekçesinde yer alan hususları kabul etmediklerini, müvekkilim firmanın uyuşmazlığa konu malın teslimi hususunda üzerinde düşen tüm sorumluluğu yerine getirerek, basiretli bir tacirin davranması gerektiği gibi davranmış olduğunu, davacının kendisine bildirmiş olduğu tüm sorunları, kendi üretiminden kaynaklanmasa dahi çözmek maksadı ile elinden gelen özeni göstermiş olduğunu, müvekkilinin ayıplı mal ifa etmesi gibi bir durumu söz konusu olmadığının, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilimin söz konusu malı ayıplı ifa etmiş olduğu ihtimalinde bile, davacının müvekkiline başvurarak seçimlik haklarından ücretsiz onarım hakkını kullanmış olduğunu, seçimlik hakların yenilik doğuran hak kategorisinde yer aldığından bir kez kullanılan hakkın bir daha kullanılabilmesinin mümkün olmadığının, dolayısıyla davacının sözleşmeden dönüp, zararlarının tazminini isteme gibi bir hakkının bulunmamakta olduğunu, işbu sebeplerle mahkemeden davacının taleplerinin reddine karar verilmesini, dava değeri belli olduğundan harcın tamamlatılmasını, haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz. ” şeklinde 2. Cevap dilekçesi sunmuştur.
Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli ve 701 sayılı kararı uyarınca Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 1/2 Tek Kalemi, Sakarya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi olarak 24/07/2020 tarihinde göreve başlamış olup, iş bu dosya esas numarası 2019/663 Esas iken, Sakarya 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2020/179 esas numarasını almıştır.
Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/179 Esas sayılı dosyasının 30/09/2020 Celse tarihli duruşma zabtının (2) nolu ara kararı uyarınca; “Davacı tanığı …’in ve Davalı tanığı …’nun bildirilen adreslerine talimat yazılmasına, davalı tanığı …’in bildirilen adresi uyarınca tebligat çıkarılmasına” dair ara karar oluşturulmuş olup; Çorlu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne Davacı tanığı … ve Davalı tanığı …’nun mahkemeye davetiye ile celp edilerek, gelmeyen tanığın ihzaren celbi ile dava ve cevap dilekçelerinin kendilerine okunarak dava hakkındaki bilgi ve görgülerinin ve ifadelerinin alınması hususunda talimat yazıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tanığı …’in adresi uyarınca meşruhatlı davetiye çıkartıldığı, ancak tanığın belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunmadığı anlaşılmıştır.
Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat uyarınca davacı tanıkları … ve …’ın tanık beyanlarının alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/43 Talimat sayılı, 16/11/2020 celse tarihli dosyasında; Tanık … duruşmada alınan ifadesinde; “Ben davacı şirkette yardımcı işletmeler şefi olarak görev yapmaktayım. 2018 yılı nisan ayından bu yana bu görevi yürütmekteyim. Davacı şirket ilaç üretimi yapmaktadır. Davacı şirket davalı şirketten 2018 yılı nisan ya da mayıs ayında 4 veya 5 adet karıştırıcı tank satın aldı. Tankların aynı zamanda ekipmanları da vardı. 2018 yılı eylül ayı sonunda da bu tankların teslimatı yapıldı. Daha doğrusu bu tarihte teslimatın yapılması gerekiyordu. İlk teslimatlar 2018 yılı ekim ayının ilk haftasında peyderpey gelmeye başladı. Bu siparişin teslimi Ocak 2019 tarihine kadar devam etti. Biz tankları 20 Ocak 2019 tarihinde ilk kez çalıştırmaya başladık. Karıştırıcı tanklarda sorunlar başladı. Şöyle ki söz konusu tankların motor güçlerinin 30 kilovat ve 3000 devir olması gerekirken bunun yerine 18,5 kilovat ve 3000 devirlik motorlar gönderilmiştir. Bu şekilde sözleşmeye aykırı motorlar gönderilmiştir. Ben aynı zamanda şirkette makine mühendisi olduğum için bu aykırılıkları biliyorum. Biz alınan tanklarla ilgili ilk denemeyi 21 Ocak 2019 tarihinde yaptık. Elektrik motorları küçük geldiği için motorlar yanmıştır. Biz bunun üzerine davalı şirketi aradık. Davalı şirket yine 18,5 kilovat ancak 1500 devirlik motorlar gönderdi. Yeni gelen motorlarda da özellikle mekanik salmastralarında sorun oldu. Biz söz konusu tankları çalıştıramadık. Bu sorunlar 20 Nisan 2019 tarihine kadar devam etmiştir. Bu arada biz söz konusu tanklarla ilgili birçok denemeler yaptık. Bütün denemeler başarısız oldu. Bu denemeler esnasında tanklar düzgün çalışmadığı için içerisine atılan ilaç hammaddeleri boşa gitti. Zayi oldu. Bu alışverişin bedelini ben bilemiyorum. Söz konusu karıştırıcı tanklarda davalı tarafça 20/01/2019′ dan 20/04/2019 tarihine kadar muhtelif revizyonları yapıldı ancak bu revizyonlarla da sorun giderilmedi. Ancak 20/04/2019 tarihinden sonra sorunlar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Benim bilgim bundan ibarettir. Dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/45 Talimat sayılı, 16/11/2020 Celse tarihli dosyasında; Tanık …duruşmada alınan ifadesinde özetle; “Ben davacı şirkette yaklaşık 10 yıldır satın alma müdürü olarak görev yapmaktayım. Davacı şirketin faaliyet alanı ilaç üretimidir. Davalı şirketten ilaç üretim tankları satın alınmıştır. 2018 yılı nisan mayıs ayında yapılmıştır. Davalı taraftan 6 adet tank alınmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam bedeli toplam 270.000 Euro idi. Anlaşmaya göre davalı taraf söz konusu tankları 2018 yılı eylül ayı sonunda tamamen teslim edecekti. Ancak teslimat 2018 yılı ekim ayından 2019 yılı ocak ayına kadar parça parça devam etmiştir. Söz konusu tanklarla ilgili birkısım yedek parça ve kullanılan malzemelerin yurtdışından davalı tarafça temin ediliyordu. Ancak taraflar arasındaki sözleşmeye göre ürünlerin tamamı bir defada eylül 2018 sonuna kadar teslim edilecek şeklinde kararlaştırılmıştı. Alınan tanklarda motor problemi yaşanmıştır. Mekanik sarmastra problemleri yaşanmıştır. Ve bu sorunlar 2019 yılı nisan ayına kadar devam etmiştir. 2019 yılı ocak ila nisan ayları arasında deneme üretimleri yapılmıştır ancak bu üretimlerde sorun yaşanmıştır. Bu sorunlar nedeniyle yaklaşık 2.000.000 TL’ lik hammadde ürün kaybı yaşanmıştır. Şöyle ki; söz konusu tanklarda yoğun bakım hastalarına kullanılan yaklaşık 25-26 çeşit kalemden oluşan ürünler bu tanklarda homojen bir şekilde karıştırılarak yoğun bakım hastaları için beslenme solüsyonu elde edilecekti. Her seferinde tanklara konulan söz konusu hammaddeler tanklarda yaşanan muhtelif sorunlar nedeniyle zayi olmuştur. Dolayısıyla her seferinde meydana gelen ürün zayiatından dolayı yaklaşık 2.000.000 TL’ lik bir ürün kaybı gerçekleşmiştir. Her sorun çıktığında davalı şirkete durum bildirilmiş o sorun giderilmiş ancak sonrasında yine farklı sorunlar ortaya çıkmıştır. Benim bilgim bundan ibarettir. dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/179 Esas sayılı dosyasının 03/12/2020 celse tarihli duruşma zabtının (1) nolu ara kararı uyarınca; Fabrika binasının bulunduğu “…” adreste keşif yapılmak üzere Çorlu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına, tankların taraflar arasında yapılan sözleşmelere uygun imalat amaç ve şartlarına uygun olarak teslim edilip edilmediği, sözleşmeye aykırı ayıplı ürün teslimi yapılıp yapılmadığı hususunda resen seçilecek 3 makine yüksek mühendisi (İstanbul ‘da listeye kayıtlı akademisyen ) bilirkişi heyetinden mahallinde keşif yapılarak rapor aldırılmasına, her bir bilirkişi için ayrı ayrı 1.000,00TL ücret takdirine, bilirkişi ücreti, keşif harç ve masraflarının davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, eksiklik olması halinde tamamlamak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde masrafın tamamlanmaması halinde mevcut duruma göre karar verileceğinin ihtarına(ihtarat yapıldı), Davalı tanıkları … ve …’in keşif mahallinde davalı vekilince hazır edileceği bildirildiğinden tanıkların hazır edilmeleri halinde dinlenmelerine, ” dair ara karar oluşturulmuştur.
Dosyanın keşif yapılmak üzere Çorlu 1. Asliye hukuk Mahkemesine gönderildiği, uyaptan yapılan kontrolde 12/03/2021 tarihli keşif tutanağının tutulduğu, keşfin yapılamamış olduğunun tutanakta belirtildiği, talimat mahkemesinden keşif masraflarının istenmesine ilişkin mahkememize müzekkere yazıldığı, mahkememizce dosyada bulunan miktarın gönderildiği, anlaşılmıştır.
Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarihli, 2021/60 Talimat yazısında; 06/01/2021 Tarih ve 2020/179 Esas sayılı talimatı gereğince 12/03/2021 günü saat 14:00’da yapılmasına karar verilen keşfin, teknik bilirkişilerin tarafların teknik çalışanlarının dinlenmesi yönündeki talepleri davacı vekilinin, davalı vekili ve bilirkişi heyeti dışındaki davalı tanığı ve davalı temsilcisinin makine başına geçilmesine muvafakat etmedikleri beyanı karşısında keşfin yapılamayacağı ve rapor düzenlenmesi mümkün olmayacağı anlaşılmakla açık keşfe son verilmiş olup, mahkememiz talimat evrakının yeniden keşif yapılarak rapor alındıktan sonra ikmalen iadesinin mi istendiği yoksa mevcut haliyle karar verilerek işlemsiz olarak iadesinin mi istendiği yönünde gün beklenilmeksizin mahkemelerine görüş bildirilmesinin istenilmiş olduğu anlaşılmış olup; bu hususta Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/179 Esas 12/04/2021 havale tarihli yazısı ile; ”Talimatın mevcut haliyle karar verilerek işlemsiz olarak iade edilmesi rica olunur.” şeklinde müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili yapılamayan keşfe ve bilirkişi incelemesine ilişkin 19/03/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Mahkemenizin ara kararı gereği talimat mahkemesince müvekkil şirket üretim merkezinde 12.03.2021 tarihinde yapılması kararlaştırılan keşif davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu ifade edilen kişinin de müvekkil şirketin üretim sahasına girmesinde ısrar edilmesi üzerine yapılamamış olduğunu, davacı şirketin, yaşadığımız covid sürecinde son derece kritik önemde ve gizli tutulması sağlık bakanlığınca emredilen ürünlerin imalatını ve dolumunun yapmakta olduğunu, davalı tarafın şirket ortağı olan yetkilisinin keşfe katılacağından önceden haberdar olunmadığı için üretim sahası bakımından hazırlıklı olunmadığından üretim sahasına girmesine müsade edilememiş olduğunu, bu şartlarda hak kaybı yaşanmaması ve müvekkilin mağdur olmaması adına müvekkil şirket tarafından yapılan üretimin gizlilği nedeniyle öncelikle keşif yerine mahkemece aynı bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilip inceleme yaptırılması bunun mahkemece kabul görmemesi halinde bu sefer keşfe katılacakların ismen önceden davalı tarafından mahkemeye bildirilmesi ve davacının böylelikle önceden hazırlıklı olması suretiyle keşfin yenilenmesine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Davalı vekili gerçekleştirilemeyen keşfe karşı 23/03/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Davacı şirket ile aralarında yapılan sözleşme gereği bugüne kadar taraflarınca birçok kez gizli alan olduğu iddia edilen keşif mahalline gidildiği ve herhangi bir “gizli alan” iddiasında bulunulmadığı dava ve cevap dilekçelerinden de anlaşılmasına rağmen, sözde iş bu gerekçelerle davacı şirket tarafından HMK. 291’de düzenlenen keşfe katlanma zorunluluğuna aykırı tutum sergilendiğinden davacı şirketin HMK. 291/2 gereği keşif delilinden vazgeçtiğinin kabulü gerekmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle; mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerden dolayı davacı şirketin 12/03/2021 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan keşif sırasında hukuki gerçeklikten uzak ve mesnetsiz ve haksız sebeplerle HMK. 291’de düzenleme altına alınan keşfe katlanma zorunluluğuna aykırı tutum sergilediği aşikar olup, ispat yükünün davacı şirketin üzerinde bulunduğundan HMK. 291/2 gereği keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasını arz ve talep ederiz.” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Dosya aslı talimat mahkemesinden dönmüş olduğu anlaşılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı uyarınca Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihi itibariyle faaliyetinin durdurulması kararı verildiğinden ve 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya ilinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyetine başlayacağından, iş bu dosyaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığından; Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2021 tarih 2020/179 Esas, 2021/309 Karar sayılı dosyası verilen gönderme kararı ile mahkememize tevdii edildiğinden, mahkememizin 2021/295 Esas (YENİ ESAS) sırasına kaydı yapıldı.
Mahkememiz 26/09/2021 Celse tarihli tensip zabtı (1) nolu ara kararı uyarınca; Taraflara Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2021 tarih 2020/179 Esas, 2021/309 Karar sayılı gönderme kararı ekli yeni duruşma gününü bildirir davetiye tebliğine, dair ara karar oluşturulmuş olup, taraf vekillerine usulüne uygun şekilde tebligatın çıkartıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ıslah harcını yatırmış olduğu, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ olduğu anlaşıldı.

Davacı vekili …davanın ıslahına ve yapılamayan keşfe ilişkin 20/09/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Parasal sınır olarak heyet yargılamasını gerektiren dava dosyasının heyete tevdiine karar verilmesini, keşif yapılması taleplerinin reddi yönündeki hatalı ve hukuka aykırı ara karardan dönülerek keşif kararı verilmesine, davalıya karşı hukuken sahip oldukları başkaca talep, defi ve sair haklarının saklı kalmak üzere, haklı davalarının haklılığını kanıtlayan delilleri doğrultusunda ıslah edilen tutar sonucu ulaşılan tutar üzerinden kabulüne ve dava dilekçesindeki talep detaylı belirtilen ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsilini, her türlü dava harç, masraf ve avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde beyan dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizin 19/10/2021 tarihli tensip zabtında; Mahkememiz iş bu Esas sayılı dosyasında her ne kadar 26/09/2021 tarihli tensip tutanağı ile dosya dava değeri nedeniyle üye Hakime tevdii edilmiş ise de, davacı vekilinin 11/10/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın ıslahını talep ettiği, ıslah harcını yatırdığı, parasal sınır olarak heyet yargılamasını gerektiren davanın heyete tevdiine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmış olup; dava değerinin 2.251.304,00-TL olarak ıslah edildiği anlaşılmakla dosyanın miktar itibariyle heyete tevdiine karar verilmiştir.
07/10/2021 tarihli ıslah dava değeri itibari ile heyetin görevine giren dosyanın 19/10/2021 tarihli tensip tutanağı ile heyete tevdi edildiği aynı tarihli heyet tensip tutanağı ile daha önceden belirlenmiş olan duruşma tarihinde duruşmanın icrasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 21/10/2021 Celse tarihli duruşma zabtının (1) nolu ara kararı uyarınca; “Davacı vekilince dava değeri 07/10/2021 tarihli dilekçe ile ıslah edilmiş ve ıslah harcı yatırılmış ise de 6100 Sayılı HMK 177/1.maddesi gereği ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği 17/06/2021 tarihli celsede tahkikatın bitirildiği ve bu tarihten sonra yapılmış olan ıslahın hüküm ifade etmediği, dava değeri olarak dava dilekçesinde gösterilen değer itibari ile davanın heyet ile görülemeyeceği üye hakim tarafından sözlü yargılamanın yapılmasının gerektiği değerlendirilmekle dosyanın Üye Hakim … ‘a tevdine karar verildi. ” şeklide duruşmada ara karar oluşturulmuş olup; aynı celse de 21/10/2021 günü saat: 11:55’e duruşma günü verilmiş olup; duruşma açılmıştır.
Dosya dava değeri itibari ile heyet ile görülemeyeceğinden dosyanın üye hakime tevdine karar verildiği anlaşılmıştır.
17/06/2021 tarihli celse (1) nolu ara kararı uyarınca sözlü yargılama aşamasına geçilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ;
Açılan dava; satılan malın sözleşmeye uygun şekilde teslimi yapılmadığı iddiası ile satıcının temerrütü nedeni ile sözleşmeden dönülmesi, ödenen bedelin iadesi, zararın tazmini, satılan malın ayıplı kabul edilmesi halinde sözleşmeden dönülmesi ve ödenen bedelin iadesi mümkün olmadığı taktirde ayıp karşılığı olan tutarın toplam satış bedelinden düşülerek işleyecek faizi ile birlikte davacıya iadesi ayrıca ayıplı mal nedeni ile davacının uğramış olduğu zararın TBK 227.maddesi uyarınca hesaplanarak faizi ile birlikte tazmini istemine ilişkindir.
Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce sözleşme konusu tankların bulunduğu yerde keşif icrasına karar verilmiş, fabrika binasının açık adresi davacı vekilince bildirilmiş, bu hususta mahkememizce Çorlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, tankların taraflar arasında yapılan sözleşmelere uygun imalat amaç ve şartlarına uygun olarak teslim edilip edilmediği, sözleşmeye aykırı ayıplı ürün teslimi yapılıp yapılmadığı hususunda resen seçilecek 3 makine yüksek mühendisi bilirkişi heyetinden mahallinde keşif yapılarak rapor aldırılması istenilmiştir.
Talimat mahkemesince 12/03/2021 tarihli keşif tutanağının; ”Keşif mahallinde davacı vekili ile davalı vekili ile davalı şirket temsilcisi …’nın hazır olduğu görülmekle açık keşfe başlandı.
Keşif mahallinde makinelerin bulunduğu bölüme girileceği sırada davacı vekili, davalı şirket temsilcisinin fabrikanın gizliliği açısından keşif mahalline girmesine izin vermeyeceklerini beyan etti.

Davalı vekilinden soruldu ; şirket ortağı asil … makine mühendisidir ve bilirkişilere makinelerin gösterimi konusunda yardımda bulunacaktır, makinelerin teknik aksamı ve dizaynı ile ilgili ihtilaf konusunda müvekkilimizin de keşif mahallinde hazır bulunmasını talep ediyoruz dedi.
Davacı vekiline, davalı yetkilisi …’nın cep telefonu mahkememizce keşif süresince el konularak gizliliği ihlal etmeyecek şekilde keşfin yapılabileceği iletildi.
Davacı vekilinden soruldu : gizlilik düzeyi çok yüksek olan ilaç dolumu üretim sahasında yapılmaktadır, bu nedenle bilirkişiler dışındaki gerek şirket yetkilisi gerek de davalı tanığının üretim sahasına girmesine muvafakatımız yoktur dedi. Beyanı okundu . İmzası alındı.

Davalı vekilinden soruldu : keşif sırasında davalı asil ortağının olması HMK gereğince usul ve yasaya uygundur, bu sebeple davacı vekilinin talebinin reddini talep ederiz dedi. Beyanı okundu imzası alındı.

Bilirkişi heyeti kimlikleri ve yeminleri tahtında huzura alındı.
Müşterek beyanlarında; bizim ihtilaf konusu makinelerin somut özellikleri ile ilgili her bir makinenin üretim şekli kendine has özelliklerini değerlendirebilmemiz ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkta sözleşmeye uygun imalat yapılıp yapılmadığı hususunda somut ve ayrıntılı rapor hazırlayabilmemiz için hem davacı taraftan hem de davalı taraftan birer teknik perosnelin makinelerin başında hazır bulundurulması ve onlara soracağımız sorular olacaktır ve onlardan alacağımız cevapları da dikkate alarak dosya kapsamındaki uyuşmazlık ile ilgili rapor düzenlememiz gerekecektir ilgililerden makinelerin başında bilgi almaksızın raporumuzu düzenlemek mümkün ve sağlıklı değildir. Müşterek beyanları okundu. İmzaları alındı.

Keşif mahallinde yapılacak başka işlem kalmadığından açık keşfe son verildi
G.D
1-Yukarıda zapta geçirilen sebeplerle teknik bilirkişilerin tarafların teknik çalışanlarının dinlenmesi yönündeki talepleri davacı vekilinin, davalı vekili ve bilirkişi heyeti dışındaki davalı tanığı ve davalı temsilcisinin makine başına geçilmesine muvafakat etmedikleri beyannı karşısında keşfin yapılamayacağı ve rapor düzenlenmesi mümkün olmayacağı anlaşılmakla, açık keşfe son verildi.
2-Teknik bilirkişilere sarf etmiş oldukları mesailerine karşılık ( taraf vekillerinin takdir edilen ücretin tam olarak ödenmesi yönündeki müşterek muvafakatleri göz önüne alınarak ) mahal mahkemesince takdir edilen 1.000 er TL ücretin teknik bilirkişilere ödenmesine,

3-Mahkeme heyeti yasal yolluğunun hak sahiplerine payları oranında ödenmesine,” düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır. Talimat mahkemesi mahkememize yazmış olduğu 16/03/2021 tarihli müzekkeresinde talimat evrakının yeniden keşif yapılarak rapor alındıktan sonra ikmalen iadesinin mi yoksa mevcut hali ile işlemsiz iadesinin mi istendiği hususunu sormuş olup, mahkememizce davalı vekilinin 23/03/2021 havale tarihli dilekçesi uyarınca talimatın işlemsiz iadesi istenilmiştir.
Davacı vekili 19/03/2021 tarihli dilekçesinde yapılamayan keşfe ve bilirkişi incelemesine ilişkin beyanlarını sunmuş, keşfin davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu ifade edilen kişinin de davacı şirketin üretim sahasına girmesinde ısrar edilmesi üzerine yapılamadığını, davacı şirketin covid sürecinde son derece kritik önemde ve gizli tutulması Sağlık Bakanlığınca emredilen ürünlerin imalatını ve dolumunu yaptığını, davalı tarafın şirket ortağının keşfe katılacağından önceden haberdar olunmaması sebebi ile üretim sahası bakımından hazırlıklı olunmadığını, bu nedenle üretim sahasına girmesine müsaade edilmediğini, üretim gizliliği nedeni ile mahkemece aynı bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilmesini, kabul edilmemesi halinde keşfe katılacakların isimlerinin önceden davalı tarafından mahkemeye bildirilmesini ve keşfin yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK 291.maddesinde; ” Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadırlar.
Keşif yapılmasına taraflardan birinin karşı koyması hâlinde, o kimse ispat yükü kendisine düşen taraf ise bu delilden vazgeçmiş; diğer taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiş sayılır. Şu kadar ki, hâkim duruma ve karşı koyma sebebine göre bu hükmü uygulamayabilir.
Keşif, üçüncü kişi için uygun olan zamanda yapılır. Keşif zamanı ve yeri üçüncü kişiye bildirilir. Gecikmesinde zarar umulan hâllerde bildirim yapılmaksızın keşif icra edilir. Keşfe karşı koyma hâlinde hâkim, üçüncü kişiyi karşı koymanın sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder; gerektiğinde zor kullanılmasına karar verebilir. Ancak, üçüncü kişi tanıklıktan çekinme sebeplerine dayanarak keşfe katlanma yükümlülüğünden kaçınabilir.” düzenlenmiştir. Davacı vekili her ne kadar yazılı ve sözlü beyanlarında davacı şirketin tesisinde aşı imal ediliyor olması sebebi ile gizlilik ihlali oluşacağı gerekçesiyle keşif yapılmasına muvafakat edilmediğini bildirmiş ise de bu hususa ilişkin iddiasını ispatlayıcı herhangi bir bilgi ve belgeyi dosyaya sunmamıştır. Bu hali ile davacının keşfe katlanma zorunluluğuna riayet etmediği, HMK 291.maddesi uyarınca ispat yükü üzerinde bulunan davacının tankların sözleşmeye uygun nitelikte olmadığına ilişkin iddiasının ispat edilememiş olduğu, yeniden keşif yapılmasına davalının muvafakati bulunmadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL’nin tahsiliyle kalan bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 38.446,64-TL ıslah harcının kararın kesinleşmesi ile davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL masrafın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 33,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın talep halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davalı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak arta kalan kısmın talep halinde davalı tarafa iadesine,

Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2021Katip ….
¸

Hakim …
¸