Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/286 E. 2022/1126 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/286 Esas – 2022/1126
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/286 Esas
KARAR NO : 2022/1126

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLLERİ :Av. ….
DAVALI ….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. Plastik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ile davalı arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davacının davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla …. … İcra Müdürlüğü’nün …./…. Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı borçlunun yetki itirazı nedeniyle dosyanın …….. İcra Dairesinin …./…. Esasına kaydedilmiş olduğunu, ancak davacının bu dosyada da borca itiraz etmesi ve arabuluculuk görüşmelerinin neticesiz kalması nedeniyle davayı açma zorunluluğunun doğmuş olduğunu, taraflar arasında mutabık kalınan bedele ilişkin takip dayanağı mutabaka mutabakat belgesindeki imzaya davalı tarafça itirazda bulunulmamış, mutabakatın ikrar edilmiş olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki mutabakata ilişkin e-mail yazışmalarının da dilekçe ekinde ibraz edilmekte olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davalıdan alacaklı olduğunun sabit olduğunu, taraflar arasındaki mutabakat nedeniyle alacak likit olup davalı kötü niyetle icra takibine itiraz etmiş olduğunu, icra inkar tazminatının koşularının oluşmuş olduğunu, bu nedenle davacının lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle ve resen gözetilecek nedenlerle; davanın kabulü ile davalı borçlunun …. … İcra Dairesinin …./…. Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptalini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce …. … İcra Dairesi’nin …./…. Esas sayılı dosyasının bir suretinin Uyap Sistemi Üzerinden gönderilmesi istenilmiş olup; müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce …. …. Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne; Davacı …. Plastik Sanayi ve ticaret limited Şirketi ile davalı …. Yapı Sanayi ve Dış Ticaret limited Şirketi arasında ….-…. yılları arasını kapsayan cari hesap ilişkisine ait Beyanname Alış (B.A) ve Beyanname Satış (B.S) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 07/12/2021 Celse Tarihli duruşma zabtı (3) nolu ara kararı uyarınca; “Davacı tarafın 2016/2021 yılları arası ticari defterlerinin incelenmesi için ticari defterlerin bulunduğu yer …. …. …. …. …. no:…. …. …./v adresine talimat yazılmasına, dosyanın muhasebeci bilirkişiye tevdi edilerek taraflar arasındaki 2016/2021 yılları arasındaki cari hesap ilişkisinin ve dosyaya gelen BS BA formlarının incelenmek suretiyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı hususlarının istenmesine,” dair ara karar kurulmuş olup bu hususta Silivri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Mahkememiz dosyasının …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …../…. Talimat sayılı belirtilen sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişisi …… 02/03/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin …. Hesap muavin defter dökümünde davacı şirktin yaptığı ödemeler ile ilgili kayıtların görülmüş olduğunu, tüm delillerin takdir ve değerlendirilmesi mahkemeye ait olmak üzere davacı şirketin Ticari defter kayıtlarının incelenmesi neticesinde 136.999,92-TL davalı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiğine dair görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine tebliğe çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Taraflara usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen cari hesaba ait mutabakat metni ile ilgili olarak …. …. İcra Müdürlüğü’nün …./…. sayılı takip dosyası ile 136.999,92 TL asıl alacak, 54.227,58 TL işlemiş avans faizi, olmak üzere toplam 191.227,50 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 30.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 02.08.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 15.09.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulduğu ve anlaşamama ile sonuçlandığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki cari hesaba ait mutabakat metnine dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi ve mutabakat metni incelendiğinde taraflar arasında faturaya dayalı ilişki olduğu anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. …./…. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacının cari hesap dönemine ait defterlerin incelenemsi sonucu dosyamıza sunulan 02.03.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında cari hesaba dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, 2016-2018 yıllarında 9 adet faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, 9 adet faturanın toplam bedelinin 205.245,95 TL olduğu, 2016 açılış fişinde 36.744,22 TL borç kaydının olduğu, anılan kayıtların davacının BS formlarıyla uyumlu olduğu, davalı tarafından yapılan ödemeler düşüldüğünde ve taraflar arasındaki mutabakat metni de incelendiğinde davacının davalıdan 136.999,92 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının anılan dönemlerdeki ticari defterlerinin e-defter olarak tutulduğu ve e-defter beratlarının yapılmış olduğu bildirilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Davalı tarafın ticari defterlerinin sunulması için 07.12.2021 tarihli duruşmada kesin süre verilmiş, anılan duruşma zaptı davalı tarafa 11.02.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen verilen kesin süre içinde ticari defterler sunulmadığı gibi yeri de bildirilmediğinden davalının anılan ticari defterlere dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı anlaşılmış ve davalı taraf defter ibraz etmemiş sayılmıştır.
Dosya kapsamında alınan rapora göre, davacının ticari defterlerinin e-beratlarının olması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması ve davacının dayandığı mutabakat metninin bilirkişi tarafaından belirlenen borç tutarı ile de uyumlu olduğu anlaşılmakla ve bir kısım kayıtların davalının BA kayıtlarına işlendiği de nazara alınarak taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, anılan defter kayıtlarının, davalının defterlerini sunmaması nazara alınarak HMK’nın 222/3.maddesi gereği usulüne uygun delil mahiyetinde olduğu anlaşılmış ve hükme esas alınmıştır.
Alacaklının takip öncesi faiz yönünden de isteminin olduğu anlaşıldığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılması gerekmiştir. Bilindiği üzere; temerrüt faizi talep edebilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Maddesi düzenlemesi bu yöndedir. Taraflar arasındaki akdi ilişkide bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olduğu, takibe konu borç için davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılarak, takip öncesi işletilen faizin yerinde olmadığı anlaşılmış, davalının takip tarihine kadar işlemiş faize yönelik itirazında haklı olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davacının asıl alacak yönünden takibinde haklı olması, davalının yukarıda açıklanan hususlar nazara alındığında asıl borcun miktarının likit olduğu nazara alındığında, asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğu göz önüne alınarak davalı aleyhine 2004 sayılı yasanın 67.maddesi uyarınca asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Hüküm: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı borçlunun ……İcra Müdürlüğünün …./…. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 136.999,92 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı itirazında asıl alacak yönünden haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 136.999,92 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince, alınması icap eden 9.358,46-TL harçtan peşin alınan 2.309,55-TL harcın tenzili ile fazla alınan 7.048,91-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılışta yatırılan 2.368,85 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; Tebligat, Posta, bilirkişi ücreti, dava açılış masrafları ve diğer masraflar olmak üzere toplam 708,50 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 507,59-TL ‘lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana istek halinde iadesine,
5-Davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2.maddesi uyarınca 16.964,99 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek yada aynı sürede başka yer Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/04/2022
Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı